

İşte inkarcı zihniyetin en büyük yanılgısı ve kaybı buradadır. Bu geçen yüz yıllık zaman zarfında hala Kürtleri asimile etme konusunda başarılı olabileceklerini hesaplıyorlar. Ülke neredeyse Osmanlı gibi olmakla karşı karşıya gelmiş, ama zihniyet hala bir asır önceki zihniyettir. Eğer Kürtleri inkar etmede ısrarla devam ederse, keskin sirke küpüne zarar verir misali, bu inkarcı zihniyet en başta kendine zarar verecektir. Kürtlerin ise kaybedecekleri değil, kazanacakları çok değerleri var. Kürtler sadece geleneksel bir ulusal mücadele yürütmüyorlar, Kürtler en geneliyle büyük bir özgürlük mücadelesiyle yeni bir yaşamın çok yönlü zeminini hazırlıyorlar. Kürtler özellikle son 5-10 yılda bütün parçalarda büyük bir ulusal bilince ve birliğe ulaştılar. İnsan hakları, özel olarak kadın hakları ve bir çok toplumsal özgürlükler yönüyle Kürtlerin büyük bir gelişim gösterdiğini gören batı Kürtlere yaklaşımı tabi ki, dostane değil, siyasal ve taktikseldir, ama Kürtlerin bir güç
olduklarını ve Ortadoğu’da Kürtsüz bir geleceğin olmayacağını görüyorlar ve ona göre siyaset geliştiriyorlar.
Demokratik gelişim, kadının özgürleşmesi ve modernleşme konusunda Kürtler batı değerlerine diğer bölge ülkelerine göre daha yakınlar. Hangi Ortadoğu ülkesinde kadınlar hayatın her alanında aktifler? Sadece Kürdistan kadını yaşamın her alanında etkin hale gelmiştir. Çağımız demokrasi ve özgürlükler çağıdır, milliyetçilik ve ırkçılık çağı değildir. Zaten son yüz yılda ırkçılık ve milliyetçiliğin dünyaya nasıl zarar verdiğini bütün dünya gördü yaşadı. Osmanlı değişen zamana uymadı bitti . Türkiye eğer demokrasiye kavuşmak ve gelişmek istiyorsa bunun yolu Kürtlerle hareket etmekten geçer. Hiç kimse Ortadoğu’da Kürtsüz en küçük bir değere bile sahip olamaz. Batı ülkeleri Kürtlere yaklaşıyorken, Türkiye hala ne yapmak istiyor? Kürtler ulusal bilince ve ulusal örgütlülüğe daha çok sahip hale geldikçe, yüz yıllık inkarcılık güneş yüzü gören buz gibi eriyor. En güçsüz ve en bilinçsiz zamanlarda bile Kürtleri asimile edemeyenlerin şimdi o şansları yüzde sıfırdır. Bu açıdan Kürtlerden özür dilemek, Kürtleri kabul etmek sanırım kendilerine yapabilecekleri en büyük iyiliktir. Aksi durumda gidişat çok tehlikeli. Eğer önlem alınmaz, çözüm gelişmezse uçurumdan aşağı düşme riski oldukça yüksektir. Kürtlerde Türkiye’nin asli kurucu unsurudur ve sahibidir. Kürtlerle hareket eden bir Türkiye kazanır yüz yıl önce ve daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi. Türkiye bu inkarcı zihniyetle bir şey kazanmadı, kazanamadı ve kazanamayacaktır. Zararın neresinden dönülürse kardır mantığıyla hareket edilmeli, çözüm gelişmelidir. Kürtlerle barışanlar ve Kürtlerle hareket edenler kazanırlar, gerisi iflas, bitiş ve tükeniştir. inkarcılığın geleceği yoktur. İnkarcılık hemen terkedilmelidir. İnkarcılığın terki, Kürt sorununun çözümü, Türkiye’yi uçurumdan aşağı düşmekten kurtarır. Türkiye’yi gerçekten sevenler bir an önce Kürt sorununu çözmeli, Kürtlerle beraber hareket etmeli ve demokrasiye kavuşmalılar…
Kemal SÖBE
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi