BEHDİNAN – Nûçe Ciwan Ajansı olarak Komalên Ciwan Koordinasyon Üyesi Botan Kato ile Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerinde geliştirilen tecrit, son süreçte yayılan sağlık durumuna ilişkin haberler, Garê Zafer ruhunun sokaklara yansıması ve yaklaşan Newroz Bayramı’na ilişkin röportaj gerçekleştirdik.
Önderliğimize bir yaklaşım önderliğimiz üzerinde geliştirilecek en ufak bir şey bizler için dünyayı yerle bir etme gerekçesi olduğuna vurgu yapan Komalên Ciwan Koordinasyon Üyesi Botan Kato, Newrozun zalimlere, zulüm edenlere darbe indirmenin vesilesi olduğunu vurguladı.
Komalên Ciwan Koordinasyon Üyesi Botan Kato ile yaptığımız röportajın ilk bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.
1 – 14 Mart tarihinde çeşitli sanal medya ve basın organlarında Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşam güvenliği hakkında kimi iddialar ortaya atıldı. Avukatları ve ailelerin ısrarına rağmen görüşme gerçekleştirilmedi. Siz gençlik olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu temelde Kürdistan halkına ve gençliğine çağrınız nedir?
“Elbette son süreçte gelişen, özellikle önderliğimiz üzerinde kimi sanal medya ve kimi haber kuruşlarına bazı haberler yayınlandı. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. Gençlik hareketi olarak, Kürt Özgürlük Hareketi olarak, bir bütünen Kürt hareketi olarak temel gündemimiz önderliğimizin özgürlüğüdür. Tamamıyla kilitlendiğimiz, hedef aldığımız ve mutlak gerçekleştirmemiz gereken en önemli husus önderliğimizin özgürlüğüdür. Elbette son gelişmeler bizler açısından önemlidir. Önderliğimizden bir yıldır haber hiçbir şekilde alınamıyor. Bu açıdan bizlerin özellikle Kürt halkının, Kürt gençliğinin mevcut durumda en kısa sürede önderliğimizden bir haber alınması ve bunun için bütün mücadeleyi yükselterek kesin bir sonuç alınması gerekiyor. Çünkü önderliğimiz demek bir halkın, bir toplumun, bütünen bir insanlığın aslında içinde olduğu bunalımın, krizin, yaşadığı sorunu aşmak demektir.
“Önderliğimize bir yaklaşım dünyayı yerle bir etme gerekçesidir”
Bütün saldırılar aslında önderliğimiz üzerinde bütün halklara, bütün toplumlara dayatılmaktadır. Bu açıdan önderliğimize yaklaşım önderliğimiz üzerinde geliştirilecek bir durumun cevabı çok daha farklı olacaktır. Çok farklı bir evreye varacaktır. Elbette son gelişmeler son belirtilenler aslında kaygı vericidir. Bu açıdan ciddi anlamda bir gündemde oluşmuş durumdadır. Fakat biz gençlik hareketi olarak şunu net belirtiyoruz: Önderliğimize bir yaklaşım önderliğimiz üzerinde geliştirilecek en ufak bir şey bizler için dünyayı yerle bir etme gerekçesidir. Yani her şeyden önce şunu herkesin bilmesi gerekiyor, anlaması gerekiyor. Bizler için mücadelemizin temel gerekçesi önderliğimizdir. Önderliğimiz geliştireceğimiz mücadelenin temel merkezini oluşturuyor. Bu açıdan da bütün mücadelemiz, politikamız, direnişimiz Önderlik eksenlidir. Önderliğimiz bizler açısından aslında her şeyi ifade etmektedir. Özgürlüğü ifade etmektedir, mücadele ifade etmektedir, direnişi ifade etmektedir. Yani toplumu, tarihi bir bütün en aslında her şey belirleyen Önderliğimizdir. O açıdan da bizler önderliğe katılmış bir hareketiz. Önderliğin mücadelesine önderliğin yarattığı kişiliklerle biz aslında var olmuş, varlığımızın farkına varmış bireyleriz. O açıdan da şunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bizler açısından her şey önderliktir. Belirleyici olan şey önderliktir, önderliğimizin özgürlüğüdür ve bizim mücadelemizin temelinde de gündeminde de önderliğimizin fiziki özgürlüğü vardır. Şu anda bütün yoğunlaştığımız ve mücadelesini geliştirdiğimiz boyut önderliğimizin özgürlüğüdür. Bunun dışında hiçbir gündemimiz ya da bunun dışındaki bütün gündemlerimiz bununla bağlantılıdır. Bütün gündemler önderliğin özgürlüğü boyutunda şekillenmektedir.
“Önderimizden haber alınmayana kadar Kürdistan’da kimse yerinde durmamalıdır”
Elbette şu anda özellikle son bir yıldır önderliğimizden hiç bir şekilde haber alamıyoruz ve son dönemlerde işte sanal medya ve kimi basın organlarında önderliğimizin yaşamına dair kimi söylentiler çıktı. Bu sıradan, alacağımız basit bir durum değildir. Söz konusu önderliğimiz ise kesinlikle bunun karşısında rahat duracağımız, sıradan yaklaşacağımız bir durum değildir. Şunu bütün dünya bilmelidir. Önderliğimize bir kasıt, önderliğimize bir yaklaşım kesinlikle bizim için her yeri yakıp yıkma, dünyayı cehenneme çevirme gerekçesidir. Biz öncelikle var olduk ve biz Önderlikle var olacağız. Önderliksiz bir yaşamı kesinlikle herkesin bilmesi gerekiyor; “Ne yaşarız ve yaşatırız.” Hiç kimseye böyle bir yaşam hakkı tanımayız. Bu kadar önderliğimizin durumu hassastır ve bunu en başta faşist TC devletinin bilmesi gerekiyor. Bunu bütün dünyanın bilmesi gerekiyor. Elbette kaygı vericidir ve biz şunun da çağrısını ve şu anda mücadelesini de yürütüyoruz. Şu anda önderliğimizden bir haber almayana kadar Önderliğimiz ile yüz yüze bir görüşme olmayana kadar biz kesintisiz bir direnişi, kesintisiz bir mücadeleyi ve her türlü eylemin meşruluğu, her tür eylemin yapılabileceği bir süreci başlatmışız. Önderimizden bir haber alınmayana kadar kesinlikle Kürdistan’da hiçbir kişi rahat durmamalı, yerinde durmamalıdır ve harekete geçmelidir.
“Söz konusu Önderliğimiz ise mücadeleyi her boyutuyla geliştiririz”
Hassas bir konudur ve devletin, TC faşizminin sıradan ortaya attığı veya kimi basın organlarında sıradan çıkan haberlerin olmadığını düşünüyoruz. Devletin politikasıyla alakalıdır. Devletin işte nabzımızı yoklamasıyla alakalı bir durumdur ve doğrudan önderliğimizin yaşamına kasıt boyutuyla gündemleşen bir durumdur. Bu açıdan kesinlikle şu anda hiçbir birey Kürdistan’da ve dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse yerinde durmamalıdır. Kesintisiz bir direniş ve her türlü eylemi gerçekleştirebilecek şekilde önderliğimizden haber alıncaya kadar durulmamalıdır. Her türlü eylemi gerçekleştirecek, yakıp yıkacak ve bunun için mücadeleyi her boyutuyla geliştirebilecek bir direniş hattını geliştirmek durumundayız. Söz konusu önderliğimizdir. Bu açıdan da öncelikle onu vurgulamak gerekiyor. Öncelikle bunun hassasiyetiyle bunu sorumluluğuyla herkesin, her gencin, Kürdistan’da her kesimin sorumluluk ve rol üstlenmesi gerekiyor. Bakûrê Kürdistan’da bunun en temel bir ayağıdır en temel belirleyici yönünü oluşturuyor ve bu açıdan da özellikle Bakûrê Kürdistan gençliğinin bir an önce bu sorumlulukla harekete geçmesi gerekiyor. Bu sorumlulukla sokaklara inmesi gerekiyor ve eyleme geçmesi gerekiyor. Bunun öncülüğünü yapacak bir direnişi, bir mücadeleyi, bir eylem hattı çizgisini oluşturması gerekiyor. En kısa sürede önderliğimizden haber almadığımız her an, her gün, her saniye mücadeleyi çok daha büyütme , çok daha yayma gerekçemizdir, çok daha boyutlandırma gerekçemizdir. Bu açıdan da bu mücadelenin ya da bu vesileyle de bir daha bu çağrıyı bu vurguyu da yapmak istiyoruz.
Herkes bunun karşısında harekete geçmek durumundadır. Diğer bir boyutu da elbette herkesin aslında bunda sorumluluk alması gerekiyor. Bütün aslında halkımızın işte Kürdistan halkımızın dört parçadaki halkımızı ve özellikle Avrupa’daki halkımızın, işte Kürdistan gençliğinin, Avrupa’daki gençliğin bu konuda eksiksiz ve ertelemeksizin harekete geçmesi gerekir. Kabul edebileceğimiz bir durum değildir. Çünkü söz konusu önderliğimizdir, önderliğimizin yaşamıdır ve biz uzun bir süredir önderliğimizden bir haber almış değiliz. Önderliğimizle bir temas sağlanmamıştır. Hemen hemen bir yıldır önderliğimizle ilgili bir gelişme öğrenilmiş değildir. Bu açıdan da sıradan, basit ele alınabilecek bir durum değildir ve herkesin bu konuda harekete geçmesi gerekiyor. Önderlik sadece Kürt özgürlük hareketini temsil eden Kürt özgürlük hareketi mücadelesinin önderi değildir. Yarattığı düşünceyle açığa çıkarttığı yeni yaşam ve mücadeleyle bütün insanlığa yeni bir umut sağlamış durumdadır. Ve bütün insanlığın aslında tek çözüm gücü, tek çıkış merkezi önderliğimizdir. Bu açıdan sadece Kürdistan ile sınırlı kalmayan Ortadoğu ve Dünya halklarının da bu konuda harekete geçmesi gerekiyor bu sadece elbette Kürdistan gençliğinin, Kürdistan halkının öncülüğünde gelişebilecek bir durumdur.”
2 – 10 Şubat tarihinde Garê’ye dönük operasyonda faşist TC Devleti o kadar teknik ekipmana rağmen Özgürlük Gerillaları karşısında unutamayacağı bir yenilgi aldı. Adeta bir sendrom yaşadı. Gençlik bu zafere nasıl sahip çıkmalıdır ve sokakta yankısı nasıl olmalıdır?
Elbette bizler açısından önemli bir süreçten geçiyoruz. Belki son yıllarda TC faşizmi, AKP-MHP faşizmi bütünüyle aslında Kürdistan Özgürlük Hareketini tasfiye edebileceğine, Kürt halkı üzerinde saldırılarını boyutlandırarak aslında bir bütünen imha politikasını gerçekleştirebileceğine inanıyordu. Özellikle son yıllarda büyük bir savaş yaşanıyordu, büyük bir mücadele yaşanıyordu. Devlet, TC faşizmi belki tarihinde ilk defa bu kadar çok boyutlu, bütün kurumlarıyla topyekun bir saldırı konseptine girdi, saldırı konsepti geliştirdi ve uluslararası hegemonik güçlerinde birebir doğrudan desteğini alarak bu savaşı, bu süreci büyük bir imhayla tamamlayacağına inanıyordu. Fakat bunun karşısında gelişen bir direniş vardı. Belki Garê direnişi bunun somut dışa yansıyan, kendi gösteren boyutuydu.
Fakat özellikle son 5 yıldır çok büyük bir direniş gerçekleştirdi. Her alanda gerilla güçleri, gençlik, halkımız ve her yerde bir direniş içerisindeydi ve bu direniş büyük bir oranda da TC faşizmini yakım derecesine getirmişti. Askeri olarak belki tam bunu bütün yönleriyle dışa vuran bir boyutu gelişmemişti. Fakat siyasi olarak, ekonomik olarak, diplomatik olarak, toplumsal olarak birçok açıdan TC devleti aslında bitmişti, bitme derecesine gelmişti. Herkes aslında TC’nin gerçek yüzünü açıkça görmüştür. Ya da gösterdiğimiz mücadele TC faşizmini hem dünyada hem Ortadoğu’da hem de Kürdistan’da büyük oranda teşhir etmiştir. Yani bunun geliştirdiği bir mücadele vardı ve bunun karşısında zorlanan tümden aslında bütün gücünü kaybeden bir AKP-MHP faşist devlet gerçekliği vardı ve bunun için bir kurtarıcı boyutuyla sürece işte faşizmini yükselterek her yerde baskı ortamını oluşturarak tutuklamalarla, bombalamalarla her yere işte tehditler savurarak, kükreyerek aslında güçlü, kendi göstermeye çalışan bir boyutu vardı.
“Gençler Garê ruhu ile sorumluluklarına yüklenmelidir”
Elbette Garê’nin bizim için anlamı çok farklıdır. Yani askeri olarak da TC devletinin aslında bittiğinin askeri olarak da aslında bir gücünün kalmadığının göstergesidir. Elbette bu gerilla mücadelesinin geliştirdiği yeni dönem tarz ve taktiğini uygulayarak TC devletinin, faşist, kapitalist güçlerin aslında bütün teknik ve istihbarata dayalı TC’yi ayakta tutma çabalarının aslında boşa çıkartılmasıydı. Bu açıdan Garê bir dönüm noktasıdır. Bir yeni dönemin aslında başlangıcı niteliğindedir. Yaratılan destan açığa çıkar an mücadele bir bütüne aslında yeniden umudu yeşertmiştir, yeniden direnişi büyüterek aslında bitmiş, yıkılmış, tümüyle gücünü yitirmiş TC devletine veya AKP- MHP faşizmine bir darbeyi indirerek aslında büyük bir zafer yakalayacağımızı göstermiştir. Ve gerillanın Garê’de geliştirdiği mücadeleyi en çok Kürdistan’da gençler hissetmelidir. Gençler bunun ruhunu, coşkusunu, moral ve heyecanını yaşamalıdır ve bu sorumlulukla yeni dönemin görev ve sorumluluklarını yüklenmelidir.
“Garê umudu yeniden büyütmüştür”
Garê bu anlamda gençlik hareketine Kürdistan gençliğine büyük görev ve sorumluluklar yüklemiştir. Belki mücadelemiz açısından bu her zaman böyleydi. Gençlik ve kadın bir öncülük boyutuyla bu hareketin temel gücü pozisyondadır. Fakat her dönemin kendine getirdiği yeni görevler, yeni sorumluluklar vardır. Garê de aslında bu yönü ile yeni bir görev, yeni sorumluluklar, bir bütünen gençliğe böyle bir misyon yüklemiştir. Misyonunu daha da artırmıştır. Çünkü belirttiğimiz gibi devlet TC faşizmi, AKP-MHP faşizmi büyük bir yıkım derecesindedir. Yani kendisi açısından da belki beka sorunu dedikleri budur. Varlık yokluk mücadelesidir. Başta Garê bu morali bu coşkuyu, bu umudu yeniden büyütmüştür yeniden yeşertmiştir. Gençlik bu konuda temel sonuçları çıkartarak sürece yüklenmelidir. Çünkü gerçekten belirttiğimiz gibi bu sürece doğru yüklenirsek, bu süreci doğru okuyup görev ve sorumluluk temelinde yüklenirsek, AKP-MHP faşizmini ortadan kaldırabiliriz ve Garê’nin yarattığı ruh büyük bir zafer ruhu yaratabilir.
Garê’nin yarattığı destansı direniş aslında bir bütün en zaferi yakalayacağımızı da göstergesidir. Ama bunun yarattığı güç herkesin doğru anlayarak doğru okuyarak ve harekete geçmesi gerekir Garê bu anlamda da büyük bir mesaj, büyük bir sorumluluk ya da büyük bir çağrı niteliği taşımaktadır. Bu açıdan da önemli bu derecede önemlidir.
3 – Direnişin bir diğer simgesi ise Newroz. 2021 baharında gençlik Newrozu nasıl karşılanmalıdır? Kürdistan Gençliği bu Newrozda rengini nasıl ortaya koymalıdır?
Yani bir Newroz sürecindeyiz, Kürdistan gençliğinin, Kürdistan halkının duygularının en fazla dışa savurduğu yankılandığı bir süreçteyiz. Bu Newroz bizler açısından aslında tarihsel mirasımızı, direniş kültürümüzü tekrar açığa çıkartmanın, düşüncede, duyguda, direnişin açığa çıkartmasını bir vesilesidir. Bu süreç bu görevleri yüklerken aslında Newroz işte 8 Mart’ta açığa çıkan Newroz’la bu coşkunun daha da yükseleceği bir dönemdir. Bir bütünen Mart ayı bizler açısından önemli bir aydır. Kadın direnişinin aslında mücadelemiz şahsında sembolleştiği mücadelemiz, Kürt Özgürlük hareketinin özgür kadın felsefesinin düşüncesinin açığa çıktığı aynı zamanda toplumsal gerçekliğimizi daha büyük yansıtan veya direniş olarak mücadeleyi çok büyük boyutlara taşıyarak kesin bir zafer ruhuna ulaştıran ve yine kahramanlık haftasıyla aslında açığa çıkan görkemli direnişin Egit yoldaş şahsında büyük bir çıkışa, büyük bir gerilla ulaşmaya ve vesile olduğu bir aydır. Bu boyutuyla Newroz direnişini doğru ele almak, bu çerçevede kutlamak ele almak gerekiyor.
“Newroz ruhuyla açığa çıkacak bir gençlik ruhu büyük başarılar elde edecektir”
Bizler için Newroz sadece bir kutlama ya da bir bayram boyutu değildir. Tam tersine Newroz bizler açısından direnişi büyütmenin umudu büyütmenin, zalimlere, zulüm edenlere doğru cevap vermenin, büyük darbeyi indirmenin vesilesidir. Bu açıdan da Newroz’a yaklaşım da bu temelde olmalıdır. Newroz bu büyük görkemli direnişin aslında bu faşist zulüm, zulümler şahsında zalimler şahsında son darbenin indirilmesidir. Bu ruhun yaratılması, ayağa kalkışın gerçekleşmesidir. Bu açıdan da bu Newroz vesilesiyle, Kahramanlık haftası vesilesiyle Kürdistan gençliğinin Newroz alanlarına akması, Newroz ruhunu her sokakta her köşe başında yaratması, etkisini oluşturması gerekiyor. Böyle ele alması gerekiyor ve bu vesileyle de Newroz direniş ruhunu doğru ve yeterli doğru anlayarak ve gerekli sonuçlar çıkartarak kendisinde büyük çıkışa yol açan bu yükü oluşturması gerekiyor.
Newroz her şeyden önce içimizdeki pasifliğe içimizdeki mücadelesizliğe, içimizde geliştirilen düşman politikalarına bir darbe indirmek ve son nefesini yaşayan faşist düşmana da, faşist zalimlere de son darbeyi indirme vesilesidir. Bu vesileyle de Newroz direnişini bütün gençliğe, bütün Kürdistan halkına, bütün Ortadoğu haklarına kutluyoruz. Ve biz inanıyoruz ki, Newroz ruhuyla, kahramanlık haftası iradesiyle açığa çıkan bir ruh, bir gençlik, büyük başarılar elde edecektir. Zafer hamlesinin zafer döneminin en büyük öncü gücü olacaktır. Bu Newroz, bu ruh, irade vesilesiyle kahramanlık ruhu iradesi ile hareketimizde bir hamle başlatmıştı. “Dem Dema Azadîyê ye”, “Dem Dema Azadîyê Serokatîye”. Biz öxgür bir önderlikle özgür bir Kurdistan’ı yaratacağız. Bu vesileyle de bütün Kurdistan gençliğini önderliğimizin özgürlüğü hamlesine, özgürlük zamanı hamlesine güçlü katılmaya, bu ruhu, bu iradeyi bu düşünceyle bu öncülük görev ve sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirmeye çağırıyoruz. Bu vesileyle de belirtiyoruz ki; “Zaman Önderliğin Özgürlüğünü Sağlama Zamanıdır”
Devam Edecek…