MÊRDÎN– Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesindeki öz yönetim direnişlerinin devam ettiği 26 Mayıs 2016’da kentten tahliye edilen 17’si çocuk 70 yurttaş hakkında açılan ve ardından tefrik edilen Nisêbîn Davası’nın duruşmalarına devam edilirken, bugün tutuklu Recep Yel’in duruşması görüldü.
Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’nden misafir tutuklu olarak getirildiği Mêrdîn E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Yel, duruşmada hazır edildi. Yel’in avukatı Necim Dağ ise, duruşmaya katılmayarak mazeret bildirdi. Mahkeme, savcılığın mütalaasına ilişkin son söz olarak Recep Yel’e söz verdi.
Nisêbîn başta olmak üzere sokağa çıkma yasağı ilan edilen birçok yerde kolluk güçlerinin üstlerinden aldıkları talimatlarla insanlık suçları işlediğini belirten Recep, özyönetim talebinin haklı bir talep olduğunu ve bu talebin suçlama konusu yapılamayacağını söyledi. Evrensel hukuk ilkelerine göre toplumların nasıl yönetilmek istendiklerine dair söz hakları olduğunu ve dünyanın birçok yerinde farklı yönetim türleri olduğunu ifade eden Recep, “Özyönetim talebi meşru bir taleptir. Kimse bizleri bu talebimizden dolayı suçlu olarak ilan edemez. Biz nasıl yönetilmek istendiğimizi söylediğimiz için üzerimize tanklarla, toplarla bombalar yağdırıldı. Yüzlerce insanlık suçu işlendi. Asıl yargılanması gereken bu insanlık suçlarını işleyenler ve talimatı verenlerdir. Bizler sadece hakkımız olanı istedik. Onlarca çocuk öldürüldü. Bodrumlarda 200’e yakın insan katledildi. Devlet Kürt halkına karşı insanlık ve savaş suçu işledi” diye konuştu.
Nisêbîn’de devletin tank, top, obüs gibi çeşitli silahlar kullandığını dile getiren Recep Yel, “Tüm bunlar devletin acizliğini ve çaresizliğini gösteriyor. Eğer ki gerçekten huzur ve barış getirilmek istense süreç bozulmaz, insanların isteklerine kulak kabartılırdı. Ama bunu yapmak yerine Kürt halkına karşı topyekun bir savaş başlatıldı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Hakkımda vereceğiniz kararın hiçbir hükmü, kıymeti yoktur. Sizin kararlarınızı tanımıyorum” dedi.
Ardından kısa bir ara vererek kararını açıklayan mahkeme Recep Yel hakkında “Ülke bütünlüğünü bölme veya bir parçasını ayırma” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet, “Kasten öldürme eyleminin teşebbüs aşamasında kalması” iddiasıyla da 17 yıl hapis cezası verdi.
Nisêbîn Davası’nda Recep Yel’e de ceza verilmesi ile birlikte ceza verilen tutuklu sayısı 35’e yükseldi. Recep Yel ile birlikte şimdiye kadar tutuklulardan Yasemin Erkol 10 yıl, Özgür Sevim ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl, İlyas Doğan, Ömer Karataş, Osman Bozkurt, Hamit Acur ve Akar İkbal ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl, Sadık Tan, Bayram Sevgin, Fırat Dari, Mazlum Yaşa ve Hatip Oyman ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl, Ercan Dolaşır ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıl, Erkan Benli ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl 3 ay, Baver Başar ağırlaştırılmış müebbet ve 19 yıl, Mehmet Ziriğ ağırlaştırılmış müebbet ve 17 yıl, Süleyman Göksel Yerdut ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl, Dilber Tanrıkulu ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl, Tufan İlbaş ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl 6 ay, Ramazan Eroğlu 2 ağırlaştırılmış müebbet ve 3 yıl, Faruk Engin’e ağırlaştırılmış müebbet ve 31 yıl, Resul Ergün’e 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl, Fırat Çiftçi’ye ise ağırlaştırılmış müebbet ve 29 yıl, Oktay Gül ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl 6 ay, Ferhat Doğan 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Tutuklandıklarında yaşları küçük olan Şükrü Aybek, Heja Alğan, Emre Topçuoğlu, Baran Eman, Çeçan Kilkaya ve Dilan Aslan’a 35’er yıl 10’ar ay hapis cezası verildi. Yine Mardin 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde daha önce yargılanarak, müebbet hapis cezasına çarptırılan Hüseyin Bağ’a 11 yıl, Zehra Kaya’ya 18 yıl, Fatma Aslan’a da 21 yıl 7 ay hapis cezası verildi.
Tutsaklardan Medya Çınar ve Siraç Yüksek, Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı tutuklu bulundukları cezaevlerinde yaşamlarına son verdiklerinden dolayı haklarında açılan davalar kapatıldı.