Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkartılıp İmralı’ya kadar giden devletlerarası komplo sürecinin 20. yılı geride kalıyor. Halklar Önderi Öcalan’ın Suriye’de olduğu süreçte yanına giden Vensa Ana, anılarını anlattı.
DERÎK – Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerinde devletlerarası uygulanan komplo 20. yılını dolduruyor. Komplo sürecinden önce Halklar Önderi Öcalan’ın Suriye’de kaldığı dönemde yanında kalan Özgürlük Mücadelesinde eşini şehit veren Vensa Şavüs Ana Halklar Önderi Öcalan ile anılarını bahsetti.
Vensa Ana, Halklar Önderi Öcalan’ın kadınlara verdiği önemden bahsederek, kadınların iradeleri ve inançlarıyla hareket etmelerini Halklar Önderinin her zaman üzerinde durduğunu söyledi. Vensa Ana Halklar Önderi Öcalan’dan bahsederken bile heyecanlanıyordu. Halklar Önderi Öcalan’ın boşa çıkardığı 15 Şubat devletlerarası komplosu yaklaşırken halkın hala ilk gündeki gibi heyecan ve umutla Halklar Önderi Öcalan ile buluşacakları güne olan inançlarını görebiliyorsun.
‘Toplumda ki sınırları aşamazsan savaşta da sınırları aşamazsın’
Vensa Ana konuşmasına şu sözlerle başladı: “1988’de Önderliğin yanına gittim. O zaman bir arkadaşım katılmıştı, bende onu görmeye gitmiştim Bekaa vadisine. Önderliği görmeden gitmeyeceğim dedim ısrar ettim. Diyordum bu kimdir? Herkes onu bu kadar seviyor, arkasından gidiyor? Önderlikle tartışma imkanımız oldu. Ben arkadaşımı aldım ve geri döndüm. O zaman 11. aydı ben gittiğim de çok karda vardı yerde. Önderlikle kendi üzerime çok tartışma imkanımız olmadı. Daha sonra 1990’da gittim yanına 15 Ağustos’tu halktan da çok kişi gelmişti. O dönemde ben 1 ay Önderliğin yanında kaldım. Çocuklarımızı da kendimizle götürmüştük. O zamanlar da bir kadının eşi olmadan toplumun baskısı çok oluyordu. O zaman bende gittim Önderliğe dedim ki: “Ben artık dönmeyeceğim. Önderlikte, Tamam birlikte askeri eğitim görürsün arkadaşlarla. O zamanlardan şehit düşen çok arkadaşlar var. Anılarımız ve fotoğraflarımız da hala duruyor. Önderliğin yanın da kaldığım 1 aylık süreçte Önderlik en çok kadın konusu üzerinde kadını toplumun kabul etmesi, ve kadınların kadınlıklarına inanması konusunda ısrarcıydı. İnsan, irade ve inanç Önderlik bunların üzerinde çok duruyordu. İradesiz ve inançsız olursan ne olursa olsun bir şey yapamazsın. Önderlik diyordu ki: İnancın ve iraden olduğun da toplum da ya da başka bir yerde ol her şeyin üstesinden gelebilirsin. Toplumda ki sınırları aşamazsan savaşta da sınırları aşamazsın. Savaşta değil toplum da sınırları yıkmak zahmettir. Kim olursa olsun erkektir deyip kendini küçük görüp onun karşısında konuşmamazlık yapma. Toplum için örnek olman gerekiyor.”
Benim kadınlara inancım var kadınlar güçlüdür ve iradeleri de güçlüdür
Çocukları olduğu için hep kaygı yaşadığı için zorlandığını söyleyen Vensa Ana, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın kadınlara ne kadar önem verdiğini ve toplumdaki kadının konumu için mücadelenin önünü açtığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Benim üç çocuğum vardı. Benim üç çocuğum var küçüktürler ben onları bırakıp gelemem. Evlenmesem ben tek başıma yaşayamam ya da çocuklarıma bakamam. Önderlik bana tek başıma yaşayabileceğim inancını verdi. Önderlik bizimle çok uğraştı cins mücadelesinden çok bahsetti. Ne olursa olsun kadın-erkek ilişkinizde kendinizi erkeğin eline vermeyin. İnancınız ve iradenizle kendinizi her zaman koruyun. Belki bir erkek gelip sizinle tartıştığında der ki ben sizi çok seviyorum, sizi, çocuklarınızı el üstünde tutarım. Öyle bir şey yoktur. Erkek sadece kadını elinin altına almak ister. Eğer kendine inancın olursa iradeni kullanabilirsen kocasız da yaşayabilirsin. Senin bir erkeğe ihtiyacın olmaz. Erkek yanında olmasa da sen çocuklarını büyütebilirsin. Benim kadınlara inancımda var kadınlar güçlüdür ve iradeleri de güçlüdür. Bir ay kadar yanın da kaldıktan sonra geri döndük Önderlik dedi ki şehit annesi ve babasının torunlarının yanında olması gerekir buna hakları vardır. Köyün de ve köyünün etrafında da çalışabilirsin dedi. Geri adım atmayacağınıza ve çalışmalar da kendinizi geliştireceğine inancım var dedi ve köye gittik.”
Beni Önderin değil de arkadaşın olarak gör
Halklar Önderi Öcalan’ın her zaman içlerinde yaşadığını gerçek bir Önder olduğunu belirten Vensa Ana, Halklar Önderi Öcalan’ı her gördüğünde çok heyecanlandığını söyleyerek şöyle devam etti: “27 Kasım’da Önderlik bizi yine çağırdı. O zaman bir arkadaş vardı ismi Guhdar’dı. Bizi aldı ve Önderliğin yanına götürdü. Şam’da birbirmizi gördük Önderlik ile. Bir hafta kaldık. O hafta hep bizimle ilgilendi. Biz 7 kadındık. 3 kişinin ailesinden şehit vardı. 4 kişide gerillaydı. Çocuklarımız ile birde bizimle çok ilgileniyordu. Her zaman bizleri toplamak istiyordu. Önderlik çocuklarla çok oynardı. Önderlik çocukları yürüyüşe götürürdü onlarla toplantı yapardı.
Bir gün ben mutfakçıydım. Biz önderliğin yanındayken her gün birimiz mutfakçı oluyorduk. Bende o gün bulgur ve patates tırşigi yaptım. Bir ara Önderlik geldi tam karşım da durdu bende patates kızartıyordum. Önderliği görünce çok heyecanlandım. Hiçbir zaman Önderliğe bakamıyordum çok heyecanlanıyordum. Önderlik kaşığı eline aldı tencereye baktı dedi ki: ‘Çok yağ kullanmışsın.’ Ben o kadar heyecanlamıştım ki bilmiyordum o yağı nasıl alayım nasıl yemek yapayım. Önderlik baktı ki ben çok heyecanlınmışım dedi: ‘Tamam yemeğin güzel olmuş.’ dedi ve çıktı sonra ben yağı başka bir tabağa bırakarak devam ettim. Çocukları yanına oturtup öyle yemek yerdi Önderlik. Yemek yerken bana dedi ki: ‘Mutfağın kapısının önüne geldim, bir bakayım dedim ne yemek yapıyorsun? Sen yemek yapmadın başka bir şeyle uğraştın.’ Ben de dedim ki: ‘Önderim güzel yemek yapıyorum ama sizi görünce çok heyecanlandım ne yapacağımı şaşırdım.’ Önderlik bana dönüp şöyle cevap verdi: ‘Beni Önderin değil de arkadaşın olarak görseydin. Ve dedi ki kimseyi kendinden yüksek görme. Eğer sen devrimin öncülüğünü yapıyorsan kimse senden yüksek değildir. Sen tek başına çocuklarını büyütüyorsun büyük olan sensin.”
Önderlik halkı ve çocukları çok seviyordu
Halklar Önderi Öcalan’ın halka ve çocuklara olan sevgisini anlatan Vensa Ana konuşmasının devamında Halklar Önderi Öcalan ile anısını şöyle paylaştı: “Önderlik bir ara bizden rapor istedi. Ne çalışması yapmışız? Nasıl yapmışız? Ne ev açmışız? Halkla nasıl konuşuyoruz? Bu soruların hepsini sordu ve dedi ki hangi işi yapıyorsanız hepsini raporlaştıracaksınız. Ben dedim: ‘Biz okuma yazmayı bilmiyoruz.’ Önderlik dedi ki: ‘Tamam alın size bu ses kayıt cihazı ne iş yapıyorsanız kaydedin sonrada yanıma bir daha ki gelişiniz de kendinizle getirin.’ dedi.
Önderlik halkı ve çocukları çok seviyordu. Önderlik güvercinleri de çok severdi. Önderlik geldiği zaman güvercinlerin hepsi Önderliğe doğru uçarlardı. Önderlik bizimle çok uğraştı. İrademizi tanıyıp kendimize inanana kadar Önderlik bizimle uğraştı.”
NC/Faraşîn Sîdar- Nuda Eleftarya