HABER MERKEZİ
Şervan Derşev (Abdulhekim Balkan) Yoldaşın Anısına
Botan daha doğrusu. Mezra Botan hep kendi kendine yeten kimseye ihtiyaç duymadan ayakta kalan bir halkın toprağına gerilen addır.
Mezra Botan bunun için tarihinde düşmanlarının dikkatini ve öfkesini üzerine çekmiştir. Botan, a gelip hükmetmek isteyenler öncelikle kendi kendine idare eden yaşam tarzını tek başına ayakta kalışın yok etmeye çalışmışlardır.
Mezra Botanlılar coğrafik koşulların ağırlığı düşmanlarının onlar çepeçevre kuşatmaları ve dünyayla bağlarını koparmalarından dolayı birazda setleşerek büyümüşlerdir. Birazda her şeye yetecek yetenekle donatılarak büyümüşlerdir onlar doğal olarak yaşamın en ağırına cevaplar üreterek çözerek yaşam yollarını çizmişlerdir.
Bunlar Botan özellikleri olarak adeta Botanlıda bulunur hele Botan’ın kalbi Gabar’da dünyaya gelmiş ise taşların içinde özümleri yetiştirebiliyorsun. Kayaları oyarak su depolama kaynağı yaratıyor isyan ve dağların Pire Sim gibi delerek bir günlük yolu beş dakikaya indire biliyorsun orada tabi atın başka kuralları işliyordu
• Orada devrede olan tabiat anayla birleşerek buluşarak yaşamak vardır ve orada yok yoktur. Şervan yani Hakim Balkan arkadaşta bu topraklarda yani Gabar ve köylerinden olan Şervan dünyaya gelmiştir yaşam şartları Şervan yoldaş Botanlaştırarak büyütmüştür onurlu başardık ve toprağı için gerektirdiğin ve kendini feda edecek tarzda.
Şervan yoldaş ve ailesi Gabar bırakmak zorunda kaldığında Cizre’ye yerleşir ancak yurtsever duygularını var duygulardan bırakmaz o ve bu duygularını eyleme geçirmesini de bilir.
İlk kez Şervan yoldaş 89 yılında Cizre’den Gabar’a milis olarak geldiğinde Birava Gire Cota yakınlarında gördüm. O dönemlerde kazalarda yanımıza gelen milis sayısı yok denilecek kadar azdı. Bunun için Şervan yoldaş yoldaşlarca değer görüyordu. Hem erzak sorunlarımızı çözmeye çalışıyor hem de keşif çalışmaları yürütüyordu. Ayrıca dönemin önde militanları olan Berivan Agal ve Adıl Aslanla Cizre’de çalışmalarda yer alarak birçok eylemi bizatihi gerçekleştiriyor.
Ulusal demokratik mücadelenin yükselişe geçtiği yıllardır. Düşman buna tahammül gösteremediği için Şirnak katliamı girişiyor ve önce milislere yöneliyor. Şervan yoldaş bu süreçte Zaxo’ya gidip yerleşiyor. Bu aralar evlenmiştir iki çocuğu vardır. Zaxo da partiyle bağını koparmaz. Aktif milislik yapmaya devam eder.
92 yılında Güney savaşı öncesi süreçte milisliğin yetmediğini ve inanarak tümden dağlardan inmemek üzere geliyor. Güney savaşı bitiminde yapılan anlaşmalar temelinde Şervan yoldaşta bir kısım arkadaşla Zele’ye gidiyor. Ancak uzun sürmeden kendini dayatarak tekrar Haftanine oradan da Gabar’a geçiyor. Ben Şervan yoldaşı gerilla olarak Gabarın Şehit Osman tepesinde Haftanin de getirdiği grubun önünde heybetiyle karargâha girerken gördüm. Grup komutanı olmuştu. Belli tecrübeleri olmuştu. Ancak asıl komutanlaşmasını 93 yılında Onu Çiyaye Bızınaya gönderilmesiyle yaşayacaktı. 93 ve 94 yılında yaşanan
Birçok çatışma, baskın ve eylemde başarı elden ediyor. O bu başarılarından dolayı birçok kez ödüle layık görülmüştü. O küçük silah yani tabanca taşımıyordu, kleş almıyordu. Onun kaldıracağı silah büyük olmalıydı. O BKC ve Karnas taşımayı dayatıyordu. Bunların olmadığı yerde G–3 taşırdı. O keskin nişanına güvendiği için çatışmalarda uzak mesafelerde de olsa düşmana isabet etmesinde ustaydı. Onun gibi ender keskin nişancı bulunuyordu. Beklide Botan yaşam tarzı doğuştan silahı hâkimiyeti Botan evlatlarına veriyordu. O bilinmez ama Şervan yoldaş bir keskin nişancıydı.
Şehit Şervan Derşev94 Mayısında Gabar’da bayrak tepesine yapılan baskında istenilen sonuç elde edilmemişti. Tepe düşmemişti. Onun için niye böyle oldu diye sorduğumda” ben tepeye eski G 3 yerine yeni bir G–3 almak için gitmiştim bana mı soruyorsun” demişti. Aslında onun nasıl işlerini sağlama alıp yaptığını bilen birisiydim çünkü epeydir artık birlikteydik. Bazı kollar rollerini oynamayınca istenilen sonuç elde edilmemişti.
Gabar hep savaşıyla anılır düşmana vurulan darbeleriyle anılır. Ancak hep düşman tarafında özel politikalarla sarıldığı, kuşatıldığı unutulur. Düşman Gabarı bir nevi ekonomik ambargoya ilk gününden beri almıştır. Oraya erzak bırakmaz. İstisna olarak 93 yılı gösterilebilir, başka da Gabar da erzak sıkıntısı hep olmuştur. Öylesine bir dönemde Şervan imdada yetişmeye hazırdır. O 95–96 yılında, yıllaradır kapanmış olan hatları açmasını bilmiştir. Yeni ilişkiler açarken eskileri tazelemişti. Ondan yok yoktu. Her konuya el atacak pozisyonda kendisini hazır görüyordu.
96 yılı Botan için özel yıllardır. Özelde de 96’nin ikinci yarısı Zap’ta yaşanan tasfiyeyi tümden açığa çıkarmak için Zeki denilen savaş kaçkını önderlik Botana gönderir. Botana adım atar atmaz var olan erzakı hızla tüketmekte, arkadaşları sınır dışına yoğunca çıkarmakta ve içeride kalınamayacağını, erzaksızlığı göstererek parti yapısına buna ikna etmeye çalışarak inançsızlaştırmaya çalıştırmaktadır.
Gabar da var olan erzakta-ki az buçuk bir şeydir-tüketilince adata kalınamaz bir yer olmuştur. Önderlik gelen raporlardan durumu netleştirerek tasfiyeci girişime hızla müdahale etmektedir. Zeki denen savaş kaçkının oportünistin yerine Cemal ark yeniden Botan’a gönderiyor o zaman önderlik Cemal arkadaşa “kimi alıyorsun al yanına, bazılarını zaten ben göndermişim” demişti. Bazılarından bir tanesi de bendim. Önderlik sahanında yeni gelmiştim.
Birlikte Cemal ark Haftanine geçtik. Genel durumlar çok vahimdi. Adeta içeri boşatılmış, kalanlarda gelme hazırlığında. Ekim ayındayız yani sonbahar. O zaman Cemal arkadaş “bana git bak ne var ne yok, ne yapabiliriz” dedikten sonra ben Gabar’a gönderildim.
Gabar’a gittiğimde Şervan arkadaş oradaydı. Durumlar hiçte iç açıcı değildi. Ne yapacaktık? Bunları Şervan’la tartıştıktan sonra O değirmen yapabileceğini söyledi. Hızla çizim-mizimlerini yaparak işe başladı. Bizde Eruh’ta bederlerin üstünde buğdayları almıştık. Hem de 300 torba dile kolay. Artık değirmemiz vardı çalışacaktı. Çünkü Şervanımız da vardı. Gurdelaya kurulan-ki sonradan düşman duyum alacak ve bunu imha etmek için operasyon yapacak bizde bir haftalık direnişle düşmanı buraya bırakmayarak değirmenimiz koruyacaktık.
Buğdayımız vardı henüz başka bir şey yok. Bir taraftan hazırlık bir diğer taraftan eylemler peşindeyiz. Bir iki eylem çıkartıyoruz, yapı tekrar canlanıyor. Bu arada Cemal arkadaş aniden Botan karargâhıyla yanımıza çıkıverdi. Güç fazlalaşmıştı. Ne yapacaktık? Yanımızda Şervan vardı. Cemal ark onunla tartıştıktan sonra bir ekonomi takım oluşturdu oda bu takım başına geçti. Gabar meyveleriyle tanıyor artık ekim ayının sonlardayız hızla ceviz, badem, kuru üzüm, pekmez zeytin ve yağı derken yetişen doğal ne varsa hızla toplamaya başlandı. Zaman zamanda tüm güç çıkıp badem toplayacaktı.
Bunlar yapılırken Mişare köylerinde parasını vererek zoraki fasulye getirmiştik. O zaman orada görev yapan binbaşı “fasulyeyi aldınız ya yağla salçayı nereden getireceksiniz” diye kendince alay ediyordu. Bu söylem üzerine çetelere ait 1000 koyun getirerek yağımızı da temin etmiştik. Herhalde binbaşı denen psikopat çıldırmış olacaktı. Çünkü salçayı da getirecektik, bulmasakta karakoldan alacaktık. Ama bir yolunu bulup getirecektik. Ayakta kalabilecektik. Artık kış olmuştu Botan’da ilk kez taktik eğitim devresi-yani komutanların yetiştiği eğitim okulu açılmıştı-Şervan arkadaş çalışkanlığı, savaşkanlığı birde fedakârlığıyla ödül olarak katılacaktı bu devreye. Tabii henüz devre başlamadan devrenin yeri sağlam olması gerekecek ve deşifre olmaması esas olacaktı. İşte bu çalışmada ona verilmişti kimsenin ruhu duymadan bir yeraltı hazırlayarak ödülünü kat be kat hak etmişti. Onun sarf ettiği yaratıcılıktan çok arkadaş yararlanmıştı, örgüt yararlanmıştı. Botan konferansı yapıldıktan sonra güçler ve okulun öğrencileri yerlerine gittiler. Şervan arkadaş Bestlere taşınan karargâhla orada kendi kendine yetecek ekonomi çalışmalarının başına geçti
Besta da tüm güçlere yetecek buğday tarlası yeri sürülecekti. Bunun için Gabar’da sabana yaracak aletleri birlikte götürmüştü. Bahçeler ekti. Ve Botan’a ilk sebzeyi yetiştiren olarak isim yazacaktı. Doğaldır ki gerilla içerisinde, imkânsızlıklardan düşmanın yoğun saldırılarına rağmen bunlar yapılacaktı. Patates vb şeyler düşmanın eline geçse de sonuç almayacaktı. İşte zorlu bir süreci daha Şervan yoldaşla aşıyorduk.
Bu beceri ve yeteneğinden dolayı Cemal arkadaş bir ara bana “bir işi anlamadığı yoktur, her şeyi biliyor” diyerek ondan ne kadar etkilendiğini ifade edecekti.
İşte Şervan buydu. O bir yaratıcılık efsanesiydi. O bir fedakârlık timsaliydi. O bir emek abidesiydi. O bir savaşçıydı. Savaşta keskin sonuç olan keskin nişancıydı. Yaşamda sade olgun ve dürüst bir militandı. Yoldaşlıkta kusur etmeyen bir PKK’li ve bağlılıkta sarsılmaz bir Apocuydu.
Bu duruşuyla göz dolduran bir arkadaş olmuştu. Her yerde aranan militandı. Böyle olunca doğaldır ki herkes onu yanında isteyecekti.
97 yılında Garzan eyaleti Botan eyaletine-yaşanan kimi olumsuzluklardan dolayı-bağlanmıştı. Oraya X. ismindeki komutan arkadaş gidecekti. Cemal arkadaş en iyilerini seç al kimi, istiyorsan götür” demişti. X arkadaş kendi yönetimdeki arkadaşlarla önceliği Şervan yoldaşa vermişlerdi. Onunla konuştuklarından O’da gönüllü kabul etmişti. Gidecek saha çok zorluydu. Orada ayakta kalmak çok fazla önemliydi.
Kato’da yapılan düzenlemenin ardından tabur yola çıkmış Garzan’a varıldığında ilk iş ilişkiler kurmaktı. Bu konuda usta olan Şervan yoldaş hemen görevlendirmişti. Baykan’a gelmişlerdi, çetelerle ilişkilendikten sonra bir başka randevuya yine kendisi gitmişti. Ancak tarihi, ihanetçi, işbirlikçi kürdün tekrar devreye girdiğini görecek, kurdun ağacı nasıl kuruttuğunu bir daha yaşayacaktık. Randevuya temiz duygularla, devrim için halk için giden Şervan yoldaş, aynı 97 yılında pusuya düşürülerek şehit edilecekti.
Evet, olmaz olur yapan, yok yoktur diyen, her şeyi yapabileceğini güvenen ve bunu pratiğiyle hep ispatlayan Şervan artık yoktu O şehitler kervanına katılıyordu. Artık bir yıldız hem de en gür parlayanlardan olan biri daha kayıyordu, kayarken de ışınlarını saçarak gidiyordu.
Güzel yoldaş, unutulmaz yoldaş, yaratıcılığın sembolü yoldaş, yoldaşlığın yoldaşı yoldaş. Seni unutmayacağız. Seni hep anacağız, seni her yeni yaratımda anacağız seni hep sohbetlerimizde yok yoktur davranışıyla anacağız ve sana söz olsun ki seni Kürdistan’a abide olarak dikeceğiz.
Şervan Derşev
Abdulhekim Balkan
Partiye Katılım: 1989 Güney Kürdistan, Botan, Gabar, Besta ve Zelê de kalmış
Takım Komutanı
15 ağustos 1990’da Cizre’deki eyleminden dolayı tabanca ödülü almış ve 1997 Garzan’da (Siirt Baykan’da) şehit
Caferi Sori