AMED
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisleri, 24 Haziran genel seçimlerinden sonra Kürdistan ve Türkiye kentlerinde düzenlemeye başlamış olduğu konferanslarla, gençliğin son yıllardaki örgütsüzlüğünü toparlamak ve bunu bir sıçrayışa ulaştırmak için yoğun bir temponun içerisindeydi. Kentlerde yapılan konferanslar, o yerelin sorunlarını aşmak bakımından ciddi bir hamle olarak ele alınmıştı. Nitekim öyle de oldu. Zira ekseriyetle gençliğin tüm yerellerdeki başat sorunu, örgütsüzlük ve bu durumun getirdiği toplumsal yozlaşmaydı. Gençliğin, Türk devletinin kirli politikalarıyla yaşadığı ahlaki ve kültürel sapma gün gibi ortadaydı. Bu gidişata ‘Dur’ demek, toplumun en dinamik ve dönüştürücü gücü olan gençliğin kendine gelebilmesi için esaslı bir müdahale kaçınılmaz hale gelmişti.
‘Konferanslar yerel gençliği hareketlendirdi’
Gençlik Meclisleri, kentlerde düzenlediği konferansların güçlü ve coşkulu geçmesi için kitle çalışmalarına ağırlık verdi. Özellikle Kürdistan kentleri ve Kürtlerin yoğun olduğu Türkiye metropollerinde düzenlenen konferanslar, hem geçtiğimiz ayın 25’inde Amed’de yapılan büyük kongreye hem de gençliğin bundan sonraki vaziyetinin tayini için referans oldu. Gençlerin konferanslara katılımı, kimi temel kıstasların bilince çıkarılması noktasında elzemdi. Konferanslarla elde edilen düzey, büyük kongresinin harcı oldu.
Kongre bize yeni süreci fısıldıyor
Amed’de toplanan kongre, tarihin akışını değiştirebilecek potansiyele sahipti. Kürdistan’ın dört parçasından ve Türkiye’den gelen gençler, faşist diktatörlük koşullarında bir araya gelmiş yürekli insanlar topluluğuydu. Devlet şiddetinin ve baskılarının had safhada olduğu böyle bir süreçte bir araya gelmek, ancak cesur insanların yapabileceği bir eylemdir. Amed’deki tabloya baktığımızda umudun sıcaklığını hissetmemek mümkün değildi. Siyasal amaçların dışında bile değerlendirildiğinde, onca toplumsal katmanın Amed’de birbirlerini kucaklaması yeni bir sürecin kıvılcımı bize fısıldar gibiydi.
Kongrenin özeti: “Ne olursa olsun son muhteşem olacak”
Kongrenin yapıldığı salon, katılımın fazla olmasından kaynaklı hınca hınç doldu. Öyle ki ayakta kalanların sayısı, oturanlardan fazlaydı. Yine salonun dört tarafı tüm kesimlere hitap edecek şekilde sloganların yazılı olduğu pankartlarla süslenmişti. Bilhassa “Ne olursa olsun son muhteşem olacak” sloganı, kongrenin özünü ve özetini ortaya koyacak nitelikteydi. Yine genç kadın mücadelesinin ehemmiyetini ve kaçınılmazlığını yansıtan pankartlar salondaki coşkuya paralel bir hava katıyordu.
“Halkların Önderi Sayın Abdullah Öcalan” vurgusunu gençler merakla dinledi
Rojhilatê Kürdistan’dan kongreye katılan Demokrat Gençlik üyesi Peçewa Alîpur’un “Kürdistan dört parça değildir, tek parçadır. Kürdistan’ın düşmanları dört parçadır” sözleri, gerek kongreye katılanlar gerekse tarihsel Kürdistan sömürgeciliği açısından önemli bir sözdü. Alîpur’un bu sözleri dakikalarca alkışlandı ve hatırı sayılır bir alakaya mazhar oldu. Başûrê Kürdistan’dan katılan Kürdistan Komünist Gençlik üyesi Rêbaz Haşim’in de Kürt gençlerinin birlikte mücadele etmesi yönündeki talebi ve ümidi, katılımcılar nezdinde ciddi bir ilgiyle karşılandı. Yine Suriye Devrimci Genç ve Genç Kadınlar Birliği’nin gönderdiği mesaj, etkili bir havanın yaratılmasına neden oldu. Özellikle “Bu zorlu süreçte kongreyi gerçekleştirmek büyük bir cesaretti. Kongrenin Kürdistan ve Türkiye gençleri açısından yeni bir sürecin başlangıcı olacağını umut ediyoruz” sözü, salondakilerin özgüvenini pekiştiren nitelikteydi. Son olarak Ortadoğu Gençlik İnisiyatifi’nin mesajı okunduğunda tüm salonun on yılardır tarihe yön veren gençlik mücadelesine olan umutları gözlerinden belliydi. Mesajdaki “Halkların Önderi Sayın Abdullah Öcalan” vurgusu ve Öcalan’ın rolünün en büyük etken olacağına dönük fikir tüm gençler bakımından merakla dinlendi.
Gençlere ilk tebrik Barış Annelerinde
Kongrenin ana temasının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına ilişkin olduğu için, katılımcıların da tüm toplumsal katmanlardan olması gerekiyordu. Özellikle Barış Anneleri İnisiyatifi’nin kongre salonundaki varlığı, gençler açısından onur ve gurur kaynağı olarak görüldü. Zira Gençlik Meclislerinin yeni yönetim listesinin okunmasından sonra onları ilk tebrik edenler de anneler oldu. Yine Rojhilat ve Başûr Kürdistan’ınından katılanlarda yeni yönetimi tebrik ederek, desteklerini sundular.
Peki şimdi ne olacak?
Gençlik, aslında 24 Haziran seçimleri münasebetiyle bir örgütleme çalışmasına başlamıştı. Bunu Kürdistan ve Türkiye kentlerinde yaptıkları konferanslarla da zenginleştirerek, Amed’deki büyük kongre ile taçlandırdı. Kongrede alınan gençliğin mücadele alanlarının genişletilmesi kararları tek tek pratiğe geçeceğe benziyor. Bunlar, kültür-sanat faaliyetleri ve sosyal aktiviteler olacak. Türk devletinin gençlik üzerindeki ahlaki ve kültürel yozlaştırma çabaları bu faaliyetlerle bertaraf edilecek. Zaten gençliği çürümeye çanak tutmuş bir toplumdan pozitif çıkarımlar yapmak pek mümkün değildir. Tarih, bize bunun böyle olduğunu her lahzasında göstermiştir. Kürt gençliği de tarihin sarmalından azade olmadığı için, aynı vaziyet onlar için de geçerli. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta, mevcut örgütlü Kürt gençliğinin kimlerin ardılları olduğudur. Ali Çiçek, Cafer Yıldız, Çiyager Hêvî, Baran Mawa, Mahir Botan ve daha birçok kahramanın örnek olduğu bir gençlik kitlesinden söz ediyoruz. Dolayısıyla bundan sonraki mücadele ağı da bu değerler üzerinden örülecek ve zafere ulaşacaktır.
NC/Rüstem SİNCER