HABER MERKEZİ –
Toplama kamplarının Hitlervari kapitalist modernite mantığını çözümlemek için bu insanlık karşıtı sistemin izlerini sürmek, bizi çıplak zulmün yaşanmış trajik hikâyelerine götürür. Mutlak tecrid ve izolasyonla sakatlanmış halkların tarihi her an bu cendereden hesap sormak için dünyanın yitik vicdanına seslenir. Irkçılığın ürettiği bu faşizan zulümden belki de en çok çeken halklardan biri de Kürt halkıdır. Kürtlerin sürgün edilmesi ve dağıtılmasını amaçlayan faşizan yasaların haddi hesabı yoktur. Kürtleri Sindirme Operasyonu: Sivas Kampı, 1925 Şark Islahat Planı Kararnamesi, Takrir-i Sükûn Yasası ve sayısız iskân Kanunları bunlardan sadece bir kaçıdır.
Toplama kampları Kürdistan‘da kitlesel ölümlerin planlamasını amaçlayan özel savaş politikalarının yarattığı sıkı gözetleme alanlarıdır. Kürdün yaşadığı toplumsallığın dağıtılması ve bilincinin ezilmek istendiği mekanlarda karşıtlaştırma ve insanlıktan düşürme amacı güdülür. Askerileştirilen kamp ablukaları her türlü siyasi diyalog ve insani yönü peşinen ortadan kaldırır. Kampların içindeki insan topluluğu artık saf düşmandır kuşatılanlar açısından. Sindiremediği, teslim alamadığı, asimilasyona tâbi tutamadığı, toplumda düşman olarak lanse ettiklerini ıslah etme ve yeniden biçimlendirme laboratuvarı olarak görülür bu kamplar.
Kürt demokratik direniş geleneğini kriminalize etmenin adıdır kamp rejimi. Guantanamo versiyonu bir çeşit kamp-hapishane modeli varoluşu için ölümüne direnen Kürt halkı için tasarlanıyor. Kürt halkını öz yurdunda cezaevi-kampa alma güncelleştiriliyor. Tüm Kürdistan şehirleri bu modelin birer parçası yapılmak isteniyor. Gözetim ve denetim mekanizmalarının tümü bu amaçla devreye konuluyor. Mutlak izolasyon Kürt halkını öz yurdunda mültecileştirmeyi amaçlıyor.
Kürt ulusal direniş tabanının dağıtılması arzulanıyor. Gökyüzü ve yeryüzü bile dijital teknolojik askeri casusluk denetimine alınıyor. Asimilasyon kampları düşünsel ihanet çemberiyle kuşatma stratejisinin bir parçası olarak kurgulanıyor. Egemenlik kurma aracı olarak kamplar rejimi inşa ediliyor. Tarih boyunca insanlığa karşı işlenmiş suçların büyük çoğunluğu bu kamp rejiminde meydana gelmiştir. Sömürge Kürdistan‘ın kimliğini, varlığını, doğasını, dilini unutturup işbirlikçi ve boyun eğen bir ruh yerleştirilmeye çalışılıyor Kürt toplumsallığına. İçselleştirmek istenen bir kölelik dayatması var.
Kürt özgürlük mücadelesinin kitle tabanını günah keçisi haline getirme ve ondan biyolojik bir suçlu yaratma kalkışmasıdır bu. Kürdistan vatandaşlığından Kürdü düşürme tasfiye uygulamaları var karşımızda. Kürt halkının ayrıştırılmasının amaçlandığı kirli politikaların araçları aktif olarak devrededir. Yapısal zulüm üretme merkezleri Kürdistan‘da kurulmuş. Kürt halkı arasındaki yapay sınırlar fiili kuşatmalarla desteklenerek ulusal bilinçlerinin yok edilmesi amaçlanıyor.
Düşmanına aldanmış bu işbirlikçi Kürtlük trajedisi Kürt halkının yakasından bir türlü düşmüyor. Maxmur ambargosu ve Şengal çevreleme kalkışması özgür Kürt direnişçiliğini de facto olarak bir boğma yöntemidir. İsrail’in Filistin-Gazze şehirini kuşatılmış kamplara çevirmesinin en büyük örneklerinden biri de KDP denetimindeki Botan halkının yerleşkesi Şehit Rüstem Cudi kampıdır. Direnen Kürdü öz savunma gücünden düşürerek ve toplumsallığını dağıtarak soykırıma açık hale getirme tasarısı geri tepmeye mahkumdur. Şengal ve Maxmur‘da bu soykırım senaryosu KDP eliyle hayata geçirilmek isteniyor. ENKS’nin Efrin ihaneti ve silahlı öz savunma güçlerinin lağvedilmesi talebi, Maxmur-Şengal ve Efrin soykırımını tüm Kürdistan‘a yayma girişimidir. Anlaşıldığı üzere KDP palavra Kürtçülüğün abartılı bir zehirli sunumudur.
Köle Kürt imgesi yaratımı bir model olarak KDP eliyle yaşama geçirilmeye çalışılıyor. Kürdün özgür hafızasına saldırı mekanları inşa ediliyor. Kimliğine ve kültürüne yabancı hale getirme şiddet terapileri adım adım uygulanıyor. İradesi ezilmiş bir Kürtlük KDP’nin işine geliyor. Kürdün ulusal aşağlanmasıyla birlikte dine tam teslimiyet buyruğuna sığınma yolu gösterilerek bir nevi teslimiyet tuzağı kuruluyor. Kürdistan toprağından KDP zulmü fışkırıyor. Kürdün Kürdü varoluşsal bir sapmaya uğratma stratejilerinin harekete geçirildiği yerlerdir KDP denetimindeki toplama kampları. Buralarda Kürdün kültürel değerlerinin yok edilmesi evrelerinden her birey tek tek geçiriliyor. Kendine ait olmayan bir başkalaşıma uğratılıyor. Kürdün dili, kültürü ve değerleri aşınmaya tabi tutulur ve ruhsal, düşünsel dünyası tahrip edilir. Dil yetisini yitirmiş budanan Kürtlük kadavrasından dili kaymış bir bellek yitimi geriye kalır.
Düşmanın İyi Kürtlük projesine oynayan KDP aslında özünden boşaltılmış bir işbirlikçi kötücül Kürtlük modelidir. Kürdü köklü tarihinden koparmaya dönük bir soyutlama ruhsuzlaşmasıdır. KDP Mankurtlaştırılan bir Kürtsüz Kürtlük simgesidir. KDP’nin Kürt ulusal birliği karşıtlığını esnetmek ve doğru ulusal birlik çizgisine getirmek için temennilerden ötesi gerekiyor. Çünkü KDP Kürt ulusal birliğinin kimyasını bozuyor.
Buna karşın PKK şahsında özgür bir halkın sömürgeciliğe ve işbirlikçilerini red etme gücü direniyor. Kürt halkının sömürgeleştirilmiş bir halk olmaması için mucizevi bir varoluşsal direniş sergiliyor PKK. Kürt halkının hiç bir sömürgeci dilini ödünç alma zorunda olmaması adına eşitleyen bir halklar kültür zenginliğini savunuyor PKK. İnsanlığı özgür bir geleceğe kavuşma mücadelesini zaferle taçlandırma azminde PKK. Halklar cenneti Apocu paradigmayı yaşamsallaştırma ve inşa etme mesafesinde demokratik özgür Kürdistan. Güncelde cevabını arayan yakıcı soru ise şudur; 2021 yılında “Özgür Önderlik” şiyarını pratikleştirme görevini önümüze koyan “Özgürlük Zamanı” hamlesel sürecinin biz neresindeyiz?
“Varlığını, kimliğini toplum doğasının tüm maddi ve manevi kültürel unsurlarını terk etmeye zorlanmak, uzun sürece yayılmış kitlesel çarmıha gerilmekle özdeştir.” Halklar Önderi Abdullah Öcalan
Serdem Amed