BEHDINAN– KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, Dengê Welat radyosunda yayınlanan Dilistan programına katıldı. Karasu, 9 Ocak Paris Şehitleri yıl dönümünde, 12 Eylül faşizmine karşı Amed Zindanı’nda birlikte omuz omuza direndiği yoldaşı, PKK kurucularından Sakine Cansız’ı (Sara) anlattı.
KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, Sakine Cansız’ın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la, Dersim’le, kadın özgürlük çizgisiyle, dağ ve gerillayla ilişkisini ve bağını; kişiliğini, direnişçi karakterini ve mücadele duruşunu değerlendirdi. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’i saygı, sevgi ve minnetle anan Karasu, “Onların özlemleri, onların özgürlük tutkuları mutlaka mücadelemizde başarıya ulaşacak, Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Demokratik Ortadoğu yaratılacaktır” dedi.
ÖNDERLİK DERSİM’DE GERÇEK KÜRT KİŞİLİĞİNİ VE KARAKTERİNİ GÖRÜYOR
Kürt Halk Önderi Öcalan’ın Dersim’e yaklaşımının anlamlı olduğunu belirten Karasu şu değerlendirmelerde bulundu: “Dersim’de gençlerin bir evi var, Sara arkadaş oraya gidip geliyormuş, arkadaşlarla orada tanışmış. Daha sonra katılım gösteriyor. Bizim 76-77 toplantısı vardı, herhalde oraya gelmeden önce Önderliğin Dersim’e uğraması var ve Dersim’de görüşüyorlar. Tabi Önderliğin Dersim’e yaklaşımı da önemli ve anlamlı. Böyle olduğu için Dersimli arkadaşların Önderliğe yaklaşımı anlamlıdır. Önderlik Dersim’e gittiğinde, ‘bu kültür, bu inanç, bu toplum ve bu toplumun değerleri korunmalıdır’ diyor.
Dersim halkını görüyor, tanıyor, olumlu özellikleri görüyor, gerçek Kürt kişiliği ve karakterini görüyor. Belki soykırıma uğramış, terteleden geçmiş, bastırılmış, sindirilmiş, hatta ürkütülmüş olsa da Dersim’i gezdiğinde Dersim’in o Kürtlük özelliğini koruyan gerçekliği görüyor ve bu kültür, inanç, toplum ve değerleri korunmalıdır, diyor. Bu çok önemlidir. Önder Apo’nun Dersim’e ne kadar değer ve anlam verdiğini ortaya koymaktadır.”
İNANÇLI VE KARARLI OLDUĞU KADAR DA ÖFKELİYDİ
1938 katliamına kadar Dersim’in her yönüyle özünü ve özgünlüğünü koruduğuna ve yoğun yaşadığını ve Sakine Cansız’ın karakterinin oluşmasında bu özelliklerin olduğunu vurgulayan Karasu, “Tabi Sara arkadaşın kişiliği ve karakteri bir yönüyle de Dersim’in o tarihinde var olan kadın özünün açığa çıkmasıdır. Dersim şöyle bir özelliğe sahip; Dersim Osmanlı İmparatorluğu içinde olmuş ama Osmanlı’nın tam hakim olmadığı bir bölgedir, fethedilememiş.
Coğrafyasıyla, farklı inancı ve kültürüyle ne ideolojik olarak fethedilebilmiş ne de askeri olarak. Bu yönüyle bu coğrafyada o kadının toplumda etkin olan özü, neolitik toplumdaki, o çağlardaki tanrıçalık özü Dersim’de korunmuştur. Bu bakımdan Dersim kadınını değerlendirirken sadece güncel olarak görmemek lazım ve tarihsel derinliği görmek lazım. Bir de işgal edilememiş bir coğrafya olarak görmek lazım Dersim’i, 38’e kadar böyledir. Kültürüne ve inancına el değmemiş bir yerdir. Kürtlüğünü de Alevi inancını da en özlü ve özgün biçimde korumuştur. 38’den sonra katliam oluyor. Katliam çok ağırdır; on binlerce insan ölüyor, kadınlara, yaşlılara en ağır hakaretler yapılıyor, bebekler süngülerde öldürülüyor.
Dersim’de toplumunu oluşturan kadın gerçeği 38’e kadar var. Belki 38’de eziliyor ama bilincine varan kadın derhal o özü taşıyor o özü koruyor. İşte Sakine arkadaşın devrimciliğinin de militanlığının da o kadar inançlı, kararlı olması; inancı ve kararlılığı kadar da öfkeli olması var. Dersim tertelesini bilince çıkarıyor. Dersim Kürtlüğü için, inancı için, Alevilik değerleri için, tarihi, Dersim kadını için ne anlama geldiğini çok iyi bilince çıkardığından büyük öfke duyuyor. Büyük öfke duyduğu gibi Dersim’in o el değmemiş özünü de bilince çıkarıyor. Kendisi de o el değmemiş özü ifade ediyor. Kadın toplumsallığıyla yaratılmış Dersim’i ifade ediyor. Bu açıdan Sara arkadaşın kişiliğini oluşturmada bu özellikler etkili olmuştur” diye konuştu.
SARA KADIN ÖZGÜRLÜK ÇİZGİSİNİ İLK SAHİPLENENDİR
Sakine Cansız’ı anlatırken Dersim’le bağının iyi kurulması gerektiğine dikkat çeken Karasu, devamla şunları belirtti: “Önder Apo, kadın özgürlük çizgisini geliştirirken tabi ki bilinçle, devrimci kişiliğiyle bunu geliştiriyor. Fakat diğer taraftan bu kadar kadın özgürlük çizgisini güçlü biçimde geliştirmesinin nedeni bu kadının toplumsallığı doğurduğu topraklar ve ana tanrıça toprakları olduğu için Önderlik bu düzeyde bir özgüvenle kadın özgürlük çizgisini geliştiriyor ve sahipleniyor. Kürdistan’da kadın özgürlüğünün bu kadar aktif ve etkili gelişmesi ya da kadın özgürlüğünün Önderliğinin bu topraklarda çıkması bu tarihsellikle bağlantılıdır.
Önderliği bu kadar kadın özgürlük çizgisine yanaştıran, yaklaştıran ona sahiplendiren bu topraklarda doğmasıdır, bu toprakların evladı olmasıdır. Bu yönüyle nasıl ki Önderlik bu toprakların çocuğu olarak kadın gerçeğiyle buluştu ve kadın özgürlük çizgisini yarattıysa, benzer biçimde Sara arkadaş da 38’e kadar el değmemiş Dersim toprağının o kadın özüyle Önder Apo’nun ortaya çıkardığı kadın özgürlük çizgisini ilk başta sahiplenen ve bu duruşu ilk başta gösteren arkadaştır. Gerçekten duruşu onurluydu ve dimdik duruşu vardı. Toplumsal namusu en güçlü biçimde kendisinde somutlaştırandı.
Toplumsal namus derken; toplumuna, değerlerine, diline, kültürüne ve kimliğine saldırı var; işte buna öfke duyan ve bu değerlere sahip çıkan bir yoldaştı. Birincisi; Sara arkadaşı anlatırken Dersim tarihiyle bağını kurmak lazım, ikincisi; Dersim’deki o tertelenin toplumda yarattığı etkiler ve buna duyulan öfke olarak görmek lazım, üçüncüsü; bu tarih içinde o toplumu yaratan Dersim kadın gerçeğinin Sara arkadaşta somutlaşması var. Bunlar gerçekten çok önemli değerlerdir. Bunlar Sara arkadaşın karakterinin ne olduğunu çok net biçimde gözler önüne sermektedir.”
ÖNDERLİĞE BAĞLILIĞI ÇOK DERİNDİ
Sakine Cansız’ın Kürt Halk Önderi Öcalan’ın, değerlendirmelerine ve özgürlük çizgisine inancının çok yüksek olduğunu belirten Mustafa Karasu şöyle devam etti: “Sara arkadaşın Önderlikle ilişkisini, bağını, niye bu kadar Önderliğe bağlı; Önderlik ona neden bu kadar değer verdi; bu diyalektiktir. Önderlik, Dersim’e, Dersim gerçeğine, Dersim toplumsal gerçeğine, bunun el değmemiş gerçeğine değer verdiği gibi Sara arkadaş da bu gerçeğin parçası.
Önderlik şu bakımdan önemli; Kürt gerçeğini, soykırım gerçeğini ve düşman gerçeğini iyi çözümlüyor, çok öfkeli. Bunları da son yüzyılda en ağır biçimde yaşayan da Dersim’dir. Bu bakımdan bu gerçeğin bilincine varmasıyla Önder Apo’nun bu gerçekliği kapsamlı çözümlemesi, değer vermesi tabi ki Dersimli arkadaşlarla, özellikle Sara arkadaşla Önderliği çok anlamlı bir ilişkiye ve bağlılığa götürüyor. Sara, Önderliğe, değerlendirmelerine, özgürlük çizgisine çok inanıyordu. Bu yönüyle Sara arkadaşın Önderliğe bağlılığı çok derin ve kapsamlıdır. Bu, Önder Apo’nun Kürt toplumunu tarihsel olarak derinliğine çözmesi, bu temelde de Dersim’i de derinliğine çözmesinin sonucudur.
Önderliğin bir kitabı var ‘Dar Ağaçları ve Kışla Kültürü’, Dersim değerlendirmesidir. Çok önemli bir kitaptır. Bir Kürdistan değerlendirmesi var bir de Dersim değerlendirmesi var. Belki daha sonra tek tek Urfa, Mardin, Amed ve birçok kişilik ve toplumsal yapısını değerlendirmiştir. Ama Dersim kişiliğini, gerçekliğini, toplumsal yapısını daha 1978’de değerlendirmiştir. Sanıyorum 78 ya da 79’dur. Bu aslında Dersim gerçeğini çözmektir. Bunun çözülmesi tabi ki Dersimli arkadaşları büyük bir bilince kavuşturmuştur. Önderlikle büyük bağlanmaya götürmüştür. En iyi kendilerini tanıyan, anlayan Önderlik olduğunu görmüşlerdir. Böylelikle de Önderliğe bağlılıkları güçlü olmuştur.”
SARA YOLDAŞ DAHA 1980’Lİ YILLARDA EFSANE HALİNE GELDİ
Karasu, efsaneleşen Sakine Cansız’ın ismini duyarak mücadeleye katılan gençlerin çok olduğunu belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: “Kadın özgürlük çizgisi açısından da Dersim kadınının Önderliğin özgürlük çizgisiyle buluşması, en fazla da Dersim’deki kadın arkadaşları sahiplenmesi vardır. Önder Apo bu kadın özgürlük çizgisini sadece güncele dayandırmıyor. İşte bugün kadın baskı altında o zaman kadın özgür olmalı, çünkü devrimciler her türlü baskıya karşıdır. Bugün bakıyoruz kadına, köylüye, işçiye baskı var. Bunlara karşı çıkmak ayrıdır, ama Önderlik bu karşı çıkışı kadın çizgisini tarihselliği ve derinliği içinde değerlendiriyor.
En başta da Dersim gerçeğini değerlendiriyor. Önder Apo’nun kadın özgürlük çizgisi, o tarihselliği daha yakın dönemde yaşayan, o toplumsallığı, o kadın özü, o kadın devrimci özü daha yakın zamanda, 38’den önce yaşayan Dersimliler de ve Dersim’in evladı olan Sara yoldaş da Önderlik çizgisine büyük bağlılık yarattığı gibi kadın özgürlük mücadelesinde bir öncü haline geliyor. Gerçekten de kadın özgürlük çizgisinin öncüsüdür. Önderliğin kadın değerlendirmeleri özellikle 80’lerin sonunda yoğunlaştı, 90’larda da kadın özgürlük çizgisine yoğunlaştı ama Sara yoldaş daha 1980’lerde efsane haline geldi.
Karakoldaki ve zindandaki duruşuyla efsane haline geldi. Bu efsane haline gelmesi onun Dersim’in tarihi özüne, derinliğine bağlanması, o özü taşıması, o özün Önder Apo’nun Kürdistan değerlendirmeleriyle açığa çıkarılması sonucu tabi ki Sara arkadaş büyük bir militan oldu, kadın olunca da efsaneleşti. Gerçekten zindanda duruşuyla efsaneleşti. Bu yönüyle kadınların bu mücadeleye katılmasında, Kürt genç kadınlarının bu mücadeleye yoğun katılmasında, ilgi duymasında Sara’nın daha 1980’lerdeki duruşu ve mücadelesinin etkisi çok çok olmuştur. Yani Sara’nın bu mücadeleye kattığı kadın çoktur. Sara’dan etkilenip ismini duyarak bu mücadeleye katılan gençler çok fazladır.”
SARA ARKADAŞI KİMSE ŞEHİRLERDE TUTAMAZDI
Sakine Cansız’ın olduğu yerde moralsizliğin olmadığını söyleyen KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu şunları belirtti: “Sara arkadaş zaten polis sorgusunda işkencede, zindanda büyük bir irade göstermiştir. Zindandaki bütün direnişlere katılmışlardır. 14 Temmuz direnişinde bilgileri biraz kısıtlı olduğu için katılamamışlardı ama takip ediyorlardı. Katılmak da istemişler fakat durumu bilmiyorlar. Ama sonraki 1983 direnişine katıldılar. Hem ölüm orucuna hem fiili direnişe katıldılar. Başta Sara arkadaş olmak üzere kadın arkadaşlar 84 Ocak direnişinde ölüm orucuna girdiler. Böyle bir direnişçi tutumları vardı.
Tabi ki çıktıktan sonra Sara arkadaş yüzünü hemen dağa döndürecekti. Sara arkadaşı kimse şehirlerde tutamazdı. Örgüt dur dese de durmazdı. Özellikle de Önderliğin yanına ve gerilla alanlarına gitmek isterdi. Bu konuda her şeyiyle tam gerilla kişiliğidir zaten. Yürüyüşü, duruşu, konuşması, inancı tamamen gerilla komutanına has özelliklerdir. Fiziki olarak zaten güçlüydü. Bu örgüt içinde herhalde her gün spor yapan tek arkadaştır. Ya da bir iki arkadaştan biridir. Bu yönüyle kendisini her zaman gerillaya, dağa hazırlamıştır.
Bu bakımdan çıkınca da kısa sürede Önderlik sahasına geçmiştir, orada Önderliğin eğitimini görmüş daha sonra da özlemi olan gerillaya gitmiş ve Botan’da kalmıştır. Öyle fiziki herhangi bir sorunu yoktur. Hatta fiziği belki ondan 15-20 yaş küçüklerden daha fazla güçlü olan bir arkadaştır. Zaten devrimci duygusu onu ayakta tutuyordu. İnsanı fiziki olarak ayakta tutan da devrimciliğidir, devrimci coşku, heyecan ve mücadele azmi olan insan tabi ki kendini güçlü tutar ve güçlü kılar. Onu hiçbir hastalık, yaş, yıpranmışlık yıkamaz. Sara arkadaş da böyle bir arkadaştı. Tabi ki dağa gitti, dağda da gerillaya moral, coşku olan bir arkadaş olmuştur. Onun kaldığı yerde zaten moralsizlik olmaz, coşku olurdu.”
SADECE DURUŞU BİLE HERKESİ AYAKTA TUTUYORDU
Karasu, Sakine Cansız’ın bulunduğu her ortamda moral ve coşku yarattığını vurgulayarak, ‘Hatta bir anımı anlatayım; anılarını cezaevinde bize göndermişti, daha doğrusu biz cezaevinde kitap yazıyorduk zindan tarihiyle ilgili. Ondan da istendi, o da kendi koğuşunu, kadınlar koğuşunu anlatıyordu. Kadınlar koğuşunda nasıl arkadaşlarını moralli tuttuğunu, ne yaptıklarını anlatmıştı. Günlük de tutmuştu ve onu da göndermişti. Belli günlerde skeç yapıyorlar ve skeç içinde en fazla yer alanda Sara arkadaştır. Öyle bir özelliği de var ama arkadaşlara moral vermek için yapıyor. Yıllar geçti ve biz dağdayız, ben dağda bir kere böyle bir espri yaptım ve bu durumu hatırlattım, Sara arkadaş da işte zindanda yapıyordum, şimdi niye öyle diyorsun diyerek biraz soğuk bir yaklaşımı oldu.
Ben de Sara arkadaş ben gerçeği anlatıyorum, cezaevinde olumlu yaptığın işi anlatıyorum, dedim. Gerçekten de böyle bir özelliği, yeteneği vardı. Önderlik her zaman şunu söyler; çocukla çocuk, kadınla kadın, yaşlıyla yaşlı olurum, herkesle duygusunu paylaşırım, onları moralli kılmaya ve etkilemeye çalışırım. Sara arkadaş da o zindanda, o ağır baskı altında, kurşun gibi ağır olan havada hep düşüncesi ve duygusuyla arkadaşları ayakta tutuyor. Sadece duruşu bile herkesi ayakta tutuyordu” diye konuştu.
SICAK, ETKİLEYİCİ VE GÜVEN VERİCİ BİR İLİŞKİ KURARDI
Sakine Cansız’ın kişiliği ve karakteriyle birçok farklı kesim ve çevreyi de etkilediğine dikkat çeken Karasu, “Sara arkadaş düşünen, okuyan, yazan bir arkadaştı. Gerçekten de duygularını edebi olarak dile getiren bir arkadaştı. Öyle kuru ideolojiden yoksun değil. Bir ideolojik, kültürel derinliği olan bir arkadaştır. Bu zaten onun kişiliğine de yansıyordu. Kültürel, ideolojik derinlik insanın üslubuna yansır. Derler ya, üslubu beyan aynıyla insan. Her insanın üslubu onun karakterini, kişiliğini, özelliklerini, ideolojik, kültürel ve toplumsal derinliğini ortaya koyar. Bu yönüyle bir nevi bilgeler nasıl insanları etkilerse Sara arkadaş da kadın gerçekliğinde kendine göre bir bilge duruşu ve özellikleri olan bir arkadaşımızdı.
Bu açıdan insan ilişkileri çok farklıydı. Her insanı etkileyebilirdi. Pozitif enerjili bir arkadaştı. Herhangi birisine bir eksikliği anlatırken onu ikna ederek pozitif duruşuyla etkiler. Yine dışımızdaki insanlarla ilişkisi iyiydi, o da önemli bir özelliktir. Tabi örgüt içinde ilişki kurmak ayrı bir şeydir. O zaten bir kültürdür ve onu hepimiz yapabiliyoruz. Ama bir de dışarıda farklı kültüre, farklı inanca, farklı düşünceye, farklı ideolojiye sahip farklı toplumsal kesimlerle ilişki kurmak daha da fazla bir yetenek, incelik, duygu yoğunluğu ve empati ister. Bu konuda Sara arkadaş duygu ve sevgi doluydu. Yoldaşlarına da sevgisi çok yüksekti. Kadın erkek bütün arkadaşlarını gerçekten severdi. Büyük bir bağlılık vardı. Her arkadaş için hemen kendisini feda edebilirdi. Dışımızdaki insanlar içinde de farklı kesimler içinde de ilişkileri sıcaktı, etkileyiciydi, yani güven verici bir ilişki kurardı.
İnsanlarla ilişkisi metalik, soğuk değildi. Sadece ideolojik teorik değildi. Bir ideolojik politik düşüncesi olsa bile onu sıcak duygularla anlatan ve etkileyen bir arkadaştır. Bu bakımdan da tabi ki dışımızdaki her çevrede stratejik ilişki kurmuştur ve etkilemiştir. Bu nedenle şehadetinden sonra çok geniş kesimler Sara arkadaşa sahip çıkmıştır. Her kesimden, her ideolojiden ve siyasi anlayıştan insanlar Sara arkadaşa sahip çıkmışlardır. Bu, ideolojimizi, çizgimizi doğru temsil etmeyi gösteriyor. Doğru temsil etmek demek hem yoldaşları yanında sevilmeyi hem de dışarıda sevilmeyi ifade eder. Bu bakımdan Avrupa’da çalıştığı dönemde dışımızdaki dostlarla, farklı çevrelerle ilişkileri iyi olmuştur. Yine her gittiği ev, yurtseverler Sara arkadaşı sevmiştir ve onu unutmamışlardır. Bu açıdan da şehadetinden sonra da halkımız da toplum da örgüt de farklı siyasi kesimlerden insanlar da Sara yoldaşa sahip çıkmışlardır” diye belirtti.
ROJAVA DEVRİMİ’NDE SARA ARKADAŞIN EMEĞİ VARDIR
Sakine Cansız’ın yıllarca Rojava’da çalışmasının oradaki halkı etkilediğinin altını çizen Mustafa Karasu konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Rojava Devrimi için kadın devrimi deniyor. Tabi kadın devrimi denilince kadın özgürlük mücadelesi akla geliyor. Bunun öncüsü, önderi Önder Apo’dur. Bunu ete kemiğe büründüren, somutlaştıran, bütün kadın ve genç kızlara yansıtan bir örnektir Sara arkadaş. Bu yönüyle tabi ki gittiği her yerde genç kadınları mücadele içine çekmiştir. Kadınları, anaları etkilemiştir.
Uzun süre Rojava’da da çalışmıştır. Rojava halkını, genç kızları etkilemiştir. Rojava Devrimi’nin kadın devrimi olmasında Önderliğin 20 yıllık çabası belirleyici olduğu gibi Sara arkadaş gibi somut bir temsilin, bir modelin orada yıllarca çalışması da tabi ki kadın özgürlük çizgisini, oradaki kadınları etkilemiştir. Bu açıdan kadın devrimi olan Rojava Devrimi’nde Sara arkadaşın emeği, payı ve katkısı vardır. Bunu böyle görmek gerekiyor.”