Kitaplar ile alternatif bir yaşam kuran Maxmurlu genç Medeni Îlhan, ajansımıza konuştu. Îlhan, “Kitap okumakla, İnsan kendini tanıyor ve farkındalığı yakalıyor” dedi.
MAXMUR – Şehit Rustem Cudi Mülteci Kampı’nda bulunan Şehit Reşit Serdar Kütüphanesi Sorumlusu Medeni İlhan, bir görüşme gerçekleştirdi. İlhan, Kütüphane ve kitaplara ilişkin ajansımıza konuştu.
KÜTÜPHANE KAPİTALİST SİSTEMDE NASIL ELE ALINIYOR VE MEXMÛR’DA NASILDIR?
MEDENÎ ÎLHAN: “İçinde yaşadığımız çağ, dünyanın içinden geçtiği nazik ve tarihi bir çağdır. Bu süreçte sadece Kürt halkı değil, bütün halklar ve uluslar küreselliğin seliyle yüzyüze kalmış durumdadır. Bu kültür, insanlığın bütün değerlerini yutmak, yaşamı anlam ve içeriğinden koparmak, teknoloji-iletişim yöntemleri ve araçlarıyla insanları ulusal ve insanlık kimliğinden uzaklaştırmak istiyor. Bu şekilde de toplum ve insanlar yaşamın hakikatinden uzaklaşıyor, günlük-geçici şeylere bağlanıyor; sahte bir tarz ve sistemden ve de boşaltılmış değerlerden meydana geliyor. Onların ölçüsü sadece pazarın yasaları ve ilişkileridir. Yani alış veriş değerleridir. Biz Kürt Halkı olarak, yerimiz neresidir, rolümüz ve mevkimiz nedir ve de varlığınızı nasıl koruyabiliriz, bunları iyi anlatmak, tanıtmak zorundayız. Sorunlarımız nedir? Bunlardan kurtulmanın yolları nelerdir? Bunları iyi araştırmak ve görmek zorundayız. Bir de bizi bugünlere getiren yöntemleri bilmekle, kendimizi bilmek-tanımakla ve de okumayla kendimizi bir aşamaya getirmemiz mümkündür. Çünkü bir halkın uygarlığı tanınmak istiyorsa, öncelikle onun tarihini tanımak gerekir. Çünkü tarih; o toplumun hafızası ve toplumsal gerçeğinin aynasıdır. Biz Kürt halkı olarak çok kitap okumak ve de kendimizden küçük olanlara da bunu öğretmek zorundayız. Büyüdükleri zaman geçmiş tarihi daha iyi anlasınlar ve bugünü daha iyi yönetsinler diye. Kitap okuyarak insan kendisini tanıyor, farkına varıyor”.
“SEN BİR GENÇ OLARAK BU SORUMLULUĞU NASIL ÜZERİNE ALDIN?”
MEDENÎ ÎLHAN: “İnsanların yaşamında en önemli işlerden, çalışmalardan biri de kitap okumaktır. Bu yaşam içerisinde hiçbir şey bir insanın bir insanı eğittiği kadar eğitemez. Kendini eğitme yollarından biri de kitap okumaktır. Okumak kendini cehaletten kurtarmanın başlıca yoludur. Kendini bilinçlendirme okumakla mümkündür. Herkesin kitap okumaya ihtiyacı var. Bir de kampımızdaki eğitim sistemin şöyle bir sorunu vardı; ders kitaplarının dışında farklı bir kitap okunmuyordu fazla. Bu durumun aşılması için biz üniversite öğrenci olarak, kampta bir kütüphane açmaya karar verdik ve 2014 yılında da inşa ettik. Her tür okuma ve yazma kendi başına bir harekettir. Bu, beyni ve beynin potansiyelini harekete geçirmek için başlıca bir çalışmadır. Beyindeki var olan potansiyel enerji okuyarak ve yazarak harekete geçiyor ve kinetik enerjiye dönüşüyor. Biz Kürtler olarak kendimizi çabuk unutuyoruz. Hatalarımızı ve yanlışlarımızı iki defa, hatta çok defa tekrarlıyoruz. Eğer var olan eksiklikleri görmezsek, dile getirmezsek, yazmazsak, belge haline getirmezsek düşüncelerimiz nasıl derinleşecek, nasıl kollektif ve bilinçli bir hale gelecek ve kendimizi bu kadar çetin sorunların karşısında nasıl koruyabileceğiz? Eğer yeni bir bilince kavuşmak istiyorsak, daha aydın bir kişilik olmalıyız. Topluma cevap olmak istiyorsak yaşamı boş ve anlamsız yaşamamalıyız; kitap okumalıyız. Okumak, insanları kötü düşüncelerden uzak tutar. Bir insan kitap okuyacak kendine, ailesine ve çevresine büyük bir fayda sağlayabilir. Her kim ki bilincini doğru temelde kullanıyorsa, insanlık adına çok büyük bir iş yapıyor demektir. Bir toplum, okuyarak başarılı ve güçlü olabilir. Bir insanın bir iş yapabilmesi için, ya da bir yerde gördüğü eksikliğe cevap olmak istiyorsa bir yere ait olmasına gerek yok; bunu doğal sorumluluğu olarak yerine getirebilir. Kütüphanede eksiklik gördüğümüz için, kampta okuma kültürünün yok olmaması için bir kaç arkadaşla beraber sorumluluk aldık ve buna zaman ayırdık. Okuma seviyesi ilerledikçe, çevremiz öğrencilerle dolmaya başladı, her anlamda yardımcı olmaya çalıştılar ve kitap toplama noktasında da sorumluluk aldılar. Şimdi ilkokul seviyesindeki öğrencilerin gidiş gelişleri de epey fazlalaştı kütüphaneye, bununla beraber yaptığımız çalışmalarla ortaokul ve lise öğrencilerinin gidiş gelişleri olmaya başladı. Her gün iki öğrenci gelir buraya; hem yardımcı olurlar gelenlere hem de kendi araştırmalarını yaparlar”.
“SEN KENDİN NASIL YAZMAYA BAŞLADIN?”
MEDENÎ ÎLHAN: “İlkokuldan bugüne kadar ara sıra yazıyla ilgilenirim. Yanımda olan arkadaşlarım, her zaman bana “iyi yazıyorsun” derlerdi; iyi mi yazıyordum yoksa arkadaşlarımın edebiyatla arası pek yoktu da onlara mı iyi geliyordu bunu iyi bilmiyordum. Çoğu zaman devam et, vazgeçme diyorlardı. Bunlar iltifat olurdu, gerçek olurdu, bir çok tarzda söylenirdi bana. Benim gibi biri bu söylemleri ne red ediyordu, ne de o söylemlerden sonsuz bir cesaret alıyordu. Bu söylemleri sessiz kalarak geçiştirirdim. Ben cesaretimi kalbimin ve zihnimin hislerinden alıyordum. Benim açımdan dışardan cesaret almak, bir nevi birinden borç almak gibi bir şey ve zamanı geldiğinde ödemem gerektiğini düşünürdüm. Kütüphanede iken gizli enerjimi, duygularımı ve hislerimi gördüm; bunların hepsi benden birer parçaydı. Yazılması gereken çok şey var. Bir ihtiyaç olarak gördüğüm için yazıyorum. Beni yazmaya iten ve yazmama sebep olan şey, güncel gereklilikler ve toplumsal ihtiyaçlardır. İyi, güzel olan yanlarımıza sahip çıktığımız kadar, eksikliklerimize de sahip çıkmalıyız. Kendimize dönersek ve kendimizi tanırsak, bir adım daha insanlığımıza yakınlaşmış olacağız”.
İlhan, konuşmasının sonunda şunları söyledi; ”Kendi emeğimize sahip çıkmamız lazım. İnsanın kendini kendi gücüne ulaştırması gerekiyor, kendini, eksiklerini, olumlu ve olumsuz davranışlarını, yaptığı şeyi, istediği şeyi ve yapamadığı şeyi araştırması gerekiyor. Kendine göre veya kendi yasalarına göre değil; insanın kişilik yasasına, yaşamda yaratılan güzel şeylere, gerçeğe ve gerçeklere göre kendini ele almalıdır. O zaman insan olan insan, her şekilde sevilir ve özgür olur.”
NC/Nudem TUNÇ-Dilxwaz YÜKSEK