HABER MERKEZİ- Önderlik Perspektifleri:
SOYKIRIMA KARŞI DEVRİMCİ HALK SAVAŞINI BAŞARMALIYIZ
“Suriye’de, Ortadoğu’da 3. Dünya Savaşı yaşanmaktadır. Bu savaşın daha ne kadar süreceği bilinmez. Dolayısıyla bu savaşın içerisinde nelerin olacağı bilinmez. 3. Dünya Savaşı’nın askeri yoğunluğu sürecektir. Suriye’de nasıl bir durum ortaya çıkacak, Ortadoğu nasıl dizayn edilecek; bu artık yürütülmekte olan askeri-siyasi mücadelenin sonucuna bağlı olarak netleşecektir. Dolayısıyla bir savaşın içerisinde daha birçok gelişme yaşanacaktır. Bu savaşın durumunu, karakterini anlayarak Hareket ve halk olarak kendimizi tüm boyutlarıyla hazırlamamız gerekmektedir.
IŞİD Kobanê’ye saldırdığında dünyadaki tüm güçler bakalım nasıl olacak diye beklediler. YPG’nin de direnemeyeceğini, Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin de yenileceğini düşündüler. Bunun gerçekleşmesini beklediler. Amerika’nın, diğer güçlerin Kobanê savaşının ilk döneminde nasıl bir tutum, tavır aldıkları bilinmektedir. Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin yenilgisini beklediler. Fakat baktılar olmuyor, oradaki muazzam güç dengesizliğine rağmen Kürdistan Özgürlük Hareketi direniyor. Bundan büyük moral, coşku alan dünya halkları, dünya insanlığı ayağa kalktı. Bu iki durum birleşince Amerika ondan sonra harekete geçti. Amerika Kobanê direnişinin, Rojava devriminin üzerine konmak ve saptırmak istemektedir. Bunun için de her şeyi yapacaktır. Böylece Rojava Özgürlük Devrimi’nin, Suriye, Kürdistan, Ortadoğu ve dünya halkları için yaratacağı, ortaya çıkaracağı sonuçları ortadan kaldırmak istemektedir. Bunu yapmaya, başarmaya çalışacaktır. Rojava Özgürlük Devrimi’nin, özgürlük, demokrasi, sosyalizm için ne anlam ifade ettiğinin bilincindeler. Rojava Özgürlük Devrimi’nin halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesinde oynayacağı büyük rolü bulunmaktadır. Bu nedenle de küresel kapitalist hegemonik gücü olan Amerika Rojava Özgürlük Devrimi’ni denetimine almak, kendi çizgisini egemen hale getirebilmek için her şeyi yapacaktır. Rojava devrimini saptırarak kapitalist modernist sisteme eklemleyerek zaman içerisinde özgürlük, demokrasi, sosyalizm çizgisini, amacını bitirecektir. Kapitalist, modernist sistemin bir parçası haline getirmek ve alternatif Demokratik Modernite sisteminin oluşmasının önünü almak isteyecektir.
Ortadoğu’daki rejimler, diktatöryal, despotik iktidarlar halkları, toplumları, insanları nefes alamaz düzeye getirmiştir. Halklar, toplumlar, insanlar buna karşı özgürlük ve demokrasi arayışı, mücadelesi amacıyla halk hareketlerini geliştirdiler. Bunu da sürdürmekteler. Kapitalist hegemonik güçler bu ortaya çıkan durumu sonuna dek kullanmaya çalışmaktalar. Halbuki Ortadoğu’da bu faşist diktatöryal, despotik rejimleri kendileri ortaya çıkartmış, onların ajan rejimleri olmaktan öteye bir gerçeklikleri yoktur. Fakat gelinen aşamada bu rejimlerin varlıklarını bu nitelikte ve tarzda sürdürmesinin toplumsal, maddi koşulları kalmamıştır. Bu ajan, despotik rejimlerin aşılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Ortadoğu halklarının özgürlüğü, demokrasisi temelinde değişim, dönüşüm imkanları, fırsatları, koşulları her açıdan ortaya çıkmış durumdadır. Halkların faşist diktatöryal, despotik rejimleri yıkarak demokratik devrimlerini gerçekleştirmelerinin önünü almaya çalışmaktalar. Ortadoğu halk hareketlerini özgürlük ve demokrasi doğrultusundan saptırmak için çok yoğun ve karmaşık yöntemlerle müdahaleler gerçekleştirmekteler.
Kaddafi Libya’da daha erken davranarak, Libya’da demokratik değişimi, dönüşümü gerçekleştirebilirdi. Hem Libya bu duruma düşmeyecekti hem de kendisi bu duruma düşmemiş olacaktı. Kaddafi’nin Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne yaklaşımı olumluydu. Kaddafi böylesine bir sonu hak etmemişti. Kaddafi’nin durumu, duruşu, yaptığı bazı şeyler, bunların hepsi değerlendirilerek eleştirilebilir. Bunlar ayrı bir konudur. Kaddafi kesinlikle bu trajik ve feci sonu hak eden bir insan değildi. Kaddafi’nin böylesine bir tarzda katledilmesine üzüldüm. Kapitalist hegemonik güçlerin neler yaptıklarını, yapabileceklerini Kaddafi trajedisinden herkesin doğru sonuçlar çıkartması gerekiyor.
Suriye’nin mülteciler diye belirtilen bu insanların bırakalım Türk devletine ekonomik olarak yük olmalarını tam tersine Türk devletinin ekonomisine çok büyük hizmet ederek, büyük sermaye birikmesine yol açmaktadırlar. Gerçeklik esasta böyledir, ama soykırımcı faşist devlet ve hükümeti Suriye’den gelen sığınmacılara çok büyük ekonomik masraflar yaptığını ve diğer dünya devletlerinin bu ekonomik yükünü paylaşmadığını propaganda etmektedir. Suriye’yi savaşla yerle bir ederek yüz binlerce insanı öldüren, milyonlarca Suriyeli insanın ülkesini terk etmesine neden olan, yine milyonlarca insanın Suriye’nin içerisinde yer değiştirmesine yol açan, Suriye’nin varlığının, geleceğinin ne olacağı belirsizliğini korurken bunun olmasına yol açan esas güçlerin en başında Türk devleti ve hükümeti olmaktadır. Suriye mevcut durumda böylesine bir konuma düşürülmüşse bunun esas sorumlusu Türk devleti ve hükümetinin kendisi olmaktadır. Suriye’de Türk devleti ve hükümeti savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçları işlemiştir. Suriye’de tüm bu yaptıkları bir gün ortaya çıkacaktır. O zaman özel savaş devletinin, hükümetinin neler yapmış olduğunu tüm dünya halkları, insanlık görecektir. O zaman nasıl korkunç, dehşet durumun yaşanmış olduğunu öğrenmiş, görmüş olacaklardır.
Suriye’den getirilen kadınların binlercesini, on binlercesini açıktan, gizliden fuhuşa sürükleyerek kullanmaktadırlar. Suriye’de tecavüz etmedikleri hiç bir şey bırakmazken, binlerce, on binlerce kadınına da tecavüz etmektedirler. Bu yapılanların temel bir nedeni de Suriye’den bu tarzda intikam almaktadırlar. Suriyeli kadınları kamplarda yaşayanlar ve kampların dışında yaşayan binlerce, on binlerce kadını bir biçimde fahişe haline getirerek fuhuşta kullanmaktadırlar. Suriye ülkesiyle, halkıyla büyük bir düşürülmeyi, yıkılmayı bu son birkaç yıllık savaşın içerisinde yaşamış oldu. Bu durum daha da yoğunlaşarak, derinleşerek kapsamlı durum kazanarak sürecektir. Türk devleti Suriye’den bir yandan intikam alırken diğer taraftan da Suriye’de planlarını, hedeflerini, amaçlarını gerçekleştirmek başarmak istemektedir.”
Devam edecek…