BEHDINAN – YJA-Star gerillası Silav Amed, Botan’da gerillacılık yapmayı ve Botan gerillacılığını, kadın gerilla için ne kadar önemli olduğuna dair ajansımıza konuştu. Silav Amed, Botan dağlarının ve halkının yurtseverliğin merkezi olduğuna dikkat çekti. Botan bölgesinin gerillanın merkezi olduğuna dikkat çeken Silav’ın röportajının tamamı şöyle:
“BOTAN; SAVAŞ ve YAŞAMIN OKULUDUR…”
Botan parti tarihimiz içinde ilk ordulaşmanın yeridir. En büyük yurtseverliklerin merkezidir. Botan halkı için başta şu söylenile bilinir; Cîzir, Silopî başta olmak üzere tüm Botan halkı Kürtlük ve en büyük direnişin öncüsüdür. Geçen yıllarda, bizim kendi tarihimizde ve günümüze kadar olan zamanda bile Bedirxan kültürünün hakim olduğu dönemden, isyanların olduğu döneme kadar olan tüm dönemlerde Botan halkı direnişi, Kürtlüğü, savaşı ve yurtseverliği ile tanınır. Özellikle de hareketimizi içine alan ve en büyük katılımlar ve hareketimizin öncüleri Botan’dan çıkmıştır. Bu da Botan kültüründe; güzel bir kültür ve direnişini açığa çıkarır.
Botan’da şehit düşen komutanlar da orada büyük bir kültürü yaratmışlar. 2015’ten 2019 yıllına kadar olan zamanı değerlendirirsek, aslında her yılı farklıdır. Her yılında farklı kahramanlıklar öne çıkmıştır. Halk açısından da çok büyük çıkışlar olmuştur. Tüm eyaletlerde de devrimci halk savaşına büyük katılımlar oldu. 2015 ve 2016 yılları arasında şehir savaşlarına da bağlı olarak Botan’da çok büyük bir direniş ortaya çıktı. Şehir savaşları halkın direnişi ile destan yazdı, tarih yazdı. Eğer bunu değerlendirmeye çalışırsak belki anlatmaya sözler yetmez. Bu tarihler çok dillendirildi ve değerlendirildi. Hatta birebir bu direnişin içinde yer alan arkadaşlar bunu dillendirdi ve değerlendirdi. Şimdi tekrardan dile getirsem çok fazla tekrar olabilir ama şunu değerlendirebiliriz: Botan sende bir bağlılık yaratıyor ve orada yaşayanı, gerillacılık yapanı; hakikati ile, savaş ile büyütüyor. Botan gerçek anlamda savaş ve yaşamın okuludur. Botan doğru olan yaşamı, zor ve zahmeti sana dağları ile, heybeti ile öğretiyor. Aynı zamanda büyük bir bağlılık ve kıymetli bir yoldaşlığı sende çok üst bir derece de sevdirerek oluşturuyor.
Botan’da gerillacılık yapan arkadaşlar için şunu söyleyebilirim; alana büyük bir bağlılıkları oluyor, örneğin Besta alanı gibi ama her alanın tarihi, anlamı farklı oluyor. Her alanın tarihi ve kutsallığı onun tanımını ortaya çıkıyor. Her gerillada o kutsallığı dile getirebilir.
“BESTA; GERİLLACILIĞIN MERKEZİ ve GERİLLANIN ANNESİ GİBİDİR…”
Besta alanı anlatıldığı zaman insanın aklına ilk şu gelir; Besta Botan’ın merkezidir. Çünkü; Besta’yı coğrafyası açısından, çalışma açısından ve gerilla için de “Anne” olarak tanımlıyoruz. Besta’da coğrafyasından kaynaklı 4 büyük nehir akmakta. Bunlar; Çêkçêqo, Çemikê Tehlo, Bilûzer û Besta Hincê’dir. Ormanlarına; “ormandan bir deniz” tanımını yapıyoruz. Gerçekten bir denizi andırıyor ve tanımlama da yerinde oluyor. Besta’nın ormanları, başta gerillayı korur. Gerillayı savunması da buradan başlıyor. Orada gerillacılık yapan gerillalar nasıl ki orayı “anne” olarak tanımlıyorsa, gerçek anlamda o “anne’ye” çok çok bağlılar ve kendisini çok seviyorlar.
Orada şehit düşen birçok arkadaş var. 2017 yılında Heval Delal AMED ile beraber aynı zaman da son süreçte şehit düşen komutanlarımız duruşlarında en üst derecede; direniş tarihini, partiye ve şehitlerine bağlılıklarını oluşturdular. Önceki zamanlarda şehit düşen arkadaşlarla da bu oluşmuştu. Fakat son süreçte şehit düşen arkadaşlara bağlı olarak bu kültürü 24 saat canlı tuttular.
Önceki dönemlerde kadın arkadaşlardan tutalım erkek arkadaşlara kadar Besta’ya gitmek istemiyorlardı. Bazı arkadaşlar bunun nedenini de genelde Garê’ye benzeterek açıklıyorlardı. Yumuşak bir araziye sahip, fakat ormandan bir denize sahiptir. Genelde arkadaşlar Besta için “geliş-gidiş” yeri olarak tanımlıyorlar. Besta, Botan’da kalan arkadaşlar için birbirini görme yeriydi. Hatta bazen “buluşma yeri” olarak da isimlendiriyorduk. Cudi’den, Kêli’den ve Kato’dan gelen tüm arkadaşlar Besta’da birbirini görüyorlardı.
Biliyoruz ki; düşman her zaman öncelikle örgütün merkezini hedef alır. Besta da her zaman düşmanın ilk saldırılarıyla yüz yüze kalıyor. Çünkü düşman da biliyor ki Besta; gerillacılığın merkezi ve gerillaların annesi gibidir. Gerillayı büyüten, kucaklayan ve koruyan bir coğrafyaya sahip. Düşman da biliyor ki Besta alanındaki gücün imha edilmesiyle diğer alanlara da müdahale edebilir ve alanları birbirinden koparabilir. Düşmanın Botan’daki amacı her zamanda bu olmuştur. Tüm alanlarda düşmanın saldırıları vardı ama en yoğun saldırıların ilk hedefi Besta alanıdır.
Besta’nın hem konum hem de biçim olarak merkez olma durumu var. Ona benzer olan alanların tümü etrafında ve Besta’yı aralarına almışlar. Besta’nın etrafındaki tüm alanlar Besta’nın kalesi gibi onu koruyorlar. Besta merkez ise etrafındaki diğer alanlar onun baş tacıdır. Örnek olarak Herekol verile bilinir. Zaten gören tüm arkadaşlar Botan alanını coğrafyasını tanırlar. Herekol’un eteklerinden Besta’ya akan büyük nehirler Besta’nın büyük ormanını oluşturur. Yukarda ise büyük bir dağ silsilesi var, yaylacılığın da yapıldığı bir yerdir. Bu silsile bir kemer gibi Besta’nın başındaki taca benzer.
“HEREKOL; BAĞIMSIZLIĞI ve GÜZELLİĞİ İLE BİR KALEYİ ANDIRIR…”
Herekol’un tarihi ve gerillası farklıdır. Her alanın ortak yönleri olsa da kendine özgü yanları da bulunur. Bu özgün yanlar her arkadaşta bir kültür ve kişiliği şekillendirir. Dağları sıkı ve zorludur. Geliş ve gidiş güzergahı ile meşhurdur. Tırmanmaları çok zor ve zahmetlidir. Kendi içinde de bir kaleyi andırıyor. Bu kalenin içerisine giren herhangi bir kişiyi dışardaki saldırı ve tehlikelere karşı korur. Geçmiş tarihlerde de nasıl ki insanlar kendini saldırılara karşı korumak veya oluşacak bir savaş için sırtlarını ona vermişlerse, gerillayı çok sayı bile olsa koruyacak olanların başında gelir Herekol. Geçen zamanlarda, 2017-2018 yıllarında düşmanın çok saldırıları oluyordu. Ne olursa olsun düşman giremezdi o kaleye çünkü düşmanın korkuları vardı. Aşağısında bir şehri barındırıyordu Herekol. Sadece düşman için değil arkadaşlar içinde bu geçerli çünkü; Herekol’un çok fazla detayı vardı ve tanımak için derine inmek gerekirdi.
Piro’ya görüntü olarak dışarıdan bakıldığında bağımsızdır. Bu bağımsızlığı ona bir heybet kazandırmış ve dışarıdan bakıldığında da diğer alanlardan da görünüyor. Uzaktan bakıldığında bağımsızlığı ve güzelliği bir kaleyi andırıyor. Düşmanın kendisi de bu alanda tutunamaz. Piro’nun tarihinden kaynaklı orada çalışma yürüten arkadaşlarında kendilerine fazlaca rol ve misyon düşüyor. Orada da çok fazla büyük direnişler gelişmiş. Cûdî’deki bilurvan’ın (çobanların kullandığı üflemeli müzik aleti) bağımsızlığı dünyaya bedel ise Piro’nun da Botan’da özellikle de Besta’da böylesi bir misyona sahiptir.
“GABAR; BOTAN’IN KALBİDİR…”
Gabar, Besta’nın yanında yer alır. Gabar’ı bilen tüm arkadaşlar bilir, pek değerlendiremeyiz çünkü Gabar’ı anlatmaya sözler yetmez. Gabar; Botan’ın kalbidir, Botan gerillacılığının kalbidir. Gabar; örgüt içerisinde yoldaşlığın en güçlü yaşandığı yerdir. Yoldaşlık denilince insanın aklına Gabar gelir. Zorluk ve zahmetli yanları çoktur. Bu zor ve zahmetli yanlar; sıcak bir yoldaşlık, saygı, hürmet, fedakârlık ve fedailiği kendisiyle getirir. Orada yer alıp savaşı ve öncülüğü ile sembolleşen birçok arkadaş var. Bu arkadaşlar bizim için her zaman örnek oldular.
“CUDİ’NİN KENDİSİ BİR AŞKTIR….”
Cudi, Herekol’un karşısında yer alır ve Besta’yı da içine alır. Cudi tarihi özelliklede Nuh’un gemisi ile tanınır. Kürdistan tarihinde ve halkımızın tarihinde farklı bir yere sahiptir. Cudi, kutsallığın yeridir. O topraklara bastığında bir tarihe bastığının ve o tarihin içinde yer aldığını bilmen gerekir. Buralardan geçen sayıca savaş ve kültürler burada kendilerine yer edinmişler. Gemiler ve bilurvanların varlığı ile Cudi’den geçtiğinde ya da onunla yaşadığında biraz daha farklı olur. Çok fazla oralarda kalıp onunla yaşamadım ama oralarda yaşayan ya da gerillacılık yapan arkadaşlar çok fazla anlatırlar. Hatta çok bahsedilir ve popüler bir yer edinmiştir. Bence anlatan arkadaşlar az bile söylüyorlar. Örneğin dağ silsilesi ve coğrafyası tanımlansa bile yeterli olmayacaktır. Çünkü kayalarından her şeyine çok güzeldir. Cudi’de yaşayan yaban keçileri çok bulunur aslında onlarda bu güzelliğin içerisinde gül gibidirler. Yaban keçileri arkadaşları korur ve onlara sahip çıkarlar, aynı şekilde arkadaşlarda onları çok sever. Aralarında arkadaşlıkları da vardır. Cudi’de komutan olan arkadaşların şahsında farklı bir bağlılık ve kutsallık oluşturur. Cudi’de yaşayan her arkadaş destanında özgürlüğünü an ve an dile getiriyor. Birçok arkadaşta var ki Cudi görmeyip Cudi’ye âşık olurlar ve hep onun hasreti içlerinde kalır. Cudi’de kalan arkadaşlar ise en büyük aşklarına ulaştı diyebiliriz. Çünkü Cudi’nin kendisi bir aşktır, ona baktığında aşkın en büyüğü olduğunu biliriz. Çünkü; var olan kutsallık, tarih ile âşık olup onunla büyüyorsun
“KATO; TÜM ARKADAŞLARIN YÜREĞİNDE FARKLI BİR YERE SAHİPTİR…”
Tüm arkadaşlar da bilir; Büyük İskender’in kendi tarihinde bile yenildiği yerdir. Dağlarının sıkı oluşu bile güzeldir. Tüm dünyaya meydan okur. En büyük savaşlar burada da gerçekleşmiştir. Son süreçte de bu böylesi savaşlar yaşandı. Kato tüm arkadaşların yüreğinde farklı bir yere sahiptir. Aslında bu hareketimiz içinde halk için böyledir. Savunma yeri deriz ama aslında savaşın gerçekleştiği ön cephedir. Son süreçte de düşman gördü ki halkımız ve bizim için varlığı ve savunması açısından ne kadar stratejik bir alansa ilk önce onu esas alıyor, hedefliyor ve yöneliyor. Kato’ya olan yönelimlerde biraz bu şekilde oldu. Son yıllarda düşman böylesi büyük yönelimlere başvurdu. Son eylemlerde yer alan, şehit düşen arkadaşları dile getirmekte bile zorlanıyorum. Belki de anlatsam günler yetmeyecek diyedir.
“KELA MEMÊ; DÜŞMANA YOL VERMEZ…”
Botan’ın en yüksek yeri Kela Memê’dir. Kela Memê de yaylalara sahip bir yeridir. Yan tarafında Hêzil Vadisi kendisini aşağı doğru olan Hilal ve Mejin’e bırakır. Var olan ormanlar gerçek anlamıyla çok güzeldir. Arkadaşları savunan bir coğrafyaya sahiptir ve düşmana yol vermez. Yüksek ve sık olan Kaplan Tepesi ve Şan Stêrk tepeleri var. Düşmana avantajları olduğu kadar dezavantajları da vardır. Çünkü; en yüksek ve sık olan yerlerdir. Bu sebeplerden dolayı gerillanın partinin kuruluş yıllarından bu yana rol oynadığı bir alandır. Orda yaşayan halkın çoğu Lor’dur ve Goyi aşiretindendirler. Orda çalışma yürüten arkadaşların çoğu da Goyi aşiretindendirler. Kültür ve dillerinden kaynaklı farklılıkları ve özgünlükleri var. Zor ve zahmetli olan bir alandır. Orda çalışma yürüten arkadaşlarında söylediği gibi orda kolay bir pratik dönem geçirmek zordur. Büyük bir fedakârlık, emek, anlayış, bağlılık ve tanımayı isteyen bir yerdir. Partiyi ve düşman gerçekliğini bilmeyen bir insan o dağlarda değil bir saat bir dakika bile kalamaz. Orda yaşayan, savaşan ya da bir yoldaşlık, kültür ve ideoloji yani Önder APO’nun ideolojisi ile büyüyen bir insan için farklıdır. Orada da çok büyük eylemler ve savaşlar oluyor.
“BOTAN; BİZİM SAVAŞ KALEMİZDİR…”
Botan coğrafyasını alan alan dile getirsem bile çok eksik kalacaktır. Güzelliği, avantajı, sıkı ve heybeti gibi konularda çok eksik kalacaktır. Her alanın kendisine has bir kültürü var. Bu kültür de bir direnişi yaratıyor. Botan’ı değerlendirmek gerekirse düşmanın ilk hedefidir. Çünkü Botan bizim savaş kalemizdir. Nasıl ki 4 parça Kürdistan’da büyük bir savaş yürütülüyorsa düşman da her zaman merkez olan yeri hedef olarak seçiyor ve Botan’da her daim esas olmuştur. Fakat bu kadar saldırılar karşısında da çok büyük direniş ve saldırılara cevaplar oldu ve olmaya devam edecek. Savaş okulu gibi bir yer insanda; uzmanlık, savaş bilimi ve düşmanı tanıma konusunda geliştirecektir. Botan’da buna vesile olmuş bir alandır. Her yılını değerlendirmek ayrı bir güzellik istiyor. Çünkü; her yılı kendisiyle bir sürecin cevabını getirmiştir. Her süreçte de farklı kahramanlıkları açığa çıkarmıştır. Ne kadar değerlendirirsem belki eksik kalacaktır.
NC/Zerya Bagok