HABER MERKEZİ
Eski çağların gizemli bilgilerinin farklı özel seçilmi saldırılara karşı bir korunma yöntemi işlevi görür. Günümüzde gizemli, mistik, ezoterik olarak adlandırılan öğretiler saldırılarla giderek marjinalleşen toplulukların yaşam kültürünü ifade eder. Mistra adı verilen ritüeller de kız ve erkek çocuklarının ergenlik çağında sağlık, felsefe, yaşam kültürü edinerek geleceğe hazırlanmasıdır. Gizem ve sırların ege- menlerce hep cinsellik, sapkınlık, kadın-şeytan iş birliği biçiminde yansıtılmasının nedeni de budur.
Cinselliği doğanın döngüsünün kutsal bir parçası olarak gören, kadın-doğa bağlantısı ile kadın bedeninin kutsanmasına dair sembol ve ritüell bu karalamalara gerekçe yapılır. Sürekli saldırı altında olan toplumlarda bilgiler sır olarak saklanır. Sırrın açıklanması en büyük suçtur. Bilginin arınma, dönüşüm, doğa ve toplumla kaynaşma, kişiliğin sınanmasına dayalı biçimde layık olana, hak edene verilmesini içerir. Kişiyi taşıyacağı bilgiye hazırlamak, o bilgiyi ve kültürü koruma ve savunma iradesi kazandıracak özelliklerin edinilmesini gerekli kılar. Ser verip sır vermemek, bir hırka bir lokma yaşamak, dünya nimetlerinden arınmak hakikat bilgisini taşımaya muktedir olmanın vasıfları sayılır. Bu aynı zamanda egemenlerin bunları çarpıtma, karalama ve saldırılarına karşı bir tedbir olarak düşünülür.
İnsanın yaşama anlam verme, doğa ve toplumla bütünleşmesi ilk eğitim kurumlaşması iken bilgi-iktidarla bütünleştiğinde yeniden başlangıçtaki anlamlılığa ulaşmak bu sefer o kadar rahat değildir ve bedelleri vardır. Gizemli olarak adlandırılan inanç ve dinlerin kaynağında erkek egemenlikli toplum öncesinin ve dolayısıyla kadın bilgeliğinin izleri vardır. Öyle ki “ilkçağ sonlarının gizem dinleri” deyişi İsis, Ana Tanrıça ve Mithras tapımını belirtmek üzere kullanılır.11 Sırlarına tüm- den vakıf olma imkanı olmasa da sınırlı bilgi ve kalıntılar ve bolca çarpıtmaya rağmen bu gizemlerin içerikleri ve ritüelleri doğa ve toplumla uyumlu yaşamı or- taya çıkarmak, karşı karşıya kalınacak zorlukların aşılmasını sağlamayı amaçlar.
Birçok felsefi akımı ve dini etkileyen Demeter ve İsis misterleri bu konuda dik- kat çekicidir. Bu sırların oluşumuna dair mitolojik hikayelerde küçük bir çocuğu erginleme yani yaşama hazırlama girişimine, çocuğun annesinin anlam vereme- mesi ve paniklemesi nedeniyle öğretilerin gizemlere büründürülmesi anlatılır:Eleusis’e gelen Demeter, kraliçenin küçük çocuğunu alır ve onu ölümsüz kılmak için gece ocağın ateşine tutar. Çok korkan annenin araya girip işi bozması üzerine Demeter kim olduğunu söyler ve bunun yerine gizemler konur.
Bu hikaye, Demeter’in kızı Kore’nin kaçırılmasına duyduğu öfke ve Kore’yi yer altı tanrısından koruyamamış olmanın acısı ile tanrıçalık sorumluluklarını da bir kenara bırakıp Olypmpos’u terk ederek Eleusis kasabasına gitmesinden sonra gerçekleşmiştir. Hikayedeki ocak ateşinde pişirme kişinin hayata hazırlanması için kullanılmış bir metafordur. Tanrıça Demeter ne yaptığının farkın- dadır, ancak çocuğun annesi artık tanrıça lütfundan ve bilgeliğinden koptuğu için Demeter’i anlamaz. Anlıyoruz ki Ana kadın bilgeliğinin genç kadınlardan koparılması nedeniyle artık kadınlar bu uygulamaları gerekli görmek yerine korku ve dehşetle karşılarlar.
İsis mistralarında da benzer bir hikaye söz konusudur. İsis de bir çocuğu erginlemek ister ancak dehşetle karşılanmasına sinirlenerek çocuğu bir akrebin sokması, evin de yanmasına yol açar. İsis gizemlerinde de hayata hazırlanmayı sağlayan bilgiler öğretilir. Doğanın güçlerinin değişiminin ve kendini yenile- mesinin öğretimini temel konu olarak alır.13 Gizli öğretiler olarak adlandırılan diğer mistraların ait olduğu Hermes, Dionysos, Mitra gibi tanrılar doğal toplu- mun inançlarını temsil ederler. Özellikle Hermes öğretisi ve bunlara ulaşmada kat edilen aşamalar günümüze kadar da birçok inanç, tarikat ve eğitim yönteminde kullanılmaktadır. Mitraizm ve Hermes mistralarında 7 aşamayı kat etmek gerekir. Hermes öğretisinde bu yedi aşma bedenin, hayvansal ruhun ve insani ruhun eğitimi ile gerçekleşir. Ezoterik adı verilen bu öğretilerde son aşamada insanın tanrı ile buluşması, tanrıda yok olması, tanrılaşması vurgulanır. Tanrının kendi bilincine varmış insan olduğu teması İslam tasavvufunda ve Hristiyan Gnostik-Heretik hareketlerinde esas alınır. İslam tasavvufunda ve Alevi-Bektaşi geleneğinde hakikate ulaşmayı ifade eden er’mek, ermiş kelime- sinin de Hermes’in adından gelmesi de bu bağlantıyı doğrular.