HABER MERKEZİ- Tarihi gelişmelerin yaşandığı bölgemizde gençlik devrimci rolünü oynayarak beklenen sonuçlara yol açacaktır, açmalıdır. Bulunduğu her yerde örgütlenmeli ve hareket halinde olmalıdır!
Gençliğin Sözü
Gençliğin rolünü tartışmanın, bu konuda gerekli örgüt ve eylem biçimlerini belirlemenin önem kazandığı bir süreçteyiz. Bölgemizde, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan gelişmelerin yanı sıra toplumun içinde bulunduğu durum gençliğe bunu dayatmaktadır. Gerek örgüt gerekse eylem gücü itibarıyla belirleyici olan gençlik, sürece daha etkin bir şekilde dahil olmalı ve öncülük misyonunu yerine getirmelidir. Bu süreçte, yeri geldikçe direnişiyle yeri geldikçe çözüm gücüyle en çok öne çıkması gereken toplumsal kesim gençlik olmaktadır.
Her şeyden önce belirtmek gerekir ki devrimci-yurtsever gençlik hareketleri siyasi partiler veya herhangi bir sivil toplum örgütü gibi yaklaşamaz. Bu anlamda devrimci-yurtsever gençlik hareketleri kendine özgü bir kimliğe, ruha ve tarza sahiptir. Çok köklü bir örgütsel ve mücadele geleneğine sahiptir. Öyle resmi, bürokratik ve liberal yaklaşımlar asla kabul edilemez. Gelişen olaylara karşı adeta düzenin bir siyasi partisi gibi basın açıklaması yapmak, yazılı tepkiler gösteren tarzların gençlik tarzıyla bir alakası olmadığını bilmek gerekiyor. Bu nedenle mücadele geleneğine, gençliğin tarzına ve üslubuna dönmek gerekiyor. Dolayısıyla devrimci- yurtsever gençlik örgütlerini özünden saptıran, işlevsizleştirerek onları herhangi bir toplumsal örgütlenme durumuna düşüren bu tarz ve yaklaşımlar aşılmalı, buna zemin verilmemelidir.
Bilinmeli ki, gençliğin eylem düzeyi örgütlülük düzeyini belirler. Ve yine bir toplumsal güç ne kadar örgütlüyse o kadar etkili eylem yapabilir. Eylem, örgütün ifade biçimidir, harekete geçmiş halidir. Örgüt ise eylemin dayandığı akıldır, iradedir. Bu anlamda örgütsüz bir eylem, eylemsiz bir örgüt düşünülemez. Bu nedenle eylemsiz örgütlenmeler, yozlaşmaya ve dağılmaya mahkumdur. Örgütsüz eylemler de benzer bir biçimde belli bir ortak akla dayanmayan, istikrarsız, amacından sapmış eylemler olmaktan kurtulamazlar.
Gençlik, dinamik doğası gereği hareketlidir, yani eylemlidir. Durağanlık, statiklik gençlik kimliğine hep ters özelliklerdir. Bu nedenle gençliğin çokça oynanmış kimliği üzerinde durmak, doğasını ve sahip olduğu özellikleri de bilmek gerekiyor. Egemen güçler tarihin tüm aşamalarında gençliği hep kontrol altında tutulması gereken tehlikeli bir kesim olarak görmüş ve kendi çıkarları doğrultusunda konumlandırmaya çalışmıştır. Çünkü tarih boyunca gençlik, eylem gücüyle toplumsal gelişimin içinde belirleyici bir yere ve misyona sahip olmuş, özgürlüğe yatkın doğası ve bitmez enerjisiyle egemenlerin ve zalim güçlerin korkulu rüyası olmuştur. İşte tam da bu noktada gençliğin örgütlülüğü gündeme gelmektedir. Gençliğin sürekli içinde tutulduğu örgütsüzlük, enerji ve eylem gücünün heba olmasına veya sisteme kanalize olmasına neden olmuştur. Bugün de sistemin tüm özel savaş faaliyetleri, özünde gençliğin söz konusu özeliklerini törpülemeyi, zihnini bulandırmayı ve bununla kontrol altında tutmayı hedeflemektedir.
Bu temelde gençlik, kendi özüne ve tarihine yakışır bir tarzda kendi örgütlülük durumunu ve eylem çizgisini gözden geçirmeli ve mücadele içindeki yerini belirlemelidir. Böylesine tarihi gelişmelerin yaşandığı bölgemizde gençlik devrimci rolünü oynayarak beklenen sonuçlara yol açacaktır, açmalıdır. Bulunduğu her yerde örgütlenmeli ve hareket halinde olmalıdır. Çünkü: “Özlenen yaşam mucizelerle değil, gençliğin yapacağı devrimle gelecektir.”
Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi