HABER MERKEZİ- Kemal Söbe yazdı; “Kürt Gençliği KDP’den Ve Barzanilerden Hesap Soracaktır”
Bu saatten sonra, KDP’yi ve Barzanileri Kurdistani ve Kürt olarak bile görmemek gerekiyor. Kürtlerin kanına giren bir zehir ancak bu kadar kötülük yapabilir. Ulusal kurtuluş tarihlerinde, sağ/muhafazakâr eğilimli, işbirlikçi hareketlerde bile böylesi ihanetlere rastlanılmaz. Ulusallık adına hareket ettiğini, Kurdistani ve Kürt olduğunu söyleyip de kendi halkına ve halkının özgürlük güçlerine saldırı yapan ve bunun için düşmanla açık iş birliği yapmaktan sakınmayan bir parti görünümlü mafya-çete oluşumuna düşman denmez de ne denir? KDP’nin yaptıkları, dünyada ve Ulusal Kurtuluş hareketlerinde bir ilktir denebilir. PKK’nin/Gerillanın Başur’daki varlığı, düşmanla iş birliği yapmak için nasıl bir sebep olarak görülür? Bu kadar hainlik olabilir mi? Düşmanla iş birliği yapmak hangi zihniyetle açıklanır? Kaldı ki PKK’nin, gerillanın varlığının KDP ve Başur’daki diğer güçlere hiç bir zararı yoktur ve Başur, Kürdistan’ın Güney bölgesidir, Barzani’nin tapulu malı değildir, Kürt halkının ülkesidir. KDP bir çok zaman Başur Kürtlerini en zor zamanlarında bırakıp kaçmış, Kürt düşmanı olan Saddam’ın insafsızlığına terk etmiştir. KDP ‘de hiç bir bir ulusallık yok. Tümüyle ihanet içinde olan bir çete oluşumudur. KDP ve Barzanileri etkisizleştirme görevi kuşkusuz Kürt gençleri aittir. Kürtlerin kanına girmiş bu kötü ur parçasını yok etmek Kürt gençliğinin ertelenemez görevidir.
Düşmanla iş birliği yapmak ancak hainlikle açıklanır. Bazı tırşıkçılar, hala KDP’yi Kürdistani olarak görüyorlar. KDP, PKK’yle farklı ideolojik çizgilere sahip olabilir, bu anlaşılır bir durumdur ama hiçbir ülkede, hiçbir ulusal kurtuluş hareketi, farklı ideolojik çizgilere sahip olmayı düşmanla iş birliği yapmanın nedeni yapmaz. Ulusal bir davaları olmayanlar ama varmış gibi görünüp halkın değerleri üzerinden asalakça yaşayanlar hainlik yaparlar. Başta Başur Kürtleri ve gençliği olmak üzere, bütün Kürtlerin ve gençliğin bu ihanet çetesine gereken dersi vermeleri gerekmektedir. Bu, şimdiki kritik aşamada bir zorunluluk haline gelmiştir. KDP ‘de biraz utanma olsa düşmanla iş birliği yapmaz. Aslında KDP tam olarak düşman olmuştur. Yani düşmanla iş birliği yapan bir yapı olmaktan çıkıp düşmanın ta kendisi olmuştur. Başur’da yurtsever devrimci demokrat bir parti olsaydı, Başur Kürdistan’ı Ortadoğu’da en gelişmiş zengin ve refahı yüksek ülke olurdu. Hem petrol var, hem de tarım ürünlerinin üretilebileceği bir verimliliği var ve çalışacak genç nüfusu var. Son 35 yılda yüz binlerce Kürt genci, maalesef Başur’dan Avrupa’ya göç ettiler. Onlarcası da yollarda can verdi. 1990’da, Başur’da Kürtlere yönelik inkâr kırıldı. Bu sefer de Barzani ailesinin, KDP’nin kötülükleri başladı. Tabi bu ailenin kötülükleri çok eskiye dayanıyor, ama son 35 yılda, kötülükleri örgütlü hale gelip korkunç boyutlara kadar ulaştı. Artık yurtsever Kürt halkı ve gençliği bu ihanetlere tolerans tanıyacak durumda değildir.
Dış desteğe dayanarak, bölgesel duruma göre hareket edip de kendi ailesel çıkarları için hareket edenler her kötülüğü yaparlar, ki yapıyorlar da. İçte üreyen düşman daha tehlikelidir. Dış düşmana karşı tedbir almak daha kolaydır ama içte üreyen düşman tohumlarına daha çok dikkat etmek gerekiyor. Kürt sorunu dikkate alındığında, içteki düşmanın verdiği zararla dış düşman oluşmuştur. İnkârcı düşman, ihanetten beslenerek büyüdü ve Kürt halkını inkâr etmeye cesaret etti. Kürtler içinde KDP ve Barzanileri gibi hainlerin çıkması ulusal kurtuluşu ya bitirdi ya da gelişimini çok geciktirdi ve düşmanın, Kürtlerin üstüne daha cesaretlice gitmesine yol açtı. Hiçbir devlet, gücü ne olursa olsun örgütlü bir halkı soykırıma cesaret edemez. T.C. ve benzeri bilge güçleri, Kürtleri inkâr etmeye nasıl cesaret edebiliyor? Ulusal bilincin olmaması da bir nedendi ama ihanet ve hainlik, bu duruma gelinmesinde en büyük rolü oynadı. Afrika’daki ilkel siyahi kabilelerde bile böyle bir ihanet yoktu. Kürt gerçekliğinde kendini keşfetmek, kendini bulmak ve kendin olmak bunun için hayati önem taşıyor. Bu kadar hainlik ve ihaneti ancak ulusal hakikatini kaybetmiş olanlar yapar. Bundan dolayı Önder Apo, Kürt gerçekliğini ve kişiliğini her yönden analiz ediyor ve yeniliyor. Yani kaybolan bir kişilik var. PKK’nin görevi, kaybolan ve tanınmaz hale gelmiş bir halkı bulmak ve kendine getirmekti. Yoksa normal ulusal koşullarda bir halkın içinde bu kadar hainlik yapanlar çıkmaz. Kendin olmazsan başkası olursun. Bundan dolayı kendin olmak, kendini keşfetmek hem de özgürce keşfetmek önemlidir. PKK ve Önderlik demek, kaybolan Kürt’ü bulmak tekrardan diriltmek etmekti. Bu, büyük bedellerle önemli oranda gerçekleşti. Ancak KD’nin ihanet damarı hala kendisini yaşatmak istiyor. Daha çok ulusal bilincin oluşması ve birliğin gelişmesiyle ancak bunu üstesinden gelinir. Bu görevde Kürt gençliğine düşüyor.