HABER MERKEZİ –
“Ordulaşmak, güçlü bir disiplin kavrayışına ulaşmak ve uygulamakla mümkündür. Parti, cephe ve özellikle ordulaşmada belli adımlar atarken, karşımıza oldukça kendini dayatan bir sorun olan disiplini kapsamlı olarak yeterince kavrayamama ve daha çok da uygulayamama durumu söz konusu olmaktadır.
Siyasi ve daha çok da askeri olarak ordulaşmayan halklarda, gerek yabancı egemenliğin, gerekse işbirlikçilerin veya kendi egemenlerinin hâkimiyeti altında iradesinin dumura uğratılması, iradesini kullanamaması, sürekli başka iradelere tabi olması, kendi çizgisinin yolcusu olmaması disiplinli yaşamayı da felç etmektedir. En disiplinli uluslardan bahsedildiğinde görülecektir ki, bunlar en ilerici, en çalışkan ve en kuvvetli uluslar olarak karşımıza çıkarlar. Almanların ince, dakik disiplininden ve sonuçta da Alman harikasından bahsedilir. Bunun altında disiplin vardır. Çoğunuzun da bildiği gibi, çalışma titizlikleri adeta kusursuzdur ve böylesine disiplinli bir çalışma, onları zaman zaman dünyada ekonomik ve giderek de askeri olarak da önder kılıyor. Çalışma disiplini, Amerika’da en ince ayrıntılarına kadar geliştirilmiştir. Yine sosyalist ülkelerde en ince detaylarına kadar geliştirilmiştir. Bunlar son derece disiplinli toplumlardır. Ama hangi toplum çalışma disiplininden uzaksa, o toplum her türlü basitliği de sonuna kadar yaşıyordur. Çünkü iş disiplini, çalışma disiplini, savaş disiplini ve siyasi disiplini yoktur. Sonuçta, üzerinde her türlü egemenliğin denendiği ve sonuç aldığı edilgen, tembel, uyuşuk ve kullanılan bir halk durumuna veya onun sınıfı durumuna gelme söz konusudur. Belki bu tip halkların, ulusların veya sınıfların bireylerine disiplinsiz yaşamak rahat gelebilir. Ama bu rahatlığın altında en kokuşmuş kölelik, boyun eğme ve sömürü vardır.
Disipline güç getiremeyenler kölelerdir.
Üzerinde her türlü baskının, her türlü hakaretin, hor görmenin uygulandığı topluluklardır. Bir insanın ne kadar kof olduğunu anlamak istiyorsanız, ne kadar disiplinsiz olduğuna bakmak yeterlidir. Fiziğine, ruhuna ve düşüncesine ne kadar egemen değilse, o tip o kadar koftur. Ne kadar fiziğine, düşüncesine ve bedenine sahip değilse, o kadar düşmüştür veya tükenmiştir. Her türlü uygulamaya hazır ve açıktır. Bu tiplerden siyasi ve askeri yaratıcılık asla beklenemez. Bu anlamda disiplin, kendini ayakta tutma, kendine hâkim olma, kendini kontrol etme ve kendini denetleme anlamına gelmektedir. Ruhunu disipline etmeyenler en aşağılık tipler olarak belirirler. Yine düşüncesini iyi çizemeyen, bu temelde kendine hâkim kılamayan derbederdir, karmaşıklık içindedir ve her yöne çekilebilir. Çabasını, düşüncesini ruhuna uygun sarf etmeyenler dağınıktır, son derece verimsizdir ve bunlar iflas etmeye mahkûmdur. Kürdistan halkının bırakalım disiplinli çalışmasından ve yaşamasından bahsetmeyi, bu kavramla uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. İnanılmaz halde kendisinden uzaklaşmıştır.
Disiplinden bahsetmek için, öncelikle bir ulusal çizgi, yine temel çıkarlar konusunda bir kavrayışın olması gerekir. Bu olmayınca kendi çıkarlarını esas alan bir yürüyüşten ve çabadan bahsedilemez. Herkes kendi borusunu öttürmeye çalışırken, aslında bir hiç olduğunu ortaya koyar. Sonuçta hiçbirisinin kazanamayacağı açıktır. Mevcut kapitalizm ve sömürgecilik karşısında, değil bireyin savaşıp sonuç almasının söz konusu olması; ancak en alçakça, rezilce bir baskı ve sömürünün konusu olabilir. Yaşamı budur.
Hiç şüphesiz, eğer biz baştan disipline ağırlık vermediysek bunun nedeni açıktır: Bırakalım disiplini, kendinize bile sahip çıkamayacak kadar basitleştirilmişsiniz. Disiplin meselesini açıyorsak bunun nedeni; biraz gelişme sağladığınız ve özellikle de disipline gelme olayının ilerlemek için çok önemli bir aşamaya denk gelmesindendir. Bundan sonra disiplinsiz yürümenin mümkün olmadığı gerçeğinin kendini dayatmasıdır. Ya disiplinli yaşanılıp ilerleme sağlanır, ya da disiplin karşısında yenik düşülür ve basitleştirilmiş geri topluluklara dönüşülür. Bunun başka yolu yoktur. Disiplini kendine yediremeyenler ne partileşir, ne cepheleşir, özellikle de ordulaşamaz. Bu konuda PKK ve önderlik ettiği Cephe Ordu çalışmalarında, disiplin hiç kimsenin, hiçbir gerekçeyle karşısına dikilemeyeceği, gereklerini mutlaka oynaması gereken bir sorun durumuna gelmiştir. Doğru yaklaşım ve yetkince uygulama önemli ve kesindir. Bundan sonra hızlı gelişmenin en önemli nedeni de bu olacaktır. Böyle anlaşılıp uygulanmalıdır.
Disiplini çeşitli sorunlarla iç içe ele alabiliriz.
Özgürlük bağlantısı nedir? Faaliyetlerin kapsamıyla ilişkisi nedir? Diğer biçimsel sorunlarla ilişkisi nedir? Bunlar ortaya konulmalıdır. Tarihi kökeniyle disiplinli toplum olmaktan çıkışımızın tarihsel nedenlerini ve hali hazırdaki toplumsal koşulların bizi disiplinli olmaktan nasıl uzaklaştırdığını, kısaca açtığımız bu yönleriyle değerlendirebiliriz. Disiplinin Parti, Cephe, Ordu’daki uygulanması arasında benzerlikler ve farklılıklar nelerdir? Bunlar üzerine durulmalıdır. Disiplin, eğitim ve tecrübeyle nasıl geliştirilir, emniyet ve denetimle ilişkisi nedir? Bu anlamda ancak çeşitli konularla yakınlık bağlantısı içinde ele alınarak, disiplinli olmanın doğru bir kavrayışına ulaşılabilir ve doğru uygulamasına güç getirilebilir.
PKK’nin ordulaşma çabalarının yoğunlaştığı bu aşamada disiplini dayatmak, disipline gelmek artık ertelenemez bir görev olarak karşımıza çıkıyor. Disiplinli kişilik bir militan için vazgeçilmez bir özellik olarak hem de günü gününe uygulanması gereken bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. İşler sadece bir doğruyu belirleme, bir ideolojik çalışma ve hatta bir siyasi çalışma olmaktan çıkınca, belki kendini o kadar dayatmaz, ama iş askerileşmeye gelince, durumlar köklü olarak değişir. Bu işe “varım” diyenlerin mutlaka kendisini disipline etmesi gerekir. Disipline bir kişiliğe ulaşma, tutarlı olmanın ölçütü olarak alınmalıdır.
Disiplin, özgürlüğe gitmenin vazgeçilmez bir kuralıdır.
Disiplinli bir halk olmayı amaçlamayanlar, özgür yaşamın kenarından bile geçemezler. Disiplinsiz halkların özgürlüğe gittikleri görülmemiştir, özgürleştiği de görülmemiştir. Özgürlük bir anlamda disiplinden geçer. Disiplinden geçmeyen özgürlük, basitlik ve en kötüsünden bir boyun eğmedir. Kendini konuşturanlar, disipline gelmemenin bin bir bahanesini gösterenler belki “ben kişisel özgürlüğümü kullandım” diyebilirler, ama bunlar bilakis kendi sefaletlerini en düşkün biçimde ortaya koymuşlardır. Başka hiçbir anlama gelmez. Kendini bilmezce yaşamı, keyfi yaşamı olur olmaz ortaya koyanlar, ne kadar özgürlük düşmanı olduklarını ve bu konuda ne kadar utanmaz olduklarını ancak ortaya koyarlar. Başka hiçbir şey bunu kanıtlayamaz.
Disiplin, emniyetin de temelidir.
Bir yerde disiplin uygulanmadığında, orada emniyet diye bir şey kalmaz. Emniyet kalmadığında, çalışmaların sağlıklı şekilde yürümesinden bahsedilemez. Disiplinli çalışanlar, emniyeti kendiliğinden sağlamış olurlar. Emniyetin vazgeçilmez bir gereği disiplindir.
Disiplin kendini tanımakla başlar.
Görülüyor ki, disiplin, bütün bu anlatımlar karşısında ifadesini vazgeçilmez bir özellik olarak karşımıza çıkarmaktadır. Temel hayati amaçlara ölümüne bağlı olduğunuzda disipline ulaşmışsınız demektir. Temel hayati amaçlar, yurtseverlik ve özgürlüktür. Bunları gerçekleştirmekle mükellef olan parti ölçülerine bağlı kalmak gerekir. Parti’nin önderlik ettiği, özellikle de ordulaşma ölçülerine mutlak anlamda, hem de en çok bu noktada bağlı kalmak gerekir, bu noktada yoğunlaşılmalıdır.”
Halklar Önderi Abdullah Öcalan