HABER MERKEZİ – Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride 4 farklı cezaevinde kalan 15 tutuklunun başlattığı ölüm orucu eylemi 7’nci gününde. Amed D Tipi Kapalı Cezaevi’nde ölüm orucunda olan Abdülhalik Kaplan, ailesiyle yaptığı haftalık telefon görüşmesinde, eylemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tutuklu annelerinin yaptıkları eylemlere yönelik işgalci polis saldırılarına karşı Kürt halkını mücadele etmeye çağıran Kaplan, sessizliği eleştirdi.
‘İZLEMEKLE SOYKIRIM SİYASETİNİN ÖNÜNE GEÇİLMEZ’
Amed D Tipi Cezaevi’nde kalan Ergin Akhan, Enver Dönmez, Ahmet Topkaya ve Ferhat Turgay adına açlık grevinde ve ölüm orucunda olan bütün tutukluları selamlayan Kaplan, “Bu direnişin tecridi kıracağını ve faşizmi yıkacağını biliyoruz. Direnişte olan binlerce arkadaşımıza olan inancım budur. Bizi çok merak ettiğinizi biliyoruz ama sadece bizi merak etmek yetmiyor. Herkes özgür yarınlar için arayış içinde olmalıdır ve mücadele etmelidir. İzlemekle soykırım siyasetinin önünde engel olunamaz. Aksine faşizmi güçlendirecektir. Şartlar ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun önemli olan direniştir” dedi.
‘SESSİZLİK MÜCADELE DEĞİL ÖLÜMDÜR’
Kürt halkının devletten bir beklentisinin olmaması gerektiğinin altını çizen Kaplan, şunları söyledi: “Halkımız gücüne inanmalıdır, sırtını kimseye dayamamalıdır. Kimse devletten bir beklenti içinde olmasın. Hayır, bu faşist hükümet bunu yapmayacaktır. Omuz omuza vererek direniş ve mücadele yükseltilmelidir. En büyük güç halktır. Bizler de Kürt devrimciler olarak halkımızı iyi tanıyoruz. Bu halk 40 yıldır ayakta, fedakar bir şekilde bedel ödüyor. Bu sessizliğe artık son vermelidir. Bu durumu kabul etmemelidir. Halk kendine sahip çıkmalıdır. Kimse bir başkasını beklemeden, kim ne yapabiliyorsa yapmalıdır. Bu süreçte herkes kendisinin öncüsüdür. Herkes bu zulmü ve hakareti görüyor, zindanların önünde çocuklarına sahip çıkan annelere yapılan hakaretleri görüyor. Kürt toplumunu iyi tanıyoruz; Kürt annelerine yapılan hakaretleri kabul etmeyecektir. Kabul etmemek, reddetmektir. Bu nedenle bu ahlaksızlığa karşı yapılması gereken mücadele etmektir. Sessizlik mücadele değildir, aksine ölümdür.”
‘ANNELERE UZANAN ELLERİN KIRILMASI GEREKİYOR’
Kaplan, “İnsanı dünyaya getiren ve büyüten anneler saldırıya uğrarken, nasıl olur da kıyamet kopmaz. Gençler bu ahlaksızlık ve hakareti kabul etmemelidir. Halkımız iyi bilmelidir ki; AKP-MHP faşizmi Kürt halkının varlığını ortadan kaldırmayı amaç haline getirmiş durumda. Bu amacı sağlamak için bütün saldırı, ahlaksızlık ve hakareti meşru görmektedir. En büyük hukuksuzluk da Önder Apo üzerinde uygulanıyor. Kendi hukukunu uygulamıyor. Avukat ve aile görüşü, telefon ve mektup hakkı engelleniyor. Bu başlı başına Kürt halkına saldırıdır. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir hukuk sistemi yok. Önder Apo’ya yaklaşım, Kürt halkına yaklaşımdır, Kürt sorununun çözümüne yaklaşımdır” değerlendirmesinde bulundu.
‘ÇAĞRIMIZ; HALKIMIZIN KENDİSİNİ ÖLÜMDEN KURTARMASIDIR’
Eylemlerini kararlılıkla sürdüreceklerini vurgulayan Kaplan, “Ne yaptıklarını biliyoruz; buna karşı nasıl bir karar verdiğimizi de biliyoruz. Açıklamalarım yanlış anlaşılmasın; kendimizi ölümden kurtarmak için bu çağrıları yapmıyoruz. Çağrımız; halkımızın kendini ölümden kurtarmasıdır. Çünkü zorlu ölüm can kaybı değil, manevi ölümdür” diye konuştu.
‘ADIM ADIM HAYALLERİMİZE DOĞRU GİDİYORUZ’
Sağlık sorunlarına dair konuşmak istemediğini söyleyen Kaplan, “Sağlık sorunlarına dair pek bir şey söylemek istemiyorum. Adım adım hayallerimize doğru yürüyoruz. İki ay boyunca açlık grevinden sonra ölüm orucuna giren bir insanın sağlık durumu nasıl olduğunu iyi biliyoruz. Halkımızın bir an önce mücadeleyi büyüteceği umudu ve inancını koruyoruz. Bugün sessizlik varsa acizlikten veya güçsüzlükten değildir. Bu saatten sonra daha güçlü mücadele etmelidir” dedi.