HABER MERKEZİ
Bir yoldaşın arkasından bizde kolay kolay ağlanmaz. Ağlama bir nevi zayıflığa işarettir denir. “Hevallar Ağlamaz” sözü bizde içselleşmiştir. Yerleşmiştir. Bir parçamız olmuştur. Hele hele bu yoldaş, Erdal yoldaşlara verilen sözler için Gabar’a Botan’a gidilerek şahadet mertebesine ulaşmışsa orada birçok şey bize ait olmuştur.
Söylenmeye söylenir de bizde duyguların deli dolu akışı da içselleşmiştir. Duygularını tanımayan ve duygularını dikkate almayan da kuru sayılır.
İki ayrı gerçeklik birbiriyle kavga içerisindedir. İki ayrı duygu birbiriyle yarıştadır her daim. Bir arkadaşın yazdığı gibi “Bazen yaşadıkların olur, dilin onu anlatmaya yetmez. Ola ki yetti, hangi kalem sorumluluk üstlenebilir ki? Yazılmış olanlar yazılması gerekenleri yansıtmazlar.
Gerilla yüreği tüm zamanların ve yaşamının en güçlü kavramlarının en mahrum bir şekilde içinde barındırdığı bir yuva ve kaynak gibidir.
Yüreğinin çarpıntısı ise içinde taşıdığı kavramların kendisinde yaratmış olduğu duyguların soluklanmasıdır ve çalışır namlusundan hızla kopan fişek gibi yolunu bulmaya. Gerilla yüreğinin içinde yaşar, yaşam ile yüreği arasında bir köprüdür. En büyük kılavuzudur, yüreği onun için sürekli dinlemesi gereken. Yüreğinden kopuş ise kendi kendine en büyük ihanet parçalanmışlık ve yabancılaşmadır. Karanlık bir gecede ve karanlığı aydınlatacak bir intikam eylemi daha önce bir baskın sonucu yitirdiğin yoldaşlarının anıları gelir gözlerinin önüne ve uğruna savaştıkları yaşam arzularını, birçok şeyi paylaşmış olduğun yüreğinden kopartılan birliktelikleri yeniden anımsarsın. Ve işte hüzünlü dalışlar ardından yayından fırlamış bir ok gibi savurur sesi haince kokan zulmün üstüne. Yüreğinden kopan yangınların etkisiyle kavganın içinde bulursun kendini. Diğerleri ihanet, inkâr, imha, zulüm ve karanlık dolu zihinler. Üremenin, yeşermenin, doğuşun ve yaşamın karşıtları onlar.
Bir efkârlık anı. Güzel anılarını hatırlamak istersin. “kendim için yaşadıklarım” diyebileceğin, zamanlarını unutamayacağın arkadaşlıklarını yitirdiğin yoldaşlarını, aşklarını ve halkını yeni bir serhildanda görürsün. Bu sefer hüzünlü duygularınca kuşatıldığını anlarsın ve yüzündeki gülümsemenin kuraklığını gideren bir damla gözyaşı akar gözlerinden. Uzaklaştıklarının sana verdiği acıyla birden yastıktan daha yumuşak gelen bir kaya parçasına sırtını dayayıp bir cigara yakarsın. Kupkuru olmuş dudaklarının arasından çektiğin cigaranın dumanını yüreğinde biriken tüm nefretinle dünyaya meydan okurcasına boşaltırsın. Ve tarihin hangi zaman öncesi kaybettiğin yoldaşını anarak yazmaya başlarsın.
Ve ayrılma duygusu bir gerilla için en kötü şey yoldaşlarından kopmaktır ya da ayrı kalmak. Yabancılaşmaktır ayrılık; seni sen yapan bütün mücadele değerlerine karşı ölüm ve zamanında ötesidir yoldaşlarından ayrı kalmak. Yüreğine sokulan bir hançer. Soluk alamama hali büyük acıların hüznün kaynağı dipsiz bir kuyudur ayrılık. Özlemini çektiğini yitirme ve bir daha görememe korkusudur. Ülkenin çiçeklerini, suyunu, taşını, toprağını ulusal kıyafetleri içinde buram buram özgürlük kokan sevda kadınını yaşadıklarına anlam verememenin şaşkınlığıyla gözlerini umutla en uzaklara dikmiş tomurcuk çiçeği çocukları ve yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, halkının isyan kavgasını. Bir de yoldaşların gülüşlerini onlarla yaptığın basit kavgalarını üzdüklerinin üzüntüsünü yaşarsın bu sefer. Birden içine doğru bir yolculuk başlar.”
Bu yolculuk eğer giden bir TANRIÇANIN ARDINDAN yapılıyorsa orada duyguları zapt etmek mümkün müdür? Orada gözyaşlarını durdurmak mümkün müdür? Orada sakin sakin oturabilmek mümkün müdür?
Ben bunu başaramadım. Çok başarmak niyetinde de değilim. Hele hele PKK saflarında en sade olan yoldaşlardan olan birisini yitirmeniz ve bir daha görüşemeyeceğinizin farkına varmanız size nasıl duygular yaşatacak acaba?
Benim PKK saflarında en üst düzeyde bağlandığım bayan yoldaşlarımın başında tereddütsüz NUDA yoldaş gelir. O yaşarken de benim için yaşayan tertemiz bir Apo’cu melekti. Ben o aramızdayken de bu sözü ona söylemiş biriyim. O yaşarken herkesi kendisine hayran bırakan duruşu, sadeliği, inceliği, bağlılığı ve yanlışa karşı her zaman doğru yerde tavır alarak devrime ve halka taraf oluşu kimi etkilememiştir ki?
“Ben bazı insanların doğuştan PKK’lı olduğuna giderek inanan bir insanım. Belki eskilerde buna fazla anlam vermezdim. Ancak giderek bende bu kanı gelişiyor. Örneğin bir şehit VİYAN SORAN yoldaşın doğuştan bir militan, şehit ŞİLANLARIN (Kobani ve Urfalı olan) arkadaşların PKK’lı, Konyalı şehit ŞOREŞ’in yine NUCAN NURHAK ve ERDAL arkadaşların militan doğduğuna inanıyorum.
Hani, İslamiyet’te derler ya her çocuk dört yaşanı kadar biraz da Müslüman’dır. Ben her insanın doğuş itibariyle biraz PKK’li olduğuna inanan biriyim. Ve birçok insanın-PKK ile buluşmuş olmasalar da-PKK’li olarak yaşadıklarına inanıyorum. PKK’li olmak adalete gönül vermek, baskıya karşı başkaldırış, boyun eğmeye tahammülsüzlük, maddiyata ret, ilişkilerde daha özgürlükçü, halk ve toplum uğruna canını çekinmeden koymak, mütevazılık, sade yaşama ve zirvelerde seyir etmek ise o zaman bazı insanların ruhlarında bunları görmek mümkündür. “
NUDA yoldaş bu gerçekler ışığında değerlendirilecek olursa o doğuştan başlayarak yaşamın son nefesine kadar hep bir PKK’li militandı. Onda hiyerarşik, iktidar zihniyeti adına bir zerre dahi bulamazdınız. Onda yoldaşlarını incitecek bir tek davranış göremezdiniz. O yaşamıyla, duruşuyla tümden insanlığa kendini adamış pir u pak bir Apo kızıydı.
Siz onu çok ama çok sevebilirdiniz. Siz ona çok ama çok âşık olabilirdiniz. Ancak siz o aşkınızı kendinize saklamak zorundaydınız. Çünkü karşınızda duran her zaman bir Apocu kız vardı. Apocu bir kıza herkes her istediğini her an söyleyemez. Apocu bir kıza herkes ama herkes saygılı yaklaşmak zorundadır.
Bunu bilmiyorsanız size NUDA yoldaşı tanımanızı ve onun yaşam öyküsünü dinlemenizi tavsiye ederim.
Ve siz NUDA ile arkadaşlık yapmak istiyorsanız o zaman onun gibi Golgatha tepesine çarmıhını Kudüs’ten sırtlayarak yukarıya tırmanmamanız gerekiyor. Çarmıha gerdirilirken dahi gülümsemesinden bir şey yitirmeden ‘tanrım çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar, af et onları’ demesini söyleye bilmekle ancak Nuda ile arkadaş olunur. Aksisi ona tersliği ifade eder.
Şartlarımızda Golgatha’ya çıkmak devrimin tüm yüklerini –tüm sorunlara rağmen-taşımakla olur. Devrimle sonuna kadar yürümekle olur. Tüm zorluklara, inançsızlıklara, saldırılara, bireysel rahatsızlık ve hastalıklara, ayrı görüş ve duruşlara rağmen önderlik çizgisinde daha fazla kenetlenerek yürümekle NUDA’nın arkadaşı ve yoldaşı olunabilir.
Ve NUDA yoldaşa bağlılık Dağların Aşkına Güvenmekle olur.
Haydi, gençler NUDA ve FERHAT yoldaşların aşkı için dağlara!
Kasım Engin