HABER MERKEZİ- Toplumu bir arada tutan esas gerçeklik zorluklara karşı verilen mücadeledir. Bu mücadele sonucunda ortaya çıkan acılar, sevinçler, başarılar o toplumun anlam dünyasını oluşturur.
Vejîn VİYAN’ın kaleminden:
“Önder Apo, özgür yaşamı tanımlarken maddenin amacının anlamlaşmak, anlamın amacının da maddeyi aşmak olduğunu belirtmiştir. Önder Apo’nun bu belirlemesi özellikle Kurdistan gençliği olarak özgür yaşamın şifrelerinin nerede saklı olduğunu açık bir şekilde önümüze koymaktadır. Özgür bir yaşam sahibi olmak ancak anlam kapısını aralamak ile mümkün olmaktadır. Anlam yaratımı içinde olmak ve anlamlaşmak ise mücadele etmek ile gerçekleşecektir. Anlamlı bir yaşamın hakikat yolu, mücadele taşları ile örülü olmaktadır. Yani özgürlük arayışında anlamlı bir yaşamın sahibi olmak mücadele içinde olmayı gerektirmektedir. Önder Apo gerçekliği, bu hakikatin en somut ve çarpıcı ifadesi olmaktadır.
Faşizm ve sömürgeciliği bir anlam katliamı olarak tanımlamak gerekir. Anlamın olduğu yerde mücadelede olduğundan kaynaklı faşizm ve sömürgecilik, anlam arayışını bitirerek mücadelesiz ve her şeye itaat eden bir toplum gerçekliği yaratmak istemektedir. Mücadelesiz bırakılmış bir toplum, şah damarı kesilmiş bir insan gibidir. Şah damarı kesilen bir insan nasıl ki nefes alamaz ve kısa bir süre sonra da ölürse, faşizm ve sömürgeciliğin de topluma dayattığı bu olmaktadır. Toplumsallığın özünde mücadele vardır. Toplumu yaratan, anlam ve zihniyet dünyasını oluşturan her şey mücadele ile ortaya çıkarılmıştır. Toplumu bir arada tutan esas gerçeklik zorluklara karşı verilen mücadeledir. Bu mücadele sonucunda ortaya çıkan acılar, sevinçler, başarılar o toplumun anlam dünyasını oluşturmaktadır.
Faşist ve sömürgeci zihniyet bir toplumda ilk önce kadınları ve gençleri hedeflemektedir. Bunun bir tesadüf olmadığını, bilinçli yapılan bir saldırı olduğunu bilmek gerekmektedir. Bir toplumun anlam gücünün esas oluşturucuları kadınlar ve gençler olmaktadır. Bu aynı zamanda şu gerçekliği de ifade etmektedir ki, bir toplumun temel mücadele gücü kadınlar ve gençlerdir. Faşist ve sömürgeci zihniyet, bu saldırıları ile toplumun mücadele gücünü kırıp, etkisiz hale getirmek istemektedir. Bu şekilde istediği gibi toplum üzerinde her türlü imha ve saldırılarını gerçekleştirebilecektir. Bunu yaparken de herhangi bir direnç ile karşılaşmayacaktır.
Günümüzde bu gerçekliği Kurdistan’da açık bir şekilde görmek mümkündür. AKP-MHP sömürgeci, faşist rejimi her gün çeşitli şekillerde uygulamaya koyduğu saldırılar ile Kurdistan gençliğini bir anlamsızlık girdabına koymak istemektedir. Fiziki olarak katletme ve imha saldırıları bu faşist rejimin görünen yüzü olurken özel ve psikolojik savaş yöntemleri ile de bu imha saldırıları derinleştirilmekte ve genişletilmektedir. Kürt’ün ismine bile tahammül edemeyen bir kafatasçı faşist rejim söz konusudur. Tüm toplumlar için en kutsal yerler olarak bilinen mezarlıkları dahi tahrip etmekte, özgürlük gerillasının kemiklerinden dahi intikam almak istemektedir. Bu durum bile başlı başına faşist, soykırımcı rejimin zihniyetini anlamak için yeterlidir. Ona karşı gelişen en ufak toplu ve bireysel mücadeleyi bastırıp, ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmaktadır. Kurdistan gençliği şunu unutmamalıdır ki faşist ve soykırımcı sistemin bu kadar korku yaymasının esas nedeni kendi yaşadığı korku ve cesaretsizliğidir. Faşist, soykırımcı AKP MHP rejimi bir korkaklık rejimidir.
Kurdistan gençliği gücünü Önder Apo’nun ideolojisinden almaktadır. Bu ideoloji bugün Andokların, Ekinlerin, Ciwanların şahsında somutlaşmaktadır. Bu ideolojik gerçeklik Zap, Avaşin ve Metina’da kahramanlık destanları yazmaktadır. Kurdistan özgürlük gerillası, Sömürgecilere ve ilhakçılara anladığı dilden cevap vermektedir. Faşist rejiminin korkaklığını özgürlük gerillasının mücadele ve kan ile ortaya çıkardığı gerçek filmlerde görmek mümkündür. Bu anlamda faşizm mücadeleden korkuyorsa, Kurdistan gençliği daha fazla mücadeleci olmalı ve kendisini her yönden örgütlemelidir. Özgür bir yaşam için anlam yaratmak isteyen Kurdistan gençliği, faşist rejim karşısında her an mücadele pozisyonunda olmalıdır. Gençliği güzel ve anlamlı kılacak olan da bu duruş olmaktadır.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika