HABER MERKEZİ- Kemal Söbe’nin Kaleminden
“Önderler halklara hizmet ettikleri sürece önder olmayı hak ederler. Halklar, önderlere, kimliksel ve sosyal olarak çoraklaşmayı yaşadıkları zaman ihtiyaç duyarlar ve gerçek önderler iktidar ve egemenlik hesabı yapmadan halklar için her fedakarlığı yapmaktan kaçınmazlar. Halklar topraktır, önderler ise o topraklarda filizlenir ve o çorak hale getirilmiş halklara yeniden canlılık ve verimlilik vererek yeni bir yaşamın sahibi yaparlar. PKK’de gelişen Önderlik gerçekliği klasik iktidarcı, egemenlikçi ve ulus devlet zihniyetini aşan bir çizgidedir. Gerçek halk Önderliği halkın kendi kendini yönetmesini sağlayan ve böylece halkın içinde eriyen, halklaşandır. Halka kendi kendisini yönetmesini öğretmeyene Önder denmez, iktidar sevdalısı ve koltuk düşkünü denir. Önder Apo, özgürlük mücadelesini geliştirirken bu hususlara çok dikkat etmiş, devletin ve halkın özgürlüğünün birlikte olamayacağını reel sosyalizmin denetimlerinde çözümlenmiştir. Ki, devletin ilk oluşunu zaten bir elit seçkin sınıf oluşumudur. Kapitalizmin gelişmeye başladığı ulus devlet ve cumhuriyetler dönemine kadar devlet aygıtı dar seçkin aile/hanedan olarak varlığını sürdürmüştür.
Cumhuriyetler ve ulus devletlerin gelişimiyle devletin aygıtsal yapısı daha çok genişleyip hayatın her alanına girmesiyle bile devlet yeni elit seçkin sınıf olan sermayenin/kapitalizmin bekçiliğini yapmaya devam etmiştir. Ancak ulus devletler çağında devletler köleci ve feodal rejimlerde olduğu gibi geniş toplumsal kesimlere yapısı ve amaçları gereği açıktır. Yani devletin geniş toplumsal kesimlere yapısı ve amaçları gereği açık olma durumu hedeflediği iktidar ve egemenlikle ilgilidir. Devlet olarak kendisini topluma kabul ettirmek ancak ulus devlet maskesiyle ve liberalizmle mümkün olabilirdi. Yani bireysel özgürlüğü toplumsal özgürlüğün önüne koyma ve her insanı bu rekabete teşvik etme, toplumsal değerlerden koparma insan toplumunun manevî olarak en büyük kaybı olmuştur. Önder Apo’nun belirttiği gibi, insan toplumu, hiç bir sistemde ulus devlet maskesi takmış kapitalist sistemdeki gibi toplumsal değerlerden uzaklaşmamıştı. Egoizmin, bencilliğin, bireyselliğin en kötüsü son yüzyılda yaşanılıyor. İşte Önder Apo, devlet ve insan gerçekliğini iyi bir şekilde analiz etmiş, ortaya çıkan sonuca göre, devletin insanın hırslarının ve toplum karşılığının bir sonucu olduğunu ifade etmiştir.
Demekki devletin olduğu yerde halk önderleri olmaz, özgürlük olmaz ve insanlık olmaz. Maddiyatın adeta tanrı olarak kabul edildiği devletçi ve egemenlikçi koşullarda insanın ne değeri olabilir ki? İnsan devlete, paraya ve eşyaya kurban ediliyor. Aksi halde, milyonlarca insan nasıl olur da devletin varlığının devamı için kendisini feda eder. Vatan millet sakarya, devlet millet el ele, devlet elden gidiyor, ülke elden gidiyor, demeleri aslında bir avuç sermaye sınıfının toplum üzerinde kurduğu egemenliğin bitmesidir. Feodalitenin tasfiyesiyle sözde özgürlüğü savunan yeni iktidarcı sınıf olan sanayiciler nasıl toplumu ikna ederek yüzlerce yıl sürecek bir iktidar ve egemenlik kurabilirlerdi? Seçim sisteminin olması, birbirinden beter kapitalist düzen partilerinin eliyle toplumun gözlerini boyayarak, biz sizin siyasi temsilcileriniz olarak sizin meclisinize giriyoruz demeleri, cumhuriyet halkın sistemidir demeleri, bütün toplumsal değerleri, adaleti, demokrasiyi ardına kadar kullanmaları devletin ve sermayenin toplum üzerindeki egemenliğini garantiliyor, meşru hale getiriyor, devleti kutsuyor, dokunulmaz kılıyor.
Bütün bunlara, göreceli biraz refah içinde yaşam imkânı ve biraz karın tokluğuda eklenirse ulus devlet maskeli sermaye iktidarını yıkmak ve halkın kendi yönetimini kurmasına önderlik etmek, Önder Apo’nun dediği gibi, iğne ile kuyu kazımak gibi birşey olur. Kapitalizmde her insanın gözlerinin derinliklerinde devletin küçük hücrelerini, tohumlarını görebiliriz. Her insanın nefesi bile biraz devlet ve iktidar kokuyor. İşte bu zorlu koşullarda halkın önderi olmak büyük çaba ve büyük bir irade ve amaç üzerinde yoğunlaşma gerektirir. Önder Apo, bütün ömrü boyunca Kürt halkına ve halklara en iyi şekilde Önder olmaya ve Önder olmanın hakkını vermeye çalıştı ve bize göre, Önder Apo bunu fazlasıyla başardı. Önder Apo, Kürt halkına ve halklara verebildiği her şeyi verdi ve ideolojik anlamda hala en büyük üretimi yapıyor. Önder Apo, bir önderin, ancak bir halkın kendi kendini yönetmesini sağlayabilirse gerçek Önder olabileceğini herkese gösterdi. Bir halk kendi kendini yönetmesini öğrenecek bir politik düzeye gelmişse işte orada halk özgür olmuş demektir. Doğru Önderlik bir halkı politikleştirip güçlendirecek, kendi kendini yönetmesini öğrenecek önderlik demektir. Toplum kendi kendisine önderlik yapabiliyorsa Önder Apo anlaşılmış demektir. Önder Apo’nun Önderlik anlayışı bir halkın kendi kendisini yönetmeyi öğrenme anlayışıdır. Bu açıdan komünalist sistemde halk ile Önderlik bir bütünlülüğü oluşturur.
4 Nisan Önder Apo’nun doğum günü bütün Kürt halkına ve insanlığı kutlu olsun. Çünkü Önder Apo’nun doğusu Kürt halkının özgürlüğü için gerçekleşen bir doğuştu. Çölleşmiş büyük bir ovada bir fidan olarak boy vermek, filizlenmek, yaşam kaynağı olmak ve çoğalarak bütün çölü yeşil hale getirip yaşanılır kılmak Önderlik sanatı demektir. Önderlik halkıyla çoğalır.”