HABER MERKEZİ –
Hiç kuşkusuz kürtlerin kendi varlıklarını bugüne dek sürdürmesinin tek garantisi PKK dir. Kürtler direnerek bugünlere kadar gelebildiler. Bunun dışında kürtlerin karşılarında onları bir canavar gibi yutmayı hedefleyen bir düşmaları var ve bu düşman her fırsatta saldırıyor. Buna karşın kürdün direnmekten başka çaresi kalmadığı için direnerek ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak kürtlerin sadece varlıklarını sürdürmek dışında da mücadele etmek için binlerce nedeni bulunmaktadır. Hatta bu haliyle tc saldırmasa bile kürtlerin mücadele etmesi için savaşması için yine de binlerce sebebi bulunmaktadır. Öncelikle kürtlerin yurdu ağır bir işgal altındadır. Yani kürtlerin yurdunu işgalcilerden kurtarma sorunu bulunuyor. Yine kürtlerin soykırımdan geçirilmiş bir kültürü, tarihi ve dilini yaşatma sorunu bulunmakta, bunları varkılma, garanti altına alma sorunu bulunuyor. Aynı şekilde kürtler son yüzyıllık dönemde varlığını imha ve inkar eden bir rejim ile yüz yüzedirler bu rejimden kurtulma sorunları bulunuyor. Kürtlerin katliamlarla dolu tarihinde süngülenmiş, kurşuna dizilmiş, sürgünlere yollanmış binlerce çocuk ve kadının intikamı sorunu var. Bunların da ötesinde kürdün kendi ülkesinde özgür eşit ve adil bir yaşamı kurma ve sürdürme sorunu bulunuyor. Tüm bu hayati sorunlar bir araya getirildiğinde kürtlerin zafer kazanmak için direniş ve mücadeleye ihtiyacı bulunuyor. Yani mücadele etmek için sömürgeci işgalcilerin saldırmasını beklemek bir gaflet olmaktadır. ayrıca savaşmak, direnmek ve kazanmak bir seçenek olmaktan çoktan çıkmış bir zorunluluk bir mecburiyet haline gelmiştir. Özcesi kürdün direnmekten-savaşmaktan başka çaresi kalmamıştır. Çünkü kürdün savaşı varlığını koruma, özgürlüğünü sağlama savaşıdır bunu garanti altına alana kadar da savaşmak zorundadır.
Köle halklar için savaş bir bayramdır diyen Rêber Apo tamda bu mecburiyetten yolla çıkarak eski hataları tekrar etmeden kürdün nasıl bir kurtuluş savaşı vermesi gerektiğini ortaya koymuştur. bunun strateji taktik ve yöntemi olarak da devrimci halk savaşı ile kürtlerin topyekün bir savaşa göre kendi yaşamını tanzim etmesi gerektiğini ortaya koymuştur. kürtler çok köklü bir direniş mirasına sahip olsalar da yukarıda sayılan nedenlerden olayı özgürlük savaşalarını istenilen düzeyde zafere ulaştıramamış olmalarından kaynağını almaktadır. Kuşkusuz düşman vahşi soykırımcı yöntemlerle saldırmakta, teknik kullanmakta en vahşi ve kalleşçe yöntemleri kullanmaktan geri durmamaktadır. Buna karşın kürtlerin özgürlük savaşını zaferle taçlandıramamış olmalarının temel nedeni düşmanın vahşiliği, kalleşliği veya güçlü oluşundan ileri gelmemekte kürtlerin doğru tarz ve yöntemler ile mücadele etmemesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla Rêber Apo nun PKK ile yapmak istediği düşmanı yenecek tarz ve stratejiyi açığa çıkarma anlayışıdır. Bu anlayışın startejisi, zihniyeti ve yaşam tarzı devrimci halk savaşı olmaktadır. devrimci halk savaşı ezilen halkın ezilmeyi durdurmak için mücadele sarılmasıdır. Yani ezenler neredeyse onları söküp atma savaşıdır. İnkar nereden gelişiyor, imha nereden başlıyor kimler yürütüyor bunların tümünün hedeflenmesidir. Sömürü politikaları nelerdir, kimler bu politikaları geliştiriyor, kimler bunları uyguluyor, kimler yardımcı oluyor destek sunuyor bunlarım tümünün hedeflenerek ortadan kaldırılmasıdır. Yani kürt halkının egemenlik adaletsizlik eşitsizlik, asimilasyon soykırım imha inkar sorunlarını çözmek için insiyatif almasıdır. Devrimci halk savaşı bulunduğumuz yerde başlar, evde sokakta mahalede şehirde ve tüm ülkede bir savaş olur. Herkes yüreği özgürlük için atan herkes bu savaşın neferi olur. Bu bir kurtuluş savaşıdır.
Son yıllarda kürtler arasında ve düşmanın içinde en çok tartışılan gündemlerin başında devrimci halk savaşı gelmek ile birlikte hala istenilen düzeyde örgütlülüğü, zihniyeti, bilinci oluşturulabilinmiş değildir. Bunun önemli bir sebebi gündem olma düzeyine denk bir anlama düzeyinin ortaya çıkmamış olmasındandır. Bir özsavunma yaşam anlayışı olarak en çok yurtsever Apocu halkın benimseyerek sahip çıkması ve varlığını korumanın yöntemi olarak görmesi gerekirken maalesef hala güvenliğinin sağlanmasını başkasından beklemektedir. Oysa Önder Apo devrimci halk savaşını yurtsever kurdistan halkımızın kendi güvenliğini kendisi alabilsin, kendi güvenliği ve varlığını koruma sorumluluğunu üstlensin diye devrimci halk savaşı anlayışını geliştirdi. Bundan dolayı devrimci halk savaşı kurdistan halkımızın yediden yetmişe tüm bireylerinin yurdu savunma özgürlüğü geliştirme savaşında sorumlu olduğu bir savaş anlayışıdır. Yani halkın özsavunma temelinde örgütlülüğünü yaptığı, kendisini eğittiği ve tüm yaşamını buna göre düzenlediği bir kurtuluş mücadelesi olmaktadır. kuşkusuz devrimci halk savaşında profesyonel kürdistan özgürlük gerillasının öncü misyonu devam etmek ile birlikte savaşın asli öğesi özsavunma bilinci ile kendini donatmış devrimci-yurtsever halk olmaktadır. dolayısıyla savaşın tüm yükünü gerillanın üzerine atmak gerillayı destekliyoruz gelsin bizi kurtarsın beklentisi yanlış olduğu gibi gerillanın da halkı bu temelde eğiterek tüm sorumluluk bendedir yaklaşımında olması yanlış olmaktadır. bundan dolayıdır ki öncelikle devrimci halk savaşı konusunda bazı yaklaşımların düzeltilmeye doğru bir anlayışla herkesin sorumluluklarını bilerek rolünü üstlenmeye ihtiyaç vardır. Bu konuda düşmanın özel ve psikolojik savaş yöntemleri ile sürekli ortamı bulandırmaya kafa karışıklığı yaratmaya çalışmaktadır. Halkın özsavunma bilincini kırmak, halkı savunmasız bırakmak istemektedir. O nedenle demokratik kürdistan devriminde halkımızın tüm bireyleri birer özsavunma üyesi olarak gücü, bilinci, imkan ve olanakları dahilinde sorumludur. Öz savunma demek kendini her türlü saldırı ve tehdide karşı koruma örgütlüğünü kazanmak demektir. Kürdistanda her fert faşizmin imha saldırısı ile yüz yüze olduğuna göre bir mecburiyet olarak bu durumun açığa çıkması gerekmektedir. Soykırımcı tc rejiminin tüm saldırılarının hedefi kürdü tümden imha etme bitirme saldırıları olmuştur ve bu saldırıları çok yönlü yani siyasi askeri sosyal kültürel kısacası bir konsept olarak başlatır ve sürdürür. Güncel heftanin gare ve son olarak metina zap avaşin saldırıları da 2014 te hazırlanan çökertme planının bir halkası olarak gelişiyor. Gerillaya darbe vurarak soykırımın önündeki direnen gücü kırmayı işbirlikçilerini de yanına alarak kürdü yok etme planlanmış. Bu saldırlar da hedef kürdün öz savunmasını ve direncini kırmaktır. Dikkat edilirse kürtlerin gerçek anlamda tek öz savunma gücü dağları ve özgürlük gerillası kalmıştır. Bu nedenle dağlar ve gerilla hedeflenmektadir. Yani Önder Apo ve PKK hedeflenmektedir.
Mevcut durum Kurdistanın tüm parçalarında ve tüm orta doğuda devrim durumudur. Devrim durumunda doğru strateji sahipleri geleceği kazanabilirler. Yeniden toplumsal inşalarda zaten meşru olmayan devletçi rejimlere yer yoktur. Doğal olarak meşru olmayan ordu-asker ve polis güçlerine de yer yoktur. Demokratik toplumsal inşa geleneğinde esas güvenlik halkın meşru örgütlemesi olarak özsavunma güçlerine aittir. Dolayısıyla böyle bir halk devrimi savaşımını da öz savunma temelinde tüm halkımızın yürüteceği bir savaş ile açığa çıkacaktır. Yani halkın tüm imkanlarıyla katılacağı bir kurtuluş savaşıdır. Kürdistan halkı uzun bir süredir sömürgeciliğe karşı vermiş olduğu savaşta bir çok tecrübe kazanmıştır. Sömürgecilik bir bütün olarak kürtleri imha edemediği gibi kürtlerin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi de zafere ulaşmamıştır. Ancak PKK öncülüğünde yürüyen son 45 yıllık savaş geçmiş dönemlerin basit aşiret savaşlarını, dar bölgesel isyanlarını çoktan aşmış tüm kürtleri ulusal mücadele etrafında adeta yeniden yaratmıştır. Bu savaşta yurtsever kürtdistan halkı daha fazla düşmanını tanımış, ulusal bilinç kazanmış, örgütlülüğünü güçlendirmiş ve özgücüne dayanma bilincinde artık somutlaşmıştır. Bunun yanında yakın tarihteki tecrübelerden de kendi yurtsever sorumluluklarını görmüştür. Kürdistan halkı ciddi bir düzeyde devrimci yurtsever bir kimliği artık kendinde oluşturmuştur. Büyük bedeller ve fedakarlıklar vererek bu karakteri kazanmıştır. Cesareti, korkusuzluğu, özgürlük tutkusu düşman bilinci, mücadeleye bağlılığı tüm dünyaya emsal niteliğindedir. Kuşkusuz yurtsever kürdistan halkının bu konularda hiçbir eksiği bulunmamaktadır. Bununla birlikte eğer hala devrimci halk savaşını zaferle sonuçlandırılmamış ise bu mücadelenin yetersizliği anlamına gelmektedir. Bu devrimci halkımızın yetersiz katılımından değil öncünün yürüyen savaşta doğru öncülük yapmamasından dolayıdır. Bununla birlikte bir kez daha görev ve sorumlulukların somutlaşması yapılaması gereken işler bakımından önemli olmaktadır. devrimci halk savaşının öncüsü olarak kürdistan yurtseverleri bir başkasından beklemeden varlığı koruma ve özgürlüğünü sağlama savaşında sadece savaşan gücün yanında yardımcı pozisyonda değil esas savaş gücü olarak yer almalıdır. Bu anlamda tüm kürdistan kadınları gençleri erkekleri bu konuda hazırlıklarını yapmalıdırlar. Bu hazırlıklar nereden başlamalıdır. Öncelikle gücü ve bilinci olan Mehmet tunçlar ve Asıyeler gibi öncülerin komutasında öz savunma temelinde örgütlülüklerini yaratmalı ve güçlendirmelidirler. Örgütlenerek yerel ve ulusal yönetim gücünü eline almak aynı zamanda bir öz savunmadır. Faşist soykırımcı özel savaş valilerinden, kaymakamlarından, belediyelerin işgalci kayyımlarından kendini yönetme insiyatifini elle geçirme ilk hedeflerden olmaktadır. Sömürgeciliğin bu soykırım zorbalarını kürdistanın tüm parçalarından kovma halk içerisine onları çıkamaz hale getirmek yeniden yönetim insiyatifinin halkın eline geçmesi anlamınada gelecektir. Kurdistandaki bu sömürge sistemi bu soykırımcı sistem kuklaları ve bu sömürge kurumları tarafında yürütülmekte. Bu sistemi tıkatma sömürge kurumlarını işlemez hale getirerek yerine halkın iradesiyle yürütülen meclisler ve kominler ikame etmek kendi kaderini yeniden ele almak anlamına da gelecektir. Bu anlamda engin bir düşman bilinci ile halkın kendini yönetme inisiyatifini alması devrimci halkın en temel görevi olmaktadır. Sömürge kurumlarını reddetmek yeni bir sistem oluşturmayı zorunlu kılacağı için bunun alternatif örgütlemesi oluşturulmalıdır. Devrimcileşmiş halkın hem savaşta hem barışta yapması gereken görevler olmak ile birlikte kürdistan devriminde savaş ve inşa iç içe yürüdüğü için adım adım inşa ve savunma beraber geliştirilmelidir. Tüm kazanım ve değerleri özgürleştirme, özgürleştirilmiş alanları savunma beraber gelişecektir. Kazanma ve kazanılanları koruma ancak bu şekilde gelişebilir.
Kuşkusuz kurdistanda topyekün bir savaş hali vardır. Faşist-soykırımcı rejim özelleşmiş savaş rejimi olarak kurulmuştur. Dolayısıyla tüm devlet kurumları birer sömürge kurumudur ve hedefleri soykırımı sonuca ulaştırmaktır. Aynı şekilde devlete bağlı tüm bürokrasi ve memurlarıda aynı soykırımcı hedeflerin hizmetinde çalıştırılmaktadır. Dolayısıyla düşman olgusunu sadece asker ve polisten ibaret düşünmek, devleti sadece vali ve kaymakamdan ibaret düşünmek bir gaflet olacaktır. Soykırımcı faşist tc devleti kuruluş aşamasından itibaren özel savaş devleti olarak topyekün bir savaş esas alındı. dolayısıyla çok geniş bir yelpazede ve çok çeşitli yöntemlerle kültürel sosyal siyasal tarihsel ve elbette fiziki alanda kürt ulusunun bütün varlığı hedeflendi. Islah etme, asimile etme, yozlaştırma, modernleştirme, avrupalaştırma, türkleştirme, Araplaştırma, mankurtlaştırma vb. Birçok yöntem uygulandı. Yüzbinlerce kürd asimile edilsin diye iç anadoluya, türk metropollerine gönderilerek eritilmeye çalışıldı. Onbinlercesi bu asimile politiası sonucunda şimdi kendisini türk sanarak türk milliyetçiliği yapıyor. Örneğin geçen günlerde bir türk televizyonunda Sivaslı bir kürt kadınının bir kürdü kürtçe konuşturmaması ardında da kürtçeye hakaret etmesi bu devlet politikasının sistem içerisindeki kürtleri bile nasıl kendisine düşman haline getirdiğini göstermektedir. Tc rejiminde kürce diline karşı geliştirilen yasal ve fiili yasaklar cumhuriyetin kuruluşuna kadar gitmektedir. Kürt şehir isimlerinin, köy isimlerinin, dağ isimlerinin yasaklanması çocukların anaokuldan itibaren Türkleştirilmeye çalışılması evlerde bile Kürtçenin yaşaklanması bu soykırımın parçasıydı. Kürtçe konuşma yasak olduğu gibi kürtçe ait ne varsa türkleştirildi. Sadece yasaklanmadı asıl trajeci kürd kültürünün çalınması ve türkleştirilmesi oldu. bu kültür kıyım uygulamaları devlet eliyle bir program çerçevesinde yapıldı, yapılıyor. Bu örneklendirmeler sadece türkiyede değil baas rejimleri ve iran devleti tarafından da aynı şekilde uygulanmaktadır. Bu uygulamalar Aynı şekilde fiziki soykırım kadar tehlikeli ve insanlık suçudur. Kültürel yozlaştırmaların yanında kürt gençlerini uyuşturucuya bağımlı kêşler haline getirmek uyuşturmakta bir devlet politikasıdır. Politik bilinçli özneler olmaktan çıkarmak lümpenleştirmede bunun parçasıdır. Kürt kadınlarına karşı devlet memurları, asker ve polisleri tarafından bu kadar tecavüzün tacizin kaçırma ve öldürmenin yapılmasıda aynı politikaların sonucudur. Her soykırımdan sonra kürt çocuklarının alınarak devlet tarafından yetiştirilmek üzere gaspedilmesi de bununla ilgili. Aynı zamanda haydi kızlar okula kardelenler gibi projelerde aynı uygulamanın parçasıdır. Bunlar gibi yüzlerce faşist soykırımcı uygulama hala yürülükte ve gün geçtikçe daha inceltilmiş biçimlerde çeşitlendirilmektedir. Bu anlamda anlaşılması gereken devrimci halk savaşının faşizmle yaşamak durumunda olan bir halkın yaşama ve varlığını koruma biçimi olduğudur. Yüne devrimci halk savaşında düşman uygulamalarını durdurmak politikalarını boşa çıkarmak sömürgeciliği yenilgiye uygulama hedeflerini bu bağlamda belirlemek hayati olmaktadır.
Tüm bunların yanında kıyasıya mücadele ve savaş verilmekte ve günlük olarak çatışmalar yaşanmaktadır. Bu kirli savaşın bu şekilde bir arkaplanı olduğu için yürütülecek mücadelenin de bu çerçevede ve zengin yöntemlerle yürütülmesi gerekmektedir. Her şeyden öncede bu savaş bir öz savunma savaşıdır. O nedenle tüm kürdistan parçalarında her an bu savaşı yürütecek şekilde bir örgütlülüğe ulaşmak gerekmektedir. Bunun içinde tüm bu saldırılara karşı her an savaşta olacak şekilde özsavunmada olunmalıdır. Bu bilinçle mahale mahale örgütlülüğün savunma komitelerinin örgütlendirilmesi gerekmektedir. Bu bir savaştır faşist rejimin polisi askeri tekniğiyle savaşıldığı gibi onun kurumları politikaları memurları ve tüm özel savaş uygulamalarıyla yürütülen bir savaştır. Bu savaşın bir tarafı halk diğeri tarafı da faşist soykırımcı rejimdir. O nedenle Bu savaş halk savaşı olduğu için elli silah tutan veya bu savaşta lojistikten, kuryeliğe, savaşanlara yemek hazırlayanlara kadar bir çok görevlendirme ve işbölümü yapılmalıdır. Her mahale de bu şekilde görev, her sokakta bu şekilde onlarca birim yaşlısı genci ve kadını ile örgütlülüklerini oluşturmalıdırlar. Başta kuzey kurdistan olmak üzere Rojava, rojhılat, başur ve hatta yurt dışında kürtler bulundukaları tüm alanlarda bu şekilde öz savunma örgütlemesini birim birim inşa etmelidirler. İmkanları el verenler silahlanarak silahlarını evlerinde saklayarak olası bir durumda bunları kullanacak şekilde hazırlıklı olmalıdırlar. Topyekün savaş ortamında düşman saldırılarına karşı sığınaklarını yapmadan erzaklarını depolamaya kadar kendi alan mevzilenmesinden ve düşmanın durumuna kadar keşif ve gözetlemelerini yapmalıdırlar. Çünkü kürdistan devrimi savaşın ve toplumsal inşanın iç içe geliştiği bir devrim olacaktır. Her kürt yurtseveri en üst düzeyde yurtsever ölçülerle kendini donatarak, yurtsever görevlerini yerine getirerek faşizm yenilgiye uğratılacaktır. Yurtsever devrimci kurdistan halkı kurdistan devrimini gerçekleştirecektir. Kurdistan yurtseverlik ölçüsü başkaları devrimi yapsın ben de onları destekliyorum değildir ve hiçbir zamanda olmamıştır. Kurdistan yurtseverleri savaşmış savaşçılarını korumuş sürekli bu savaşın parçası olarak rolunu oynamıştır. Bu anlamda binlerce öncü yaratmış, şehit vermişti. Zafer döneminde ise bu yurtsever halk ölçülerini en üst düzeyde geliştirilmeli ve genelleştirilmelidir. Çünkü fedekarlık yapmadan değişiklik, mücadele etmeden barış gerçekleştirilemez. Bir halk kendi kaderini nasıl kendi ellerine alabilir. Kürdistan özgürlük savaşımında yurtsever kürdistan halkı sorumluluklarını yerine getirmek için mücedelede sorumluluk alarak yurtseverlik görevlerini yerine getirebilir. Çünkü devrimci halk savaşında savaşın öncüsü halkın kendisidir. Kürtler kendi kaderlerini kendi ellerine alacaklar ise bunun yegane yolu bu uğurda elinden gelen mücadeleyi yürütmek oluyor. bir başkasının gelip kendisi için savaşmasını mücadele etmesini beklememelidir. Ayrıca egemenlerde kendiliğinden ezilenlere hiçbir zaman bir şey vermezler. Almak istenilen savaşmak ile alınabilir. Tüm dünyada özgürlüklerini halkını ülkesini kazanmak isteyen halklar fedakarlıkla bedeller ödeyerek savaşarak kazanmışlardır. Bunun en bariz örneği türklerdir. Yurtsuzlar olarak savaşarak bedel ödeyerek kendilerine bir başka halkların vatanını vatan ettiler. Bugünde ellerinden gidecek korkusuyla her gün onlarcası ölmesine rağmen bedel ödemeye devam ediyorlar. bu anlamda kurdistan halkının en büyük şansı profesyonel bir savşçı gücüne yani kurdistan özgürlik gerillasına sahip olmasıdır. Devrimci halk savaşında gerillanın yenilmez iradesi ve taktikleri halkın önünü aydınlatacak devrime koşarken halkın devrimci mücadelesinin önünü açacaktır. Mücadele engellerini ortadan kaldırmak ve halk savaşının öncülüğünü yapacak gücüdür.
Engin bir bilinçle bilinçlenmiş kendini eğitmiş devrimcileşmiş bir halkın yenemeyeceği hiçbir güç yoktur. bu anlamda devrimci halk savaşının tüm dinamikleri ezilenler, kadınlar, gençler, emekçiler yani kısacası tüm halk hem profesyonel hem de amatörlük düzeyde devrimci örgütlülüğünü sağlayarak mücadeleye atılmalıdır. Bu savaşta tüm kürtlerin varlığını ortadan kaldırma hedeflendiği için tüm kürtlerinde varlığını korumak için kendini bulunduğu her alanda ve yerde savunması kaçınılmazdır. Özgürlüğünü kazanmak, soykırımı durdurmaktan ve yıkmaktan geçmektedir. Karşımızda tepeden tırnağa şiddete bürünmüş bir sömürgeci ve soykırımcı rejim var. Böylesi bir durumda bu rejimi, savaşarak etkisizleştirebilir ve aşabilirsin. Devrimci Halk Savaşı onun için gündeme gelmektedir. Bu bakımdan bunda eksikliklerimizin, yetersizliklerimizin, başarısızlıklarımızın temel bir etkisi vardır bunları da acilen gidermek gerekmektedir.
Çiya Amed/Yurtsever Gençlik Dergisi