QAMIŞLO – Kuzey ve Doğu Suriye Gençlik yönetim üyesi Harun Apoyî Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla son bulan açlık grevi ve ölüm orucu direnişlerini, gençliğin bu dönemdeki eylemsellikleri nasıl olmalı ve son olarak işgalci Türk devletinin Başurê Kürdistan’a yönelik geçekleştirdiği işgal operasyonlarını Ajansımıza değerlendirdi.
Harun Apoyî sözlerine tarihi bir süreçte olduklarını belirterek şunları söyledi: “Tarihi bir süreçten geçmekteyiz, bu günlerde tarihi günler yaşıyoruz. İşgalci Türk devleti 2011 yıllından başlayarak yoğun bir savaş yürüttü. Bu yoğun savaşı 2013 yıllına kadar sürdürdü. Ve 2013 yıllının bahar ayında mecbur kaldı ki Önder Apo ile görüşmelere başladı. Kendisi bu süreci “barış süreci gibi” yansıttı. Fakat çok geçmeden bunun bir oyun olduğu anlaşıldı. Peki Türk devleti neden 2013-2015 yılları arasında böyle bir politika yürüttü?
Bunun birinci nedeni 2011 ve 2013 yılları arasında gerilla karşısında tutunamayan işgalcilerin iradesiz kalması, bir diğeri de bütün dünya halkları için yeniden doğuşu ifade eden Rojava ve Suriye’deki devrimin başlamasıydı. Özellikle de Rojava devriminden çok korkan işgalci Türk devleti askeri alanda başarılı olamayınca kendisini bu durumdan kurtarmak için 2013-2015 yılları arasında Önder Apo görüşmeler oldu. Gerilla Devrimci Halk Savaşı hamlesi ile 2011 ile 2013 yılları arasında bir çok alanı özgürleştirdi. Türk devleti bir yandan da bu gelişmelerin önünü kapatmak için barış sürecini aslında oylama süreci arayışına girmiştir”.
Sözlerine işgalci Türk devletinin 2015 yıllı ile birlikte Kürdistan’a topyekün bir saldırı başlatığını aktaran Harun Apoyî konuşmasına şöyle devam etti: ” Bu yılların sonlarında Bakurê Kürdistan ve Türkiye de yapılan seçimlerde HDP tarihi bir oy artışıyla 80 milletvekili çıkarttı. Yine Kobanê’de insanlık düşmanı DAİŞ’in çıkartılması işgalci Türk devletine ikinci darbe oldu. Bütün bunlardan dolayı 2015 yıllının yaz aylarında yüzlerce savaş uçağıyla gerillaya karşı operasyonlara başladı. Bakurê Kürdistan’da halkımıza karşı pervasızca saldırıları oldu.Yine aynı şekilde Başurê Kürdistana yoğun saldırıları oldu. Kerkük, Beşika, Musul, gibi yerlere işgalci güçleri yerleştirdi. Yani Kürdistan’a topyekün bir saldırı hamlesi başlatıldı. En önemlisi Önder Apo üzerinde ağırlaştırılmış tecridi devreye soktu. Bunlara karşı Kürdistan gençliği Sur, Cizîr, Nisebîn ve Gever başta olmak üzere muhteşem direnişler başlattı. Bu direnişler karşısında bir kez daha çaresiz kalan faşist Türk devleti Önderliğin kardeşinin Önder Apo ile görüşmesini yapmasına mecbur bıraktı.
DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi ve zindan direnişçileri öncülüğünde başlatılan ölüm orucu direnişlerine vurgu yapan Harun Apoyî konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: ” Bundan birkaç önce Önder Apo’nun direnişi, zindandaki arkadaşların, gerillaların direnişleri ve YPG, YPJ güçlerinin direnişleri sonucunda görüşmelerin önünü açmak zorunda kaldı. Bu direnişler Rojava ve Kuzey Suriye gençliği olarak beli bir döneme kadar “Serî Hilde” hamlesi kapsamında katılım sağladık. Tamimiyle bir direniş hattı kurulmasa da beli bir seviyeye kadar sonuç alıcı oldu diyebilirim”.
Son olarak yeni dönemde ki görevlerine ilişkin Harun Apoyî şunları söyledi: ” Rojava ve Kuzey Suriye’de ikinci bir döneme geçtik. Bu dönemde gençlik olarak, komün, Meclis ve kurumlarda yeniden bir örgütlülük kazandırmaktır. Buradan Rojava ve Kuzey Suriye gençliğine çağrı yapıyorum, gelin berabe kuruluş sistemimizi örgütleyelim, köy köy şehir şehir komün ve meclislerimizi oluşturalım. Faşist Türk devleti Efrîn’den Başure Kürdistan’a, oradan Bakurê Kurdistan’a her yeri işgal etmek istemektedir. Süreç faşist Türk devletine son darbeyi vurarak Önder Apo’yu fiziki özgürlüğüne kavuşturma günüdür. Faşizme karşı Kürdistan gençliğinin onurlu bir duruş sergileyerek bu faşizan politikalara karşı özgürlük hareketine katılım sağlamalıdır”.
NC/Arhat BA – Zeryan Deniz AMED