HABER MERKEZİ
Her sabah haberleri açtığımızda kadın katliamlarıyla karşılaşıyoruz. Peki neden? Soruyor muyuz bunu kendimize? Kadına kalkan her el aslında insanlığa kalkıyor. Her katledilen kadın insanlığın katline bir ferman oluyor.
Bu kadar erkek bu cürreti nereden alıyor peki? Kimden ve ne şekilde? Bir kadınla evli olunca kadın onunmuş gibi davranmak, neyin cesareti bu diye sormalıyız kendimize. Bir kadını her şeyden öte bir insanı nasıl kendine ait görme erkek aklının yarattığı devletin bir ürünü olarak varlığını sürdürüyor.
Daha önce defalarca kadın katliamlarının ne anlama geldiği söylemiştik. Kısaca yine hatırlatmak gerekirse yaşamı öldürüyorsunuz! Yaşamın kaynağını tüketiyorsunuz. Özgürsün deyip bedenini sömürüyor, tutsaksın diyerek fikrini soruyorsunuz. Size bunu yapma cesareti veren ve bu hakkı kendinde gören devletin karşısına çıktığınızda da ise ‘Beni şikayet etmekten vazgeçerse, ondan vazgeçerim’ derken ise bunun hak olduğuna inanıyor ve bu cesaretle kelimeleri sarf ediyorsunuz.
Kadının sizi terk etme, boşama, özgürlüğünü arama gibi bir hakkı olmuyor. Ve düşündüğünüz gibi bunun okumak ve ya zengin olmakla hiçbir ilgisi yok bu tamamen sizin iş güzarlığınız, iktidar kavramıyla dolu aklınız bir ürünü. Evde eşinize, sevgilinize iktidarken dışarıda süt dökmüş bir kediden farkınız olmuyor.
Sevgiliniz olan kadını asansör boşluğundan attığınızda dahi bunun bir ‘sinir’ anıyla yapıldığını söyleyebiliyorsunuz. Arkanızdan birileri de çıkıp kaza olduğunu söylüyor. Uyanın, bu bir kaza değil katliam! Bu yaptığınız bir katliam!
Neden peki? Neden bu kadar tahammülsüz ve şiddet dolusunuz? Sordunuz mu kendinize hiç? Arkasına sığındığınız devlet aklı size bunları yaptırıyor! Evet bu kadar net bir cevabı var bunun. Ülkenin her yeri kan gölüne dönmüşken, sizinle aynı ırktan olmayan aynı dili konuşmayan kişilere tahammülüz kalmadıkça, iktidarın köleleştiren psikolojisiyle, sokakta, işte, okulda karşılaşınca kendinize köle yapacağınız birini arıyorsunuz. Bunu tabii ki çocukluğunuzdan beri size öğretilen ve kendinizden daha zayıf daha güçsüz görmeye alıştırıldığınız kadınlar üzerinden uygulamaktan geri durmuyorsunuz. Bu kadınlar genelde sevgiliniz, eşiniz, kız kardeşiniz ya da anneniz oluyor.
Çünkü siz 10 yaşındayken aldığınız karar erkek tarafından önemsenmiş, babasının oğlu diye diye büyütülmüş, 40 yaşındaki annenize elinin hamuruyla karışma denilmiş, kız kardeşiniz zaten yok sayılmış. Yani düşüncelerinden tutalım, bedenine kadar kadına ait her şey üzerinden söz hakkına sahip olma hakkı size sunulmuş. Bu çizgiyi aşan kadınlar, ahlaksız olarak öğretilmiş. En iyi kadın susan kadındır değil mi (!)
Ufak bir dip not düşmek istiyorum, yok saydığınız o kadınlar artık örgütleniyorlar, bilinçleniyorlar bedenleri üzerinden kendinizi yaşatamayacağınız gibi düşüncelerine zincir vuramayacaksınız. Bu yüzden devletin ve erkek egemen zihniyetin size öğrettiği bu aklı bir an önce bırakın ve yaşamı katletmeyin buna hakkınız yok.
NC/Axin Mahir Dicle