HABER MERKEZİ – Amed Andok yazdı…
Newroz, her yıl olduğu gibi bu yıl da Kürt gençleri tarafından büyük bir coşkuyla sahiplenildi. Yıllardır süren baskılara, yasaklara ve sindirme politikalarına rağmen Newroz meydanları, özgürlük taleplerinin en güçlü şekilde haykırıldığı alanlar olmaya devam ediyor. Peki, bu sahipleniş ne anlama geliyor? Önder APO’nun çağrısı, PKK’nin son açıklamaları ve iktidarın bu sürece karşı tutumu nasıl okunmalı?
PKK’nin Açıklamaları: Samimi mi, Stratejik mi?
PKK’nin son dönemdeki açıklamaları, çatışmaların son bulması ve çözüm sürecine dönük mesajlar içeriyor. Örgüt, diyalog ve barış sürecine kapıyı aralık bırakan bir dil kullanırken, sahadaki gelişmeler bunun ne kadar mümkün olduğunu sorgulatıyor. Yıllardır süren savaşın yıkıcılığı, Kürt gençlerini daha radikal bir sahiplenişe yöneltirken, PKK’nin açıklamaları bu sahiplenişin yönünü belirleyebilecek mi?
Gerçek şu ki, PKK’nin açıklamaları tek taraflı bir niyet beyanı değil. Örgüt, her zaman olduğu gibi süreci hem toplumsal dinamikler hem de uluslararası gelişmeler üzerinden okumakta. Orta Doğu’da değişen dengeler, Rojava’daki gelişmeler ve Türkiye’nin bölgesel politikaları, PKK’nin söylemlerini şekillendiren temel unsurlar.
Önder APO’nun Çağrısının Etkisi ve Orta Doğu’da Yankıları
Önder APO’nun çağrıları, özellikle Kürt hareketi içinde hâlâ belirleyici bir etkiye sahip. 2013’teki çözüm sürecinde Önder APO’nun mesajı nasıl meydanları doldurduysa, bugün de ona yönelik bir beklenti var. Ancak, İmralı’daki tecridin derinleşmesi ve Önder APO’nun doğrudan kamuoyuna hitap edememesi, onun çağrılarının etkisini sınırlıyor.
Öte yandan, Orta Doğu’da kartların yeniden dağıtıldığı bir dönemde Önder APO’nun mesajları sadece Kürtler için değil, bölgedeki tüm aktörler için önemli. Başur Kurdistanı’ndaki dengeler, Rojava’nın geleceği ve İran’daki Kürt hareketliliği, Önder APO’nun olası bir mesajının bölgesel etkilerini artırabilir.
Erdoğan ve Bahçeli’nin Samimiyetsizliği: Çözüm mü, Çıkmaz mı?
Gelelim iktidarın tutumuna… Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli, Kürt meselesinde bugüne kadar samimiyet testini geçemedi. Çözüm süreci döneminde barış söylemlerine sarılan Erdoğan, sürecin sona ermesiyle birlikte en sert güvenlik politikalarına yöneldi. Bahçeli ise baştan beri bu sürece karşıt bir tutum sergileyerek milliyetçi refleksleri diri tutmaya çalıştı.
Bugün gelinen noktada, iktidarın Kürt meselesine dair herhangi bir çözüm perspektifi sunmadığı açık. HDP’nin kapatılması, kayyım politikaları, Kürtçe üzerindeki baskılar ve güvenlikçi yaklaşımlar, iktidarın Kürt sorunu konusunda tamamen inkar ve baskı eksenli bir politika izlediğini gösteriyor.
Ancak unutmamak gerekir ki, Newroz meydanlarını dolduran gençler, sadece baskıya karşı bir direniş sergilemiyor; aynı zamanda bir gelecek inşa etmenin arayışında. Bugün iktidarın samimiyetsizliği, çözümü geciktirse de Kürt halkının ve özellikle genç neslin taleplerini ortadan kaldırmayacak.
Sonuç: Newroz’un Mesajı
Newroz, her yıl olduğu gibi bu yıl da Kürt halkının iradesini, direncini ve kararlılığını gösterdi. Kürt gençliği, sadece bir bayramı değil, bir kimliği ve özgürlüğü sahipleniyor. PKK’nin açıklamaları, Önder APO’nun mesajları ve iktidarın tutumu, bu sürecin nasıl evrileceğini belirleyen unsurlar olacak. Ancak görünen o ki, samimiyet testini geçenler meydanları dolduranlar; kaybedenler ise inkara ve baskıya sarılanlar olacak.
Newroz pîroz be!