ŞENGAL
DAİŞ’in zülmünün sembolleşen mekanı olan Şengal’de, şimdi mutluluk ve özgürlük havası hakim. Ferman ile esir alınan, sonrasında ise tarihin en vahşi uygulamalarına maruz kalan ama asla umudunu kaybetmeyen ve 5 yıllık esaretten kurtarılan Şengallilerle olan söyleyişimize bölümler halinde sizlerle paylaşıyoruz.
Şengal’de DAİŞ’in askeri olarak bitirilişinin ilanının yapıldığı anlarda gelen bir haber ile hareketleniyoruz. Büyük bir grup Şengallinin ailelerine kavuşması için Şengal-Rojava insani koridorudnan geçeceği bilgisi hepimizde bir heyecan yaratmıştı. Kameralarımızı alıp randevu yerine gittiğimizde işgalci Irak ordusunun engeli ile karşılaşınca grubu alamadan dönmek zorunda kaldık. O zaman sayılarının 17 olduğunu öğreniyoruz bu grubun..
Bir sonraki gün ise yine ansızın gelen bir haber ile hareketlendik. Bu sefer grup sayılarını artırarak 21 kişi olarak gelmişti. İlk anlarda kameralarımızı açıp çekmesekte yüreğimize kaydettik o anları..
Yıllar sonra birbirine kavuşmayı hangi kamera çekmeye yeterdi ki? Hangi dil yazmaya yeter ki?…
Aileler ile hasretler giderildikten sonra grup güvenli yerlere götürüldü. YBŞ Komutanları ve ailelerin bakışlarındaki büyük bir mutluluk görülmeye değerdi. O anları tarih bir köşeye not tutmuştur.
Sonrasında gidip görüşme yapıyoruz yetkililerle ve aldığımız izin ile yanlarına gittiğimiz Şengallilerin hepsinde büyük bir heyecan var. Bu heyecanlı ortamda bizlerde heyecanlanıyoruz ancak işimiz gereği sorularımızı sorup, tarihe not düşüyoruz karanlığın zülmünden kurtuluşa yolcuğu…
5 Yıllık esaret sonrası gülen yüzü ile bizi karşılayan genç kadın Rawa Seid Xeyro ile yaptığımız röportajdan bir bölümü paylaşıyorum. Paylaşamadıklarımı da hakikatin heybesine koyuyorum.
Adı Rawa Said Xeyro, 15 yaşında olan genç bir kadın. 2 kadın, 2 erkek 4 kardeşler. Ferman günü 2 amcası ve babası tüm ailelerini alıp köyleri olan Herdan köyünden yola çıkıyorlar bir yol bulup kurtulma düşüncesi ile koyuldukları yolda karanlık dünyanın kapısına girişe doğru ilerlerken o zaman çocuk olduğundan pek anlam veremezken birden yolları DAİŞ çetelerinin kurduğu kontrol noktası ile kesiliyor. 3 aile de tüm bireyleri ile esir alınıyor çetelerce.
Grupta yer alan olgun yaşlı erkekler gruptan hemen koparıldıktan sonra kadınlar ve çocuklar koyuldukları bir traktör römorkunda arkada bıraktıkları için gözyaşı dökerken zülmün girdabında karanlığa doğru hızlıca sürüklendiklerini akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar. Her an yaşadıkları onlarda tüm yaşamlarına etki edecek düzeyde izler bırakıyor ve başlayan zülum serüveni ile yalnız olmadıklarını görüyorlar. Götürüldükleri her toplama yeri ile kendileri ile aynı durumda olan diğer Şengallileri görüyorlar. Ancak elden gelen bir şey olmuyor. Her toplanma yeri aynı zamanda bir ayrılık yeri de oluyor. Kendileri gibi esir alınanlar bir araya getirilirken aile bireyleri her durakta birer birer koparılıyor küçük Rawa’dan.. O zamanlar henüz 10 yaşında olan Rawa kendisinden daha büyük olan ablasından, annesinden ve kendisinden küçük olan 2 erkek kardeşinden bu yolculukta ayrılıyor.
Önce Tilafer’e ardından Musul sonrasında ise Reqqa’ya savruluyor genç ve küçük bedeni ile. Adının değiştirilmesi dayatılınca “SARA” adını kendine belirliyor. Ancak çetelerce bu adın yerine bir kod adı “Um abdurrahman” yani “abdurrahmanın annesi” adı veriliyor. Bunun esir alınan herkese dayatıldığını ve orada bulunan herkesin, kadın ise “Um”(yani annesi), erkek ise “Ebu”(yani babası) lakapları ile tanındığını söylüyor. Önceki adlarının kullanmanın yasak olduğunu, kürtçe konuşmanın da yasak olduğunu söylüyor. Kısa bir ara veriyoruz ve ardından anlatmaya devam ediyor zülmle dolu yaşamı.. Yanlarına verildiği DAİŞli ailelerin ev işlerini yaptığını, önlerine zorla konan her işi yapmaya mecbur bırakıldıklarını anlatarak devam ediyor.
Pazarlarda kendisi gibi satılan onlarca Êzidî kadını gördüğünü söyleyince gözlerinde o anın resmi beliriyor ara verelim mi diye sorduğumda hayır deyip devam ediyor. Yaşadıklarını ilk kez 13 yaşında iken satıldığı bir adamla evlendirildiğini söylüyor. Henüz 13’üne varana dek yaşadıkları 13’ünden sonrasında yaşayacaklarının ön habercisi gibiymiş. Birinden bir başkasına satılma hikayelerinin bir yaşayanı olduğunu öğreniyoruz. Eşlerine ne olmuştu diye sormuyorum ancak cümle aralarından ve daha önce görüştüğümüz diğer kişilerden anladığım kadarı ile savaşta öldüğünü öğreniyoruz.
Kardeşleri ile olan ayrılığı kurtarılmadan 6 ay öncesine denk geliyor. Koparıldıklarında biri 8 biri 2 yaşında olan kardeşleri ile ilk kez bir araya geldiğinde küçük kardeşi Kadim’ın kendisine “anne” diye seslenmesi ile yüreğinde büyük bir sızı oluşuyor. Ancak yıllar sonra kardeşini görmenin heyecanı ile yüreğine döküyor annesine olan hasretini…
QSD’nin her ilerleyişinde daralan çetelerin bireysel kaygılar ile kaçıştığını ve herkesin kendini kurtarma telaşında olduğuna şahitlik ediyor. Çeteler kaçışırken o ise küçük yüreğinde hep saklı tuttuğu umudunu kimsecikler görmesin diye sıkı sıkıya tutup kendini QSD güçlerine ulaştırmak istiyor ancak başarılı olamıyor. Alıkonuldukları ilk andan kurtarıldıkları son ana kadar hiç televizyon izlemediğini ekliyor kelime arasında. Gelişmeleri nasıl öğreniyordunuz diye sorduğumda çetelerin aktarım yaptığını söylüyor. DAİŞ’in dünyanın her yerine korkuyu basın yoluyla yaydığı gerçeği bir köşede dururken kendi içinde televizyonu yasaklamış olması özdeki parçalanma korkusunun – yaşadıkları gerçek cehaletin bir kanıtı oluyor.
Özgürleştirilen her bölge ile gitgide daralan çeteler en son Baxoz da sıkışınca her bir çetenin kendisi için ayrı ayrı yer altı yerler yapmaya başladığını ve bundan dolayı Baxoz da çok sayıda yer altı sığınakların yapıldığını dile getiriyor. Herkesin kendisi için erzak ve ilaç sakladığını, kendini düşünmenin en üst safhada olduğuna şahitlik ediyor. Baxoz da savaş tüm sıcaklığı ile sürerken sol bacağına isabet eden bir şarapnel parçası ile yaralanıyor ve DAİŞ’in yeraltı hastanesine götürülüyor. Orada tedaviye alındığını söylüyor. Yaralanmasından 1 ay sonra QSD’nin açmış olduğu insani koridorda o da yüzlerce kişi ile karanlığın merkezinden özgürlüğe açılan kapıdan geçerek özgürleştirilmiş alanlara geçiyor.
İlk başlarda terddüt ediyor. Êzidî olduğunu söyleme. Bir iki kez denese de anlayan olmayınca sessiz kalıyor. Ardından savaşta fiilen yer almayanların toplandığı kamplardan biri olan Hol kampına götürülüyor. Burada yine tereddüt edince sessizce kendisi ile görüşmeye gelen heyete Êzidî olduğunu söylüyor. O ana kadar rahatça söyleyememesinin sebebinin ise aralarında olduğu çok sayıda DAİŞ’li kadının oluşu olarak açıklıyor. Êzidî olduğu öğrenilince hızlıca daha güvenli bir yere ardından da Cizre Kantonu’nda bulunan Êzidî evi kurumuna götürülüyor. Burada kendisi gibi kurtarılan başka Êzidîleri görünce duygulanıyor. Bir küçük kardeşi olan Dilbirin’in kendisinden önce kurtarıldığını ve Şengal’e götürüldüğünü duyunca umudu daha da artıyor.
Ardından tedaviye alınıyor ve kendi istemi ile doğduğu topraklara gitmek istediğini belirtince uygun işlemler yapılınca küçük kardeşi Kadim ile yola koyuluyorlar. Bunca yoldan sonra sınıra gelince işgalci Irak ordusunun engellemesi ile karşılaşınca acizliğini anlatacak bir cümle bulamıyor. “Neden böyle yapılıyor?” diye soruyor. Çünkü işgalci Irak ordusunun talebi genç Rawa’nın sınırdaki insan boyununda aşan hendekleri yürüyerek geçmesi idi ancak dizüstünden aldığı yaradan dolayı yürüyememesine aldırış etmeyen ordunun tavrından dolayı mecburen geri döndüklerini anlatıyor. O kadar zor zahmetten sonra neden engelleniyoruz sorusuna cevap verecek birilerini arıyor ancak bulamıyor.
Yapılan girişimlerden sonra Rawa’nın araba ile geçişinin önündeki engel kaldırılıyor ve Rawa ve 20 Şengalli hep beraber tekrardan doğdukları topraklara geçiyor. Gece olduğu için etrafı pek görmediğini anlatıyor. Yağan yağmurdan dolayı bugün de dışarıyı göremediğini dile getiriyor.
Doğduğu topraklarda tedavisini yaptıktan sonra ailesinin kalan bireylerini bulmak için arayış içerisinde olacağını ve bu toprakları asla bırakmak istemediğini ekliyor sözlerine.. Bu güzel günleri yaşaması için savaşan tüm savaşçılara teşekkür etmeyi de unutmuyor.
Güneşin parıl parıl parlayacağı bir günde Şengal dağının en yüksek yerinde her yeri izleme sözleşmesi ile ayrılıyorum genç Rawa’nın yanından.
NC/Xemgin Roj