HABER MERKEZİ
Sömürgeci, soykırımcı TC rejimi yok olmak üzeredir. Bu faşist soykırımcı rejim Kürt halkını katlederek Kürt kanını emerek tam bir vampir gibi kan emicilikle ömür uzatmak istiyor. Fakat Kürtler olarak son günlerde gösterdiğimiz gibi birlik içinde Türk sömürgeciliğine karşı direnirsek zafer kesin Kürt halkının ve Kürt halkı şahsında halkların olacaktır. Kürt halkının birliği, demokratik direnişi Ortadoğu’daki temel sorunların dermanıdır. Kürtler bu dermanı tarihin en kritik günlerinde beraber yaşadıkları halklara her defasında vermiştir. Kürt halkı günümüzün Lokman-ı Hekim’idir.
Gün kendi içimizdeki ayrılıkları gayrılıkları bir kenara bırakma günüdür. Ülkemizi sömürgeciliğin katliam ve işgalinden kurtardıktan sonra güzel anamız Kürdistan, topraklarının bereketiyle hepimizi sadece doyurmayacak, dünyanın en zengin ve müreffeh insanları zaten yapacaktır. Kürt halkının tarihsel kültürü ve demokratik geleneği tüm sorunlarını çözecek gücü bize vermektedir. Yeter ki günümüzün kritik ve hassas özelliğini tüm boyutları ile bilince çıkaralım. Bu cümleyi özellikle Başur siyaseti için belirtmek istiyorum.
Kürt halkının birliği TC sömürgeciliğine karşı siyasi, askeri, ekonomik ve diplomatik mücadele ile ortaya çıkar. 8 ekimde başlayan Rojava işgali bir kez daha gösterdi ki Kürtler olarak bizim bizden ve dağlarımızdan başka gerçek dostlarımız yoktur. Tabi burada devletleri ve resmi siyasi yapılarını kastediyorum. Yoksa dünya da birçok halktan kalbi Kürtler için atan milyonlar vardır.
8 ekim işgal ve soykırım saldırısı TC’nin hangi düzeyde Kürt düşmanı olduğunu bir kez daha çok açık ve tüm vahşetiyle gösterdi. Kürtleri Kürt olarak katlettiğini kabul etmeyecek kadar alçak ve barbar olduğunu bir kez daha gördük. Tıpkı 1988’deki Halepçe katliamında olduğu gibi. Bilindiği gibi Halepçe’deki katliamda binlerce Kürt’ün katledildiğini resmi tanıyan bir ülke bulunmuyor. Aynı şey şimdi Rojava’da tekrarlanmak isteniyor. İşte Türk barbar devleti de Kürtlere karşı başlattığı soykırıma rağmen ben Kürtlere karşı savaşmıyorum diyecek kadar şerefsizlik içindedir. Bu şerefsizler topluluğu Ermeni, Rum ve Asuri-Suryani halklarını katlettiğini de kabul etmiyor. Ermeni halkını katlettiği gibi Ermeniliği hakaret sayacak kadar ahlaksızdır. Bu kavramları içinde bulunduğumuz güncel gelişmelerin etkisinde kalarak yazmıyorum. Türk egemenlerinin yaptıkları barbarlığı manasıyla anlatacak siyasi, hukuki kavramlar olmadığı için bu kavramları kullanmak durumunda kalıyoruz.
TC yalanlarla yaşıyor. Çünkü TC bir yalan devleti, özel harp devletidir. Tüm siyasetini yalanlar üzerine kurmuştur. TC organize yalan üretiyor. TC devleti Kürtleri terörist görüyor. Oysaki bu topraklara daha dün gelmiş orta Asyalı bir topluluktur bunlar. Kürtlerin desteği ile bu topraklara yerleşmişti. Artık Kürtler bunlara destek vermeyecektir. Bunun için Türkler bu kafa ile giderse bininci yılına doğru orta Asya nasıl geri döneceğini tartışmak durumunda kalacaktır. Kendisi işgalci olduğu halde Kürtlere işgalci diyecek kadar yalancıdır. Kürtler Ortadoğu’daki en kadim halklardan olduğu halde ahlaksızlığı da aşan bir dille Kürtleri kendi topraklarında işgalci olarak tanıtıyor.
Türk egemenleri 1915’den bu yana kadın çocuk, yaşlı milyonlarca insanı katletmiştir. Bugün de Kürtleri katlediyor. Eli kanlı TC ve onun son faşist şefi bu kanlı ve katil kimliğine rağmen Kürt halkını katlikle, çocuk katilliği ile suçlayacak kadar gözü dönmüş birer katildir.
Türk devletinin en anlaşılır tarifle alçaklığını, barbarlığını, katiliğini anlatmak için sayfalar yetmez. Aslında günlük soykırım saldırıları bu devletin vahşiliğini yeterince anlatıyor. Artık söz söylemek de gerekmiyor. Önemli olan Türk barbarlığına karşı halkların demokratik birliği ve kardeşliği için neler yapılması gerektiğidir.
Yapılacakların başarısının yolu Kürt halkının demokratik birliği ve direnişinden geçtiği artık çok daha fazla netleşmiştir. Ortadoğu’nun geleceğini Kürtlerin mücadelesi belirleyecektir. Bu o kadar çarpıcı ve güçlü bir dalgadır ki ABD gibi emperyalist bir devleti bile kendi içinde ikiye bölmüştür. Kürtler üzerinden sistem içinde krizi demokratikleşerek mi çözelim yoksa eski statükoyu koruyarak sürdürelim çelişki ve çatışması yaşandığı görülüyor. ABD içinde Türk işgaline onay veren Trump ekibi ve buna karşı çıkan diğer kesimlerin kavgası bunun ispatıdır. Bunun nedeni Kürt direnişinin Ortadoğu’yu demokratikleştirecek tüm dinamikleri harekete geçirecek özelliğe sahip olmasıdır. TC halklar ve demokrasi düşmanı olduğu için Kürtleri katlederek bu dinamiği tasfiye etmek istiyor. O zaman geleceğimiz için, insanlık için Kürtler olarak birlik içinde direnmek zorundayız. Direniş kazandıracaktır.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi