MEXMUR – Mexmur’da yaşayan ve 97 yılında Önderlik Sahası’na giden Rubar Spindarok Önder Apo ile geçen zamanını Nuçe Ciwan Ajansı’na anlatarak “Önderlik’te en çok dikkatimi çeken şey bir gün bile şehitlerin resimlerine bakmadan geçmiyordu. Her gün önce şehitlerin resimlerine bakar sonra bize döner ve derse başlardı. Bu da Önderliğin şehitlere bağlılığını ve onlarla yoldaşlığını ortaya koyuyor. ” dedi.
Yine Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün anlamına değinen Rubar Spindarok “Önderliğimiz özgürleşmeyene kadar biz Kürtlerin varlığının bir anlamı yoktur. Her Kürt insanı Önderliğe sahip çıkmalıdır.” dedi.
‘Önderlikle konuşmak çok farklı, tarif etmek zor’
Önderliği görmeye gitmeden önce onunla telefonda konuşmuştuk. Bize randevu verdiklerinde ve Önderlikle konuşacaksınız dediklerinde 5 kişiydik. Hatırımdadır saat 11.00’di ve biz kendinizi hazırlayın Önderlik telefonda sizinle konuşacak dediler. İlk defa Önderlikle konuşacak ve onun sesini duyacaktık. Çok heyecanlanmıştık. Yanımızdaki arkadaş fark etmişti ki bize sakin olun dedi.
Önderlik Ava Mezin’de şehadete ulaşan Haşim ve Qehreman arkadaşların şehadet olayının nasıl geliştiğini anlamak için bize soracaktı. Konuşurken kendimizi tanıttık. Tabi Önderlikle konuşmak çok farklı, tarif etmek zor. Önderlik de bizimle konuşunca çok fazla heyecanlandığımızı anladı. Bizimle çok rahat konuşuyordu ve bizi rahatlatmaya çalışıyordu. Yine de heyecanımız aşamadık ve sorularına istediği gibi cevap veremedik. Diyalog bu şekilde geçti ve ne şanslıyız ki bir kaç dakikalığına onunla konuşabildik.
‘Önderlik Sahası’na gideceksin’
Daha sonra Önderlik bizi görevlendirdi ve 1997 yılında Şengal’e gittik. Arkadaşlar da “düzenlemenizi eğitime yapacağız” dediler. O an tesadüfen bir önerim gelişti, daha önce düşündüğüm bir şey değildi. Arkadaşlara “Madem çalışmamız durdu ve eğitime geçeceğim o zaman Önderlik Sahası’na gideyim.” dedim. Arkadaş da “Öyle bir planımız yok ama yarın tekmilini Önderliğe veririm. Eğer Önderlik kabul ederse seni göndeririz.” Saat 11.00 olduğunda arkadaş Önderliğe tekmil verdi ve Önderlik de “gelsin, nereden gelecek?” dedi. Arkadaşlar da Şengal tarafından geldiğimi bildirdiler. Önderlik kabul etmişti ve bu şekilde Önderliğin yanına gittim. O arkadaş geldiğinde Berûşka Köyü’ndeydik. Geldiğinde çok mutluydu ve yüzü gülüyordu. Daha yanıma ulaşmadan ona ” Keyfin ne kadar da yerinde” dedim. O da ” Sana bir müjde vereceğim ama sakin olacaksın.” dedi. Ben de ” Neden kabul edildim mi?” diye sorunca arkadaş da “Evet Önderlik Sahası’na gideceksin” dedi. İnanın o gece hiç uyumadım. O zaman bir evde kalıyordum. Ev sahibi arkadaşları arayarak ” Bu arkadaş ne sabah ne akşam yerinde durmuyor. Gelip ilgilenirseniz iyi olur. Çünkü yerinde durmuyor.” demişti.
Çok büyük bir heyecandı. Neden o kadar heyecanlanmıştım. Çünkü Önderliği görmek isteyen fakat göremeyen yüzlerce arkadaşla karşılaşmıştım. Ya şehit düşmüşler, ya önerileri kabul edilmemiş, yada yarı yola kadar gidip yarı yolda geri dönmüşler. Kendim kuryeyken onlara değil de bana kısmet olmuştu. Bu yüzden fazla heyecanlıydım. Akademiye yetiştiğimizde Önderlik hazır değildi. Önderlik bizim için randevu vererek ” Ülkeden gelen arkadaşları görmeye geleceğim.” demişti. Sabah noktaya ulaştık ve öğle olur olmaz hepimiz onu düşündük. Gözlerimiz hep kapıdaydı. Birden hazırlık yapmaya başladılar ve Önderlik gelecek dediler.
‘Önderlik oturmadı ve bizimle birlikte ayakta bekledi’
Tabi Önderliğin geldiği anı izah edemem. Önderlik yürüyordu ve etrafında arkadaşlar vardı. Gelip arkadaşların içerisinde girdiler. Birlikte öğlen yemeği yedik, o ilk yemeğimizdi. Önderliğin masasını ayrı koymuşlardı ve hepimiz ayaktaydık. Önderlik oturmadı ve bizimle birlikte ayakta bekledi. Yemeğe başladığımızda ise Önderlik arkadaşların içine girerek arkadaşların yemeklerini bölüştürdü ve neden tabaklarınızı bitirmiyorsunuz diye sordu.
Ülkenin durumunu sordu. Bizde Şengal’den geldiğimizi söyledik. Şengal’den geldiğimizi söylediğim de Önderlik çok sevindi. Diğer arkadaşların nerde olduğunu sordu ve bende orada kaldıklarını sadece benim geldiğimi söyledim. Daha sonra oranın doğasını, havasını sordu ve gerillanın Şengal dağlarına yerleşebilip yerleşemeyeceğini sordu. Sonra ” Bana ne demek istersiniz? Siz hiç Derwêş ve Edûle’yi sordunuz mu?” diye bize sordu. Ne Derwêş’î ne de Edule’yî daha sormadığım için sorusuna cevap vermedim. Sadece ” Hayır Başkanım” dedim. Önderlik;” O zaman nasıl çalışıyorsunuz? Nasıl yeni şeyler keşfediyorsunuz? Bu halkı nasıl anlayacaksınız? Orada bir destan yazıldı ve siz bu destanı bilmiyorsunuz, bu yüzden de tabi zor çalışıyorsunuz.”
Önderlik orada direkt çözümlememi yaptı. Çünkü biz orada halkı koruyacak kadar kutsal bir çalışma yürütmemiştik. Önderliğin her şeyi saati saatine belliydi. Eğitimin başladığı ilk gün Önderlik içeri girdi, daha sonra “Roj baş Arkadaşlar!” dedi ve eliyle oturmamız için işaret verdi. Duvarda şehitlerin resmi asılıydı ve orası Şehit Mahsum Korkmaz Akademisi’ydi. Önderlik de tek tek fotoğraflara baktı ve çözümlemelere başladı. Yaklaşık 7-8 ay orada kaldım.
‘Önce şehitlerin resimlerine bakar sonra bize döner ve derse başlardı’
Önderlik’te en çok dikkatimi çeken şey bir gün bile şehitlerin resimlerine bakmadan geçmiyordu. Her gün önce şehitlerin resimlerine bakar sonra bize döner ve derse başlardı. Bu da Önderliğin şehitlere bağlılığını ve onlarla yoldaşlığını ortaya koyuyor. Onlar yaşıyormuş gibi onlara yaklaşır ve onlardan ilham alırdı. Önderliğin bize karşı hisleri çok farklıydı. Tartışmak için bizi kaldırdığında direkt kişiliğimizi tanıyordu. Bir kere beni kaldırdı ve çok heyecanlı olduğumu görünce tarzını değiştirdi.
Önderlik bize ” Siz emekçi insanlarsınız, muazzam emekler veriyorsunuz, cesaretiniz de var ama neden bu cesaretinizi ideolojikleştirmiyorsunuz?” diyordu. Dikkatimi çeken bir diğer şey ise Önderliğin kadına olan yaklaşımıydı. Ülkeden bahsedince önce kadından bahsederdi. Bir erkek arkadaşlar ilgilenecekse bir kadın arkadaşla onun üç katı fazla ilgilenirdi. Erkek köleciliğinin başına getirdiklerini ve bununla nasıl mücadele etmesi gerektiğini dile getirirdi. Önderlik kadına çok kutsal bir emek veriyordu, biz kendimiz Önderliğin bu emeğine şahidiz.
‘ Neden böyle insanlarsınız, neden hemen anlamıyorsunuz?’
Önderlik bir keresinde biz ” Ben de bir insanım, yerim de belli, kimim, nereliyim, kim oğluyum hepsi belli. Ama ben kendimi saati saatine örgütlüyorum. Her zaman yanlışlıklarımı gözden geçiriyorum. Fakat sizler saatlerce boş yaşayabilirsiniz. Boş yaşamak insanı helak eder. Bu yüzden zamanınızı doldurun. Neden böyle insanlarsınız, neden hemen anlamıyorsunuz?” Önderlik çok hızlıydı. Bir şey söylediğinde mutlaka bir ürününü görmeliydi.
Bunun dışında Önderlik bize ” Sadece 4 saat uyuyorum, kendim için sadece 4 saat ayırdım. Ama bu 4 saatte de rahat uyuduğumu düşünmeyin. Uykumda da yine çalışmaları ve mücadeleyi düşünüyorum.”
Bir gün Önderlik; “Ülkeden gelen arkadaşlar gelsinler birlikte futbol oynayalım” dedi. O zaman Ebu Bekir ‘de ordaydı ve kendine göre bir takım kurmak istiyordu. Tabi Önderlik kabul etmedi ve ” ülkeden gelen ve bilen bilmeyen arkadaşlar oynayacaklar dedi. ” Çünkü oynadığımızda onun sadece bir oyun olmadığını biliyorduk, aynı zamanda bir eğitimdi. Maçımız çok heyecanlı geçti. Ebu Bekir Önderlikten 10 dakika daha uzatmasını istedi ama Önderlik kabul etmedi ve “Bu oyunun bir saatlik zamanı var ne bir dakika fazla ne de bir dakika az.” dedi ve bir saat dolduğu gibi Önderlik oyunu bıraktı.
Önderlik gerçekten bize ruh verdi. Bizi de yeniden dünyaya getirdi. Ama biz 40 milyon insan Önderliğimizi özgürleştiremedik. Bu bizim için büyük bir utançtır. Önderliğimiz özgürleşmeyene kadar biz Kürtlerin varlığının bir anlamı yoktur. Her Kürt insanı Önderliğe sahip çıkmalıdır.
NC// Diren Bagok