HABER MERKEZİ
Gençlik akan kanın damarlarda ki yeni hücreleri uyandırmasıdır. Yerin de duramayan bu kan akışı örgütlenirse kendini topluma yapılan haksızlıklara karşı isyanla direnişle ortaya koyar. Olanı kabul etmeyen yanlışa boyun eğmeyendir gençlik. Bunun doğruluğunu tüm gerçekliğiyle bilen sistem uşakları, gençliğin enerjisini hep kendilerinin lehine çevirmek için mücadele vermişlerdir. Yeri gelmiş uyuşturucuyla uyutulmak, fuhuşla kendine yabancılaştırılmak, spor adı altında magandalaştırmaya çalışmıştır.
Toplum bilimi olan siyasetten toplumun yapı taşı olan gençlik uzak tutulmaya çalışılmıştır. Neden bu yönelim gençliğe yapılıyor çünkü çıkarsızdır gençlik kaygısız yürür, hesapsız yaklaşır. Kime zulüm yapıldığının bir önemi yoktur onun için insan olması karşı koymak için yeterli bir sebeptir. Var olmak ve yeniden yaratmaktır gençlik olmak .bu durum olsa olsa kan emicilerinin hoşuna gitmez bundandır ki, insanlık adına yapılan her zulme boyun eğen bir nesil yetiştirme derdine düşmüştür. Bencil bir nesil aile ile okulla olmadı bir erkek veya bir kadınla bağlamaya kalkarlar kendilerine hiç olmayacakları kişiler sunarlar oyalamak adına bir telefon modeli çıkarır sonra onun bir üstünü daha çıkarırlar daha iyi özellikler, daha iyi çekim, daha iyi ,daha daha ve daha…
Doyumsuz bir gençlik yaratmak gelecekte doyumsuz bir toplum olacak sistemin çarkına ayak uyduracak bir dediklerini iki etmeyecek bir toplum. Gençlik konferansları yapıyorlar bu gençliğe çok değer verdiklerinden mi? yoksa yaratmak istedikleri topluma onları daha da yakınlaştırdığından mı?
Hiçbir anlamı olmayan hayatlar ,fikirleri kendilerinden çalınmış bir insanlık. Ne kadar ait olabildik özgürlüğe özgür zannettiğimiz, istediği her yere gider sandığımız ayaklarımız bile hapsedilmiş binalara , kendi içinde dönüp duran yollara, bir kadınsan eğer ayağını sıkan bir topuklu ayakkabıya… bundan daha somut ne olabilir kendin bile değilsen ne olabilirsin…
Boyundurluk altında bir toplum… Faşizmin tüm baskı ve yönelimlerini normalleştirmiş bunun karşısın da gençliği ehlileştirmeye yönelmiştir. Yenilenmeye duyduğu ihtiyacı yok etme çabası içinde olan sistem dediğimiz olgu kendine inançsız bir gençlik (buna bağlı toplum ) yaratma çabasındadır. Çoğu zaman bunu bir sınavla, bir işle yapıyor. Patrondan yediğin azar,senin zeka düzeyini belirlemeyen ama bir maraton gibi koştuğun sınavlardan aldığın notlar, ya da paran olmadığı için girdiğin güvensizlik durumu bunların hiçbiri sana ait değildir. Hele bir de genç kadınsan sistemin yanında ailenden gördüğün eziklik psikolojisi senin kendine olan inancını tamamen yok etmektedir. Ve seni kendine ait olmaktan, insan olmaktan tamamen men edecektir. Öyle bir hale gelmiştir ki genç yapı kadınsan ekonomik kriz karşısında oje fiyatlarına yanacak erkeksen internetten alamadığın oyunun derdine düşeceksin. Tamamen kemirilen bir beyin yokluğun aşamasına getirilen bir ruh.
Ruhu olmayan şeyler düşünce üretemezler. Ve bu insanlara göre bir yaşam değildir. Hele ki gençliğin damarların da akan kanı donduracak bir yaşam şeklidir. Umut gün aşırı mahkum edilmekte umudu olmayan bir gençlik nasıl kendi olup yeniden yaratacaktır ki… Bunca sömürüye karşılık bir parça umudumuz kalmışsa eğer gökyüzünü mavi görebiliyorsak demek hala kurdukları setler yarattıkları duvarlar bizi yok edememiştir. Genç olan, kendine genç diyen hele bir de kadın diyen hiçbir insan bu küçültülmeyi kendine ait görmemelidir. Buna karşılık yaratabileceği yeni yaşamın savaşçısı, inşacısı olmaktan kendini alıkoymamalıdır. Ona kurulan setleri tabuları yıkabilmek inancına sahip olmalıdır. Kölece yaşamaktansa, kahramanca sonsuza gitmeyi kendine layık görebilmelidir.
Başta Kuzey Kürdistan, Kürdistan’ın diğer parçaların da ve Avrupa’da Kürt gencine yakıştırılan beyninin kemirilmesidir. Genç kadına yakıştırılan ise tüm benliğiyle sömürülmektedir. Özel de Kürt gençlerine dayatılan bu siyaset sadece Kürt genciyle sınırlı kalmıyor aynı anda Türk’ünden tut tüm dünya gençliğine uygulanmaktadır.
İnsanlık tarihi böyle bir duruşu kabul etmez. Önde gelen Kürt isyan önderlerinden Seyid Rıza; ‘Evladı Kerbala’yı, bir hatayı ayıptır, zulümdür, cinayettir!’ dedi. Sömürü durumun da olan gençler buna kulak vermeli. Bu zulme karşı başkaldırmalıdır. Akın akın özgür dağlara akmalıdır, gerillalaşmayı kendileri için özgürlüğe koşmak bilmelidir! Tarihini yaşatmalı ve gelecek günlere, bugünün çocuklarına ihanetle değil; direnişle, başkaldırı ile, ve zaferle yeni bir yaşam örmelidir! Faşizme verecek en güzel cevapları yeniden yaratmak , eğilmeye çalışılan başlarını kaldırmalıdırlar !
Kendimiz kadın diyebiliyorsak genç diyebiliyorsak boynumuzda ki zincitleri açmanın vaktidir. Gençlik emeğinin, beyninin, umudunun tüketilmesine izin vermemeli, savaşmayı kendine yol bilmelidir. Devrimci halk savaşının öncülüğünü yapacak olan şüphesiz kadınlar ve gençlerdir. Bunun sorumluluğunu görmelidir gençlik elinde bütün zincirleri kırabilecek olan umut vardır , inanç ,irade ve özgürlüğe hasreti vardır. Kendini bundan geri koymamalı elini atmalıdır devrim kavgasına, bedenini siper etmelidir. Yeniden yaratmalı, yeniden doğmalı damarlarından akan kanı tazelemelidir…
NC/Faraşîn Sîdar