İşgalci Türk devletinin Nusaybin’de işlediği savaş suçlarına karşı direniş sırasında tutuklanan 53 kişinin yargılandığı davanın 5’inci duruşması görüldü.
HABER MERKEZİ – Beşinci duruşma dört gün sündü. Nusaybin’de sokağa çıkma yasağı sırasında tutuklananlar, 17 kez ayrı ayrı “ağırlaştırılmış müebbet” hapis riski altında bulunuyor.
Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu ( SGK) Müdürlüğü binasında yapılan duruşmada, savcılık tutukluluk hallerinin sürmesini istedi.
Tokat T Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlanan Hamit Acur ilk olarak söz aldı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınayarak konuşmasına başlayan Acur, 10 gün önce tutuklu bulunduğu cezaevinde gardiyanların saldırısına maruz kaldıklarını aktardı.
Acur, SEGBİS üzerinden savunma yapmak istemediğini belirterek, “İki hafta hücrede kaldım. Doktor darp raporu vermedi” dedi.
Acur’un ardından bazı tutuklular da SEGBİS üzerinden duruşmaya bağlandı. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre tutsakların savunmaları şöyle:
Rojhat Aydın: “Leyla Güven’in eylemi ve direnişi bizim direnişimizdir. Biz SEGBİS üzerinden savunma yapamıyoruz. Bir sonraki celsede oraya getirilmek istiyoruz.
Şeyhmus Koç: “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. Leyla Güven’in direnişini de selamlıyorum. Biz siyasi bir rehine olarak burada tutuluyoruz. Biz buradan sağlıklı bir savunma yapamayacağız. O yüzden mahkeme salonunda bulunup savunma vermek istiyoruz.”
Fırat Demir: “Biz Leyla Güven’in girmiş olduğu açlık grevini buradan selamlıyoruz. Biz de 14 gündür bu tecride karşı açlık grevindeyiz. Cezaevi’nde 10 gün önce bize saldırdılar. Burada bizi tehdit ettiler, o saldırıda benim elimi kırdılar.”
Van T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Nurşan Demir: “Ben neden üç yıldır cezaevindeyim? Herhangi bir delil ya da görüntü var mı? Yok. O yüzden neden ben ve çocuklarım burada mağdur ediliyoruz. Söylemem gereken çok şey var. Ben mahkeme salonuna gelmek istiyorum. Oraya geldiğim zaman söylemek istediğim çok şey var. Ben aylardır çocuklarımı göremiyorum. Mahkeme heyeti beni oraya yakın bir yere sevk etsin. Mardin ya da yakın bir yere geleyim ki çocuklarımı görebileyim. Çocuklarımın mağdur olmasını istemiyorum artık.”
Akar İkbal: “Ne karar verirseniz verin benim umurumda değil. Zaten tutuklamak için ceza vermek için yargılıyorsunuz. Sizden bir beklentim yoktur. SEGBİS’le de savunma yapmak istemiyorum.”
Abdulkadir Baybars: “Savcının niyeti belli, zaten ona karşı biz ne diyebiliriz. Tek sözüm var: Berxwedan jiyan e. (Yaşamak direnmektir)”
Recep Yel: “Öncelikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. O sadece Kürt halkının önderi değildir. Kan emici bu zihniyet elbette ki yenilecektir. Bu aşamada kazanan demokrasiyi savunan insanlar olacaktır. Mahkemenin kararı da siyasi bir karardır. Sağlıklı ve adil bir yargılama olacağına dair bir inancımız yok. Miray bebekleri öldüren, Cizre’de insanları yakan bir zihniyetten bahsediyoruz. Siz de adaleti yok sayarak halkları sürekli bölüyorsunuz. 53 kişinin yargılandığı bir davadan bahsediyoruz. 10 kişiyi getirmiş diğerlerini SEGBİS’le bağlıyorsunuz. Böyle sağlıklı savunma verilemez. Herkesin direnişini selamlıyorum. Direnen halklar, direnen Kürt halkı kazanacak.”
Tokat T Tipi Cezaevi’nden bağlanan Özgür Sevim: “Siz sözde adalet cübbesi giyen insanlarsınız. Hiç sordunuz mu kendinize bu yargılama neden yapılıyor diye. Neye dayanarak bu tutukluluğa devam kararı alıyorsunuz. Ben Kürdüm kimliğimde de asla inkar etmeyeceğim. Bütün insani haklarımızı ellimizden almışlar, sonra da gelip bizi yargılıyorlar. Adalet bu mu? Hayır değil. Aslında kimin terörist olduğunu çok iyi biliyoruz. Yazarlar, gazeteciler ve siyasetçiler onların ne yaptığını çok iyi biliyoruz. Biz vatana ve bayrağa karşı değiliz, biz tekçi zihniyete karşıyız. Terör diye bir şey yok. Siz eğer bunu diyorsanız o giydiğiniz cüppeye hakaret ediyorsunuz. Savcı kararının ben şahsında zere etkisi yoktur. Tanımıyorum ne karar verirse versin.”
TUTUKLU TEKSAN: BEN TARAFSIZ DEĞİLİM
Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak edilen Melis Teksan: “Ben tarafsız değilim. Tarafsız bir insan olsam, mahkemede neden yargılanıyorum. Geçen duruşmada da cezaevinden alınıp Mardin yerine Diyarbakır cezaevine götürüldüm. Ve 14 gün boyunca boş yere orada kaldım. Burada da tek kalıyorum. Dosyada tarafsız diye geçiyor, ben tarafsız değilim. Tarafım ve düşüncem bellidir. Diyarbakır’da kaldığım zaman da duruşmaya getirilmedim. Ben SEGBİS ile değil mahkemede savunma vermek istiyorum.”
Tutsak sanatçı Erkan Benli: “Tecrit bir insanlık suçudur. Biz bu halkın evlatları olarak yargılamalarınızı reddediyoruz. Kendi kararınızla bir sonuç çıkaramayacağınız için de adil bir yargılama yapamıyorsunuz. Bu onursuz, bu eril düzene karşı eğer direnmezsek geleceği göremeyeceğiz. İstediğiniz kadar en ağır cezalar ile bize ceza verin. Ama bizi yargılayacak olan tek kişi halktır. Bizi bu şekilde burada yargılamanız ahlâkî değildir. Özgürlük istediğimiz için bizi yok etmek isteyenlere karşı özgür bir yaşamı her zaman savunmaya devam edeceğiz. Ben bunları kabul etmiyorum. SEGBİS’le bu kadar yoğun bir iddianamenin savunmasını yapmak mümkün değildir. Ben diğer duruşmada oraya gelmek istiyorum.”
Medya Çınar, duruşmaya SEGBİS ile bağlanmak istemediği belirterek, savunma yapmayı ret etti.
Tutuksakların savunmaları ardından duruşmaya ara verildi. Mahkeme, SEGBİS bağlantısında sorun çıkması nedeniyle duruşmanın Cuma günü devam etmesine karar verdi.