Kobanê Direnişi yaşanırken, Kuzey Kürdistan’ın Kobanê için ayaklanıp Serhildanlar gerçekleştirdiğinde sınırda olan Şindar Şoreşger, tanıklıklarını anlatarak, “Kürdistan kendi gerçekliğini Rojava devriminde gördü. Buna bağlı olarak halk kendisi sokaklara akın ediyordu. Kürt halkının kendine olan inancı oluşmuştu” dedi.
HABER MERKEZİ – İşgalci Türk devletinin desteklediği ve insanlık düşmanı DAİŞ’in Kobanê saldırmasının ardından Kürdistan Özgürlük Güçlerinin tarihi direnişiyle kentin özgürleştirilmesinin 4. yılı kutlanıyor. Bütün dünya halklarının gözleri önünde tarihi bir direniş yaşandı. Bu direniş sonucunda insanlık düşmanı vahşi DAİŞ gerileyerek, ilk kaybını yaşamış oldu.
Bu tarihi direniş yaşanırken, Kuzey Kürdistan’ın Pirsus (Suruç) kentinde binlerce genç, kadın, çocuk ve yaşlı toplanarak Kobanê sınırında toplanarak direniş’e tanıklı etti. Bu tarihi direniş’e tanıklık edenlerden biride Şindar Şoreşger. Şindar, Üniversite okurken, tarihi direnişten etkilenip sınıra gelip, orada yaşıyor ve direnişe tanıklı ediyor. Şoreşger, tanıklıklarını ve yaşadıklarını anlattı.
‘Kobanê saldırısı, Rojava Devrimi’ni boğmaya yönelikti’
Sınırların anlamını yitirdiğini belirten Şoreşger, o dönemdeki çadır eylemsellikleri ve Kobanê’nin Kuzey Kürdistan’a direniş olarak yansıdığını söyledi. Kuzey Kürdistan’da halkın devrim ruhuyla sokaklara aktığını belirten Şoreşger, işgalci Türk devletinin ve işbirlikçi KDP’nin Kobanê’ye saldırısına karşı geliştirdikleri desteği şöyle anlattı: “İlk seferinde daha saldırılar başlamadan önce KDP ile işgalci Türk devletinin işbirliği temelinde hendekler kazılıyordu. KDP’de Rojava-Başur arasında hendek kazmaya başlamıştı. Geçişler ve destek böyle engellemeye çalışıyordu. Erdoğan’ın sınır kapılarını kapatması ve DAİŞ’e lojistik sağlaması, aynı zaman da Kuzey Kürdistan’da halka karşı geliştirdiği baskı politikaları da direniş büyüdükçe artıyordu. Sınırda sürekli geliş, geçişler oluyordu. Düşmanın baskısı da direnişe bağlı büyüyordu. DAİŞ alanı daraltıkça düşmanın baskısı da artıyordu. Kobanê nezlinde bastırılmak istene bütün Rojava devrimiydi.”
Gençlik öncülüğünde 3 çadır eylemi gerçekleştirildi
Şoreşger, çadır eylemlerinde sadece nöbet tutulmadığını bir yaşamın örüldüğünü belirterek, çadır eylemlerini aşama aşama şu sözlerle anlattı: “Kobanê için eylemler Suruç merkezli gelişiyordu. Çadır eylemleri gerçekleştiriliyordu. Bu çadır eylemleri gençliğin öncülüğünde yapılıyordu. Toplam da üç çadır eylemi oldu. İlk çadır eylemin de iki haftaya yakın sürdü. Kobanê’nin karşısında açılan bu çadır ve halkın tepkisi, hendek kazımının durdurulmasında etkili oldu. İkinci çadır süreci, El-Nusra çetelerinin saldırıları başlamıştı. Gençlik öncülüğünde başlayan bu çadır eylemi de yaklaşık 15-20 gün sürdü. En sonda da üçüncü çadır, DAİŞ saldırılarıyla birlikte açıldı. DAİŞ’in saldırılarının başlamasıyla çok kapsamlı bir eylemsellik gerçekleşti. Yine merkez Suruç olmak üzere Fırat’tan Akçakale’ye kadar çadırlar açıldı. Her köyde çadır eylemselliği gerçekleşiyordu. Çadır eylemleriyle amaç DAİŞ’in saldırısını engellemek olduğu kadar işgalci Türk devletinin DAİŞ’e yardım göndermesini de engellemekti.”
Direniş yaşanırken 350 genç sınırları aşıp, direnişe aktı
Çadır eylemselliklerine gençliğin aktif bir katılım sağladığını belirten Şoreşger, devamında orada gençliğin eylemlere katılımına dair şunları belirtti: “Çadırlara eylemsellik için gelen kitlenin yüzde %60’ı gençti. Kobanê’yi sahiplenme olayını ilk gençlik üstlendi. Gençlik biraz da saldırılara karşı savunma alıyordu. Çadırlar sınıra 200-300 metre yakınlığındaydı. Çadırlar stratejik yerlere konulmuştu. Yani Kobanê’yi görebilecek şekilde. Yaralı arkadaşlar kapıdan da geliyordu. İşgalci Türk devleti bunu iyi değerlendiriyordu. En ufak bir eylemsellikte sınır kapısı kapatılıyordu. Düşman Suruç’a farklı yöneliyordu. Kürdistanın her şehri cayır cayır yanarken Suruç’ta büyük bir eylemsellik gerçekleşmiyordu. Bunun nedeni de kapıdan yaralı arkadaşların gelmesiydi. İşgalci Türk devleti Suruç’ta gelişen en ufak bir eylemsellikte kapıyı kapatıyordu ve bu durumdan kaynaklı çoğu arkadaş ufak bir müdahale edilmediği için ya da kan kaybından dolayı şehit düşmüştü. O dönemde özellikle İstanbul’dan büyük bir kitle gelmişti. Kobanê böylelikle Türkiye içinde de gündem oluyordu. 350 kişilik bir kitle %70-80’i genç sınırı toplu halde geçti. 3-4 gün boyunca Kobanê’de kaldı. Bu kitlenin içerisinde geri dönenlerde oldu. Orada kalıp savaşanlarda. Geri dönenlerde kendi alanlarına gidip yaşadıklarını anlatarak örgütlenmeye orada devam ettiler.”
Çadır eylemlerine dört bir yandan katılımlar vardı
Çadır eylemlerinde aktif rol oynayan gençlik, Kuzey Kürdistan şehirlerinde de eylem gerçekleştiriyorlardı. Kobanê ruhunun halk tek yumruk yaptığını belirten Şoreşger, devamında şunları ekledi: “Sınırda nöbet tutulmaya devam ediliyordu. Sınır böyleyken içeride de gençlerin büyük bir eylemselliği vardı. Bu temel de çadır eylemsellikleri git gide artıyordu. İçeride gerçekleşen direnişe bağlı olarakta çadır eylemi de geniş alanlara yayılıyordu. Çadırlara Türkiye’den gelenlerde vardı. Dönüşümlü olarak çadır da kalıyordu halk. Her üç dört günde bir, bir ilçe nöbeti devralıyordu. Sınır da sürekli geliş geçişler oluyordu.”
‘Kürdistan kendi gerçekliğini Rojava devriminde gördü’
“Kürdistan sınırları bir harita üzerinden çizilmiş ama Kobanê bunu yıktı, yaşanan direniş Kürdistan’ı birleştirdi” diyen Şoreşger, “Gençlik bir örgütleme olmadan kendi toplanıyordu. Yurtseverlik bilinciyle gelişen Serhildanlardı Kobanê. Bütün halk dışarıdaydı. Genel olarak baktığında 3-4 gün boyunca tek bir işgalci görmek mümkün değildi. Halkın geliştirdiği bir Serhildandı. Cizre’de bir aya yakın düşman mahallelere giremedi. Kobanê’nin direniş ruhunun vermiş olduğu heyecanla Kürdistan düşmandan arındırılmıştı. Kürdistan kendi gerçekliğini Rojava devriminde gördü. Buna bağlı olarak halk kendisi sokaklara akın ediyordu. Kürt halkının kendine olan inancı oluşmuştu.”
Kobanê sınırların anlamsızlığını ortaya koydu
Şoreşger, Kobanê direnişinden önce Kürt gençlerini Kobanê’yi ve Rojava devrimini çok tanımadıklarını belirterek, sınırlar beyinde olmadıkça aşılmayacak sınır olmadığını söyledi. Şoreşger konuşmasını şöyle sürdürdü: “Rojava’yı tanımıyorduk. Rojava benim aklımda da farklı bir yer oluyordu. Ben her zaman orayı duyduğumda farklı bir yaşamın, kültürün olduğunu düşünüyordum. Ama sınırda kaldığım sürece anladım ki dil, kültür aynı. O zaman parçalanmışlığın farkına daha çok vardım. Düşman gerçekliği sınıra gelenler tarafından hatta Kobanê işgali sırasında Kürt halkı tarafından yeterince görüldü ve tanındı. Aynı zamanda o birliktelik sınırların anlamı olmadığının ve devletler tarafından parçalanan Kürdistan gerçekliğiyle de halk yeniden yüz yüze geldi.”
Rojava Devrimi, Kuzey’e Serhildan olarak aktı
Şoreşger, direnişlerin Kürdistan genelinde olduğunu ve Kuzey Kürdistan’da düşmanın uzun bir süre sokaklara çıkmadığını söyleyerek, halkın kendi örgütlülüğüyle hareket ettiğini belirtti 6-8 Ekim Serhildanlarının temelini çadır eyleminden aldığını söyleyen Şoreşger, “Kürdistan’nın her şehrinden hatta her mahallesinden herkes Kobanê de gelişen olayların ne olduğunun farkına vardı. Bu temel de büyük bir örgütlülük oluştu. Ve 6-8 Ekim Serhildanları temelini çadır eylemselliğinden almaktadır. Bir keresinde büyük bir ordu getirmişti. Halkı sınırdan uzaklaştırmak istiyordu. Halk başka bir yönden sınıra gidiyordu. Savaş, Kobanê merkeze yaklaştığında da halk tamamen sınır kapısına yöneldi. Sınır kapısın da büyük bir askeri merkezde var. Tankların ve ağır silahların olduğu halk burayı tamamen ele geçirmişti. 6-8 Ekim Serhildanlarının örgütlenmesi de burada gerçekleşti. Sadece gelsinler bu çadırlarda nöbet tutsunlar şeklinde bir örgütleme yoktu. Yaşamın inşası temelin de gerçekleşen etkinlikler de vardı. Seminerler, toplantılar da gerçekleşiyordu. Rojava devrimi üzerine gerçekleşen tartışmalar da oluyordu. Genel kitle orada örgütlendi bir kin, öfke de birikmişti halkta” diye konuştu.
Savaşçıların sesini duydukça yerimizde duramıyorduk
Sınır eylemleri sırasında Kobanê’den gelen sesleri duyduklarını belirten Şoreşger, “Halkla birlikte çadır eylemindeyken bazen silah sesleri, savaşçıların sesleri geliyordu ama biz gidemiyorduk. Sınırın iki tarafı da direniş içindeydi. Sadece gençler değil, yaşı büyük insanlar da geliyordu katılım amaçlı, ama arkadaşlar göndermiyordu. 7’den 70’e bir direniş yaşanıyordu. Kürdistan genel olarak bir hareketlilik yaşadı o parçalanmışlık durumunun farkına vardılar ve buna bağlı direnişe katılım da birlik ruhu da gelişti. Kürtlerin uyanışıydı Kobanê.” dedi.
Gençlik Kobanê’yi yaşattı
Kobanê direnişiyle Rojava Devriminin tanındığınıdığına dikkat çeken Şoreşger, Kürt gençliğinin Rojava devrimine ses olduğunu belirtti. Şoreşger, “Kobanê direnişine kadar Rojava devrimine bir yabancılık vardı. Ama Kobanê ile devrimi tanıma oldu. Ve Kobanê adı geçtiğinde dahi gençler katılmak istiyordu. Bir devrim heyecanı vardı. Gençlikte insan bunu hissedebiliyordu. Kobanê sürecindeki katılımlar 90’lardaki katılımları geçti. İki ayda 1500-2000’e yakın genç katılım sağladı. Hatırladığım bir görüntü var. Halk sınıra gidiyordu. Yaşlı bir amca vardı. Kobanê’ye gitmek için kendini sınıra vurdu. Yanındakiler onu ne kadar tutmak istese tellerin üstünden atlayıp Kobanê’ye geçti. Kobanê’nin kurtulmasında Kürt gençlerinin seferberlik ruhuyla Serhildan’da olmalarının büyük bir payı olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
NC/ Faraşîn SÎDAR-Andok ÖZGÜR