GIRÊ SPÎ – Girê Spî kenti 2011-2015 yılları arasında DAIŞ terörü işgali altında karanlık bir dönem yaşadı. Çeteler işgalci Türk devletinin desteğiyle bölgenin kültürünü ve dilini öldürmeye çalıştı.
Girê Spî coğrafya ve demografi olarak Kobanê ve Cizîrê kantonları arasında yer alıyor. Bölgenin genişliği yaklaşık 10500 km2 dir. Silûk ve Eyn Îsa ilçeleri ile beraber çevredeki 500 köy oraya bağlıdır.
Doğusunda Serêkanî kenti yaklaşık 100 km, batısında Kobanê Kantonu 60 km, kuzeyde Riha’nın ( Urfa) Kaniya Xezalan ( Akçakale ) ilçesi ile güneyde Reqa kentine 100 km uzaklıkta. Kuzey Suriye Federal Yönetimi sistemine göre Fırat Bölgesine bağlı. Girê Spî ve Kuzey Kurdistan sınırında Akçakale sınır kapısı bulunuyor, yani Kuzey Kurdistan’da Akçakale ilçesi karşısına düşüyor. Türkiye, çeteler Suriye’ye geçsinler diye kapılarını hep açık tuttu.
2017 yılında Girê Spî’de gerçekleşen seçimlere göre Girê Spî’nin yerli nüfusu 300 bin kişiydi. Burada 4 halk yani Arap, Kürt, Türkmen ve Ermeni yaşamakta. Nüfusun çoğu Arap. Kürt nüfusu ise yüzde 35.
Girê Spî’nin DAIŞ ve İşgalci Türk Devleti Açısından Önemi
Girê Spî’nin YPG ve YPJ savaşçıları tarafından özgürleştirilmesi DAİŞ’e büyük bir darbe oldu. Çünkü ‘DAİŞ’in Başkenti’ Rakka’nın güvenliğini tehlikeye attı ve Türkiye’nin lojistik desteğinin yolu kesildi.
işgalci Türk devletinin amacı DAİŞ’i Girê Spî’de kalıcılaştırmaktı. Bu yolla nüfusunun büyük çoğunluğu Kürt olan Kobanê ve Cizîrê Kantonlarını koparmak, aynı zamanda Kürtlerin varlığını ve kültürünü yok etmekti. Bu amaçlar ekseninde Akçakale’de Mit ile DAIŞ çetelerinin arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma, YPG tarafından sağ yakalanan sınır kapısı sorumlularından Îsameddin Adnan ( Ebû Mensûr) isimli çetenin sorgusunda açığa çıkarıldı.
Türkiye DAİŞ dışında kimseyi kendisine dost bilmedi, Girê Spî’de halkı korkutma ve karışıklık çıkarma siyaseti yürüttü. Ama DAİŞ’in yenilgisiyle Türkiyenin desteği kesildi.
Girê Spî’nin Özgürleştirilmesinin Kuzey Suriye Halkı İçin Önemi
Girê Spî, DAİŞ ve Türkiye için çok önemli bir bölgeydi. Bu yüzden özgürleştirilmesi de Kuzey Suriye halkları için çok önemliydi. Çok stratejik bir konumu olan bu bölge ‘ Hesekê, Qamişlo, Serêkaniyê, Rakka, Kobanê, Minbic ve Halep’i birbirine bağlıyor ve bu bölgeleri birleştiren merkezi güç olarak ele alınıyordu. Kentin özgürleştirilmesiyle bölge halkı ilk defa nefes aldı ve işgalciler ağır darbeler almaya başladı.
Özgürleştirildikten Sonra Tehdit Edildi
Girê Spî’nin özgürleştirilmesinden günümüze kadar, Türk Işgalciliği bölgeyi tehdit ediyor. 26 Şubat 2016’da Türkiye işgalci güçleri bölgeyi bombalayarak çetelerin sınırdan kente geçmelerini sağlamaya çalıştı. 27 Şubat günü bir grup DAIŞ çetesi Grê Spî’nin bir bölgesine saldırdı.
3 Mayıs 2016’da işgalci Türkiye ağır silahlarla sınır kapısını bombaladı. 15 Şubat 2017’de keşif uçakları bölgede dolaştı. Sonrasında işgalci Türk askerleri ağır silahlarla Esaf, Sosik ve Til Fender köylerini bombaladı. 27 Nisan 2017’de Türk İşgalci devleti yine Sosik köyüne saldırdı.
Fewaz Hermiya isimli yurttaş şunları belirtti, ” Şehrimiz özgürleştirildikten sonra Erdoğan bize saldırmaya başladı. DAİŞ çeteleri yöre halkını öldürdüğü zaman Erdoğan o canileri destekliyordu. O çetelerden kurtulduktan sonra bu kez de Erdoğan kendi elleriyle bizi vuruyor, üzerimize kurşunlar yağdırıyor. Bütün bunlar karşısında uluslararsı devletler sessiz kaldı. Bu şekilde onlar Erdoğana saldırı izni vermiş oluyor.”
Girê Spî Özgürleşti, DAİŞ Kırıldı ve İşgalci Türkiye’nin Plânları Yenilgiye Uğradı
Girê Spî’nin özgürleşmesiyle DAİŞ’in beli kırıldı. Çünkü silah, lojistik maddeler, çetelerin sınırdan geçtiği yollar kesildi. Türkiye’nin umutları ve Suriye’yi işgal etme planları yenilgiyle sonuçlandı. Böylece Girê Spî’nin özgürleşmesi, DAİŞ’in Başkenti Rakka’nın özgürleştirilmesinin başlangıcı oldu.
NC/Nuda ELEFTERYA