Türkiye bir değişim dönemecine girmiş bulunuyor. Zora ve tekçiliğe dayalı yüz yıllık rejim artık toplumsal dayanaklarını kaybetmekle karşı karşıya gelmiştir. Siyasi ve ekomonik krizler rejimleri hatta devletleri bile yıkarlar. Tarihte bu durumlar çokça yaşanılmıştır. Tabi Kürtlerin ve demokratik-devrimci kesimlerin amacı Türkiye’yi demokratik bir değişime ve dönüşüme uğratmaktır. Türk-İslam sentezine ve Kürt düşmanlığına dayalı rejim, Türkiye’yi büyük bir felaketle karşı karşıya getirmiştir. Kürt düşmanlığı, Türkiye’yi her yönden bir çıkmaza koymuştur. Bunu bilen devlet aklı hala bu kara zihniyette ısrar ediyor. Onlarca yıl boyunca, Türkiye halkı, adı geçen bu devlet aklının etkisinde kalarak bu sistemin peşinden sürüklendi. Ancak, hileye, sahteliğe, zora ve yalana dayalı olarak varlığını sürdüren rejimlerinde bir sonu vardır. İşte Türkiyede’ki rejiminde sonuna geliniyor. Türk-İslam sentezi artık iflas etmekle karşı karşıya gelmiştir. Rejim, Türkiye halkı nezdinde artık meşruiyetini kaybetmekle karşı karşıya gelmiştir.
Rejimin Kürt direniş duvarına çarpıp parçalanması, Türk halkı üzerindeki etkisininde kırılmasına yol açtı. Vatan millet sakarya sözleri artık siyasi prim yapamaz oldu. Özellikle son yıllarda-zamanlarda ortaya çıkan ekonomik kriz, hayat pahalılığı, artan yoksulluk sistemin kirli yüzünü iyiden iyiye deşifre etti. Her ekonomik krizin, yoksulluğun temelinde kapitalizm, sömürü ve siyasi sorunlar ve krizler var ama Türkiye’deki krizin temelinde en büyük neden Kürt düşmanlığı ve Kürt direnişine yönelik yapılan askeri operasyonlar ve kirli savaştır. Türkiye’de herkes ekonomik gidişattan şikayetçidir, yoksulluğuktan ve hayat pahalılığından yakınıyorlar ama hiçkimse bunun nedenleri üzerinde durmuyor. Savaşlar ülkeleri ve devlet ekonomilerini çökertirler. Hele birde buna, hesabı sorulmayan, sorulamayan yolsuzluklar ve büyük hırsızlıklar eklenince bir ülkenin ekonomisine günlük milyarlarda aksa, o ekonominin düze çıkmasına imkan yoktur. Demokrasinin olmadığı bir ülkede ekonominin gelişmesine ve yerli yerine oturmasının imkanı yoktur.
Kırk yıldır, düşük yoğunluklu bir savaş var ve bu savaş son yıllarda daha çok şiddetlenerek ve bütün Kürtleri- Kürdistan’ı hedefleyerek devam ediyor ve bu savaşa yaklaşık bir trilyon doların harcandığı söyleniyor. Bu adı geçen parayla on tane Türkiye gelişirdi, bütün sorunları çözülürdü. Kürt düşmanlığı Türkiye’yi çok korkunç bir duruma getirdi ve hala Kürt düşmanlığında ısrar ediliyor. Türkiye’de ya çok cahil yöneticiler var yada korkunç derecede despot-faşizan beyinler var. İkisininde olduğu düşüncesindeyiz. Aksi halde, bu ülkenin asli kurucu unsurlarından bir tanesi olan Kürtlere bu kadar düşmanlık yapmak, katletmek, saldırmak neyin nesidir? Kürtlere bunu yapmak aslında kendi ayağına baltayı vurmak, kendi bindiği dalı kesmektir. Türkiye ya büyük kazanacak yada büyük kaybedecek. Büyük kazanmak Kürtlerle mümkünken kaybetmekte bu inkar ve imhada ısrar etmektir. Kürt sorunu, bir hükümet değişimiyle değil bir zihniyet ve rejim değişimiyle çözülecek bir sorundur.
Türkiye’de eskisi gibi, kimse evlerinin pencerelerine bayrak asmıyorlar ve devletin Kürtler konusunda kendilerine yalan söylediğini anlıyorlar. Yani sorunun Kürt sorunu olduğunu, bir güvenlik sorunu olmadığını insanlar biliyorlar artık. Bu koşullarda sol ve demokratik kesimlerin güçlü olmaları ve Türkiye halkına önderlik edip bu faşizan rejimin pençesinden kurtarmaları gerekiyor. Rejimden şikayetçi olmakla sorunlar çözülmüyor. Tepkisiz ve eylemsiz şikayetler rejimleri değiştirmezler. Yakınmakla, sızlanmakla olmaz. Zora dayalı rejimler toplumsal zorlada yıkılır. Kürt halkının etkili direnişine Türkiye halkının direnişi eklenirse sistem tam bir çöküş yaşayacaktır. Korkunç bir yoksulluk ve hayat pahalılığı günden güne Türkiye’nin belini bükmeye devam ediyor. Hiçbir demokratik ülkede bu denli bir yoksulluğa kimse tahammül etmez. Sisteme tahammül etmek sistemin varlığını devam ettirmesine kredi vermek gibidir. Türkiye’de güçlü bir sol önderlik olsaydı ve Özgürlük Hareketiyle güçlü bir birlik geliştirseydi, Türkiye halkı kapitalist düzen partilerinin peşinden sürüklenmez ve bu yoksulluğa mahkum olmazdı.
Sol kesimlerin parçalı dağınık ve etkisiz durumları sol kesimleri bir güç yapamamıştır. Çünkü sol kesimlerin bir bölümüde Kürt halkına yaklaşımda rejimle aynı kafa yapısına sahiptir. Demekki Türkiye’de Kürt sorunun çözümü her sorunu çözüm yoluna koyacaktır. Kürt inkarı bir korku rejimi yarattı ve onlarca yıldır herkes korku duvarları içinde yaşıyor. Kürt direnişi bu korku duvarlarını önemli oranda parçaladı ve sistemin yüzünü ortaya çıkardı. Kürt halkına daha çok düşmanlık yapılması, Kürt halkının rejimin etkisinde çıkması ve rejime karşı alternatif bir yaşamı kurma uğraşı içinde olmasıdır. Çünkü Kürt ulusal demokratik mücadelesi sadece Kürt sorununu çözmeyi hedeflemiyor aynı zamanda bir sistem kurmayı, özgür bir yaşam ve yeni insan geliştirmeyi hedefliyor. Yani her toplumun özgürleşmesi, yeni insan olması hedeflenen yaşamdır. AKP-MHP iktidarının sona ermesi aynı zamanda bir rejim değişiminide beraberinde getirecektir. Türkiye’de küçük bir kesim dışında, kimse bu gidişattan memnun değildir. Bu memnuniyetsizliği bir devrime dönüştürmek mümkündir. Halk, mevcut rejimden memnun değilse ve güçlü bir önderklikte mücadele ediyorsa devrimin gerçekleşmemesi için bir neden yoktur. Türkiye şimdi bir devrime gebe hale geliyor ve bu devrimin motor gücü Özgürlük Hareketi ve Kürtlerdir…
Kemal SÖBE yazdı…..