HABER MERKEZİ – YPS Koordinasyon Üyesi Ahmet Kesip’in YPS sitesinde değerlendirme yazısı yayınladı.
Yazının tamamı şu şekilde;
“Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki tüm insanlık ve toplumsal değerlerimize benliğimize en vahşi bir biçimde düşman tarafından el konulup yok edilmek istenmektedir. İşgalci, soykırımcı faşist Türk devleti son yüz yılda Kürt ve Kürdistan halkımıza karşı belki de tarihte eşi benzeri görülmemiş bir soykırım ve yok etme saldırısını yürüttü, yürütmektedir. Bu yüz yılda tarihin tanık olduğu en barbarca bir inkar imha soykırım süreci Kürt halkına dayatıldı, dayatılmaktadır. Bu vahşete karşı bilinci vicdanı yüreği olan her insan sessiz kalması düşünülemez.
Deniliyor ki, Türkiye neden yakılıyor? Son günlerde özel savaş medyası üzerini her ne kadar örtmeye çalışsa da Türkiye genelinde gündeme oturan temel soru ‘’Türkiye neden yakılıyor?’’ sorusudur. İnsanlık tarihine beşiklik etmiş mazlum Kürt halkına son yüz yılda faşist Türk devleti tarafından sistematik bir soykırım uygulanmaktadır. Kürt halkının inkarı ve imhası üzerine kurgulanan faşist Türk devleti yüz yıldır Kürdistan’da sistematik olarak soykırımların en acımasızını uygulamaktadır. Halkımıza sadece fiziki soykırım uygulanmıyor, kültürel soykırım, zoraki asimilasyon, iradesini kırma, talan, tecavüz sistematik bir şekilde Kürt halkına uygulanıyor. Bu durum faşist Türk devletinin Kürtlere uyguladığı temel bir soykırım politikasıdır. Devletin kendisi bu politika üzerine kurgulanmıştır.
Faşist Türk devletinin yüz yıldan beri Kürdistan’da Kürtlere uyguladığı soykırım uygulamalarının günümüzdeki uygulayıcısı AKP-MHP faşist rejimi şahsında zirve yapmış durumdadır. Türkiye neden yakılıyor sorularını soranlar, soruyu tersten de sorabilmeliler. Yüzyıllardan beri Kürdistan neden yakılıyor? Kürt halkı neden en barbarca soykırıma tabi tutuluyor? Coğrafyası insanları neden yakılıp, öldürülüyor? Mazlum Kürt halkına uygulanan vahşi soykırım uygulamaları neyle ve nasıl izah edilebilir? Bir halkın soykırım kıskacında yaşadığı acıları görmeyen his etmeyen insan olabilir mi?
Günümüzde Kürdistan’da Kürt çocukları mankurtlaştırılmak istenmektedir. Bugün Kürdistan’da çocuklarımıza faşist Türk devleti tarafından sistematik olarak tecavüz uygulanıyor. Kürt çocukları şahsında bir halkın geleceği yok edilmek hedeflenmiştir. Kürdistan’da kurulan YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Ortaokulu), kışla okulları Kürt çocuklarının sürekli tecavüz vahşeti ile iradesini kırmak, tarihinden toplumsal insanlık değerlerinden tümüyle koparılmak, yok edilmek isteniliyor. Dünyada bundan daha aşağılık, faşist ve ırkçı bir rejim olabilir mi?
Bilindiği üzere Osmanlı devlet geleneğinde savaşlarda esir aldıkları yabancı çocukları Mankurt yöntemi ile hafızasızlaştırılarak insani toplumsal olan tüm kişiliği yok edilir. Belki de tarihte eşine rastlanmayan en aşağılık bir yöntemle insanın benliği, bilinci kişiliği tümden yok ediliyor. Mankurtlaştırılan insan korkunçtur, tüm toplumsal insani değerler kişiliğinde yok ettirilir. Salt unutmakla kalınmaz kendi öz toplumsal değerlerine karşı düşmanlaştırılır, savaştırılır. Yalnızca efendisine itaat eden insani toplumsal tüm özeliklerinden çıkarılmış bir robot kişiliği olur. Öyle ki mankurtlaştırılan insan efendisinin talimatıyla en küçük bir acıma duygusu, hissi duymadan tüm toplumsal değerlerine ailesine saldırabilir yok edebilir. Osmanlı Türk devlet geleneği mankurtlaştırma, soysuzlaştırma geleneğidir.
Türk devlet geleneğinde mankurtlaşma yöntemi daha da bir önem kazanır. Türk’ten daha çok Türkçülük yapan çağdaş mankurtlar gibi. Çağdaş Türkçülüğün temellerini atan İttihat-Terakki kurucu kadrolarının birer mankurt oldukları gibi. İsmet İnönü’nün, Rıfat Bele Yusuf Akçura’nın birer Yahudi, Ziya Gökalp`ın bir Kürt mankurt, Agop Dilaçar ve Sabiha Gökçe’nin birer Ermeni mankurtu oldukları gibi. Günümüzde Süleyman Soylunun, R.T. Erdoğan’ın Gürcü, Hulusi Akar’ın Boşnak ve Devlet Bahçeli’nin bir Ermeni mankurt oldukları gibi. İlk defa Devlet Bahçeli’nin Ermeni mankurtu olduğunu duyanlara belki şaşırtıcı gelebilir, bizde ilk duyduğumuzda şaşırdık. Ama gerçekler gizlenemez denilir. Nasıl ki güneş balçıkla sıvanmaz ise gerçekler de er ya da geç kendini gün yüzüne vurur. Bu kadar yeminli Ermeni ve Kürt düşmanlığını yapan olsa olsa ancak mankurtların işi olabilir. Devlet Bahçeli’nin aile soyunun mankurtlaştırılan Ermeni asıllı olduğunu bugün Türkiye’deki birçok aydın insan tarafından bilinmektedir. Türkiye de bu kadar kafa tasçı, faşist, keskin Türkçülük yapanların kökenine bakınca hepsi de özünde Türk olmayan birer mankurtur.
Mankurtlaştırılan AKP-MHP faşist çetelerinin bugün Kürdistan’da Kürt halkına karşı işledikleri soykırım talan, tecavüz suçunu halkımız ve insanlık asla unutmaz. Nasıl ki Dêrsim, Geliyê Zîlan, Lice, Genç, Palo’da yapılan tecavüz, talan katliamlarını unutmadıysak, günümüzde Efrîn’de, Serêkaniyê ve Girê Sipî’de halkımıza karşı yaptığınız talan tecavüzleri, Cizre bodrumlarında cayır cayır yaktığınız yaralı insanlarımızı; Bakurê Kürdistan’da her gün mazlum Kürt halkına karşı namertçe ve korkakça işlediğiniz suçların hiçbiri yanınıza kalmayacaktır. Gün gelir bu halk öyle bir hesabını sorar ki, yaşadığınıza pişman eder. Kürdistan Özgürlük Gerillası bugün Kürdistan ve Türkiye’de bu faşist mankurtlardan tarihi intikam alma hareketi olmuştur. Kürdistan’da halkımıza karşı işlediğiniz suçların hiçbiri hesapsız kalmayacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da er ya da geç Kürdistan Özgürlük Gerillası bu mankurtların yakasına yapışacaktır. Mermi olup beyninizi parçalayacak, hançer olup yüreğinize saplanacak, ateş olup sahip olduğunuz dünyayı, her şeyinizi yakacak yaşamı size cehenneme çevirecekler.
Halkımızın Önder APO’ya özgürlük şiarıyla başlattığı 12 Haziran Gemlik özgürlük yürüyüşüne saldıran faşist AKP-MHP polis çetelerine karşı kendini ve halkını savunan Saliha Aydeniz polise tokat attı yaygarasını koparan faşist AKP-MHP mankurtlarının ne yapmak istediklerini gayet iyi bilmekteyiz. Polise tokat attı yaygarası ile Türkiye toplumunda faşist ırkçı bir algı yaratılmak istenmekte, halkımızın siyasi iradesi hedeflenmektedir. Aynı polis Kürdistan’da halkımıza karşı cinayet, yakma, işkence, talan, tecavüz en aşağılık insanlık suçlarını yapıyorlar, buna karşı kimseden çıt çıkmıyor. Halkımızın en demokratik taleplerine bile tahammül etmeyen, saldıran faşist AKP-MHP mankurt polislerine karşı kendini halkını savunan Saliha Aydeniz polise tokat attı diye yaygara koparan faşist AKP-MHP mankurtları tarafından hedef gösteriliyor. Büyük devrimci Aysel Doğan yoldaşın cenazesine savaş açan korkak AKP-MHP mankurtları bilmelidir ki, bu ülkede işlediğiniz her suçun hesabı sorulacak. Emperyalist güçlerin her türlü teknolojik silah desteğini arkasına alarak Savunmasız sivil halkımıza savaş açan ahlaksızca saldıran faşist AKP-MHP mankurtları namert ve korkaksınız.
AKP-MHP mankurt çeteleri ZAP’ta Kürdistan Gerillası karşısında yaşadığı hezimet yenilgisinin hıncını mazlum halkımıza saldırarak intikam almak istemektedir. Bu mankurt çetelerinin temel bir özeliği ‘korkak’lıktır. Kaybetme korkusu AKP-MHP mankurt çetelerini çılgına çevirmektedir. NATO´nun verdiği çağın tüm teknolojik desteğine rağmen Kürdistan Gerillası karşısında başarısız olan mankurtlar her türlü kimyasal silahı kullanmaları kaybetme korkularından ileri gelmektedir. Suçsuz sivil halkımıza karşı bu kadar mankurtça saldırmaları güçlü olduklarından değil kaybetme korkusundan ileri gelmektedir. Zapta Özgürlük Gerillası askeri orduya karşı değil, kimyasal ve teknolojiye karşı savaşıyor. Zap savaşının iki aylık bilançosu Kürdistan Özgürlük Hareketi tarafından yalın bir şekilde açıkladı, binden fazla paralı türk askeri savaşta öldürüldü. Türkiye halkında bu asker kayıplarına en küçük bir tepki yok. Ne de olsa AKP-MHP mankurt çeteleri Türk halkını açlığa mahkum etmiş çocuklarını da paralı asker olarak satın almış.
Bugün Türkiye’de halkın içine düştüğü sefalet bataklığı devletim diyen bir ülke için yüz karasıdır
Bilindiği gibi savaş olgusu devletçi uygarlığın bir kusmuğu olarak ortaya çıkar. Ama tarihte yaşanan savaşlarda en haksız düşmanlar bile her zaman savaşın AHLAK kuralarına göre savaşmaya dikkat etmeye çalışırlar. Çünkü savaş insanlar arasında verilir. Ahlak, insani toplumsal bir olgudur. Dolayısıyla ahlakı olmayan bir savaş insani toplumsal değildir. Karşıdaki düşmanım oldu diye insanlıktan çıktı anlamına gelmez. Biz her zaman karşısında savaştığımız düşmanın her şeyden önce insan olmasını istedik. Savaşta insani ahlak kurallarına dikkat etmesini umduk. Ama maalesef tümüyle insanlıktan çıkmış mankurtlaşan bir düşmanla savaşmaktayız.
Savaşlarda insani toplumsal değerleri uğruna her şeyini adayan büyük bir inançla savaşan halk kahramanlarına saygı duymak yiğitlerin işidir. Kürdistan Özgürlük Gerillası’nın APOCU militanların böyle bir halk kahramanlığı çizgisinde mücadele ettiği, mücadelesiyle insanlığın gönlünde taht kuran, herkes tarafından büyük sevgi ve saygı duyulan çağdaş insanlığın gerçek FEDAİLERİ olduğu bilinen inkar edilemez bir hakikattir.
Halklarımıza kan kusturan, tüm insani toplumsal değerlerimizi en aşağılık bir biçimde yok etmeye çalışan, ölülerimizden bile korkan, şehitliklerimizin mezarlarına savaş açan saldırıp parçalayan, soykırımı, talanı, işkence, taciz tecavüzü kendine meslek edinmiş bir zihniyet olsa olsa mankurtlaştırılmış sapık bir zihniyet olur. Bugün Türkiye’de AKP-MHP şahsında temsil edilen MANKURTLAŞTIRILMIŞ bu aşağılık sapık zihniyettir. Ülkemizi ve halklarımızı bu aşağılık sapık mankurtlardan kurtarmak, yerine getirmemiz gereken insanlığa olan borcumuz ve andımızdır.
Tarihte olduğu gibi bugün her zamandan daha çok halklarımızın bu AKP-MHP mankurt çetelerine karşı ortak mücadelede birleşmeleri gerekiyor. Tarihte Kürt halkı ortak mücadele ruhu ve anlayışıyla üzerine düşen görev ve sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirmiştir. Her ne kadar mankurtlaştırılmış faşist Türk tarihi bunu reddetse de ama gerçekler böyledir. 1071 Malazgirt savaşı, 1490 Memlükler savaşı, 1514 Çaldıran savaşı ve 1919 Ulusal kurtuluş savaşlarında ortak vatan ruhu ve inancıyla mücadele ettiler ve başardılar. Bu ortak vatan ruhuna ihanet eden Kürtler değil tersi Ulusal kurtuluş savaşında düşman tarafında yer alan ve savaştan sonra Türkiye’de darbe yapan İttihat-Terakki mankurtlar kadrosu oldu. Çıkardıkları 1924 anayasasında Kürt ve Kürdistanı yok saydılar. Ortak vatan anlayışını inkar ettiler. Yeni türk devletin temellerini Kürt ve Kürdistan´ın inkarı ve imhası üzerine kurdular. O günden bugüne kadar Kürt halkı bu ceberrut-faşist Mankurtlar rejimine karşı var olma özgürlük mücadelesi vermektedir. Bugün Türkiye’de halkın içine düştüğü sefalet bataklığı devletim diyen bir ülke için yüz karasıdır. Ama maalesef AKP-MHP mankurt çetelerinde nerde o utanç yüzü? Utanma insani bir soylu duygudur. AKP-MHP mankurt çeteleri bugün Türkiye halkını getirdikleri durumda çöplüklerde yaşamaya muhtaç bıraktılar. AKP-MHP mankurt çetelerinin nasıl yaşadıklarını bilmem hatırlatmamıza gerek var mı? Halklarımızdan çaldıkları paraları nasıl yurt dışına kaçırdıkları herkes tarafından bilinen bir durumdur. R.T. Erdoğan her gün bir taraftan terörü nasıl bitireceğini iddia ederken bir taraftan ani bir durumdan nasıl Türkiye’den yurtdışına kaçacağının hazırlıklarını yapıyor. Türkiye’de aklı başında bir insan mankurt Erdoğan’a sormuyor ‘neden yurt dışına kaçma hazırlıkları yapıyorsun?’ Bir taraftan teröre karşı savaşıyoruz kandırmacası altında halkın tepkisini dizginliyorlar, bir taraftan halktan çaldıkları paraları nasıl katar katar yurtdışına kaçırdıklarını Türkiye’de bu çetelere ortak olan başta Sedat Peker olmak üzere birçok insan bunları defalarca itiraf etti. Bu ceberrut AKP-MHP mankurt çetelerine karşı Türkiye’de bu süreçte Türk halkının çok ciddi bir tepki göstermemesi çok vahim bir durumdur. Türkiye de AKP-MHP mankurtlar rejimi 15 Temmuz darbesiyle Türkiye halkını sindirdi. İddia etikleri gibi darbeyi Fethullah Gülen yapmadı. Asıl darbeyi bu AKP-MHP mankurtları Türkiye halkına yaptı. Türkiye halkını öyle bir korku cenderesine aldılar ki bundan sonra Türkiye’de her ne suç ve pisliği yapsalar da kimse onları sorgulama cesareti gösteremesin. Türkiye halkı bu ceberrut mankurtların oluşturduğu korku cenderesini aşmadıkça başarılı bir mücadele veremez. Türkiye’de halklarımızı korku cenderesine alan ve halklarımızın tüm değerlerimizi ceberrutça gasp eden bu çete hükümeti AKP-MHP mankurtlarına karşı ulusal-kurtuluş ve 2013 GEZİ direniş ruhuyla mücadele edilmelidir.
Bugün Türkiye’de Türklük adına en çok kafatasçılığı yapan, ama özünde Türkiye halklarının düşmanı olan tecavüzcü AKP-MHP mankurt çeteleri için yolun sonuna gelmiş bulunuyoruz. Kürt ve Kürdistan üzerine kurgulanan yüz yıllık inkar ve imha rejimi yüzüncü yıldönümünde AKP-MHP iktidar sürecinde zirve dönemini yaşadıktan sonra tantanalı bir çöküş sürecine girmiş bulunuyor. Bu çöküş süreci öyle Türkiye’de ki sözüm ona sol muhalefetin iddia ettiği gibi seçim ile alaşağı olacak bir durum değildir. Başını CHP´nin çektiği Türkiye’deki sol muhalefet her zaman mevcut rejimin yedek lastiği gibidir. Yürürlükteki rejimi ayakta tutmak için koltuk değneği rolündedir. Öyle iddia etikleri gibi CHP hiçbir zaman devrimci sol muhalefet rolünü oynamadı. Türkiye’de CHP Türkiye halklarının devrimci ruhunu sindirme ve liberalize etme rolünü oynuyor. Ayrıca CHP´nin faşist inkar ve imha rejiminin temel kurucu partisi olduğu hiçbir zaman unutulmamalı. CHP´nin Kürt katliamlarındaki rolü belirleyicidir. Katledilen on binlerce Kürdün kanında CHP´nin eli vardır. Kemal Kılıçdaroğlu son dönemlerde halka çağrı demeçlerinde helalleşmeden bahsediyor. Geçmiş tarihlerinde bazı hatalar suçlar yaptıklarını kabul ediyor. Onun için halktan helallik istiyor. Peki Kemal Kılıçdaroğlu bu özeleştiriyi CHP´nin kanlı tarihi adına mı yapıyor? Yoksa kendi adına mı yapıyor? Kemal kılıçdaroğlu ya CHP´nin kanlı tarihinden bihaberdir, yada tipik seçim kurnazlığını yaparak Kürt halkını kandırarak oy devşirme yolundadır. Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten bu işte samimiyse o zaman herşeyden önce kendi gerçekliğiyle yüzleşmelidir. Acaba Kemal Kılıçdaroğlu kendisinin de ehlileştirilmiş bir Kürt mankurtu olduğundan haberi var mı? Hala kendi soyuna sahip çıkmayan, bu gerçekliğiyle yüzleşmeyen bir kişilik hangi helalleşmeden söz edebilir ki? Bu tür mankurtlaştırılmış kişiliklere halklarımızın itibar edeceğini zannedenler fena yanılacaklarını önemle bilmeleri gerekiyor. Halkımız Önder APO’nun özgür yaşam ve Demokratik-Ulus anlayışı temelinde her zamandan daha çok örgütlü ve bilinçli bir devrimci mücadele gerçekliğine sahiptir.
Sonuç olarak yüz yılık faşist inkar imha rejimine karşı, bilinçli ve örgütlü radikal devrimci mücadele veren APOCU hareket olmuştur. Nefes nefese verilen bu tarihi devrimci mücadele neticesinde bugün AKP-MHP iktidarı döneminde zirve yapan yüzyıllık faşist MANKURTLAR rejimini çöküş sürecine getirdik. Yüzyıldır halklarımıza kan kusturan bu ceberut faşist inkar imha rejiminden tümüyle kurtulmak bugün her zamandan daha çok fırsatları ortaya çıkmış durumda. Nasıl ki bu ceberrut mangurtlar rejimini, radikal Devrimci Halk Savaşı ile çöküş sürecine getirdiysek, bundan sonrada bu ceberrut faşist rejimden tümüyle halklarımızı özgürleştirmenin de Devrimci Halk Savaşı ile olacağını önemle bilmemiz gerekiyor. Kesintisiz 50 yıl nefes nefese verilen bu tarihi özgürlük mücadelesinde Kürt halkı mücadelesinde hep yalnız bırakıldı, faşist Mankutların yaptığı algılarla hiç de hak etmediği ‘bölücülük, terör’ yaftalarıyla haklı özgürlük davası lekelenmek istendi. Önder APO’nun öncülük ettiği bu dava yalnız Kürt halkının davası değildir. Bu tarihi özgürlük davası Kürt halkın davası olduğu kadar Türkiye halklarının da özgürlük davasıdır. Bu dava tüm Ortadoğu ve dünya insanlığının davasıdır. Bu tarihi özgürlük davasına sahip çıkmak kendi onuruna insanlığına sahip çıkmaktır.
Halklarımızın Devrimci halk savaşı çizgisi temelinde örgütlenen YPS- Öz savunma örgütümüz bu tarihi özgürlük mücadelesinde tüm devrimci yurtsever Kürdistan ve Türkiye gençliğini daha radikal eylemselik mücadelesini geliştirmeye ve tarihi görevlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz. AKP-MHP mankurt çete rejiminden halklarımızı özgürleştirmek için Yurtsever Kürdistan ve Türkiye devrimci halklarımızı ortak direniş ruhuyla serhıldan mücadelesine çağırıyoruz. Dönem sloganımız ´´Her yer ZAP, her yer direniş“ olmalı. Kürdistan Gerillası’nın Zap’ta gösterdiği ZAFER ruhunu her yerde metropollerde, şehirlerde, köyde, ovada AKP-MHP mankurt çetelerini tümüyle çökertme mücadelesine dönüştürelim. ”
Ahmet Kesip (YPS Koordinasyon Üyesi)