HABER MERKEZİ
Ayrıldıkları yere sadece yüreklerini bırakan Kürdistan Dağının Direnişçileri, kırk yıldır en yüksek dağlarla, baharın mis kokulu çiçekleriyle, dağlı bir kadının saçları gibi akan sularla yoldaşlık etmişlerdir. Bu bütün insanlığı uyandıran, insanlığın bir parçası olan, tanrıçalar kültürünün bir parçası olan kadının mirası oluyor… Yaşayacağım diyenler, sıradan değil özgür ve onurlu bir yaşam, o yaşam ki insan coşkuyla akan kanının en küçük parçasında bile hissederken, o ilk hoş kokuyu Özgür Kürdistan dağların da içine çekmektedir.
Bermal, ya da herkesin ona söylediği gibi ‘’Koçer’’, koçerlik kültürünün sahibi ve onun mirası olarak yönünü dağlara verecek ve diyecekti ki, “Ben de onlardan biri olacağım.” Her gün sabahın seherin de uyanıp avazının çıktığı kadar en yüksek zirvelerde dağlara haykıracaktı; “Önder APO’nun özgürlüğü için Kürdistan’ın özgürlüğü için, kadınların özgürlüğü için Direniş, Direniş, Direniş!’’
Bermal Bawerîn Koçer diğer adıyla Berivan Taptık, 5 Ağustos 1996 tarihin de Siirt’e dünyaya gelir. Liseye kadar okul okur. 2010 yılına kadar yurtsever olan ailesi ile birlikte Siirt’te yaşar, daha sonra Batman’a taşınırlar. Şehit Bermal, Kürt Özgürlük Hareketi’ne katılım yapana kadar Batman’da yaşadı. Gençlik çalışmalarında ve eylemlerde yer alırdı. Her Kürt genci gibi Şehit Bermal de, devletin topraklarına, ülkesine saldırılar karşısında sistem içinde kalıp kalmama çelişkisini yaşıyordu. Fakat Şehit Bermal’in Kürt Özgürlük Hareketi’ne katılımı en çok da Kobanê direnişi üzerinden oldu. Kobanê üzerindeki saldırılar ve buna karşın Kürt gençlerinin bu saldırılara karşı takındığı seferberlik ve kararlılık kendisini en çok etkileyen hususlar oldu. Şehit Bermal, inancını şöyle dile getiriyordu: “Arkadaşları önceden görmemiş olabilirim, fakat Önderliğe ve onun militanlarına inancım her zaman çoktu.”
Önderliğe, Kürt Özgürlük Hareketi ve militanlarına olan bu inancı, yönünü Kürdistan’ın özgür dağlarına çevirmesini sağladı. İlk zamanlarda her ne kadar özgür dağlara gitmekten emin değilse de, katılım yaptıktan sonra görüyor ki eğer bir kadın isterse ve de kendinden emin olursa, kararlı olursa başaramayacağı hiç birşey yoktur. Bu nedenle Bêrivan, Bawerîn oluyor; kendine güvenen dağlı bir kadın oluyor. Şehit Bermal, bütün inancıyla sistem yaşamına hayır dediğinde ve Kürdistan’ın özgür dağlarına vardığında günlüğüne şunları yazacaktı: “Doğduğumuz ve büyüdüğümüz bir yaşamda ve bu yaşam içerisinde erkeğin kölesi olarak var olmak, yok sayılmak, genç bir kadın için çok zordur. Dağlarda ve mücadele içerisinde artık zaman kendini hakikate ve özgür kadın kimliğine ulaştırma zamanıdır. Artık zaman, tanrıçalarımız Zilanların, Sakinelerin ve Arinlerin bizlere bıraktığı miraslarını geliştirme ve zirveye ulaştırma zamanıdır. Kadınlar dağlarda güzeldir; özgürlük kazanacak!”
Şehit Bermal’in arkadaşları ondan bahsederken her zaman onun doğal özelliklerini anarlar. Ne zaman ki onun hakkında bir şeyler söylense ve yazılsa ilk cümle onun bu doğallığı olurdu. Öyle bir doğallığa sahipti ki Kürdistan dağlarının doğallığına hiç yabancılık çekmiyordu. Ne zaman bir yerlere gitse kimse anlamazdı, o daha yeni gelmiş buralara. Sanki on yıllardır burada yaşıyordu. Yoldaşlığı, gülüşü, konuşması bu Tanrıça sadeliğinin bir parçası idi. O kadar temiz, sade ve doğal…
Şehit Bermal dağlardan özgüvenini alıp ve kendisini geliştirdikten sonra yönünü Devrimci Halk Savaşının başladığı Bakurê Kürdistan da ki savaşa veriyor. Zaten en başta da söylemişti o Önder APO’nun özgürlüğü için, Kürdistan’ın özgürlüğü için ve kadının özgürlüğü için sonuna kadar savaşacaktı. Öyle de oldu. Şehit Bermal kendini zafere kilitlemişti. En son da Amed’in Lice ilçesinde işgalci Türk devletinin saldırısı sonucu şehitler kervanına katılıyor.
Arkadaşlarına, yoldaşlarına bıraktığı sözler şunlardı: “Güneşimiz kadar sıcaklığınız, bakışlarımızdaki samimiyet ve yıldızlar gibi parlamanız bana güven veriyor. Kucaklamanız, doğallığınız, kendini bilmeniz… Bu dağlarda şu inanca ulaştım, kadının öz varoluşu Önderlik paradigmasıyla gerçekleşiyor.”
Beritan Canfeda