Karayılan: Kürdistan’da faşizme tek bir oy bile gitmemeli. Faşizm ve uzantıları Kürdistan’dan sökülüp atılmalıdır.
HABER MERKEZİ – PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türkiye’nin demokratikleşmesinin HDP’nin kazanmasına bağlı olduğunu belirterek, “Faşizmin kırılması ve demokrasinin gelişmesi konusunda HDP’nin kilit rolü görülmeli ve ona göre bir yaklaşım sergilenmelidir” dedi.
Stêrk TV’de yayınlanan iki bölümlük özel bir programa katılan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, programın ikinci bölümünde Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da 24 Haziran’dan yapılacak seçimler üzerine değerlendirmelerde bulundu:
FAŞİZM VE UZANTILARI SÖKÜLÜP ATILMALI
Halkımız, 24 Haziran seçimlerinin öneminin bilinciyle hareket etmelidir. Metropollerden Maraş’a, Maraş’tan Dersim’e, Dersim’den Serhat’a, Serhat’tan Garzan’a, Garzan’dan Botan’a ve Botan’dan Amed’e kadar her bölgeye ayrı ayrı roller düşüyor. Kürt halkı onuruna yakışır bir tutum ortaya koymalı. Türkiye devrimci, sol ve demokratik güçlerle yapılan ittifak Türkiye ve Kürdistan için büyük bir rol oynayacaktır. O yüzden bazı bölgeler tam anlamıyla başarıya ulaşmalıdır. Örneğin Amed şehrimizin mücadelede rolü hep ağır olmuştur. Bu seçimlerde de önemli bir rol oynayıp 12-0 yapmayı hedeflemelidir. Böyle bir tutum çok önemlidir. Dersim gibi bir yer 2-0 yapmalı. Faşizm ve onun uzantılarını Kürdistan’dan sökülüp atılmalıdır. Bu yüzden bazı Kürdistan şehirlerinde faşizme tek bir oy bile gitmemelidir.
BOTAN VE COLEMÊRG’E ÖZEL KONSEPT
Düşmanın çok hesap yaptığı ve baskı uyguladığı yerler var. Hem genel olarak Botan hem de Colemêrg bölgesine düşman özel bir konseptle yaklaşıyor. Colemêrg’ın iki vekili de tutukludur. Selahattin Demirtaş ve Abdullah Zeydan Edirne Cezaevi’nde tutuluyor. Türkiye’nin diğer ucuna götürmüşler. Hakkari’den Edirne’ye… Suçları nedir? Abdullah Zeydan genç bir vekildir, Pinyanişlı ve Zeydan Ailesi’ndendir, herkes tanır bilir. Zeydan nasıl bir suç işlemiş ki bu kadar ceza verilip taa Edirne’de tutuluyor. Zeydan’ın tek suçu kimliğine sahip çıkmasıdır. İnanıyorum ki bu Colemêrg bölgesindeki tüm halkımızın çıkaracağı önemli bir mesajdır. Colemêrg’ın 3 milletvekilli var, ikisi Edirne’de cezaevinde. Bu Kürtlüğe karşı bir tutumdur. Oradaki Kürtlüğü bastırmak istiyorlar. Tüm Colemêrg’ın bu seçimlerde gerekli cevabı vereceğini düşünüyorum. Colemêrg halkından beklenen böyle bir tutumdur. Yine 3-0 yaparak milletvekillerine ve davalarına sahip çıkacaklardır.
KÜRTLERİN AKP’DEN BEKLENTİSİ OLMAMALI
Colemêrg’te bazı alileler ve aşiretler var ki gerçekten artık bu Erdoğan’ın oyunlarını ve yalanlarını görmelidirler. Kürtlerin AKP’den bir beklentisi olamaz. Zaten onların da Kürtlerden bir beklentisi yok. Kürtlere ölmeyi vaat ediyorlar. Bunu herkes görmeli. Zeydan Ailesi’nin tüm fertlerinin her şeyden önce Şehîd Rüstem’in (Yücel Zeydan) neden bu yola baş koyduğu gerçeği üzerine düşünmeleri gerekir. Bu ülkenin bir hakikati, bu halkın bir kimliği var; değer ve sembollerine sahip çıkmalılar. İsmini vermek istemiyorum; birçok Kürt aşiretleri var hep AKP’nin onları aday göstermesi için başvurularda bulunuyor. Zaten dikkat edilirse AKP içlerinde birazcık da olsa Kürt kimliği kalıntısı kalmış kişileri aday olarak göstermiyor. Şemzînan bölgesinde Gerdiya aşireti –ki tamamı değil, bir kısmı- yıllardır oylarını AKP’ye veriyor. AKP bütün Kürtler için tehdittir; Gerdiya aşireti için de tehdittir. Neden? Çünkü AKP, artık MHP’lileşmiştir. Bugün kim MHP’nin Kürtlerle dost olduğunu söyleyebilir?
Umuyoruz ki; şimdiye kadar AKP’ye oy veren aşiretler özellikle Colemêrg ve Van bölgesindeki aşiretler bu gerçeği görürler. Van bölgesi de önemli; zaten Van bölgesi Botan, Şemzînan, Colemêrg ve Serhad’ın toplamıdır. Bu yüzden Van bir semboldür. Ulusal bir tutum sergilenmelidir. Colemêrg’teki tüm yurtsever halkımızın, adına yaraşır bir tutum sergileyeceğini düşünüyorum.
BOTAN, AKP-MHP’YE CEVABINI VERECEKTİR
Botan tarihi boyunca hep önemli bir role sahip oldu. Botan bölgesinde; Sêrt, Şirnex, Colemêrg, Garzan ve Van hattının bir kısmında Türk sömürgeciliğinin asimilasyon politikaları çok fazla gelişmemiştir. Bunun için tarih boyunca hep farklı bir özelliğe sahiptir. Botan tarihte de hep bir direniş kalesi olarak görülmüştür. Her dönemde cesaret ve kahramanlık sergilemiştir. Yine bizim mücadele tarihimizde ve gerillanın gelişiminde Botan aynı rolü oynamış ve öncülük etmiştir. Bu yüzden düşman, bu bölgeyi özellikle hedef haline getirmek istiyor. Botan üzerinde çok duruyorlar. Orada da gördük; Ferhat Encu, Faysal Sarıyıldız gibi parlamenterlere birer suç uydurarak çalışmalarını ve hizmetlerini durdurmak istediler. Özellikle Botan’ı hedef alıyorlar. Bilindiği gibi şehir direnişleri döneminde Şirnex, Cizîr ve Hezex’te büyük direnişler sergilendi ve düşman hunharca saldırdı.
İnanıyoruz ki; bu seçimlerde Botan halkımız, AKP ve MHP’ye gereken cevabı verecektir. Bodrumların, buzdolabında cenazesi saklanan Cemilelerin, günlerce cenazesi yerde kalan Taybet anaların hesabını soracaktır. Eğer Botan halkı sandıklarda bunun hesabını sormazsa bu büyük bir ayıp olacaktır. Çünkü bunların hepsi Botan’da halkın gözü önünde yapıldı. Orada büyük bir direniş ve tarihi bir Egîdlik gösterildi ama düşmanın da vahşeti gözler önüne serildi. Şimdiyse halkımız artık AKP ve MHP’nin sergilemiş olduğu vahşete karşı gerekli tutumu göstermelidir. Şirnex 4-0 hedefine ulaşmalıdır.
KORUCU DA OLSA KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKANLAR VAR
Botan’da daha çok korucu olan bazı aşiretler şimdiye kadar oylarını AKP’ye veriyorlardı ama artık vermeyeceklerini biliyorum. Neden? Çünkü her ne kadar korucu da olsalar kendi kimliğine sahip çıkma ve Kürtlük vardır. Yine başka bazı aşiret kesimleri var hep tereddütlüdürler. Herkesin şunu bilmesi gerekiyor; bu süreç tereddütlü, çift taraflı olma süreci değildir. Bu süreç kimliğine ve Kürtlüğüne sahip çıkma sürecidir. Yani kendini aşiretinin ileri geleni sayanlar bireysel çıkarlarını değil, ulusal yaklaşımı geliştirmelidirler. Halkın temsilcileri olacak adaylar kendilerini zengin etmeye değil, halka hizmet etmeye gidenler olmalıdır. Bu halk, böyle kişileri Meclis’e göndermelidir. Başta Şirnex ve Cizîr olmak üzere bütün Botan halkının bu seçimlerde gerekli cevabı sandıklarda vereceklerine inanıyoruz.
TARTIŞMALARI BIRAKIP ÇALIŞALIM
Aynı şey Sêrt ve Mêrdîn için de geçerlidir. Nusaybin’deki direniş gerçekten tarihidir. Şu anda hesaplaşma sandık başlarında olacaksa halkımız sandıklarda da gerekli tutumu sergilemelidir. Duyduğumuz kadarıyla özellikle Şirnex olmak üzere bazı yerlerde adaylar hakkında tartışmalar çıkmış. Artık o dönem aşıldı, adaylar kim olursa olsun bu halk için adayın kim olduğu değil, sonuç önemlidir. Bu yüzden herkes seçim için çalışmalıdır. Özellikle Şirnex gibi bir yerde iç tartışmalar ne olursa olsun herkes Şirnex’ın direniş geleneğine göre hareket etmeli ve bu dönemin birlik dönemi olduğunu görmeli. Herkes tüm gücüyle sonuç almak için çalışmalı. Elbette adayların şahsiyetleri ve rolleri önemlidir ama şimdi kimse aday kimdir diye sormuyor, ulaşılan sonuç önemlidir. Tabi bazılarının gönlünden farklı adaylar geçiyor olabilir bu mümkün ama şunu herkes görmeli ki bu seçimler erken seçim değil, baskın seçimdir. İlgili kurumların adaylar üzerinde tartışma yürütme gibi bir koşullarının da olmadığı biliniyor. Her şey alelacele gelişmiş zaten. Bu yüzden adayları gerekçe göstererek veya ailevi sorunları öne çıkararak kendini katmamak yurtseverlikle bağdaşmaz ve doğru olamaz. Herkesin bu gerçeği göz önünde tutarak kendini güçlü katacağına ve birlik ruhuyla çalışmalarına gireceğine inanıyorum.
SON GÜNLER ÇOK ÖNEMLİDİR
Seçime çok az bir zaman kaldı. Su son günler çok önemlidir. Herkes çevresini ve dostlarına ulaşmalı, etrafında bir tutum geliştirmeli ve bu tutumu sandıklara yansıtmalıdır. Özellikle sandıkların yerlerinin değiştirilmesi hilekarlık içindi. Bu daha çok Botan ve Colemêrg gibi yerlerde dezavantaj yaratabilir. Buna karşı herkes duyarlı olmalı ve sandıklara sahip çıkmalıdır. Bu konuda tüm aşiret öncülerine, aydın, demokrat ve yurtseverlere büyük görev düşüyor. Bu halkın iradesine sahip çıkmalı, gereken fedakarlığı ve tavrı geliştirmelidirler.
HALKLARIN İTTİFAKI OLUŞTU
Kürdistan’da bir ittifak oluşmuş. En iyi ittifak halkların kurduğu ittifaktır. Bu ittifakı daha da güçlendirmeliyiz. İttifaklarla sonuca gidebiliriz. Tek başına tek görüş, tek hareket veya tek aşiret değil, ittifak önemli; bu süreç ittifaklar sürecidir. Her şeyden önce Kürt toplumu arasında ittifak olmalı. Yanlışlar ve eksiklikler olabilir. Hiç kimse bu eksiklikleri ittifakın önünde engel görmemeli. Herkes bir olmalıdır. Kürdistan toplumu kendi içerisinde birlik olursa dünya ve herkes karşısında bir irade olarak kimliğini ve statüsünü dayatabilir. Bu anlamda bölge ittifakları, ulusal ittifaklar gereklidir. Kürdistan toplumunda Sünniler, Aleviler, Êzîdîler ve Hristiyanlar bulunmaktadır. Farklı kültür ve inançlar var, bunların hepsi ittifak yapmalı ve birlik olmalıdır. Kutsal özgürlük amaçları etrafında birlik olmalıdırlar.
KÜRT PARTİLERİ HDP’Yİ DE DESTEKLEMELİ
İsterdik ki tüm Kürt partileri HDP’yle bir ittifak oluştursun. Aslında bu konuda kimi tartışmalar oldu bir umut da oluştu ama daha sonra bazı partiler kendilerini çektiler. Olanları tartışmak istemiyoruz ama onların da katılmaları gerekiyor. Zaten kısmi katılacaklarını belirttiler. Yani cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaş’ı destekleyeceklerini söylediler ama HDP de önemli. İşgalci AKP-MHP faşizmi, HDP’yi barajın altında bırakmak için bir sürü zorluk yaratmıştır. HDP’nin barajı aşması yeni bir soluk getirecektir, demokrasi kapılarını aralayacaktır, Kürt halkının iradeleşmesi ve özgürlüklerin önünü açacaktır. Eğer baraj aşılmazsa Kürt iradesi Meclis’e yansımayacak, AKP de bundan istifade ederek çoğunluk sağlayacak ve diktatörlük gelişecektir. Böylesi bir havada kimse parti tercihlerimizi serbest bırakacağız dememeli.
BAĞIMSIZ ADAYLAR DA AKP’YE HİZMET
Duyduğumuz kadarıyla bazı cemaatler Amed ve Batman’da bağımsız adaylar göstermişler. Bu adaylar kazanacaklar mı? Hayır, umut yok. Bu neye hizmet edecektir? Bu AKP’ye hizmet edecektir. Bunun başka bir izahı yok. Sonuçta AKP’ye hizmet edecektir. AKP, HDP’yi baskıyla, tutuklamayla, öldürmeyle, polis zoruyla ve hilekarlıkla baraj altında bırakmak istiyor. Ama sen kalkıp farklı bir aday göstererek ben Kürt’üm, yurtseverim, işgalciliğe karşıyım diyebilir misin? Bazı şeyler vardır prensiptir; bazılarıyla ittifakın olmayabilir ama kendi tarafından bu halkın çıkarlarını korumalısın. Böyle olmazsa ulusallık ve demokratlık olmaz. Umuyorum ki bu konuda herkes sorumlu davranarak ittifak olmazsa da pratikte gerekeni yapar, bu aynı zamanda gelecekte olması gereken birlik ruhunu da geliştirir. İttifak konusu sadece Kuzey için gerekli değil, dört parça için gereklidir. Fakat şimdi AKP-MHP faşizmine karşı gerçekten de Kürt birliği gereklidir.
KORUCULAR DA BU HALKIN EVLADI
Korucular da Kürt halkından oluşuyor tabi ki bahsettiğimiz ittifak onlar içinde geçerli. Kürdistan’da koruculuk sistemini geliştirmek Türk devletinin bir oyunuydu. Türk devleti Kürt’ü Kürt’e kırdırmak için bu oyunu geliştirdi. Biz o zamanlar acemiydik, halkımız da bilinçsizdi. Bu konuda birçok yanlış yapıldı. Hogir gibileri de bu oyunda rol aldı. O zaman düşmanın bu oyunlarına zemin açtı. Fakat 20-25 yıldır bu boşluğu doldurup var olan eksikliği aşmak ve kimsenin düşmanın oyununa gelmemesi için önemli politikalar geliştiriyoruz. Şu anda da bu böyledir. Bütün korucuları bu halkın evladı olarak görüyoruz. Doğrudur, bazıları baskı altında kalmış, bazıları korucu olmaya zorlanmış, bazılarının maddi ihtiyaçlardan kaynaklı korucu olmuş. Fakat bunlar kendi halkına karşı durmamalı. Düşmanın istediği gibi onları kontralaştırıp Kürt halkına karşı kullanmalarına izin vermemeli ve bu seçimlerde de mutlaka ulusal duruş geliştirmelidirler. Her ne olursak olalım halkımıza ihanet etmiyoruz, halkımızın iradesinin bir parçası oluyoruz, diyebilmelidirler. Hiç kimse 30 yıl önceki yanlışı sürdürmemeli ve bunda ısrar etmemelidir.
KORUCULAR GEREKEN TAVRI GÖSTERMELİ
PKK olarak olgunluk dönemimizdeyiz. Elimizden geldiği sürece hiçbir aile, aşiret ve korucu çevresine karşı yanlış yapmamaya çalışıyoruz. Bazı birliklerimiz bölgelerde yerel düzeyde bazı çelişki ve sorunlar yaşıyor olabilir ama biz bunların üzerinde duruyoruz. Biz şimdi tüm halkımızla, korucular da dahil birlik oluşturmak istiyoruz. Bazıları yanlış yapıyor, elini gerillanın kanına bulaştırıyor veya kontra/ajanlaşıyor, kimse bu konuma düşmemeli. Bu konuma düşmeyenler bilmeli ki hiçbir zaman devrimin hedefi değildir. Bu devrim aynı zamanda onların devrimidir, bütün bu halkın devrimidir.
GERİLLA BU HALKIN FEDAİSİDİR
Bugün gerilla olarak bu devrimde rol oynayanlar hiçbir şahsi çıkar gözetmeyen insanlardır. Onlar şahsi çıkarları için bu devrime katılmamışlardır. Onlar bu halkın evladı ve fedaileridir. Özgür bir ülke yaratmak için kendilerini feda etmişlerdir. Herkesin bunu görmesi ve buna göre hareket etmesi gerekiyor. Koruculuk sistemi için artık miadı dolmuş ve bu filim bitmiştir, diyorum. Düşmanın bu oyunu deşifre olmuş ve aşılmıştır. Artık çöp tenekesine atılmıştır. Yine herkese duyarlılık çağrısı yapıyorum; korucular da seçimlerde gerekli tutumu göstermelidir.
AKP’LİLERİN YALANLARINA İNANMAYIN
Kimi AKP yetkilileri ve ‘Kürt kökenli’ olan AKP’li Mehdi Eker ki her şeyden önce bu ve bunun gibi kişilere cevap verme gereği duymam, çünkü kalitesi düşük bir kişidir. İradesini ve benliğini satmış biridir ama ne yazık ki Amedlidir. Dikkat edin; Erdoğan yeni aday listesine, kötü bir pozisyonda olsalar bile bazen ben Kürt’üm, diyen kişileri dahil etmedi. Ama bu şahsı (Mehdi Eker) yeni listeye koymuş. Demek ki onun düşmanla ilişkisi fazlasıyla derindir. AKP’liler birçok aşiret ve korucuların yanına gidiyor. Birçok kişiye, ‘Biz Kürt sorununu çözmek istedik. Fakat PKK, bunu bozdu’ diyorlar. Bu, tamamen yalandır.
Biz çözüm için uzun süre Oslo sürecinde ısrar ettik, daha sonra Önder Apo İmralı’da bu süreci, kendi sorumluluğunda yürüttü. Mutabakat, maddeler halinde yazıldı. Hükümet bir tarafa, HDP’nin İmralı heyeti diğer tarafa oturup Dolmabahçe Mutabakatı maddelerini okudular. Yani tartışma bitti sıra pratik adımların atılmasına gelmişti. Devletin bazı adımları atması lazımdı, Önder Apo da büyük PKK kongresine toplanma çağrısı yapacaktı. Savaşın tamamen bitirilmesi için artık gereken adımlar atılacaktı. Mutabakat, 28 Şubat’ta okundu. 18 Mart 2015’te ise Erdoğan, ‘Böyle bir şeyden haberim yok ve buna ben katılmıyorum’ diyerek diyalog masasına tekme attı, reddetti. Peki niye? Çünkü gördü ki; Kürt sorunu çözülürse bununla birlikte Türkiye gerçek anlamda demokratikleşmeye doğru gidecek, bunu çıkarları için uygun görmedi. O Türkiye’nin demokratikleşmesini değil, kendi diktatörlük sistemini kurmak istiyordu.
EFRÎN ÖRNEĞİNİ HER KÜRT GÖRMELİ
Erdoğan, diktatörlüğünün çıkarı için çözüm sürecini harcadı. Kürtlerle ittifak kurup çözümü geliştirmeyi değil, MHP ile ittifak kurup Kürdistan halkına karşı savaş ilan etti. Bu temelde MHP ve devlet içerisindeki gerici kesimlerle ittifaklarını öne çıkarıp bize karşı kapsamlı saldırıları başladı. Hakikat budur, hiç kimse bunun tersini ifade edemez. Bunun belgeleri ve kanıtları ortada. Erdoğan kendi iktidarının çıkarı için Kürt halkına karşı düşmanlık ilan etti ve üç yıldır bu esas üzerine Kürt halkına karşı hem Kuzey Kürdistan’da, hem Güney Kürdistan’da ve hem de Rojava Kürdistan’ında savaşıyor. Kendi sınırları dışındaki Kürtlere de saldırarak, ben PKK’ye karşı savaşıyorum, diyor. Gerçekteyse böyle değildir, tüm Kürt halkının geleceğine karşı bir saldırı durumu vardır. Her Kürdistanlı insanımız, şunu bilmelidir ki; AKP’nin Efrîn saldırısını ve şimdi uygulamakta olduğu vahşeti ne vicdan ne din ne de insanlık kabul edebilir. Orada bir vahşet yürütülüyor. Efrîn, tüm Suriye’de bir tek merminin bile patlamadığı, barış içinde yaşayan bir yerdi. Niye saldırdılar? Çünkü oradaki halk Kürtlerdir ve orada Kürtlük yaşanıyordu. Orada sadece ve sadece Kürtlüğe saldırıldı. Şimdiye kadar oylarını AKP’ye veren her Kürt ve korucu, bu gerçeği iyi görmelidir.
EFRÎN’DE YÜZ YILIN VAHŞETİ YAŞANIYOR
AKP, Efrên’e ‘bize karşı tehlike ve saldırı vardı’ yalanlarıyla saldırdı. Böyle bir şey yoktu. Şimdi Kürtlerin evlerini talan ediyor, namuslarına, mallarına ve mülklerine el uzatıyor. Oradan Kürtleri çıkarıp Arapları yerleştiriyor. Efrîn’i Kürtlerden almak istiyor. Kürdistan’ın en güzel ve en zengin şehriydi, orada 400 zeytin fabrikası vardı, hepsine el koyup talan ediyorlar. Şu an AKP’nin Efrîn’de yaptığı şey yüz yılın vahşetidir, zulmüdür, soykırımıdır. Kürt’ün AKP-MHP hakikatini anlaması için daha başka ne gerekli ki. En büyük kanıt Efrîn, Sûr, Cizîr, Nisêbîn, Gever, Şirnex ve Hezex’te yaptıkları saldırılardır. Yine Güney Kürdistan’a yönelik işgal girişimleridir.
BİR KÜRT, ‘AKP KÜRT DOSTU’ DİYEMEZ
Mesela Irak’ta federasyon var, Güney Kürdistan da federe bir yapıdır. AKP-MHP faşizmi hedef alıyor. Güney Kürdistan yetkilileri karar alıp referanduma gittiler. Neçirvan Barzani de Erdoğan’ı kendi dostu sanıyordu. Hala da o dost sandıkları ilişkiyle ne yapacakları belli değildir. Buna rağmen AKP düşmanlığın en büyüğünü referandum sırasında yaptı, Güney Kürdistan yetkililerine hakaretler etti ve askerlerini Silopi’ye kadar getirdi. Irak’a, ‘ya siz müdahale edersiniz ya da biz devreye gireceğiz. Ya siz Kerkük’ü onlardan alırsınız, bütün havaalanlarını yasaklarsınız, kapıları kapatırsınız ya da biz gireriz’ dediler. Bundan dolayı Irak da Kerkük’e saldırdı. Yani herkes biliyor ki; Kerkük ve Şengal’de olanların hepsini Irak’tan çok AKP-MHP faşizmi istiyordu. AKP zihniyetini görebilmek için bunların hepsi ispat değil mi? O halde bir Kürt diyemez ki; AKP Kürtlerin dostudur. Çözüm sürecini PKK bozdu gibi söylemlerin tamamı yalandır. AKP-MHP açıkça Kürtlere karşı düşmanlık yapıyor.
TÜRKİYE HALKI ÇÖZÜM İSTEDİĞİMİZİ BİLMELİ
Altını çizmemiz gereken bazı konular var; Türkiye’de faşizme karşı duran herkes ve Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasını, birlik ve bütünlük içinde yaşamak isteyen herkes AKP-MHP faşizmine geçit vermemeli. Neden? Çünkü AKP ve MHP diktatoryal bir sistem kurmak istiyorlar. Kürdistan Özgürlük Mücadelesini de şiddet yoluyla tasfiye etmek istiyorlar. Sadece askeri tecrübelerimiz 35 yıllık bir tecrübedir, örgütsel tecrübemiz 45 yıllıktır. Biz çocuk değiliz ki Kandil’e veya sağa sola saldırarak bizi tasfiye etsinler. Biz kendimizi nasıl koruyacağımızı, kendimizi nasıl yenileyip ilerleyeceğimizi biliyoruz. Şiddet politikalarında ısrar diktatörlük ve ölümlerde ısrar demektir, istikrarı bozmakta ısrar demektir. Türkiye’de demokrasi ancak Kürt sorunun çözümüyle gelişir. Bu kesin bir şeydir. Erdoğan Türkiye’nin demokratikleşmesini engellemek için Dolmabahçe Sarayı mutabakat masasını devirdi. Bunu Türkiye’deki herkes bilmeli. Erdoğan iktidarı için bu savaşı başlattı. 6-7 yıllık tartışma ve diyalogların sonucunda bir mutabakata varıldı. Fakat iktidarı için savaş başlattı. Biz PKK ve Kürt halkı olarak Türkiye’yi tehdit eden bir unsur değiliz. Bunların hepsi AKP yalanlarıdır. Biz Türkiye’de demokrasinin ve samimi bir birliğin oluşmasını ve çözümü istiyoruz. Bunu Türkiye’deki tüm kamuoyu bilmeli.
HDP KİLİT NOKTADIR
AKP bu seçimlerde hileyle, ölüm ve baskıyla HDP’yi baraj altında bırakmak istiyor. HDP’yi baraj altında bırakırsa Kürdistan’daki bütün oylar otomatik olarak AKP’ye parlamenter olarak dönecek. Böylelikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinde güç alacak, ikinci tura kalsa dahi kazanacaktır. Eğer HDP baraj altında kalırsa bu sadece 70-80 parlamenter AKP’ye kalacak anlamına gelmiyor, Erdoğan’da kazanacak ve ikinci turda başarılı olabilecek.
BARAJ ALTINDA BIRAKMASI ÖNLENMELİ
AKP-MHP ittifakının kazanması faşizmin ve diktatörlüğün kazanması anlamına geliyor. HDP burada kilit noktadır. Eğer HDP girerse hem Meclis’te gerçek muhalefet gücü olacak, hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci turda muhalefetin kazanmasını sağlayacaktır. Böyle önemli bir nokta var. İnanıyorum ki birçok çevre bu konu üzerinde düşünüyor. Bu sadece bir Kürt meselesi değildir, bu bütün Türkiye’nin meselesidir. Türkiye demokratik bir ülke mi, diktatoryal bir ülke mi olacak, seçimlerle belirlenecek. Bunun için tüm Türkiye partileri, örgütleri, sol demokratik kesimleri, kadınları, gençleri ve Türkiye’de istikrar ve demokrasinin gelişmesinin isteyen herkes, bunu düşünmeli. AKP’nin hile ve baskıyla HDP’yi baraj altında bırakmasına izin vermemelidir.
AKP PIRSÛSLARI ÇOĞALTABİLİR
Muhalefet partileri Pirsûs’a sahip çıkmazsa AKP Pirsûsları çoğaltacaktır, katliamları artıracaktır. Çünkü AKP Kürt halkını sindirmek istiyor. Bu önemli bir konudur, herkes bu konuya sorumlu yaklaşmalıdır. Gerçek şu ki; mevcut koşullarda Türkiye’ye demokrasiyi getirmede rol oynayacak olanlar Kürtler ve Alevilerdir. Kürt Alevilerini Kürtler üzerinden sayıyorum. Burada Türkiye’deki Alevi halkımızı kast ediyorum. Yine AKP sisteminden zarar görenler; Asuriler, Süryaniler, Araplar ve sistem dışı bırakılan tüm kesimler HDP etrafında birlik oluşturmaya çalışıyor. Bu çok önemli bir şeydir. Türkiye’ye demokrasi getirecek güçler bunlardır. Demokrasinin anahtarı bu güçlerin elindedir. Eğer bu güçler iradelerine ve sandıklarına sahip çıkarlarsa – ki sadece oy vermek yetmiyor- güçlü bir mücadele verirlerse AKP-MHP faşizminin bütün oyunlarını boşa çıkararak kazanacaklardır.
DEMOKRATİKLEŞME HDP’YE BAĞLIDIR
HDP’nin kazanması tüm Türkiye için önemlidir. Türkiye’nin demokratikleşmesi buna bağlıdır. Bu açıdan tüm demokratik kesimler üstüne düşeni yapmalıdır. Faşizmin kırılması ve demokrasinin gelişmesi konusunda HDP’nin kilit rolü görülmeli ve ona göre bir yaklaşım sergilenmelidir. Kürdistan ve Türkiye halkına 24 Haziran seçimlerini şimdiden kutluyorum ve umuyorum ki faşizm değil, halklarımız kazanacaktır.