HABER MERKEZİ –
Zagroslar… İnsanlığın döl yatağı, tanrıçalar diyarı. Büyük doğuşun gerçekleştiği, birçok ilkin gerçekleştiği ve varlık bulduğu topraklar. İyiyi sarıp sarmalayan, kötüye geçit vermeyen kutsi mekanlardır Zagroslar. Zagroslar denilince yüksek ve uzun dağ silsileleri gelir akla. Zagroslar insanlığın kendini tanıdığı, kendisi ile yaşamı, evreni tanımlamaya başladığı, hakikatlaştığı yerdir. Binlerce yılın ardından tanrıçaların torunları bu mekanlarda iyilik ve güzellikler uğruna ölüm tanrılarına karşı yine bir kavgaya tutuşmuştu. Kendilerine ait olanın çalınmasına izin vermemekte kararlıydılar. Gün geçtikçe sayıları artmaktaydı.
Bir kadın, onlara katılmak, Zagroslar’a ulaşmak üzere usul usul yol almaktaydı. Berçem Cilo, 1993’te yönünü yüksek dağ mekanlarına vererek gerçek baharları yaşama uğruna Gever’den yola koyulur. Onu ilk karşılayanlar arasındaydım. Altın sarısı saçları, mağrur duruşu, çakmak çakmak bakan kahverengi gözleri, öz topraklarına kavuşmanın sevinci ve güneş kadar sıcak yüreğiyle bir örnek abidesi gibi karşımda duruyordu. Gözleri sanki gökyüzündeki tüm yıldızların parlaklığını içine çekmiş gibiydi. Fiziki olarak zorlansa da yeni başladığı hakikat yolculuğunun ilk adımını atmada tereddüt etmedi. Her adım atışta daha da dik yokuşlar önüne çıkıyor ama o bunları tırmanmakta tereddüt etmiyordu.
Her soruya karşılık bulduğu yanıtlar ile yaşamın şifrelerini çözüyorcasına heyecanlanıyor, daha fazlasını öğrenme arayışına giriyordu. Doğru ile yanlışı ayırt etmenin keskin savaşımını veriyordu içinde. Yansıttığı pozitif enerji ile birçok anlamlı ve güzel günleri birlikte geçireceğimiz hissi doğmuştu içime. Güzel olanı düşünmek, iyi olanı istemek ve doğru olanı yapmak devrimcilerin temel özelliğidir. En güzel duygular paylaşıldıkça anlam bulur, varlık kazanır zaten.
Dağlar insana çok şey öğretir. Gerçek yaşamın zorlu ve zahmetli olduğunu ama zirveye ulaşınca yüzüne vuran rüzgarı, ayaklarının altındaki ovaları, akan dereleri görüp hissettikçe özgürlüğün gerçek tadına varır insan. Dağlara ilk geldiğimde yaşadığım deneyimleri Berçem yoldaş ile de paylaştım. Kısa süre içersinde hem doğaya, hem ortama uyum sağlamış ve asi dağların asi komutanı olmuştu. Manga komutanlığı ile başladığı sorumluluğu YJA STAR ve HPG Yürütme Konseyi ve PAJK Meclis Üyeliğine kadar yükselmişti. Zagroslar’ı çok sevmiş, derin uçurumlarından sert arazisine kadar karış karış ezberlemişti.
Dört mevsimin bir arada yaşandığı Çarçela’nın derin buz gibi sularından oluşan göle yüz sürmüş, etrafındaki gökkuşağı renkleri ile beslemişti ruhunu. Evet, Çarçela gölünün bir tarafı kar, diğer tarafı bahar, başka bir tarafı sararmış otlar ile yaz ve dördüncü tarafı ise sonbahar mevsimi renginde. Yoncalar, rengarenk laleler, çeşit çeşit mor, kırmızı ve sarı çiçekler ile canlı bir cennet gibidir.
Uzun yıllar bu mekanlarda kalan Berçem yoldaş ile bu harikalar diyarı arasında güçlü bir bağ oluşmuştu. Yıllar sonra Zagroslar’a yeniden geldiğimde Onunla yeniden buluşmuştum. Şehirlerin narin ve kırılgan kızı gitmiş, yerine dayanıklı, güçlü, dirayetli bir komutan gelmişti. Çarçela, Cilo, Govendê, Basya ve Avaşin’in sularından İştarlar’ın öğretisini içmişti adeta. Onun yüreğinde art niyete, çirkinliğe dair hiçbir ibare yoktu. Evrenin güzellikleriyle dolup taşan yüreği yüzüne yansımaktaydı. Bir tebessüm gelip yüzüne yapışmıştı. O, mücadeleci bir kadının nasıl da güzelleşebileceği ve güçlenebileceğinin abidesi misali karşımızda duruyordu. Özgürlüğün şifresinin dağ zirvelerinde olduğunun sırrına erişmişti. Onunla yaşamak, dört bir mevsimin bir arada yaşandığı Çarçela tadında yaşamak demekti. Onunla olmak, baharı tüm canlılığıyla hissetmek gibiydi. “Heval” diye hitap etmek en güzel de Ona yakışıyor. Helal kelimesini anlamlı kılan ortak amaçlar ve birliktenliklerdir. Berçem’in “Heval” diye seslenişinde sevgi kokardı. Kadına ait tılsımlı bir dünyaya giriş yapmak gibiydi.
2006’da Zap bölgesinde beraber bir eğitim devresindeydik. Her gece yıldızların altında evreni, varoluşun anlamını konuşurduk. Sen espritüel özelliğin ile sohbete mizah katar o anı ölümsüzleştirirdin çoğu zaman.
Bir devrimci için hayal etmek, hayal kurmak da temel özelliklerden. Ütopyaları önce hayal eder sonra gerçekleştirir. Berçem heval de hayal kurmayı ve onları paylaşmayı çok severdi. Hayalleri de insanlığın, kadınların ve çocukların geleceğine dairdi. Çarçela’da bir kadın kooperatifi kurmak da Onun hayalleri arasındaydı. Kütüphanesine kadar hayalinde tasarlardı bu kooperatifi. Berçem yoldaş Zagroslar’dan Xakurke’ye, Kandil’den Botan’a, Garzan’dan Amed’e kadar Kürdistan’ın birçok yerini adımladı. Nurhaklar’dan Sasonlar’a, Avaşin’den Dicle’ye sevgi ırmağı gibi aktı. Özgürlük mücadelesi yolunun yolcusu olmak isteyen her kadına yol göstericiliği yaptı. ‘Zoru başaran kadın özgürlüğü kendisinde yaratan kadındır’ düsturuyla hareket etti. Son nefesine kadar sonsuz çaba, mücadele ve kararlı duruş ile yaklaştı. Ölüme karşı yaşamı yaşatma felsefesini belledi.
Bütün tatlar ve renkler hakikat savaşçısı olmak isteyen bireyde var olur. Berçem yoldaş küllerinden yeniden yaratılış için hakikat ateşinde yanılması gerektiği bilincindeydi ve o ateşe kendini atmaktan sakınmadı. Ari ırkından gelen biz Kürtler ateşi içimizde taşırız biraz da. O ateşin kızgınlığında öğreniriz hakikatin sırrını. Ölümsüzleşen her yoldaşımız ve şu an kavgaya soyunan her kadın bu sırrın öğreticiliği ile yaklaşır.
Onlara sözümüz var. Sözümüz; tüm kötülükleri, zorbalığı, adaletsizliği yenecek kadınca özgür bir yaşamı kurmaktır.
Newroz Cizre