Nusaybin’de yasak sırasında tahliye edildikten sonra tutuklanan Nusaybin özyönetim direnişçilerinin de içinde bulunduğu 53 kişinin yargılandığı davanın 3’üncü duruşmasının ilk günü sona erdi. Bazı arkadaşlarının cezaevlerindeki koşullarına dikkat çeken tutuklular, şartları düzeltilmeyene kadar savunma yapmayacaklarını dile getirdi.
MARDİN – Mardin’in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasağının devam ettiği 26 Mayıs 2016 tarihinde tahliye edildikten sonra tutuklanan 53 kişi hakkında açılan davanın 3’üncü duruşmasının birinci günü sona erdi. Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafında yapılan yargılama, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasındaki konferans salonunda gerçekleştirildi.
TUTANAKLARDAKİ ‘TÜRK’ İFADESİNE İTİRAZ!
Sabah saatlerinde başlayan duruşma verilen öğle arasının ardından tutuklu İbrahim Halil Ildız’la devam etti.
Adil yargılama koşullarının sağlanması halinde savunma yapacaklarını söyleyen Ildız, “Burada daha önce yapılan savunmalarda hatalar yapıldı. Biz hepimiz Kürt’üz. Tutanaklara da Türk değil, Kürt olarak yazılmasını istiyoruz. Biz Türk değiliz. Siz Türk’sünüz, biz Kürt’üz. Adil ve eşit koşullar sağlansın ki biz sizin o yere göğe sığdıramadığınız askerlerinizin neler yaptığını tek tek anlatalım” dedi.
‘SAVUNMALARIMA EL KONULDU’
Onun ardından konuşan tutuklu Osman Uçar da, diğer tutuklular gibi PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride tepki gösterdi. Daha önce yazılı bir savunma yaptığını ve koşulları düzeltilinceye kadar da savunma yapmayacağını belirten Uçar, cezaevinde farklı bir odaya alınıp, eşyaları ve savunmalarına el konulduğunu ifade etti.
‘YARALI ARKADAŞLARIMIZ HÜCREDE TUTULUYOR’
“Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum” diyerek söz alan tutuklu Fırat Çiftçi de, Bandırma Cezaevi’nde kaldığını ve ailesinin görüşüne gelemediğini dile getirdi. Diyarbakır’daki cezaevine sevk edilmeyi talep eden Çiftçi, “Ailelerimizle sorunsuz bir şekilde görüşmediğimiz ve bütün arkadaşlarımız buraya gelmeyene kadar savunma yapmayacağım. Bundan sonraki yargılamalara katılmak istemiyorum. Koşullar düzelmediği sürece kimse de savunmasını vermeyecek” diye konuştu.
Sağlık başta olmak üzere karşı karşıya kaldıkları sorunların heyet tarafından ciddiye alınmadığını belirten tutuklu Onur Yılmaz ise, çoğu arkadaşının yaralı bir şekilde hücrede tutuklu bulunduğunu kaydetti.
‘İŞKENCEDEN SONRA KENDİMİ TANIYAMADIM’
Öcalan üzerindeki tecride tepki gösteren Bayram Sevgin de, “Erdoğan hem sizi, hem de Türk halkını kullanıyor. Biz ölmekle bitmeyiz” dedi. Baskı ve şiddet altında alındığını belirttiği önceki ifadesini kabul etmediğini söyleyen Sevgin, “İşkenceden sonra aynaya baktığımda kendimi tanımıyordum. Benim iki amcam katledildi. Babam işkencede sakat kaldı. Ben bunların acısı ile büyüdüm. Ama ne dedik; Barış olsun, kimse ölmesin. Ama bize ‘Cizre’yi, Taybet Ana’yı unutun’ diyorlar. Başımı da kesseniz, 40 yılda geçse ben bunları asla unutmam” ifadelerini kullandı.
Osmaniye Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ömer Faruk Engin ise, Abdulkadir Baybars adlı tutuklu arkadaşlarından aylardır haber alamadıklarını söyledi. Mardin veya Diyarbakır’a sevkini talep eden Engin, “Sevkim yapıldıktan sonra, ailem ve avukatlarımla görüştükten sonra savunmamı vermek istiyorum” dedi.
AV. DAĞHAN: TUTUKLULAR AMETİLAYTI BEKLEYEN HASTALAR GİBİYDİLER
Duruşma, Engin’in avukatı Gülbin Şahin Dağhan’ın savunması ile devam etti. Yüzlerce sayfadan oluşan iddianamede, müvekkiline ait sadece yarım sayfa olduğunu belirten Dağhan, “Sadece bir gizli tanıktan dolayı yargılanıyor. Herhangi bir parmak izi ve suç unsuru tespit edilmemiş” dedi.
Tutukluların adalete güvenlerinin kalmadığını ifade eden Dağhan, gözaltı sürecinde yaşananlar hakkında ise şunları söyledi: “Emniyete ilk gittiğimizde, Mardin TEM Şubesi’nin kapısından geri gönderdiler. Savcılık aşamasında avukatlar istendi. Hastane ve savcılık ifadesi sırasında, kapıdaki polisler bize, ‘Sağa sola bakmayın. Direk ifade salonuna gidelim. Özel harekatçılar ile bir sorun yaşanırsa biz engel olamayız’ dediler. Onlar bile diğerlerinden çekiniyorlardı. İfade salonuna gittiğimiz de tutuklular sanki ameliyatı bekleyen hastalar gibi koridorda yatıyorlardı. Bu ifadeler, kişilerin işkence altında baskı altında verdiği ifadelerdir.”
Ailelerin çocuklarını ziyaret sırasında karşılaştıkları sıkıntılara da değinen Av. Dağhan, “Nurşan Demir 5 çocuk annesi ve şuanda Van’da tutuluyor. Aile ve çocuklar anneyi aylardır göremiyor. Çocukları halen okula giden bir anneyi cezaevinde tutmak ne kadar vicdanidir?” diye sordu.
Av. Dağhan’ın bu sözleri sonrası mahkeme heyeti duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verdi.