Leyla Güven öncülüğünde gelişen açlık grevi eylemlerine dikkat çeken PAJK Zindan Komitesi Üyesi Yaser Meleti, “Tecridin kırılması faşizmin yıkılmasıdır” dedi. Meleti, “Bugün başkaldırma günüdür, özgürlüğe sahip çıkma günüdür” mesajını verdi.
HABER MERKEZİ – Dengê Welat radyosuna konuşan PAJK Zindan Komitesi Üyesi Yaser Meleti konuşmasına Sakine Cansız, Leyla Şaylemez, Fidan Doğan, Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ı anarak ve açlık grevi direnişçilerini selamlayarak başladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değinen Meleti, tecridin yirmi yıl önceki devletlerarası komplonun devamı olduğunu vurgulayarak şunları belirtti:
“Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir imha konsepti, öncelikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde gelişen bir tecritle devam etmektedir. Kürdistan’ın dört bir yanında hem uluslararası güçlerin hem de yerel güçlerin Kürt halkını imha etme çabaları, uygulamaları sürmektedir. Dolayısıyla Önder Abdullah Öcalan öncülüğünde gelişen mücadeleyi sadece bir toprak meselesi olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bunu paradigmasal bir sorun olarak ele almak gerekiyor. Kapitalist güçler için asıl mesele Önder Apo öncülüğünde kapitalist sisteme karşı gelişen özgürlük mücadelesidir. Önderliğin felsefesi insanın insanla, insanın toplumla-doğayla, erkeğin kadınla olan ilişkisinde eşitliği, özgürlüğü sağlayan ve bütün halklar açısından, en çok da kadınlar açısından bir özgürlük paradigması olarak açığa çıktı. Önder Apo üzerinde yürütülen tecrit özgür yaşamı yaratma mücadelesine dönük bir komplodur.”
‘KÜRT KADINI KENDİNİ ÖNDERLİK İLE VAR ETTİ’
Kürt özgürlük mücadelesi tarihinde her zaman kadınların öncülük ettiklerini belirten Meleti, Beritanlar’ın, Zilanlar’ın, Semalar’ın direnişinin kadın özgürlük felsefesi açısından birer dönüm noktası olduğunu dile getirdi ve şöyle devam etti:
“Bugünü bize miras bırakan yoldaşlarımızın mücadelesidir. Sara arkadaşın Amed zindanında yürüttüğü direniş geleneği bugün Leyla Güven şahsında devam etmektedir. Kendisini özgürlüğe kavuşturan, irade kılan, tarihsel zeminde özgür bir halk, kadın haline getiren, kendi yaşamına sahip çıkan bir kadın gelişmesi var. Bu gelişmeyi sağlayan Önder Apo’nun felsefesidir. Ancak Önderliğin kadın özgürlük mücadelesi felsefesi varsa Kürt kadınları özgürlüğe kavuşabilir. Çünkü Kürt kadını kendini Önderlikle var etmiştir.”
‘KRİZLERİN ÇÖZÜMÜ ÖCALAN’IN BAKIŞ AÇISINDA’
Meleti, tecridin kaldırılmasının çözümün önünün açılması anlamına geldiğini söyleyerek, sadece Kürt halkının değil, tüm halkların özgürlüğe kavuşmasının da tecridin kaldırılması ile mümkün olduğunu ifade etti. Ortadoğu’daki krizlerin çözümünün Öcalan’ın önerdiği üçüncü bir bakış açısı olduğunun altını çizen Meleti, Leyla Güven’in eylemine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Önderliğin sağlıklı yaşaması, sağlıklı üretebilmesi çözümü de beraberinde getirecektir. Kadın özgürlüğü açısından Önderlik felsefesi olmazsa olmazdır. Leyla güven, yurtsever bir kadın olarak, Kürt kadını olarak, direnen, siyasetçi bir kadın olarak bunun bilincinde olarak açlık grevi eylemine başladı. Asıl mesele dışarı çıkmak, dört duvar arasından kurtulmak değildir. Leyla Güven kendisi de belirtmiştir. ‘Önderliğin özgürlüğü olmadan asla’ demişti. Leyla Güven ‘en mutlu, huzurlu olduğum an’ diye belirtmişti içinde bulunduğu durumu. Aslında zindanlardaki tüm arkadaşlar açısından bu böyledir. Roboski karşısında, Kobanê karşısında, Medya Savunma Alanlarına yönelik saldırılarda, Rojava Kürdistanı’na dönük saldırılarda zindanlardaki arkadaşlar kendilerini elleri kolları bağlı hissetmiştir. Bir devrimci, yurtsever, Kürt halkı için cevap olamamak, eylemsiz olmak onlar açısında kabul edilemezdir. Bu nedenle onlar için direnilen her an en mutlu, en huzurlu oldukları andır.”
‘DİRENİŞ TÜRK DEVLETİNİ KORKUTTU’
PAJK Zindan Komitesi Üyesi Yaser Meleti, zindanlarda 300’e yakın tutsağın açlık grevinde olduğunu ve dışarıda da yirmilere varan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminin olduğunu hatırlattı. Bu sürecin, içerisinde zaferi barındıran bir süreç olduğunu belirten ve Mehmet Öcalan’ın İmralı’ya gidişini de değerlendiren Meleti, şöyle devam etti:
“Önderlikle Cumartesi apar topar yaptırılan görüşme, başarıya giden direnişi kırmaya yöneliktir. Tecridin kalktığı algısı yaratılmak istendi. Fakat tecrit devam etmektedir. Aynı gün Leyla Güven’in yanına avukatların gönderilmesi, Sezgin Tanrıkulu’nun gönderilmesi, Ömer Öcalan’ın sosyal medya hesabının kırılması Türk devletinin direnişten korktuğunu göstermektedir. Bu görüşmeyi iyi anlamak gerekiyor. Leyla Güven’in cevabı da bu oyunu bozmaya yönelikti. Eylemlerine devam eden herkesin cevabı Türk devletinin oyununu bozmuştur. Tabii bu oyunların bittiği anlamına gelmiyor. Direnişi kırmaya yönelik yapılan girişimlere fırsat verilmemeli.”
‘YARIN GEÇ OLABİLİR!’
Leyla Güven’in günbegün artan sağlık sorunlarına dikkat çeken Meleti, “Leyla arkadaş kulaklarının duymadığı, gözlerinin görmediği bir aşamadadır. Bu kritik aşama çok önemlidir. Tüm halkımızın, uluslararası kesimlerin, demokrasi, eşitlik, özgürlük, barış isteyen tüm halkların bu sürece katılması gerekmektedir. Bu tarihsel bir sorumluluktur. Yarın çok geç olabilir. Sahip çıkmak aynı eylemselliği geliştirmek anlamına gelmiyor. Sahip çıkmak direnişin toplumsallaşmasıyla, halklaşmasıyla gelişebilecektir. Leyla Güven bir kadın, bir devrimci, bir yurtsever Kürt ve direnen bir kadın. Bu nedenle özellikle kadınlar bu direnişe katılmalı ve öncülüğünü yapmalıdır” şeklinde konuştu.
‘TECRİT KALKARSA HALKLAR VE KADINLAR ÖZGÜRLEŞİR’
PAJK Zindan Komitesi Üyesi Yaser Meleti, kadınlara da çağrıda bulunarak, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Bu süreç karşısında ikircikli yaklaşmak, geri çekilmek, susmak geleceğimizin karanlık veya aydınlık olmasına yön verecektir. Direnişler özellikle kadın özgürlüğünü belirleyecektir. Esir tutulan Leyla Güven’in bedeni değildir sadece. Kadın, beş bin yıldır esir ve tutsaktır. Önder Apo bu köleliğe son vermiş ve özgürlüğü sunmuştur kadına. Bu nedenle mesele dört duvar arasındaki esaret, tutsaklık değildir. Kadının beş bin yıllık köleliğinden çıkarak özgürleşmesi ve bunu geleceğe taşırmasıdır. Feministinden tutalım ev kadınına kadar, sosyalistinden burjuva kadınına, işçisinden üniversiteli kadına kadar kadınların direnişe öncülük etmesi gerekiyor. Bu yüzden direniş öncülüğünü Leyla Güven’in yapması çok anlamlı ve önemlidir. Tekrardan açlık grevinde olan herkesin direnişlerini selamlıyoruz. Bugün başkaldırma günüdür, özgürlüğe sahip çıkma günüdür. Özgürlüğe sahip çıkmak Önder Apo’ya sahip çıkmaktır, Önderlik üzerinde tecridin kaldırılması, faşizmin yıkılması ve Leyla Güven’in dediği gibi halkların özgürlüğe kavuşmasıdır.”