Beyrut’ta düzenlenen ‘Ortadoğu’da Uygarlık Krizi ve Demokratik Uygarlığa Doğru’ kongresi, altıncı oturumun ardından sonuç bildirgesinin açıklanmasıyla sona erdi.
BEYRUT – Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 17 ve 18 Kasım tarihlerinde düzenlenen “Ortadoğu’da Uygarlık Krizi ve Demokratik Uygarlığa Doğru’ kongresi sona erdi. 6 oturum şeklinde gerçekleştirilen kongre sonuç bildirgesinin açıklanmasıyla sona erdi. Bildirge Kürtçe ve Arapça okundu.
Kongrenin Newroz Toplumsal Kültür Vakfı, Mazir Araştırma Merkezi, Rojavalı Ermeniler Ulusal Meclisi, Dayîm Federalizm Kongresi ve Süryani Birlik Partisi sponsorluğunda gerçekleştirildiğinin belirtildiği bildirgede, kongreye Suriye, Türkiye, Irak, Mısır, Lübnan, İran ve birçok Avrupa ülkesinden siyasetçi, akademisyen, aydın, gençlik ve kadın örgütleri ile siyasi parti temsilcilerinin katıldığı aktarıldı. Kongrenin 2016 yılında Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde “Ortadoğu’ya barış ve huzur Abdullah Öcalan’ın fikirleri ile gelecek” şiarıyla gerçekleştirilen kongrenin devamı niteliğinde olduğunun belirtildiği bildirgede, Lübnan hükümetine misafirperverlikleri nedeniyle teşekkür edildi.
Kongrede Ortadoğu’da yaşanan krizin sebepleri ve çözüm yollarının tartışıldığının belirtildiği bildirgede, şu ortak kararlara varıldığı aktarıldı:
“Tarihi bir mirasa sahibiz. Tarihi bilinç düzeyimiz yetersiz olduğu için mevcut kaosu çözüme bağlayacak bir birikimimiz de bulunmamaktadır. Bu yüzden de adil, özgür ve eleştirel bir ortak eğitime ihtiyaç duyulmaktadır.
Ezilen halklar ve güçler, süregelen uzun yıllar boyunca tüm zulüm ve inkar politikalarına karşı direnmiştir. Tarih hiçbir zaman egemenlerin tiyatrosuna dönüşmemiş ve maddi ve manevi direniş değerleri yaratmıştır.
Farklı ulus, inanç, mezhep, kültür ve toplumları yok sayan ulus-devlet zihniyeti, bölgedeki parçalanma ve çatışmaların temel sebebidir.
Kadın özgürlüğü esas davamızdır. Özgür ve demokratik bir Ortadoğu için kadın mücadelesi stratejik ve radikal bir şekilde zafere ulaştırılmalıdır.
Merkezi devlet yönetiminin Ortadoğu’da artık iflas ettiği açıktır. Bu yüzden tüm halk, inanç, mezhep, kültür ve kimlikleri bir arada tutan ve kucaklayan alternatif bir siyasi sistem ve güce ihtiyaç duyulmaktadır.
Milliyetçi sistemlere karşı kadın özgürlüğü, barış ve inanca saygı ile ortak yaşama dayanan Demokratik Ulus projesini geliştirecek yeni bir sisteme ihtiyaç duyulmaktadır.
Filistin halkına yönelik İsrail tarafından soykırım saldırıları yürütülmektedir. Kürt halkına yönelik de Türkiye tarafından savaş yürütülmektedir. Türkiye, Kürt, Asuri, Süryani, Ermeni ve Arap halkların varlığını inkar etmektedir. Türkiye, faşist zihniyeti ile fiziki katliamlar gerçekleştirdiği gibi tüm uluslararası insan hakları kanunlarını da çiğnemektedir. Türk devleti insanlık suçu işlemektedir. Bu suç ve saldırılara karşı direniş sergilenmelidir.
Katılımcılar, halk önderi ve özgür aydın Abdullah Öcalan’ın koşullarına dikkat çekmiş ve Öcalan’ın Ortadoğu’da barış ve direnişin mimarı olduğunu vurgulamıştır. 20 yıla ulaşan tutukluluk ve devam eden ağırlaştırılmış tecrit koşulları insan hakları ihlali olduğu gibi tüm uluslararası insan hakları kanunlarının çiğnenmesi anlamına gelmektedir.
Katılımcılar bu esasla, tüm uluslararası insan hakları örgütlerine Öcalan’a yönelik devam eden ağırlaştırılmış tecrit uygulamalarının kaldırılması için Türkiye’ye baskı yapılması çağrısı yapmaktadır. Katılımcılar, Öcalan başta olmak üzere tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması çağrısı yapmaktadır. Ayrıca Öcalan’ın özgürlüğü için ortak bir çalışmanın yürütülmesinin insanlık, ahlak ve vicdani bir görev olduğu vurgulanmıştır.
Katılımcılar, bölgede barışın sağlanmasının tek yolunun diyalogdan geçtiğini vurgulamaktadır.
Ayrıca, katılımcılar Ortadoğu ülkelerinde düzenli kongrelerin gerçekleştirilmesi kararına ulaşmıştır. Bu esasla, çalışmaları takip edecek bir komitenin kurulması kararı alındı. Komite, kongrenin sonuçlarını takip edeceği gibi farklı toplumsal alanları da çalışmalara katabilmek için çalışma yürütecektir. Bu kongreler ile ortak yaşam iradesi, eleştiri ve özeleştiri kültürünün geliştirilmesi ve tüm halk, inanç ve renklere saygı duyulmasını geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Kongrede, savaş, işgal, egemenlik ve komploların hiçbir zaman çözüm getirmediği vurgulanmıştır. Aksine diyalog ve ortak çalışmalar çözümün tek yoludur. Ortak bir çalışma ve diyalog kanallarının açılmasını sağlayabilecek tarihi bir mirasa sahibiz.
İki gün süren kongremiz başarıyla sonuçlanmıştır.
Yaşasın halkların kardeşliği
Yaşasın demokratik Ortadoğu”