İSTANBUL – Ezilenlerin Sosyalist Parti (ESP) Başkan Vekili Şahin Tümüklü ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Colemêrg Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi direnişlerini ve faşist Akp-Mhp ittifakının isteği üzerine 23 Haziran’da tekrarlanılacak olan İstanbul seçimlerini konuştuk.
‘Leyla Güven, bize nasıl bir mücadeleden geçmemiz gerektiğini öğretiyor’
Sözlerine Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değinerek konuşan Tümüklü, “Bizler Ezilenlerin Sosyalist Partisi olarak Leyla Güven’in bu haklı direnişinin her daim yanında olduk. Çünkü aslında bu coğrafyada insan hakkı için bile nasıl bir bedel ödenmesi gerektiğini nasıl bir mücadeleden geçmemiz gerektiğini öğretiyor. Bizler bu bedelleri yaşamış, görmüş ve bu sürecin karşısında yanıt olmaya çalışanlar olarak direnişin aslında bir ayna tuttuğunu ayna rolü oynadığına inanıyoruz. Çünkü bu aynı zamanda bu coğrafyadaki Kürt özgürlük mücadelesinde bir taraf olmayı ifade ediyor. Bu aynı zaman da faşizme karşı ve demokrasi için bir taraf olmayı ifade ediyor. Sosyalist olmanın ötesinde bir vicdan sahibi ve adaletten özgürlükten yana insan olma mücadelesinde bir taraf olmayı ifade ediyor. Bu anlamıyla Leyla Güven yoldaşın açmış olduğu bu direniş hattı, inşa ettiği bu direniş hattı her birimize bir soruyu sordu. Bütün karanlıklar içerisinde teslim almalar boyun eğdirmeler ve suskunluk içerisinde aslında bu direnişin nasıl bir çığlığa dönüştüğünün hikayesini ortaya koymuş oldu. Direnişin arkasından gelen bütün direnişçileri, bugün ölüm orucunda olan bugün hapishanelerde direnen yurtseverleri komünistleri, komünarları bütün direnişçileri selamlıyorum. Biz bu direnişin aslında aynı zaman da bu ülkedeki özgürlüklerin kazanılması olarak ele alıyoruz” dedi.
Akp-Mhp ittifakı ciddi bir çözülme ile karşı karşıya
31 Mart yerel seçimlerinde Akp- Mhp faşist ittifakının Bakurê Kürdistan’dan süpürüldüğü ve Türkiye genelinde de büyük hezimete uğratıldığını dile getiren Tümüklü, “İstanbul seçimleri kilit rol oynuyor. Sonuçta Kürdistan’ın çok büyük bir kısmında kayyumlar kaybetti. Çok özel faşist ve taşıma su ila engellemelerle KHK’lı yoldaşların hakkını gasp ederek bir seçim sürecini işletti. Bu anlamıyla Kürdistan’ın her bir yerinde yenildiğini söylemek gerekir. Aynı şekilde Türkiye sahasında Akp-Mhp ittifakının çok ciddi bir gerileme ve kendi toplumsal zeminde ciddi bir çözülme ile karşı karşıya olduğunu görmekteyiz. Yaşadığı şey aslında bir rejim krizi. Rejim krizi bir yanı ile siyasal yönetememe bir anlamıyla siyasal krizini yönetememedir. Bir taraftan ekonomik krizin, kendini yönetememe sürecini yaşıyor. Her ikisini birleştirdiğimizde aslında bir rejim krizi ile karşı karşıyadır. Doğal olarak kendi egemenliğinin sarsılma noktaları düşündüğünde ve kendi geleceğini düşündüğünde İstanbul seçimini kritik olarak görüyor. Kendileri adına doğru bir şey söylüyorlar. Bekka problemi dedikleri şey şu: Kendi rant sistemini nemalanma sistemleri ve buna bağlı bir toplumsal düzen kurmuşlardı. Bu seçimlerde Türkiye sahasında birçok Büyükşehir’in kaybedilmesi bu kendi gelecekleri açısından ciddi sorunlar yarattı. Aynı zamanda kendi içerisindeki çelişkilerle klikler arası mücadelelerle zayıflayan egemenler arasındaki o güç savaşları zayıflayan bir yönetim anlayışını ortaya çıkarmış oldu”
Faşizm karşısında sokağa çıkmaktan başka şansımız yok
Faşizme karşı ortak mücadelenin esas alınmasının altını çizen Tümüklü, Faşizmin ancak böyle yenilgiye uğratılacağını dile getirerek,”Faşizmin karşısında birleşmekten, faşizm karşısında sokağa ve mücadeleyi esas alan birleşik bir mücadele örgü vermekten başka hiçbir şansımız yok. Onun içinde demokrasi istiyorsak özgürlükler istiyorsak adalet istiyorsak daha fazla birleşmeliyiz. Daha fazla yan yana gelmeliyiz. Sadece seçimler için değil Leyla Güven ve açlık grevleri içinde, bu ülkedeki özgürlükler ve mücadelesinde Kadın özgürlük mücadelesi, çevre mücadelesine daha fazla yan yana gelmeyi sağlamalıyız” diye konuştu.
Demokrasiye sahip çıkmak istiyorsak bunun tek kanalı var mücadele etmek ve birleşmek
Tümüklü konuşmasının sonunda şunları dile getirdi: “Nerede özgürlük mücadelesi varsa nerede demokrasi mücadelesi varsa burada birleşmek zorundayız. Ve bu birleşmenin çeşitli zeminleri var Halkların Demokratik Partisi, Halkların Demokratik Kongresi ya da Demokratik Toplum kongresi bunlar çeşitli araç ve biçimleri bunları geliştirmek zorundayız. Yerel demokrasi hareketlerini inşa etmeliyiz. Ki bunları inşa ettiğimiz zaman sokakları özgürlüğü ve eşitliği sağlamamız hızlanacak. Savrulmak istemiyorsak varoluş hakkımızı korumak istiyorsak özgürlüklere, demokrasiye sahip çıkmak istiyorsak bunun tek kanalı var mücadele etmek ve birleşmek.”
NC/Aldar DİREN