Leyla Güven, 68 gündür sürdürdüğü açlık grevi eylemine devam edeceğini belirterek, “Kimse bizden bu görüşme ile eylemi, grevi sonlandırmamızı beklemesin. Taleplerimiz yasa dışı değil meşrudur” dedi.
AMED – Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, 68 gündür açlık grevinde. Halkalr Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başladığını duyurduğu açlık grevi eyleminde 2 ayı geride bırakan Leyla’nın sağlık durumu kötüye gidiyor.
4 Ocak’tan bu yana avukatları ile görüşme gerçekleştiremeyen Leyla Güven, açlık grevinde geldiği nokta ve sağlık sorunları nedeniyle geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren annesi Cevriye Güven’in taziyesine de katılamamıştı. Bugün yapılan görüşün ardından Leyla Güven JinNews aracılığıyla kamuoyuna sağlığı ve gelişen sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Leyla gönderdiği mesajda şunları kaydetti:
“Öncelikle sağlığıma ilişkin kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Günlük sağlık kontrollerim yapılıyor. Son 20 gündür tansiyonda bir iniş var. Örneğin sabah ölçümlerinde 7/5 olan tansiyon, akşam ölçümünde 11/6 olabiliyor. Bu durum bende sürekli bir uyku haline neden oluyor. Kiloma ilişkin ise yaklaşık 9-10 kilo civarında kaybım var. Ayrıca yürümekte zorluk çekiyorum, baş ağrılarım yoğunlaştı. Mide bulantıları, yüksek ateş, ışık, koku ve sese karşı hassasiyetim artarken, sıvı alımında zorluk çekme ve su içmemde de azalma var. Tüm bu belirtiler gün geçtikçe artıyor. Sanırım şimdilik bunları belirteceğim.
‘Direniş AKP’yi daha çok korkutmaya devam edecek’
Grevimin 68’inci günündeyim. Nasır Yağız arkadaşımız 55., Strasbourg’daki 20., bütün cezaevlerinde 226 arkadaşımızdan ilk grubun grevi 30’uncu günü ise geride bıraktı. Büyük kararlılık ve moralle yürüttüğümüz eylemimiz halkımızın yaşadığı her coğrafya da güçlü bir sahiplenmeyle karşılanması bizlere ayrıca bir motivasyon sağlamakta. 14 Temmuz ruhu ile süren eylemimize yönelik sahiplenmeyi AKP-MHP faşist ittifakı engellemek için her türlü saldırıyı devreye koymaktadır. Gözü dönmüş AKP polisi Amed halkının en ufak demokratik tepkisini bile zorla engellemktedir. Dokunulmazlığı olan vekilleri darp ederek, halka mesaj veriyor: “Eğer devam ederseniz sizler de aynısını hatta daha beterini yaparız” deniliyor. Kuşkusuz sadece Amed değil, Van, Urfa, Batman ve daha birçok yerde yapıyor. AKP içeride de hızını alamayarak Yeni Yaşam gazetesinin zindanlara alınmamasının talimatını vermiş. Hukuk hiçe sayılıyor. Gazetede grevle ilgili haberler gerekçe gösterilerek verilmiyor. Demek ki grev, grevin haberleri AKP’yi epey zorluyor. Korkusunu baskıyla örtmeye çalışıyor ama nafile… Direniş daha çok korkutmaya devam edecek.
‘Görüşmeyle tecrit kalkmış değil, deneyimlerimiz var’
Avukatlarımdan aldığım bilgiye göre, Sayın Öcalan’ın kardeşi Sayın Mehmet Öcalan adaya götürülmüş ve bir görüşme gerçekleştirilmiş. Sayın Öcalan’ın durumunun iyi olduğu belirtilmiş. Bu bilgi elbette çok önemli. Eminim Kürt halkı açısından büyük bir moral olmuştur. Halkımızın da bildiği gibi bu görüşmeyle tecrit kalkmış değil. Daha öncesinden deneyimlerimiz var. 2016 yılında benimde aralarında olduğum 50 Kürt siyasetçi tecridin kalkması için dışarıda açlık grevi başlattık. AKP o dönem Sayın Mehmet Öcalan’ı İmralı’ya Sayın Öcalan ile görüşmeye gönderip, Sayın Öcalan’dan mesaj gelmesiyle eylemi bitirmiştik. Fakat tecrit devam etmişti. Şimdi ise benzer bir yöntem denemiştir.
‘Kimse bizden bu görüşme ile eylemi sonlandırmamızı beklemesin’
Sayın Öcalan politik bir önder ve liderdir. Ailesi için o adada tutulmuyor. Diğer tüm tutsaklar gibi ailesi ile görüşme hakkı bulunuyor. Bizim talebimiz başından beri çok nettir. İnsanlık suçu olan bu tecridin kalkması, Sayın Öcalan’ın ailesi, avukatları, siyasi heyetlerle görüşebilsin, demokratik çözümün, kalıcı barışın sağlanması için çabalarını, görüşlerini sürdüreceği koşulların oluşturulması olarak belirledik. Dolayısıyla kimse bizden bu görüşme ile eylemi, grevi sonlandırmamızı beklemesin. Taleplerimiz yasa dışı değil meşrudur. AKP-MHP faşizminin amacı bize bedel ödettirmek ise biz bu bedeli göze alarak greve başladık. Bizler de bu faşist ittifaka, iktidara bir uyarıda bulunmak isteriz. Zindanlardan tabutlar çıkmaya başlarsa sizler de hiçbir şey olmamış gibi yerinizde duramazsınız. Sayıları 226’yı bulan evlatlarının her gün eridiğini bilen Kürt halkının yerinde duracağını kimse düşünmesin.
‘Bizler elimizde tek şey olan canımızı ortaya koyduk’
Tarih bu gibi örnekler ile doludur. Küresel gelişmelerin yaşandığı dünyada karşılıklı bedel ödemenin hiç kimseye yararı yoktur. Bizler elimizde tek şey olan canımızı ortaya koyduk. Sizler de devletin bütün imkanları ile üzerimize geliyorsunuz. Elbette bu hiç aşılamaz bir durum değildir. Türkiye’de hala aklı selim düşünebilen, hakların kardeşliğine inanan, demokratik ekolojik, kadın özgürlükçü yaşamı savunan, ahlaki politik bir sistemde yaşamak isteyen milyonlar var. Bir gider bin geliriz. İlkelerini hep akılda tutarak mücadelemizi sürdüreceğiz. Direnerek kazandık, şimdi de direniyoruz ve kazanacağız.”