HABER MERKEZİ – Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Legerin Artemetan, Medya Savunma Alanlarından genç kadın kimliği, genç kadınlar üzerinde yürütülen ajanlaştırma, asimilasyon, fuhuş politikaları hakkında ve bunun karşısında kadınların ne yapması gerektiğine dair değerlendirmelerde bulundu.
Lêgerîn Artemetan öncelikle kadın kimliğini tanımladı. Kadınlar üzerinde erkek egemen zihniyetin kurmak istediği baskıdan söz eden Artemeta Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın yaratmış olduğu ideoloji ile kadınların direnişinin önemli kazanımlar yarattığını belirtti ve devam etti, “Öncelikle kadın nedir? Onun tanımını yapmak gerekir. Bu soruyu tek cümleye tek tanıma sığdırmak pek mümkün olmayabilir fakat getirdiğimiz tanımlar, yorumlar açısından önemlidir. Bakış açımızı, zihniyetimizi yansıtır dolaysıyla nasıl ele aldığımız önemlidir. Kadını ele aldığımızda sadece tarihsel süreç içinden ele alıp aslında “kadın olmak” bağlamın da değerlendirmekte yeterli değildir. “Kadın” her dilde farklı anlamlara tekabül etmiş olsa da hakikatini yaşamda bulduğunu söyleyebiliriz. Her yönüyle ele almak önemlidir. Tarihsel, siyasi, sosyolojik, politik yani kısacası yaşamın her boyutuyla ele alıp değerlendirmek önemlidir. Zira kadın yaşamın her yönüyle yok edilmeye çalışıldı. Hal bu ki yaşamın ta kendisiyken geldiğimiz tarih içinde varlık-yokluk savaşımını vermektedir. Toplumun birincil esası iken nasıl oluyor da varlığı görmezden gelinip yaşamı elinden alınıyor? Elbette ki tarihselliğini incelemek gerekiyor. Burada tarihini açmayacağım ama tarihten günümüze kadar bu durumu kabul etmeyen bir direniş olduğunu söyleyebiliriz. Bu direnişte milyonlarca kadının acımasızca katledildiğini söyleyebiliriz. Tarihten günümüze kadar bunun en somut kazanımlarını tabi geçmiş direniş süreçlerini unutmadan Önderlik felsefesinde daha geniş boyutlarda somutluk kazandığını belirtmeliyiz. Önderlik felsefesiyle yaşamın her alanında hayat bulduğunu söyleyebiliriz.Tabi bunu bitmiş bir mücadele olarak değerlendirmek doğru değildir. Çünkü erkek egemen zihniyetinin yıllardır kendini bu zihniyet üzerinden örgütlü kılmıştır bir defada kırdığımızı söylemek gerçekçi olmayacaktır. Fakat önemli kazanımlar elde edilmiştir.”
Devlet zihniyeti kendini kadına karşı örgütlemiştir
Kadın mücadelesinin kazanımlarından bahsettikten sonra genç kadın kimliğine değinen Lêgerîn Artemetan şu sözlerle devam etti, “Bu minvalde genç kadın kimliğini değerlendirmek gerekirse aslında toplum temel iki özgücünü birleştirmek anlamına gelir. Bu durumda toplumda kaybettirilmeye çalışılan iki özgüç neden tehlike arz etsin ki? Tam aksine öncü gücüdür kadın zaten toplumda öncü iken genç olması daha da güçlendirecektir. Toplumun esas gücü haline gelmedir. Nitekim günümüzde toplum yapısına baktığımızda genç kadın toplum içinde patlayacak bir bomba olarak görülmektedir. Devlet zihniyetinde, yeri silikleştirilmiş yok sayılmış tahakküm altına alınmak istenmiştir. Toplum yapısı erkek zihniyeti ve jerontokrasi de egemen ise doğal olarak tahakkümünde tutmak isteyecektir. Önderlik kadın için maddenin akışkan hali olduğunu söylemiştir. Gençliğinde varlık felsefesi içinde söyleyebiliriz. Pozitif ve yaratıcıdır doğal bir otoritesi vardır. Toplumda gençler için “toydur, cahildir” derler, kadın için ise erkeğin olduğu yerde “sana laf düşmez” derler. Bunlar öylesine söylenmiş şeyler değil elbette bir zihniyet sonucu açığa çıkan söylemlerdir. Mitolojiye baktığımızda kadının varlığı nasıl elinden alındığı gençlerin ise şamanlar tarafından nasıl bir piyon olarak kullandığını görebiliriz. Erkek egemen zihniyet toplumunda genç kadın olmak öyle kolay değildir. Her şeyini var kılmak için ciddi iradi mücadeleci bir güç istemektedir. Yoksa var olanı kabul etmek bu zihniyet karşısında erimektir. Bütün devlet zihniyeti kadına karşı kendini örgütlemiştir devlet yapısını iyi incelemek gerekir.”
Genç kadınlara saldırı topluma saldırıdır
Genç kadınlar üzerinde işgalci Türk devletinin genç kadınlar üzerinde yürüttüğü, ajanlaştırma, fuhuş ve uyuşturucu politikalarına değinen Lêgerîn Artemetan konu hakkında şunları belirtti, Genç kadının toplumdaki yerine kısmi olarakta olsa açmaya çalıştık. Genç kadınlar neden toplum içinde tehlike olarak görülüyor. Kadınlar, gençler faşist soykırımcı devletler içinde hedef olarak görülmesindeki sebepleri nedir? TC soykırımcı faşist devleti Kürdistan’da ajanlaştırma politikalarını gençler üzerinde yürütmektedir. Özellikle genç kadınlar üzerinde yürütmektedir. Çünkü toplumda en dinamik heyecanlı, başkaldıran kesimi gençlik kesimi olarak tanımlıyoruz. Haksızlığı kabul etmeyen direnişçi karakteri ile de kadını tanımlıyoruz. Şimdi genç kadın bu iki karakterin toplamı oluyor. Bu yüzden de elbette faşizm dayatmalarını asıl olarak genç kadınlara yapıyor. Yani elbette ki ajanlaştırma politikaları genç kadınlar üzerinden yürütülüyor. Bunu fuhuşla yaptırıyor, uyuşturucuyla yaptırıyor, duygusallığı kullanarak yaptırıyor. Amaç kadının burada düşürülerek bu hale getirilmesi. Şuan da Sur gibi bir yerde her mahallede devletin birebir kurduğu genelevler var. Burada işte toplumsal ahlak yok sayılıyor. Genç kadınların ya da kadınların bu bataklığa sürüklenmesi aynı zamanda toplumun bataklığa sürüklenmesi demek. Bununla birlikte hedefteki genç kadınlar özellikle yurtsever ailelerin çocukları oluyor. Şehit aileleri oluyor. Birkaç gün önce bir anket şirketinin yaptığı röportajı okudum. Uyuşturucu ve ajanlaştırılmış gençlerin ve genç kadınların söylemleri oldukça ilgi çekiciydi. Bu gençler önce uyuşturucuya bağımlı kılınıyor sonraki aşamalarda ajanlaştırılıyor. Ya da genç kadınlar üzerinden ahlaksız yaklaşımlarda bulunup tehdit edilerek ajanlaştırılıyor. Bu topluma bir saldırıdır. Önce ahlaki olarak düşürüyor daha sonra çirkin emelleri için kullanıyor.”
’38’ katliamında da asimilasyon, ajanlaştırma politikaları vardı
Artemetan özel olarak genç kadın üzerinde yürütülen ajanlaştırma politikalarının işgalci Türk devleti açısından tarihsel bir durum olduğunu ifade etti, “Faşizmin burada ki amacı özellikle toplum ahlakına saldırı söz konusu. Şimdi faşizmin yapısını iyi bilmek gerekiyor. Faşizmde ahlak yoktur. Kendisine karşı olan bütün güçleri ortadan kaldırmayı ister bu sebeple antifaşist gördüğü her gücü bütün çirkefliklerini kullanabilir. Özellikle TC devleti amacı yurtsever ailelerimizi kullanarak PKK’yi böyle bitireceğini sanmasıdır. Diğer yönüyle de kendisine bağlı bir toplum yaratma peşindedir. Bunu da en çok genç kadınlar üzerinden yapmaktadır. Şimdi bazı örnekler vermek istiyorum. “38” katliam sonrasına bakalım Dersim’deki bütün genç kadınları alıp okullarında, subaylarla evlendirilip asimilasyon, ajanlaştırma politikalarını uygulamıştır. Bunlar eskide kaldı demeyelim, yapılan kirli politikalar kılıf değiştirmiş olsa da amaç aynıdır. Şimdi, Şengal de yaşananlara bakalım çok eski değil 2014 te yaşandı hem de Ortaçağı aratmayacak düzeyde. DAİŞ saldırısı sonrası esir düşen kadınları özellikle genç kadınları Antep’te, sınır şehirlerinin her yerinde kadın pazarları oluşturdular. Bunun gibi bir çok örnek verebiliriz. Şimdi de Kuzey Kürdistan’da özyönetim direnişi sonrası direnişin yapıldığı şehirler olmak üzere Kürdistan’ın her yerinde ajanlaştırma politikaları uygulanıyor. Temel amaçları kendilerine karşı olan ahlaksız düşüncelerine karşı olan herkesi yok etmek. Asimilasyon, ajanlaştırma devletin hep baş vurduğu yöntemlerdir. Bunlardan da sonuç alamıyorsa katliamlardan geçiriliyor.”
Özsavunmasız hiçbir genç kadın kalmamalı
Son olarak genç kadınlar üzerinde gelişen bu politikalara karşı neler yapılması gerektiğine değinen Artemetan, genç kadınların özsavunma konusunda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini belirtti ve konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı, “Elbette ki örgütlenerek. Böylesi politikaların olduğu her yerde örgütlenmeli. Özellikle Bakure Kürdistan’da yaşayan genç kadınlar bu alçakça yönelimlere asla geçit vermemeli. Buna karşı özsavunmasını oluşturmalı. Devrimci halk savaşı gerçekliği bunu ifade ediyor. Önderlik özellikle halkın öz savunmasını vurgularken bu gerçeklik üzerinde duruyor. Böylesi saldırılar karşısında kendi öz savunma gücümüzü oluşturmalıyız bunun öncülüğünü biz genç kadınlar yürütmeliyiz. Özsavunmasız hiçbir genç kadın bırakılmamalı. Bunun yanında özel savaşa karşı her yönüyle bilinçlenmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Faşizme karşı her kesimden kadını örgütlemeliyiz. Bizim örgütlemediğimiz her kadın faşizm tarafından kendi amaçları doğrultusunda kullanılıyor. Faşizme darbeyi örgütlenerek, örgütleyerek vurmalıyız.”
NC/Faraşîn Sîdar