HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin Kaleminden
“Okumak derken, okula gitmekten söz etmiyorum. Özelliklede kapitalizmin kendi sistemine modern çağdaş köleler yetiştiren okullarından söz etmiyorum. Sistemin eğitim kurumlarını bir noktaya kadar kullanmak ve sonra da hayat içinde doğru bir yol çizmek gerekiyor. Sistemin eğitim kurumları sisteme eleman ve işçi yetiştiren birer labaratuvar işlevi görmektedir. Aslında bu eğitim kurumlarına okul bile denmez. Sistemin eğitim kurumlarına baktığımızda, bu eğitim kurumlarında devletin dilini, yüzünü, kültürünü ve karakterini görüyoruz. Sadece okuma yazma öğrenmek eğitimli olmak demek değildir. Kapitalizmde üniversite bile bitirmek aslında meslek edinmek içindir. Ancak hayatı okumak, hayatı doğru öğrenmek, kötülüklere meydan okumak, özgürlük için mücadele vermek en önemli olandır. Demekki okumak sadece okula gitmek değildir. Kitap, dergi, gazete okumak da okumanın farklı bir yönüdür.
PKK’de Önderliği okumak nasıl izah edilir? Toplumsal değerleri yaşayan, kendini geliştiren, hayatı doğru öğrenen, kendini eğitmesini bilen, araştıran, okuyan ve öğrenen olarak izah edilir. Okula fazla gitmeyip de kendini eğiten, öğrenen, geliştirmiş çok insan var. Nitekim ilk filozoflar nasıl filozof oldular? İlk filozoflar filozof olarak doğmadılar, hayatı derinliğine öğrenerek, kavrayarak, derin bir yoğunlaşma içine girerek bilgilendiler, ki, filozof demek bilgi peşinde koşan insan demektir. Önce iyi bir şekilde öğrenen sonra da öğreten insana filozof/bilge/alim denir. O halde Önder Apo bu çağın en büyük filozofudur.
Ancak toplum içinde filozofların/bilgelerin/alimlerin sayısı oldukça azdır. Filozof bilge alim bildiklerini topluma verendir. Peygamberlerde filozof olarak kabul edilirler her ne kadar ilahi sözleri ağır bassa da, insanlığın doğru yola gitmeleri ve iyi bir hayata sahip olmaları için mücadele ettiler. İşte bütün bunlar eğitimle, bilgiyle, okumayla oldu. Hayatı doğru okumayanlar yanlış bilgilendirirler ve en kötüsü de bilgiyi İktidar ve egemenlik için kullananların etkisi altında kalırlar. İşte devlet denilen aygıt bilgiyi edinip de, okuyup da, bunu kötüye kullananların kurduğu bir mekanizmadır. Bu açıdan, Önder Apo eğitime çok önem veriyor. “Eğitim, eğitim, eğitim” diyor
Kürt halkı Önder Apo’nun önderliğinde, demokratik toplum olmada belli bir gelişme yaşandı ancak okuma konusunda hala büyük yetersizliklerimiz var. Önder Apo’nun yolunda yürüyen bir Kürt çzellikle gençler her gün Önder Apo’yu okuyacak, araştıracak. Önder Apo’nun ve partimizin çok sayıda siyasi analiz ve sayısız değerlendirmeleri mevcuttur ve her bir politik değerlendirme ve yazı/makaleler birer okul ve üniversite düzeyindedir. Tabii ki sistemin okullarıyla ve üniversiteleriyle Önder Apo’nun büyük bilgi içeren kitaplarını aynı kefeye koymuyoruz, çünkü birkaç yüzyıldır ya da son bin yıldır var olan okullar, üniversiteler kapitalizmin ve devletin siyasetini toplum üzerindeki egemenliğinin meşrulaştıran resmi ideolojinin yanlış bilgi kurumlarıdır. Bu okullarda matematiği fen ve coğrafyayı öğrenmek doğru eğitim almak demek değildir. Çünkü bu eğitimi her sistemde toplum öğrenir. Ancak bu okullarda mevcut hakim sınıfların yani devletin toplum üzerinde kurduğu egemenliğin meşru olduğunun propagandası yapılır ve buna da eğitim denilir.
Bütün devrimci önderler okullara gitmişlerdir, üniversiteler okumuşlardır ama devrimciliği hayatın içinde, halkın içinde öğrenip geliştirdiler. Yani devrimci önderler hayatı okudular, toplumu okudular, insanların yaşamlarını ve herşeylerini okudular. Yazılan bütün kitaplar hayatın içinden geçilerek yazılan ve hayatı anlatan kitaplardır. Bilgi birikimi yaşayan insanlar o bilgileri sonraki kuşaklara aktarmak için bu bilgileri yazma gereği duydular. İşte bütün bunlar hayatı doğru ve derin bir şekilde kavramakla, öğrenmekle, okumakla olur. Hayatı doğru okumayanlar hiçbir şey öğrenmezler. Her şey hayat içinde başlar hayat içinde biter. Kürt halkı olarak şimdi daha çok okumamız gerekiyor. Bizim yayınlarımıza bakıyorum, yayınlarımızı pek takip eden, okuyan fazla kimsenin olmadığını görüyoruz. Bu büyük bir eksikliktir. Parti yönetiminde bir arkadaşların, günlük sürece ilişkin açıklamaları ve yazıları oluyor ancak takip eden ve okuyan sayısı çok düşük. Önderliği doğru anlamak ve Önderliğin hedeflediği toplumu kurmamız için okuma ve araştırma yeteneğimizin gelişmesi gerekiyor. Mesela Newroz’da, şehirlere göre toplanan on binler, yüz binler hatta Amed gibi bir şehirde iki milyona yakın insan toplanıyor ve bu durumda bir sitemizi en azından kırk bin insanın takip etmesi ve okuması gerekiyor. Önderliğin yazdığı ve çok önemli bilgiler veren kitaplardaki yazılar sitelerimizde bölüm bölüm yayınlanıyor ancak okuma ve takip etme konusunda büyük yetersizlikler var. Avrupa’da yaşayan iki milyondan fazla Kürt yaşıyor ama bir sitemizi en fazla birkaç yüz kişi takip ediyor, bazı sitelerimizi takip eden insan sayısı yüzü bile bulmuyor. Mesela, sitelerimizi takip etme ve okuma kampanyaları olmalıdır. Parti’nin ideolojisini, Önder Apo’nun paradigmasını nasıl öğrenip bir yaşam kuracağız? Kendi kendini yönetmek bilgiyle ve beceriyle olur. Apolitik olanlar iktidar sevdalısı kesimler tarafından yönetilirler. O açıdan, doğru bilgilenmek, okumak, araştırmak olmazsa olmazdır.
Partimizin elli yıllık büyük bir ideolojik birikimi ve Önder Apo’nun büyük yaşamsal bilgiler veren kitapları var ki, her kitabı bir okuldur, üniversitesidir. Bütün bu bilgilere ancak okuyarak ulaşabiliriz. Önder Apo’yu yaşatmak Önder Apo’nun hedeflediği sosyalist insan olmayı başarmış olmaktır. İnsan doğarken bilgiyle doğmaz, insan hayatın içinden geçerek, hayatı derinliğine yaşayarak bilgili olur. Toplumun sahip olması gereken en büyük zenginlik doğru bilgi ve eğitimdir. Bütün zenginliklerin temeli bilgi ve eğitimdir. PKK bir eğitim partisi olarak kuruldu. PKK’yi anlamak için okumamız gerekiyor, öğrenmemiz gerekiyor. Önder Apo’ya layık olmak kendini eğitmekle, okumakla olur. Kendini eğitmemiş olan, okumayan, araştırmayan, öğrenmeyen biri Önder Apo’nun öğrencisi olamaz.
Önder Apo elli yıldır kimler için, neden büyük bir mücadele yürütüyor? Özelde Kürtler için, genelde Türkiye halkı ve Ortadoğu halkları için ve nihayetinde insanlık için mücadele ediyor. O halde, partimizin ve Önder Apo’nun yazılarını, değerlendirmelerini okumamız ve takip etmemiz gerekiyor. Okumayı ve öğrenmeyi ekmek ve su gibi bir ihtiyaç olarak görmeliyiz. Önderliği okumak özgür yaşamı öğrenmektir, politikleşmektir, eğitimli olmaktır. İnsanlarda okuma ve araştırma kültürü yok denecek kadar azdır, ve kimse sorsak, ben okumayı sevmiyorum diyor. Ama yemek yemesini, arabalara binip gezmesini, tatile gitmesini, alış veriş yapmasını, son model telefonlar alıp sohbet etmesini seviyor. Yani kapitalizmin tüketicisi olmayı seviyor. Bu şekilde Apocu olunmaz. Önderliği doğru anlamak için okumamız gerekiyor öğrenmemiz gerekiyor. Yoksa kapitalizmin çarkının basit bir dişlisi olmanın ötesine gidilmez. Ki Avrupa ortamı öyle bir ortam ki, insanı yutar ve alır götürür. Özellikle Avrupa’da yaşayan Kürtler, en başta da gençler bu gerçekleri görmeli ve dikkatli olmalılar. Önder Apo’ya layık olabilmek kendimizi eğitmekle ve hayatı doğru okumakla, öğrenmekle ve doğru yaşamakla olur.”