PKK bir şehitler hareketi olarak, gelişimini bir de şehitler gerçeğinin doğru tanımlanması ve şehit anısına doğru sahip çıkılmasıyla sağlamıştır.
GENCO DENİZ -NÛÇE CIWAN
Bugün Partîya Karkerên Kurdistan-PKK resmi kuruluşunun kırkıncı yılına giriyor. PKK, 26-27 Kasım 1978’de Amed’in Lice İlçesine bağlı Fis Köyünde yapılan bir toplantı ile resmen kurulmuş bulunuyor. Tabi PKK bazı kişi veya grupların masa başında toplanıp anlaşması temelinde kurulmuş bir parti değildir. Bir Önderlik Hareketi olarak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dehası, kararlılığı ve sıfırdan başlayarak harcadığı çabalar sonucunda ortaya çıkartılan bir Özgürlük Hareketidir. Yani resmi kuruluştan önce de Önder Abdullah Öcalan’ın çabaları temelinde parti hazırlıklarının yapıldığı beş-altı yıllık bir gurup dönemi vardır. Böylece PKK Hareketi 45 yıllık bir Önderlik Yürüyüşünü ifade etmektedir.
Önderliksel çıkışın kırk beşinci yılında bulunulur ve resmi parti kuruluşunun kırkıncı yılına girilirken, bugün sadece Kürdistan’da değil, tüm dünyada en çok konuşulan ve tartışılan güçlerden biri PKK oluyor. Karşıtları onu genellikle “Terör örgütü” olarak tanımlıyor ve böyle bir kavramla ucuz mücadele yolunu seçiyor. Dostları, yani tüm ezilenler, emekçiler, kadınlar ve gençler, bugün onu daha derinden anlamaya ve ona daha fazla umut bağlamaya yöneliyor. PKK Önderi Abdullah Öcalan, onu “Şehitler Partisi” olarak tanımlıyor. PKK militanları ise “Önderlik Hareketi” diyor. Kürt halkı ise, on yıllardır “PKK halktır, halk burada” diyerek meydanları dolduruyor. PKK’yi ulusal diriliş hareketi ve yeni özgür kimlik olarak görüyor. Resmi parti kuruluşunun kırkıncı yılına girişi de haftalardır meydanlarda ve coşku içinde kutluyor. Bu temelde, biz de Kürt halkının ve dostlarının Ulusal Diriliş Bayramını kutluyor, bu bayramın yaratıcısı olan Önder Abdullah Öcalan’ı selamlıyor, Haki Karer’den Delal Amed’e kadar uzanan tüm kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, kırkıncı yılda özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten herkese üstün başarılar diliyoruz.
Hiç kuşkusuz resmi kuruluşunun kırkıncı yılına giren PKK için çok şey söylenebilir. Zaten haftalardır hemen her şey söylenmekte ve yazılmaktadır. Çünkü Kürdistan tarihinde PKK gibi radikal bir özgürlük hareketinin kesintisiz kırk yıl yaşayıp mücadele etmesinin, Önder Abdullah Öcalan gibi bir Önderliğin 45 yıl kesintisiz yürümesinin bir başka örneği yoktur. Hatta böyle bir örneğe insanlık tarihinde bile rastlamak zordur. Kürdistan tarihinde tüm özgürlük çıkışları değil kırk yıl, çoğunlukla kırk hafta bile sürmemiştir. Düşman güçlerin saldırıları karşısında ezilip gitmişlerdir. Tarihteki saldırıların en katmerlisine maruz kalmış olmasına rağmen, Önder Abdullah Öcalan ve PKK’nin 40-45 yıl gibi bir süre kesintisiz özgürlük mücadelesi yürütmesi Kürt tarihi açısından gerçekten bir mucizedir. İşte bu mucizevi kesintisiz özgürlük yürüyüşünün ortaya çıkardığı çok büyük ve tarihi öneme sahip bir birikim vardır. PKK kuruluşunu böyle coşkulu kutlanır ve yoğun tartışılır kılan gerçeklik budur. Öncelikle bu gerçekliğin üzerinde durmak ve yeterince anlamak gerekir.
Doğru anlaşılması gereken diğer bir husus da, sosyalizm ve ulusal kurtuluş hareketlerinin kendi içinde parçalandığı ve çözüldüğü bir süreçte doğup gelişmesine ve tüm hareketlerden daha fazla ideolojik, siyasi ve askeri saldırıya maruz kalmasına rağmen, PKK’nin sürekli gelişme sağlayarak bugüne ulaşmayı nasıl başardığı olmaktadır. Kuşkusuz bu kapsamda da birçok cevap üzerinde durulabilir. Biz burada sadece iki hususa dikkat çekmekle yetineceğiz. Birincisi, küresel kapitalist hegemonya ve bölgenin faşist ulus-devletleri tarafından birlikte Kürdistan’a dayatılan inkar ve imha sistemidir. Bu sistem tarafından Kürdistan ve Kürt halkı atomlarına kadar parçalanmış, maddi ve ulusal-kültürel varlığı yok sayılmış ve yok edilmesi için de yüz yıldır katliama ve asimilasyona dayalı bir soykırım uygulanmıştır. Yani yüz yıldır Kürdistan’a ve Kürt halkına dayatılanın dünyada başka bir örneği yoktur. Bu gerçeği doğru ve derinlikli anlayan Önder Abdullah Öcalan’ın ve öncülüğündeki PKK’nin de başkalarına benzememesi anlaşılır bir husustur.
İkincisi ise, hiç kuşkusuz PKK’nin kurucusu ve bugüne getiricisi olan Önder Abdullah Öcalan’ın özellikleridir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çok güçlü bir dehaya sahip olduğunu artık herkes kabul etmektedir. Keskin zekası, derin muhakeme gücü, kapsamlı bilgi toplama ve yorumlama yeteneği, ilkeli duruşu ve tutku düzeyindeki amaç bağlılığı ile Önder Abdullah Öcalan, gerçekleri derinden kavrayan, olacakları önceden gören, amaca zafer çizgisinde kilitlenen bir iddianın, yaratıcılığın, ciddiyetin ve çabanın sahibi olmuştur. Kendi başarısının sırrını “Birkaç doğru düşünce ve bunlar için tutarlı çaba” olarak ifade etmiştir. Yani ezberlediklerini uygulamaya çalışan değil de, somut pratikten düşünce üretmeyi ve ders çıkarmayı bilerek yürüyen olmuştur. Kürdistan’a dayatılan benzersiz sömürgeci-soykırımcılığı derinden anlayarak ve buna karşı Kürdistan’ın özgürlüğüne ve demokrasisine iman edercesine bağlanarak kendisi için gereken doğruları ve bu doğrular temelinde yürüme gücünü bulmuştur.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan önderliğindeki PKK öncülüğünde yürütülen mücadele ile yaşanan son 40-45 yıllık tarihi kesit içerisinde her bakımdan yepyeni bir Kürdistan’ın ve Kürt halkının ortaya çıktığı tartışmasızdır. ‘Sıfırdan başlanarak yaratılma’ kavramı bu gerçeği en doğru bir biçimde ifade etmektedir. Bu anlamda PKK’nin Kürt tarihinde bir milat olduğu açıktır. Sömürgeci-soykırımcı sistem altında yok oluşa giden tarihe dur denilerek, özgürce var olma tarihi başlatılmıştır. Dolayısıyla bu Kasım, Kürtlerin kırkıncı özgür Kasımı olmaktadır. Bu 27 Kasım, Kürtlerin kırkıncı özgürlük yılına girişini ifade etmektedir.
PKK, Kürtler ve Kürdistan açısından işte bu kadar derin ve köklü bir değişim gücüdür. Ancak geçen 40-45 yıl içerisinde yürüttüğü kahramanca mücadele ile sadece Kürtlere ve Kürdistan’a kazandırmamış, bununla birlikte tüm ezilenlerin özgürlük mücadelesine tarihi katkılar yapmıştır. Zihniyette kaba materyalizmin ve dogmatik diyalektiğin aşılmasında, sosyalist ideolojinin gelecekte değil de bugünde yaşanır kılınmasında, özel mülkiyetçiliğin aşılarak tam bir komünal yaşamın ortaya çıkartılmasında, sosyalizm ile demokrasinin devlet egemenliğinden kurtarılmasında, toplumsal özgürlüğün kadın özgürlüğüne bağlanması ve bunun da tüm devrimlerin temeli olan kadın özgürlük devrimi biçiminde ele alınmasında, devlet endeksli ve iktidar odaklı olmayan bir parti anlayışına ulaşılmasında, ulus-devlete karşı demokratik ulusun ve devlet olmayan demokratik konfederalizmin sistemleştirilmesinde, yeni tür bir gerilla ve fedai çizgisinde mücadele tarzının geliştirilmesinde Önder Abdullah Öcalan’ın ve PKK’nin çok değerli katkıları olmuştur.
PKK bir şehitler hareketi olarak, gelişimini bir de şehitler gerçeğinin doğru tanımlanması ve şehit anısına doğru sahip çıkılmasıyla sağlamıştır. Örneğin 18 Mayıs 1977’de Antep’te şehit düşen Haki Karer’in anısı Apocu Gurubu partileştirmiş, 1982 zindan şehitlerinin anısı ülkeye geri dönüşü ve 15 Ağustos gerilla hamlesini ortaya çıkarmış, ölümsüz gerilla komutanı Mahsum Korkmaz’ın anısı gerilla ordusunu yaratmış, ölümsüz fedai militanlar Beritan ve Zilan’ın anısı Kadın Özgürlük Devrimini gündeme getirmiş, serihildan şehitlerinin anıları da ulusal diriliş devrimini ve demokratik ulusu ortaya çıkarmıştır. Açıkça görülüyor ki, PKK her dönemi kahraman şehitlerinin izinde ve onların verdiği güçle yürüyerek kazanmıştır. Şimdi kırkıncı yıla da Delal Amed ve kahraman Besta Şehitleri ile girmektedir. Çok açık ki, yeni dönem de Delal Amed’in izinde yürünerek kazanılacak ve Delal Amed adı büyük devrimci zaferin andı olacaktır. Bu durum bir devrimci intikam savaşçılığı olarak da değerlendirilebilir. Söz konusu şehitlerin intikamı için verilen savaşlar PKK’yi bugüne getiren kazanımların yaratıcı gücü olmuştur. Delal Amed ve Besta Şehitleri için kırkıncı yılda verilecek intikam savaşı da büyük devrimci zaferi ortaya çıkartacaktır.
Kaynak: Yeni Özgür Politika