HABER MERKEZİ –
Mersin Mezitli’deki polisevine yapılan fedai eylemin görüntüleri televizyonlarda yayınlandı. İki genç kadın gerillanın, iki özgürlük savaşçısının çocuk, kadın, yaşlı demeden her yaştan insanımıza saldıran ve katleden soykırımcı sömürgeci faşist Türk devletinin işkenceci polislerine yönelik gerçekleştirdikleri intikam eylemi halkımıza moral ve cesaret verirken, düşmana ve ona teslim olmuş işbirlikçilere de korku salmıştır. Bu iki genç kadın, Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin yenilmez olduğunu, her şart ve koşulda Önder APO’ya bağlılıkta ve mücadelede ısrarcı olunacağını ve özgürlükten asla taviz verilmeyeceğini yaşamlarını ortaya koyarak göstermiştir.
Bu iki özgürlük savaşçısı Zilan çizgisini, bir halkın özgürlüğüne adanmışlığını ve yaşamı uğruna ölecek kadar sevmenin nasıl olması gerektiğini bir kez daha ve en başarılı bir şekilde pratikleriyle ortaya koymuştur. Bu açıdan Zilan çizgisinin öncü ve başarılı militanları olmuşlardır. Bu eylem büyük bir iradenin, inancın, kararlılığın ve aklın ürünüdür. Bu eylem düşmana olan büyük öfke, büyük vurma ve intikam alma isteğinin zirveleşmesidir. Bu eylem soykırımcı sömürgeci faşist Türk devletini sarsmış, korkudan titretmiştir. Her ne kadar Süleyman Soysuz gibileri oraya giderek aldıkları ölümcül darbenin büyüklüğünü ve kayıplarını gizlemeye çalışsa da bunu başaramamışlardır. Yaşadıkları korku yüzlerinden okunmaktadır.
Zap, Avaşin ve Metina başta olmak üzere Medya Savunma Alanlarında çok şiddetli ve yoğun bir savaş yaşanmaktadır. Gerilla her gün her an soykırımcı sömürgeci Türk faşist ordusuna ağır darbeler vurmakta, onlarca askeri cezalandırmaktadır. Mersin Mezitli’deki fedai eylem sonrası Süleyman Soysuz’un yüzündeki korku ve panik, Zap, Avaşin ve Metina’da her an nereden ve nasıl vurulacağını bilmeyen, ölüm terleri döken işgalci Türk askerlerinin yüzündeki korku ve paniktir. Ancak korkunun ecele faydası yoktur ve Kürt özgürlük gerillası Zilan çizgisinde dağ-ova, kır-şehir ayrımı yapmadan düşmanın olduğu her yerde Egidleşerek, Zilanlaşarak, Beritanlaşarak düşmanın üzerine gitmekte, bin yılların öfke ve intikam duygularıyla ölümcül darbeler indirmektedir. Mersin Mezitli’deki fedai eylem bunu somut olarak ortaya koymuştur. Zilanlaşan bu iki kadın gerilla, “PKK bitti, artık savaşamaz, eylem yapamaz” diyenlerin yüreklerine korku salmış, düşmana göz kırpan, teslimiyet bayrağına sarılan işbirlikçi-ihanetçileri paniğe düşürmüştür. Bu korku ve panik durumu yapılan açıklama ve içine girilen tutumlarda ortaya çıkmıştır.
İktidarı ve muhalefetiyle soykırımcı sömürgeci faşist çizgide yer alanlar yine bildik söylemleri tekrarlamışlardır. Maalesef düşmanın özel ve psikolojik savaşının etkisinde kalan, kişisel kaygı ve hesaplar peşinde koşan, bir halkın özgürlük mücadelesini kendi egolarına kurban eden bazı şahsiyetlerin içine girdiği tutum ve yaklaşımlar da var.
Alevi halkımız böylelerini tanımlamak için “Ağzı Ali’yi söyler, ama gözü Muaviye’ye bakar” demekte, bu tip kişilikleri düşkün ve dönek olarak adlandırmaktadırlar. Mücadelenin çeşitli alan ve kurumlarında yer alıp mücadelenin yarattığı imkan ve olanakları kullanarak kendilerini yaşatan bazıları Mezitli’deki bu fedai eylem sonrası hemen panikle açıklama yaparak soykırımcı sömürgecilik ile aynı safta yer almıştır. Kuşkusuz bu kişileri ve temsil ettikleri çizgiyi bilenler açısından söz konusu tutum ve açıklamalar bir süpriz olmamıştır. Uluslararası komplo ile Önder Apo’yuTürkiye’ye teslim eden ve tarihte eşine hiç bir yerde rastlanmayan bir işkence sistemi altında tutan Batılı bazı güçler, bu şekilde Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye edeceklerine inanmışlardı. Ancak Önder Apo’nun ortaya koyduğu direniş, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkının yürüttüğü mücadele uluslararası komplonun amacına ulaşmasını engellemiştir. Komplo sahipleri yöntem ve politikalarında bazı yenilemeler yaparak Önderliği mutlak tecrit altında tutarak unutturma, Kürt Özgürlük Hareketi’nin önder kadro ve yöneticilerini de ortadan kaldırarak, böylesi koşullarda sahte önderler ile Kürt halkını kontrolleri altına almaya yöneldiler. Bu amaçla bazı kişileri kullanmak istedikleri biliniyor. Bu kişiler de kendilerinden beklendiği gibi hareket ederek söz konusu açıklamaları yapmakta, Önder APO’yu siyaseten bitirme, Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etme ve Kürt halkını soykırıma uğratma politikalarına alet olmaktadırlar.
Halkımızın en büyük ve kutsal değerleri olan gerillaya ve fedai mücadelesine yönelik yapmış oldukları karşıt açıklamalarla halktan ve mücadeleden ne kadar koptuklarını ortaya koymuşlardır. Mezitli eylemini kınayan bu açıklamalarla uluslararası komplocu ve soykırımcı sömürgeci faşist rejim temsilcilerinde nasıl bir etki yaratırlar bilemeyiz, ama halkımız ve özgürlük mücadelesi açısından durum nettir.
Bu iki özgürlük tanrıçasının böylesi alçakça saldırıların ayyuka çıkarılmış bir zamanda böylesi bir eylemi gerçekleştirmesi Kürdistan gençliği için tarihi bir anlam içermekte ve büyük bir görev ve sorumluluk yüklemektedir. Dağlarımızda hergün kimyasal silahlar, taktik nükleer silahlar kullanılıyor gerillaya karşı ve bu gerillalar birimizin yakını, kardeşi, arkadaşı ve yeğeni. Onlar özgür bir Kürdistan için böylesi alçak saldırılara karşı kendilerini siper edip aman bile tanımazken, düşmanın en yoğun tekniğine karşı aklın sınırlarını aşan bir iradeyi gösterirken Sara ve Ruken yoldaşlar bu eylemi gerçekleştirmişlerdir.
HPG yaptığı yazılı açıklamada her iki özgürlük tanrıçasını özetle şöyle tanımlamıştır;
Kurdistan’da Önder Apo’nun ve yüzlerce güzel ve asil şehidimizin emeği ile Zafer ve Aşk Tanrıçası İştar’dan Zîlan’a ulaşılmıştır. Zîlan, Tanrıça kültürünü gün yüzüne çıkarmıştır. Mücadelemizin özgürlük tanrıçası olmuştur. Kurdistan, zaferleri doğuracak Tanrıçalar diyarı olarak bir kez daha özünü bulmuştur. Zîlan, Tanrıçalık kültürünün boy vermesinde, dallanıp budaklanmasında öncülük yapmış ardılları olarak Sara ve Rûkenler; Tanrıçalığın özgür yaşam dışında bir yaşama asla tenezzül edilmeyeceğinin kararlı duruşu olmuş, geleneği daha da canlı kılmış, devam ettirmiş, “SAVAŞTA ZAFER YAŞAMDA ÖZGÜRLÜK” şiarının uygulayıcı militanları olmuşlardır. ‘’JIN, JIYAN, AZADÎ’’ diyerek, ölümde yaşamı yaratmanın, özgür yaşamı doğurmanın sembolü, ölümsüzlük tarzının sürdürücüleri ve ÖZGÜRLÜK TANRIÇALARIMIZ olmuşlardır.
Kırsala dayalı şehir gerillacılığı temelinde eğitim gören Sara ve Rûken yoldaşlar birbiriyle hiç beraber kalmamış, fakat profesyonel bir fedai eylem timi olarak kısa bir sürede eylemlerini planlamış ve intikam yeminini yerine getirmişlerdir. Eylem videosunda görüldüğü gibi muazzam bir cesaret ve öfkeyle bu fedai tim düşman üzerine yürür, intikam alma hırsıyla düşmana darbe vurur. Sara yoldaşın yere düştüğünü gören Rûken yoldaş hiçbir şekilde amaçtan sapmadan düşman üzerine yürümeye devam eder. Bu kararlılığı ve cesareti ve ruhu bir tek Apocu fedai militanlar ortaya çıkarabilir. Bizler de bu eylemi aynı zamanda bir eleştiri olarak ele almalı ve Kürdistan gençliği olarak özeleştirisini vermeliyiz.
Zalime, cellada hoş görünmek, onlar nezdinde kabul edilmek için kendi halkının fedailerine hakaret edenler karanlık dehlizlerde kaybolup gideceklerdir. Tarih direnen, halkının özgürlüğü için gözünü bile kırpmadan ölümü kucaklayan bu kahraman fedaileri unutulmamacasına halkların, kadınların ve gençlerin yüreklerine işleyecek, hafızalarına kazıyacaktır.
Ulaş Arslan’ın Kaleminden…