HABER MERKEZİ
Son yıllarda faşist AKP-MHP rejimi, özelde Bakurê Kürdistan gençliği ve genç kadınları üzerinde yürüttüğü özel savaş politikaları gün geçtikçe artmakta. Özel savaş temelinde Kürt gençliği ve genç kadınları üzerinde yürütülen uyuşturucu fuhuş ve ajanlaştırma politikalarına dönük, Nûce Ciwan ajansı olarak Komalên Jinên Ciwan Koordinasyonu Viyan Leyla ile bu konu hakkında bir röportaj gerçekleştirdik.
Fuhuş uyuşturucudaki artış ve çocuk yaşta bu politikalarla karşı karşıya kalmasını, toplumsal açıdan etkilerini değerlendiren Viyan Leyla şu sözlerle konuşmasına başladı: ” Toplum kırım olarak da adlandırabileceğimiz ve toplumsal ahlakı hedefleyen bu uygulamalar devletler eliyle özel olarak tasarlanıp piyasaya sürülmektedir. Özelde birçok devlet kanununda da fuhuş ve uyuşturucu kullanımı yasal pozisyondadır. Yasal olarak gözükmeyen ülkelerde ise el altından ve yine devlet teşvikiyle bu faaliyetler yürütülmektedir.
Devletlerin özel olarak teşvik ettiği bu uygulamalar özel savaş kapsamında ele alındığında ise durum daha vahim bir hal almaktadır. Çünkü amaçlanan toplumsallığı dağıtmaktır. Seçilen hedef kitle ise gençler ve kadınlardır, bunun nedeni de aşikardır, gençler ve kadınlar toplumun yaratıcısı ve geleceğidir. Gençleri ve kadınları teslim alınmış bir toplum daha çabuk yıkılmayla yüz yüze kalır. ”
ÖZEL SAVAŞ HÜKÜMETİ ‘TAŞ ATACAKLARINA FUHUŞ YAPSINLAR’ DEMEKTEDİR
İşgalci Türk devletinin gençleri ve genç kadınları mücadeleden uzaklaştırmanın ve köleleştirmenin bir yöntemi olarakta kullandıkları özel savaş yöntemleriyle düşünmeyen ve sorgulamayan bir gençlik yaratmayı hedeflemekte olduklarını belirterek şu sözlerle devam etti: “Son süreçle beraber genç kadın hareketi olarak fuhuş ve uyuşturucu kullanımını tekrar yoğun bir şekilde gündeme koymamızın ve mücadele gerekçesi yapmamızın temel sebeplerinden biri de Faşist Türk devletinin bunları özel savaş araçları olarak yaygın bir şekilde Kürt gençliği ve genç kadınları içerisinde dağıtmasından kaynaklanmaktadır. Bu faşist güruhun özel adamlarından biri vakti zamanında ‘taş atacaklarına fuhuş yapsınlar’ diyerek bu uygulamalarla neyi amaçladıklarını aleni bir şekilde göstermiştir. Kürdistan özgürlük mücadelemizin gelişimiyle beraber kadın mücadelemiz adeta evrenselleşmiş, tüm dünya kadınlarına ilham kaynağı olmuştur. Kürdistanlı genç kadınlar da bu mücadeleden etkilenerek yönünü özgürlük dağlarına çevirmiş, erkek akla karşı her türlü eylemde en ön saflarda yerini almış, özsavunmasını geliştirerek faşizme karşı durmuş, klasik ve geleneksel kadın tiplemelerini kabul etmeyeceğini adeta haykırarak sistemin yaratmak istediği kadın profilini parçalamıştır.
Bu nedenle faşist devlet genç kadınlar içerisinde uyuşturucu kullanımını yaygınlaştırarak beyni ve ruhu uyuşuk, mücadeleden bihaber, toplumsal sorunlara duyarsız bir kesim yaratmak istemiştir. Her ne kadar yasal olarak uyuşturucu kullanımı ve satımı yasak olsa da Kürdistan’da bizzat polisler eliyle uyuşturucu dağıtımı yapılmaktadır. Bir yandan narkotikle mücadele adı altında uyuşturucu operasyonlarını özel savaş medyasında yansıtmaya çalışsa da, Kürdistan’da kendisi narkotiği yerleştirmektedir. Kürt genç kadınları zehirlenebilir, ama siyasallaşamaz amacıyla özel olarak uyuşturucu devlet ve maşası polisler eliyle dağıtılmaktadır. Aynı yaklaşımı fuhuş için de belirtebiliriz. Genç kadınlar taciz ve tecavüz tehdidi altında teslim alınmakta, aşk safsatasıyla kandırılarak bu ağa sürüklenmektedir. Zaten Türk hukukuna göre yasal olan fuhuşa karşı bırakalım devletin bir tutum geliştirmesini özel olarak teşvik etmektedir. Söz konusu Kürt kadınları olunca da bu uygulamalar kat be kat artmaktadır. Kürdistan’ın her yerinde genel-özel evler polisler eliyle örgütlendirilmektedir. Okullar, işyerleri neredeyse örtülü fuhuş merkezleri haline getirilmiştir.
Türklük bilinci aşılamak amacıyla Kürdistan’da özel görevlendirilen asker, polis, öğretmen ve devlet memurları gizleme gereği bile duymadan Kürt genç kadınlarını taciz ve tecavüz etmektedir. Mardin, Siirt, Amed, Van gibi mücadele dinamiklerinin yüksek olduğu alanlar özel olarak seçilmektedir. Mardin’de 14 yaşındaki genç kadının yüzlerce asker tarafından tecavüze uğradığı olay hala hafızalarda tazedir. Biraz toplumsal dinamikler bu tür uygulamalara karşı ses çıkarınca da özel savaş hükümeti meşhur sözü olan ‘taş atacaklarına fuhuş yapsınlar’ ifadesiyle kendisini ele vermiştir. Bu durum kuşkusuz toplumsal açıdan bir yıkıma neden olmaktadır. Önderliğimiz bu saldırıları kültür kırımı çerçevesinde ele almıştır. Biz de genç kadın hareketi olarak bu tarz yönelimleri bu çerçevede ele alıyor ve buna karşı her terde teşhir ve bilinçlendirme, örgütleme faaliyetlerinin yürütülmesini önemli görüyoruz.”
GENÇLER DOĞRU ÖZGÜRLÜK İDEOLOJİSİ İLE KENDİLERİNİ EĞİTMELİDİR
İşgalci Türk devletinin genç kadınlar ve gençler üzerinden geliştirdiği ajanlaştırma politikalarına değinen Viyan Leyla, ajanlaştırmanın tarihsel bir geçmişi olduğunu ama Kürt düşmanlarının bununla sonuç alamadığını belirterek devam etmiştir, “Tarihten bu yana Türk devletinin yaygın bir şekilde kullandığı ‘Kürdü Kürde kırdırtma’ politikasının bir yansımasıdır ajanlaştırma. Kürt gençliği içerisinde ihanetçi ve işbirlikçi bir karakter yaratmak esaslı Türk devletinin özel yoğunlaştığını biliyoruz. Gençliği asimilasyondan geçirdiği, dejenere ettiği, kimliksizleştirdiği yetmiyormuş gibi emir kulu haline getirmeyi amaçlamaktadır. Ailesine, çevresine, halkına, topluma, özgürlük hareketini ihanet edecek düzeye düşürmek için çeşitli yol ve yöntemleri denemektedir. Fuhuş ve uyuşturucu da bunların başında gelmektedir. Uyuşturucuyla kendisine bağımlı hale getirdiği gençleri bir parça daha fazla uyuşturucu alabilmek adına ihanete sürüklemektedir. Yine fuhuş ağına bulaşan genç kadınları aile ve geleneksel toplum ölçüleriyle tehdit ederek kendisine hizmet eder hale getirmektedir. Bundan sonraki aşama ise özgürlük hareketi içerisine zarar vermek, muhbirlik yapmak, yaşamı bozmak adına gençler ve genç kadınlar gönderilmektedir. Hareketimiz yapılan bu uygulamalardan gençliği değil bunu teşvik eden devleti ve kolluk güçlerini sorumlu tutmaktadır. Çünkü biz korku, yıldırma, işkence ve tehdit yöntemleriyle gençliğin bu durumlara sürüklendiğini biliyoruz. Bu nedenle bu tarz uygulamalara maruz kalan gençler hiçbir korkuya mahal vermeden derhal bu pozisyondan çıkmalı, girdikleri kirli yoldan Kürdistan özgürlük mücadelesinin ideolojisiyle temizlenmelidir.”
GENÇ KADINLAR MÜCADELE GEÇMELİ
Viyan Leyla gençlerin doğru bir ideoloji ile kendilerini geliştirmeleri gerektiğine vurgu yaparak konuşmasına şu sözlerle devam etmiştir: “Kuşkusuz başta da belirttiğimiz gibi özel savaş uygulamalarıyla amaçlanan toplumsallığı dağıtmak, ahlaki değerleri yıkıntıya uğratmaktır. Bireyci, ahlaki değerlerden yoksun, apolitik, günübirlik, toplumsal sorunlara karşı duyarsız, örgütsüz bir gençlik kesimi yaratılmak istenmektedir. Toplum içerisinde bu tarz politikalardan etkilenen bir kesim genç bulunmaktadır. Kendi bireysel geleceği dışında bir hayali olmayan, mücadeleyi gerekli görmeyen, özgürlük hayallerini geliştirmeyen, ütopyasız, belleksiz, iddiasız, tutarsız bir gençlik kesimi oluşturulmaya çalışılmaktadır. Fakat bu toplumun büyük oranını teşkil etmez. Birçok genç ve genç kadın mevcut sistemden rahatsız pozisyondadır. Şuan için temel sorun örgütsüz oluşlarıdır. Bu nedenle tepkilerini nasıl göstereceklerini, mücadeleye nasıl kanalize edeceklerini bilememektedirler. Faşizan uygulamaların etkilenimlerinden kurtulmanın ilk yolu kendimizi bilmekten ve doğru örgütlemekten geçer. Bu nedenle her genç kadın kendisini doğru bir sorgulamaya tabi tutmalı ve mücadeleye geçmelidir.”
GENÇ KADINLARI DİRENİŞİ BÜYÜTMEYE ÇAĞIRIYORUZ
Son olarak geliştirilen özel savaş yöntemlerine karşı genç kadın ve gençlerin yapması gerekenlere değinen Viyan Leyla ilk olarak bilinçli bir gençlik ve halk yaratmak özel savaş politikalarını iyi analiz etmek gerektiğini söyledi. “Mücadelede atılması gereken ilk adım toplumu, gençleri, kadınları bu uygulamalar hakkında bilinçlendirmektir. Düşmanın bu uygulamaları nasıl özel bir şekilde örgütlediğini anlatmaktır. İkinci önemli adım ise örgütlülüktür. Kürdistanlı genç kadınları yurtsever değerleriyle çelişik konuma düşürmeye çalışan özel savaş devletine karşı örgütlenmek ve tek ses olmak başlangıç adımı olabilir.
Üçüncü önemli adım da mücadeledir. Sadece saldırıları bilince çıkarıp teşhir etmek yetmez, onlara karşı tepkimizi de ortaya koymalıyız. Özelde bu toplumsal tepkinin örgütlendirilmesinde ve harekete geçirilmesinde genç kadınlar öncü düzeyde rol ve misyon üstlenmelidir. Örneğin uyuşturucu satan kişilere, fuhuş yapılan yerlere, çocuklarımızı ve gençlerimizi ajanlaştıran devlet merkezlerine tüm toplumu yürüterek harekete geçebiliriz. Onları Kürdistan’dan def edene kadar yerimizde durmamalıyız. Çeşit çeşit eylemlerle her an tetikte olmalıyız. Son olarak da mücadele çıtasını yükselterek gerilla saflarında yerimizi alarak faşizme en temel darbeyi vurabilmeliyiz. Çünkü bu saldırıların temel amacı Kürdistan gençliğinin özgürlük saflarına akışını engellemektir. Gençlik ve genç kadınlar saflara aktığı oranda bu saldırılar da boşa çıkmış olacaktır. Bu nedenle tüm genç kadınları özel savaş politikalarının sonuç almadığı özgür Kürdistan dağlarına, direnişi büyütmeye çağırıyoruz.”
NC/Faraşîn Sîdar