HABER MERKEZİ
Amed zindanı akıllara kazınan, tarihi bir direniş olmuştur. Aynı zamanda faşizmin üst doruklara ulaştı faşizmin
getirdiği ölüm kokusudur. Zindanlar devletlerin iktidarlarını, sistemlerini dayattıkları yerlerdir. Devletin halka
verdiği cezadır. Hücrelerden, zindanlardan doğan güneş bugün bizlere yaşama şansı veriyor
ve bir umut doğuruyor içimizde yeniden, yaşama dair.
Ali Çiçekler, Hayriler, Mazlumlar bugün zindanlarda yaşıyor hala. 1982’de Amed’te başlayan direnişi bugün Leyla Güven’in başlatmış olduğu direnişin takipçisi olan 7000 yoldaşımız var. Bu direnişi Serhildan Garzanların ruhuyla sahiplenen Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Zehra Sağlam, Mahsum Pamay, Medya Çınar, Siraç Yüksek ve Yonca Akici
yoldaşlar zindanların duvarlarını yıkmış direnişleriyle, özgürlük yolunda ölümsüzleşmişlerdir.
Peki bu direniş neyin direnişidir?
Önderliğimiz üzerinde uygulanan tecrit her geçen gün ağırlaşmakta ve Önderliğimizden haber alamamaktayız. Önderliğimizle almak istedikleri iradelerimiz, ülkemizdir. Türk devletinin faşizmi her geçen gün halkımızın üzerinde artmaktadır. İradelerimiz ve ülkemiz tecrit altındadır. Kürdistanlı gençler olarak, tecritteyiz. Devrimimiz tecritte, ülkemiz tecritte. Buna karşın zindandaki yoldaşlarımız direniş kıvılcımını yaktı. Gençler olarak bizlerse bu ateşi şahlandırmakla sorumluyuz.
Tarihler değişse de direniş tarihimiz hep var olmuştur. Bu direnişin öncüleri olan biz gençlerse rolümüzü
oynayabilmeliyiz. Ali Çiçeğin bize bıraktığı mirası zafere taşımakla sorumluyuz. Bunun farkında olan genç ve genç kadın ölüme başkaldırmış direnişin yolunda ateş topu olmuşlardır. Yarattıkları direniş gerçeğini zafer taşıyabilmeliyiz. Alileşmiş, Mazlumlaşmış, Serhildanlaşmışlardır.
Zülküf yoldaş Amed’in tarihi yaşatan Sur sokaklarında gençlik çalışmalarında yer alırken esir düşüyor. Zülküf yoldaş da yaşamıyla ve gençliğiyle hep geliştirici ve güçlendirici bağlar geliştiren bir arkadaştı. Zülküf yoldaş işgalci tc mahkemesinde şu sözleriyle eylemini açıklıyor: “Sizin işgalci ve uyduruk mahkemeleriniz beni yargılayamaz.” Zülküf yoldaş, yıllardır süren direnişimizi içerisinde zafere yaklaştığımızı bize tekrar hatırlatıyor.
Heval Ayten, Serhildan’ın, Zilan’ın, Sema’nın yoldaşı. Genç yüreğine ülke sevdasını sığdıran yoldaş,
Ayten daha 25’indeydi. Siirt’li olan Ayten yoldaşın umudu ve aşkı sığmadı zindanlara. Ayten yoldaş
bıraktığı mektupta başta gençler olmak üzere bizlere zaferi vasiyet ediyordu: “Bir adım atmak için ilk
defa kendimi bu kadar özgür hissediyorum. Beynim ve ruhumla önderlik ile buluşmanın heyecanıyla
daha anlamlı ve onurlu bir yaşamla komutanım Heval Zülküf Gezen’in bize miras bıraktığı bu direniş
çemberini büyüterek sürece cevap olmanın inancıyla.”
Heval Zehra, yasaklanmış bir dili ve halkın fedaisi oldu. 1996’da Muş’un Varto ilçesinde dünyaya
geliyor. Zehra yoldaşın abisi ismini ve Zehra’yı anlatırken, ismi gibi saftı Zehra, çamura buladılar diyor.
Zehra yoldaşın ismi Zelal imiş. 7 yaşına gelene kadar tek bir Türkçe kelime bilmiyor. Ama 7 yaşından
sonra okula başlaması gerekiyor. Kimlik çıkarmaya gittiklerinde ismi Kürtçe olduğu içim kabul etmiyor
ve Zehra yazıyorlar. Zehra yoldaşın kimlik karmaşası ilk burada başlıyor. Annesine hep soruyor, “Benim
ismim Zelal neden bana Zehra diyorlar?” Annesi bir cevap veremezken, Zehra yoldaş dünden bugüne
Kürt halkının yaşadığı tecride eylemiyle cevap oluyor.
2015-2016 yıllarında işgalci Türk devletinde ‘Nusaybin Sendromu’ yaratan, tarihi Nusyabin direnişinde
yer alan Medya Çınar ve Siraç Yüksek arkadaşlarda, tecride karşı gerçekleştirdikleri eylemlerle bir kez
daha tarihe not düştü.
Heval Medya, 24 yaşındaydı Mardin Kızıltepeliydi. Nusaybin direnişinde yer almış açılan koridordan
çıktıktan sonra gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Medya direnen kadının en güzel örneğiydi. Yargılandığı
mahkemede savunmasını yaparken bize bir kez daha insanlığı tanıtıyordu. Medya: “Bu saldırılar yapıldığı
zaman orada kadınlar satılmaya, çocuklar öldürülmeye başlandı. İnsanlar öldürüldü ve hiçbir
şekilde bir devlet çıkıp o insanların haklarını savunmadı. Ben de bir fert gibi rahat bir şekilde yaşayarak,
başımı yastığa koyup duramazdım.” Gelişen direniş karşısında da halkının ve Önderliğinin üzerindeki tecride karşı da sessiz kalamadı Medya.
Heval Siraç 23’ündeydi. Daha gencecik bir yürek ile, Nusaybin direnişinde yer alıyordu. Şehir
boşaltıldığında Heval Siraç’ta çıkıyor ve tutuklanıyor. Hakkında mühebbet istenen Siraç yoldaş 1 Mart’ta
açlık grevine giriyor. Ve son olarak fedai eylemle direnişini büyütüyor. Siraç yoldaşın annesi diyor ki hep
işkencedeydiler ve ekliyor, ” Bu sessizlik insanları öldürüyor.”
Yonca Akici, Sema Yüce’nin yoldaşı, Ağrı’nın isyankar kızı. Yonca yoldaş 1 Mart’tan beri açlık
grevindeydi. Babası’da Muş’ta zindandaydı ve babasıyla konuştuktan sonra eylemini gerçekleştiriyor. “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerinin devamı niteliğindeydi Yonca yoldaşın eylemi.
22 yaşındaki Mahsum Pamay, yiğitlerin, mirlerin, direnişin şehri olan Şırnak’ın Cizre ilçesindendi. Yiğitçe yürüdü ve direnerek şehitler kervanına katıldı.
NC/Berçem CÎLO