Nusaybin Davası duruşmasının ilk oturumu görüldü. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın selamlandığı duruşmada, tecridin bitmesi istendi. Tutsaklar, devletin iflas ettiğini vurguladı.
MARDİN – Mardin’in Nusaybin ilçesindeki soykırımcı saldırıların devam ettiği 26 Mayıs 2016 tarihinde tahliye edildikten sonra tutuklanan 53 kişi hakkında açılan davanın 4’üncü duruşması görülmeye başlandı. Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasındaki konferans salonunda görülen duruşmaya yargılananlardan bazıları katıldı. Avukatların hazır olduğu duruşmayı, tutsak yakınlarının yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Tuma Çelik ile çok sayıda HDP üyesi takip etti.
Duruşmayı takip edenler tek tek Genel Bilgi Taraması (GBT) ve üst aramasının ardından salona alınırken, salonun etrafını ablukaya alması dikkat çekti.
‘İŞKENCE GÖRDÜM, KÖR OLDUM’
Duruşmada ilk olarak konuşan Osman Bozkurt, iddianamede atılı suçlamalara ilişkin delil bulunmadığını belirterek, suçlamaları reddetti. İddianamenin son bölümünün siyasi değerlendirmelerden ibaret olduğuna işaret eden Bozkurt, gözaltındaki kötü muameleye ilişkin şunları aktardı: “Gözaltında kaldığım 6 gün boyunca insanlık dışı bir işkence yapıldı. İşkence bir insanlık suçudur. Türkiye’de, işkence yasağı dile getirilmesine rağmen işkence devam etmektedir. Hem fiziksel hem de psikolojik işkence yapıldı. Bu işkencenin izleri halen vücudumda var. Tekme, yumruk ve bilmediğim bir cisimle gözüme vura vura kör ettiler. Bu nedenle, herhangi bir adli tıp kurumunda yapılacak muayene ile alınacak raporun mahkemenize sunulmasını talep ediyorum.”
Üzerine ifade verenlerin tamamının ifadelerini baskı altında ve avukat olmadan verdiklerine dikkat çeken Bozkurt, kolluk kuvvetlerinin ağır tehditlerine maruz kaldıklarını söyledi. Bozkurt, “Bize sürekli ‘siz HDP’ye dua edin ki sizi basına verdi. Yoksa Cizre’deki gibi sizi de yakacaktık’ diyorlardı. İşkence ediyorlardı. Normal emniyet personeli olmadıklarını, aksine yasadışı konumlarda veya görevlerde olan kişiler olduklarını düşünüyorum” dedi.
‘DEVLET NUSAYBİN’DE İFLAS ETTİ!’
“Türk siyaset kurumu iflas etmiştir. Siyaset kurumunun iflas etmesi ile beraber Nusaybin gerçekliği yaşanmıştır” diyen Bozkurt, şunları dile getirdi: “Devlet Nusaybin’de iflas etmiş, başaramamıştır. Bu mahkeme salonları da bunun en açık delilidir. Devlet, Nusaybin gerçekliği ile karşı karşıya kaldıktan sonra kendisini teşhir etmek zorunda kalmış, siyaset kurumu devreden çıkmıştır. Maalesef hukuk alanı da AKP’nin elinde sıkışmıştır. Nusaybin’in politik ve ahlaki yapısını bozmak istediler. Herkes bilsin ki, Nusaybin’in ahlaki ve politik yapısını bozamazlar. Hele, AKP gibi siyaset cahili bir parti bunu başaramayacağını bilmelidir. Nusaybin’de Kürt halkının özgürlük iradesi teslim alınmaya çalışılmış ancak başaramamıştır.”
Kürt halkının iradesinin teslim alınamayacağının görüldüğünü vurgulayan Bozkurt, “Devlet, Nusaybin’de kendisini yok etti. Cumhuriyetin tüm kurumları Nusaybin’de molozların altında kalmıştır. Devletin kendisi molozlar altında kalmıştır. Nusaybin gerçekliği karşısında devlet yenildiğini görmüştür” diye konuştu.
TECRİDE KARŞI MESAJ
Savunmasının devamında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride tepki gösteren Bozkurt, Öcalan’ın Demokratik Ulus çözümlemelerine değindi. Tecrit koşullarının bir an önce sonlandırılmasını isteyen Bozkurt, “Kürtler, Sayın Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu felsefe ile soykırım ve sömürgeci politikaları boşa çıkardı ve özgürlük mücadelelerini sürdürüyor” dedi.
Öz yönetim modelini, Türkiye ve Ortadoğu için “karanlıktan çıkış yolu” olarak nitelendiren Bozkurt, şu değerlendirmede bulundu: “Tarihte, Hazreti İbrahim ve Sokrates ortaya koydukları felsefe ile tecrit altında tutulmak istenmişlerdir. Ama gelinen noktada Hazreti İbrahim ve Sokrates’in felsefesi kazanmıştır. Sayın Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu Demokratik Ulus ve Özyönetim modeli de benzer şekilde filizlenmiştir. Bugün baskı altına alınmak istense de, Sayın Öcalan’ın felsefesi de hayat bulmaya başlamıştır. Buna inancım tamdır.”
Mahkeme heyeti, avukat beyanlarının 18 Ekim Perşembe günü alınmasına karar verdi.
Duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi.