HABER MERKEZİ
Önderliğimiz “özgürlük evrenin amacıdır “der. Biz insanlar bu evrenin önemli bir halkasını teşkil etmekteyiz. Fakat binlerce halkadan sadece bir tanesi olduğumuzu da unutmamalıyız. Evrenin bir amacı ve yerine getirmesi gereken sorumlulukları vardır. Bu yüzden de durmadan ve düzenli bir şekilde döngü çarkını devam ettirmektedir. İçerisinde yaşadığımız dünya ya baktığımızda milyarlarca canlı türüne rastlayabiliriz. [quantum bu canlıların sadece bir zerrecik’ten oluştuğunu söylemektedir]. Bir deniz canlısından kurbağalara ,kurbağalardan farelere, kedilere, maymunlara ve bunların ardılları olan insanlara. Bu canlılar döngüsü insan da nokta bulur. Yani döngüsünü tamamlar. Her canlının bir öz savunma sistemi vardır. Çünkü öz savunmasız hiç bir canlının hayatta kalamayacağı açıktır. Örneğin kedinin öz savunma biçimi olan “keskin ve yırtıcı tırnakları”, yılanın dilinin ucunda bulundurduğu” ölümcül zehri”, gülün muhteşem güzelliğinin yanı sıra “sivri dikenleri” ve yahut yazın yılanın fareyi yemesi kışın ise farenin yılanı yemesi vs İşte tam da burada doğanın muhteşem güzelline şahitlik yapmış bulunmaktayız. Şimdi gelelim en önemli halka olan insanın öz savunma sistemine. İnsan zihniyle ve topluluğuyla kendini koruyabilir. İnsan toplumu var olduğu sürece insandır. İnsan toplumsuz toplum insansız olmaz. Çünkü insan toplumu var oldukça düşünebilir, konuşabilir ve ilerleme kat edebilir. Örneğin bir bebek yeni doğduğunda kimse olmadan ihtiyaçlarını karşılayabilir mi? Hayır. Çünkü insanlar canlılar alemin de bakıma muhtac tek canlıdır. Fakat günümüz koşulların da kapitalist sistem denilen Önderliğimizin deyimiyle “leviathan canavarı”nın felsefesi olan sahte özgürlük anlayışı bireycilik, bencillik, yani liberalizm toplumu parçalamak için her türlü ahlaksızlığı dayatmaktadır. İnsanlarda özellikle gençlerde doğal sorumluluk anlayışını öldürerek gençleri kariyerizm yarışına sokmaktadırlar. Ve bu yarışmada da en çok özünden yabancılaşmış kişiyi ödüllendirerek başarıların devamını dilerler. Hakikat te ise ihanetin devamını. Yani kapitalist sistem toplumu yok oluşa sürüklemektedir.
”BİZLER GENÇ OLARAK DİRENİŞ GELENEĞİNİN DEVAMCILARIYIZ”
Toplumda günde onlarca kadının katledilmesi ve yüzlerce gencin amaçsızlıktan uyuşturucu kullanıp etrafında kaos yaratması ve intihar etmesi bunun en saf ve yalın örneğidir. Peki leviathan canavarını nasıl yeneceğiz diye soracak olursanız, tüm sömürü ve uygarlık tarihi boyunca hakim eğilim direniş olmuştur. Ve her zaman da bu direniş gençler tarafında başlatılmıştır. Evet bizler genç olarak direniş geleneği nin devamcılarıyız. Unutmamalıyız ki hayvanların bile kimliği varlığı inkar edilemezken nüfuzu 40 milyonu aşkın Kürt halkının kimliği yok sayıldı. İnkar ve imha siyaseti barbarca bir şekilde faşist devletler tarafından halkımıza uygulanıyordu ve katlediliyordu bundan sonuç alamayan düşman yok edemiyorsan yok say politikasını uygulamaktadırlar. Çünkü gördüler ki Kürt halkı kendisine uygulanan her barbar saldırılara karşı isyana kalktı bu sefer TC faşizmi farklı politikalar geliştirdi yani siyasetini daha da inceltti. Kürt halkı yoktur diyen Erdoğan bu sefer Kürt kardeşlerim demeye başladı. Her Kürt kardeşlerim dediğin de de bir katliam geliştirdi. Tabi ki buna kürt gençliği sesiz kalmadı. Çünkü artık gençler düşman dan intikam almak için alternatif ve çare olarak Önder Apo ve özgürlük gerillarına katılmak gerektiğini biliyorlar. Özelliklede genç kadınlar. Çünkü toplum da kadına hep güçsüz dür anca yemek yapar çocuk bakar gözüyle bakılıyor. Fakat artık bu Kürdistan kadın ordulaşması {partıya azadıya jınen kurdıstan] yani PAJK oluşumundan sonra ve kadının nasıl en iyi savaşçı olduğunu gördüklerinde belli oranda aşılmıştır. Yine örneğin Rojava devriminde kadının sergilemiş olduğu muhteşem direniş kadın nın özünde yatan savaşçılığı açığa çıkardı. Çünkü düşman saldırdığında kadın erkek çocuk yaşlı demeden katlediyor. Ve yanı sıra Kürt gençliğini eritmek için açtığı kurumlar sorgulamayan ve onun vahşice saldırılarına karşı çıkmayan yani ruhsuz gençlik yaratmak istiyor. Ruhsuz genç demek ruhsuz toplum demektir. Çünkü gençler halkının umududurlar. İşte Erdoğan bu umudu kırmaya çalışmakta. Şu an Erdoğan’nın kadın ve gençlik meclislerine vermiş olduğu ağırlık tamamen köle toplum yaratmak istemesinden ötürüdür. Bilmeliyiz ki bu saldırılar karşısında güçlü öz savunma birimleri sayesin de durabilir ve tüm bu katliamlara bizler genç ve genç kadınlar olarak son verebiliriz ve halkımıza özgürlüğü armağan edebiliriz. Burada önemli ve esas olan genç ve genç kadının kendine güvenmesi ve bilinçlendirmesidir. Öz savunmanın önemini yukarı da belirtmiştim. Öz savunma birimlerini nasıl kuracağız diye soracak olursanız? Cesaret yurtseverlik ve inançla temeli atabiliriz. Her genç kendi mahallesini korumak için birim oluşturmalı sokağının güvenliği için tabi kurulacak birimin illegal yani gizli yürütmesi şart tır. Unutmamalıyız ki tek kişilik öz savunma birimi ile muhteşem eylemler yapabiliriz.
”KÜRDİSTAN DA DEĞİL DÜŞMAN, GÖLGESİNİ DAHİ BIRAKMAYACAĞIZ”
Öz savunmanın amacı toplumunu korumaktır. Bu yüzden de bilmeliyiz ki şu an Kürdistan da olan polis, asker, AKP kurumları, ajanlar vs toplumumuz için tehlike arz etmektedirler. Asker diyoruz da öncelikli olarak TC‘nin askerliğini yapan Kürt gençliği artık kendi halkına zarar vermekten vazgeçmeli. Bu yüzden de barbarlara hizmet etmektense kendi halkı ve toprakları için onurluca savaşmayı en kutsal görev olarak bilmelidirler. Bunu asla unutmamalıyız ki Kürdistan da bedel ödemeden bir kuş dahi özgür uçamaz. Yine Türkiye metropollerin de yaşayan gençlerin orada faşistlerin yaşamını kaosa çevirmeleri gerekir. Örneğin sadece duvarlara Apocular her yerde yazmak dahi onların yaşamını alt üst edebilir. Çünkü artık onlar da çok iyi bilmelidirler ki Kürtlere karşı saldırılar ve vahşice katliamlar devam ettiği müddetçe kimse kendi evinde rahat uyuyamayacaktır. Bunun için de öz savunma bizlere ekmek ve su kadar önemlidir. Devrim yaptığımız oranda rahat nefes alacağız. Devrimin nihai hedefi ölüm değil kaderi değiştirmektir. Örneğin 3 yıl boyunca düşman kuşatmasında olan Halep devrimci halk savaşında güçlü öz savunma birimleri sayesinde o çemberi kırdı ve düşmanı halep ten söküp attı. Çünkü Halep halkı Önderliğimizin halkta yaratmış olduğu öz savunma bilinci ile savaştı ana baba genç yaşlı demeden savaştılar. Yani tarih bize bir kez daha gösterdi ki Kürdistan da bir ana da bir baba da bir genç de ve bir çocuk da savaşçıdır. Yeter ki topraklarını düşmana bırakmasın ülkesine aşık ve toplumsal vicdanı olsun. Eğer halkta birlik beraberlik olursa zaten devlet kimse muhtac kalmaz. Çünkü devletler halk olmadan kendilerini devam ettiremezler çünkü işlerini yapacak kimse olmadığında devlet zaten etkisizleşir. Bugün an devrim anı dır. Bu yüzden de eğer kendi topraklarımızda ve kendi rengimizde, eşitçe, düşmansız, yaşamak istiyorsak 6 aylık Hira bebeğin, panzere bağlanıp vücudu çıplak bir biçim de parçalanan Hacı Lokman Birliğin, Taybet ana’nın günlerce yerde yatmış ölümsüzleşen bedeni, ve kutsal Kürdistan topraklarına kanını dökmüş binlerce kahraman şehitlerimizin intikam ruhuyla devrim mücadelesinde özgürlük adına savaşarak şehit Reşit Serdarın da dediği gibi “KÜRDİSTAN DA DEĞİL DÜŞMAN, GÖLGESİNİ DAHİ BIRAKMAYACAĞIZ”.
TİJDA EKECİK