HABER MERKEZİ– İnsanlıktan nasibini almayan bir düşman ile savaşmak zorunda kaldık. İnsanlık tarihten bu yana faşizmin her türlüsünü gördü, Moğol vahşetini, Hitler faşizmini. Timur’un Kurdistan’a ilk girdiğinde, “Boyu köpeği geçeni vurun!” dediğine şahit oldu insanlık tarihi. Ama artık öldürmekten, vahşice katletmekten can almaktan öteye taşınan bu faşizmle ifade etmenin yetersiz kaldığı bir süreçten geçmekteyiz.
Özelde kadın üzerinden genelde Kürt kimliğine karşı gerçekleştirilen bu vahşi saldırılar, artık meselenin Kürdü öldürmek inandığı güvendiği, sırtını dayadığı ne varsa hepsini yok ederek, onur, irade ve insanlık derecesinde olan ne varsa hepsini yok etme çabasındalar. Çoğunluğu Efrînli olmak üzere onlarca kadının kaldığı gizli cezaevin de kadınların çıplak bir şekilde işkenceye maruz bırakıldığı ortaya çıkması, 12 Eylül Darbesinde rahatça şehit edebilecekleri PKK’lileri şehit düşürmeyip irade kırma savaşı vermelerine benzetebiliriz. Öldürdükleri zaman sadece fiziki olarak yok ettiklerinin farkındalar ama bir insanın inandığı şeyleri yok etmesi, irada ve inancında kırılma yaratmak yaşayan bir robot, doğal bir itaatkar yaratmaktır ve bu faşizmin işine daha çok gelir.
Ya da Kürt halkının en fazla inandığı değerleri olan Şehitlerine yönelik saldırılar, onlarca Devrim şehidinin herhangi bir dinle veyahut vicdanla alakası olmadan Kilyos’ta bir kaldırımın altına saklanması bize çok şey ifade ediyor. En kutsal değerlere saldırarak bu halkı can damarından vurmak istiyorlar. Geliştirilen ve faşizmi geçen bu saldırılar, Kürt halkının onur ve iradesini kırma savaşıdır.
Kürt halkına ve özelde gençlerine ve kadınlarına yapılan bu saldırılar bir tesadüf olmasa gerek. Kürt gencinin kalbinden bıçaklanması, Kürt kadının zindan da kıyafetsiz bırakılması, bir Kürt gencinin işgalci polis tarafından çıplak hale getirilerek fotoğrafının çekilmesi, şehitler yönelik gelişen saldırılar… Bunların hiçbiri tesadüf değil. Osmanlı hayali ile yana TC’nin hain planlarının bir parçası.
Onur ve irade kırıcı saldırılara karşı takınılması gereken tavır, onur ve iradesine sahip çıkarak, insan olmakta ısrar etmektir. İnsan olmak için verilen bu mücadeleyi geliştirmek insanlık adına Kürtlerin boynunun borcu olmuştur. Yaratılan korku imparatorluğun da, birlik olmak, birbirine güvenmek, hatta sırtını komşusuna dayamak belki de bizi kurtuluşa götürecek tek yoldur. Vahşet her yerdeyse, toplum da her yerdedir. Umut adına ne varsa yok etmeye çalışmalarına karşı, umudu yeniden yaratmanın zamanıdır. Direnmek için ihtiyacımız olan her şey var. Sadece bir ses çıkarmak gerek şimdi! Yeniden bağırmak, “Kürdistan faşizme mezar olacak!”
NC// Faraşîn Sîdar