HABER MERKEZİ
Rojava Devrimi’nin yıl dönümü yaklaşırken Suriye Rejimi döneminde kadına nasıl bakıldığına ve devrimde kadının yerine dikkat çekmek gerekeceğini düşünüyorum.
Önceliklle her seferinde belirttiğimiz gibi yine yinelemek gerekirse Rojava Devrimi ‘Kadın Devrimi’ olarak adlandırılmaktadır. Kadının gerek askeri, gerek sosyal ve siyasal olarak Rojava Devrim savaşında belirleyici bir yeri olmuştur.
Esad rejimi döneminde de, her devlette olduğu gibi kadınların toplumsal bir kimliği yoktu. Ekonomi, eğitim, siyasette kadına bir statü verilmesi oldukça zor olmaktaydı. Kadınlar arasında, yerine, konuma ve ekonomik duruma göre ayrım yapılması ise sıkça rastladığımız durumlardan biri olarak burda da karşımıza çıkıyordu. Hele birde Kürt bir kadınsan yok sayılmaman içten bile değil. Yani anlayacağınız kadın olmak Suriye rejiminde oldukça zordu birde Kürt isen daha da zorlaşıyordu.
Esad döneminde yok sayılan bu kadınlar elleriyle bir devrim yaratacaklardır. Rejim dönemin de kör, sağır, dilsiz olan kadınlar. Devrimle birlikte yeni bir yaşamla tanışacaklardı.
Tabii sadece rejim baskısı değil, aile baskıları da kadınların dört duvar arasına sıkışmasının bir diğer nedeniydi. ‘Ayıptır, toplum kabul etmez, dedikodu yapar. Kız dediğin evde oturur.’ Gibi düşüncelerle kadınları evlere hapsetmeye çalışsalar da kadınlar o duvarları yıkacak devrim uğruna mücadele edecek, canlarını ortaya koyacaklardı.
Esad rejimi Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerde her türlü asimilasyon ve yok etme politkalarını yaşatmakta, Kürtlerin olduğu her alana Arap halkını yerleştirip, ağaç dikilmesine bile izin vermemekteydi. Arazilerine ekebilecekleri ürünlerin belli bir sınırı vardı, üretimde sınırlar çiziyordular.
Kadınların yaşam alanları ise oldukça daraltmıştır. 14 yaşında evlendirilen ‘Çocuk Gelinler’ Suriye rejiminde en çok yaşanan, kadın hak ihlallerinden biri olmaktaydı. Nikahlı tecavüz olarak değerlendirebileceğimiz bu evlilikler Suriye rejiminde oldukça olağan ve normalleşmiş bir şeydi. Oldu ki bu bir kültür halini dahi almıştı. Kadınlar, fiziksel ve ruhsal olarak büyük bir istismarla karşılaşıyorlardı. Bir zihniyet olarak toplum içinde yer etmişti.
Suriye rejiminde en sık karşılaştığımız olaylardan biride, zindanlarda kadınlara yapılan işkenceler olmaktadır. Kadınlar toplumda evlerde zindanlara mahsur bırakılıyor rejim ise dışarda kadınlara zindan yaratılıyordu. Zindan da görülen işkenceler ise akıl donduruyor. Ayaklarında tavana asılan kadınlar saatlerce öyle kalıyordu. Kafalarına bir poşet bağlayıp kirli düşüncelerin akmasını bekliyorlarmış. Küçücük bir hücre odasında günlerce karanlıkta bekletiliyorlarmış.
Zindanlarda kalan ve rejim döneminde yaşayan kadınlar bir kız çocuğuna 9 tacizci erkeğin istismarda bulunduğunu anlatıyorlar. Çocuk evliliklerle yada nikahsız olarak kadınlara toplumsal ve siyasi istismar devam ediyordu.
Rejim döneminde bunlara şahitlik eden kadınlar, DAİŞ barbarlığı ile karşılaşacak ve mücadele ile geri püstkürtecek ve bir destan yazacaklardı. Arin, Viyan, Berçem, Nuda ve daha niceleri yepyeni bir yaşam özgür bir geleceğin sahibi olmak için, irade ve savaşla mücadelelerini devrime dönüştüreceklerdi.
Yazılan bu devrim destanında kadın eliyle şimdi yeni bir yaşam inşaa ediliyor. Yapılan bir çok çalışma bulunmakta ama genel olarak baktığımızda, kadınların emekleriyle yaratılan Jinwar yani kadın köyü, kollektif kadın işyerleri, Jineoloji ve eğitim çalışmaları buna ek olarak özsavunma çalışmaları silahtan tutalım yakın dövüşe kadar. Birçok merkezde doğal ilaç yapımı, kadınlara sağlanan iş imkanları sağlanıyor, kadın meclisleri kuruluyor, özsavunmalarını kendileri alıyor, şehir güvenliğinden tutalım ordulaşmaya kadar gidecek YPJ’yle Rojava’nın kadın ordusunu oluşturmuşlardır.
Kadınlar her yerde yer edinmiş, kendi emek ve alın terleriyle devrim de yerlerini almışlardır ve öncülük rollerini yerine getirmektedirler. Rojava’da var olan her alanda kadınlar öncülük rolleriyle hareket ediyorlar.
Kadın devrimi dalga dalga dünyanın her yerine yayılmakta ve kadınlar devrimi kendi ülkerine taşımak adına sıkça Rojava’yı ziyarete gelmekteydiler. Kürdistan’lı kadınlar öncülüğünde, gelişen devrim dalgası tanrıça ülkesinin tohumlarını toprağa salıyor. Devrimin bütün sıcaklığıyla ve Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın yarattığı özgür kadın ideolojisinin gücüyle kadınların ağzında tek bir slogan dolaşıyor: ‘Jin, Jiyan, Azadi!’
Axin Mahir Dicle